Erkekler kadınlar gibi değildir acıdan çıldırtacak ayakkabı almazlar

Güncelleme Tarihi:

Erkekler kadınlar gibi değildir acıdan çıldırtacak ayakkabı almazlar
Oluşturulma Tarihi: Kasım 22, 2008 00:00

Louis Vuitton’un erkekler için yarattığı, daha doğrusu eski bir deseni alarak yeniden yorumladığı son erkek aksesuvar koleksiyonu büyük bir ilgi gördü. İlk kez Paris Moda Haftası’nda dünyaya tanıtıldı. Şu anda satış rekorları kırmakla meşgul. Louis Vuitton’un Erkek Giyim Stüdyosu’nun Direktörü Paul Helbers’le sadece yeni koleksiyonu değil, genel olarak erkek modasını, erkeğin giyime bakışını konuştuk. Paul Helbers, Louis Vuitton’un kreatif direktörü Marc Jacobs’un ekibinde çalışıyor ve markanın erkeklerle ilgili her tür üretiminin tasarımından sorumlu. Enteresan bir tasarımcı. Bakın ne diyor: "Enerjiyi bazen bir sanat eserinden, bazen de bir süpermarketten alabilirim. Şık insanları değil kötü giyinenleri inceliyorum. Bunu daha çok ilham verici buluyorum."

Neden sadece erkekler için tasarım yapıyorsunuz?

-Erkekler, kadınlar gibi değil. Hiçbir erkek onu acıdan çıldırtacak bir ayakkabıyı alma zahmetine katlanmaz. Erkekler, rahatlık, kalite ve şıklığın peşindedir. Eğer bir erkek, mağazanızdan satın aldığı ceketinin içinde kendisini rahatsız hissederse o an, o müşteriyi kaybettiniz demektir. Galiba ben tüketici olarak erkekleri kadınlardan daha çok seviyorum.

Ünlü isimlerle çalışmanın koleksiyona yarar sağladığını düşünüyor musunuz?

-Ünlü kriket oyuncusu Pakistanlı Imran Khan anlatmıştı. Bir gün Tony Blair onu görmüş, üzerindeki takım elbisesini çok beğenip terzisini sormuş. Imran’ın takım elbisesi Louis Vuitton’muş. İşte bu benim işimin en güzel kısmı. Ben rap yıldızlarından politikacılara kadar her türlü erkek için tasarım yapıyorum.

Louis Vuitton koleksiyonunu tercih eden erkekler nasıl erkeklerdir?

- Çok seyahat eden, hayatı sadece evi ya da arabası üzerine kurulu olmayan, kişisel eşyalarını her yere taşıyabilen biri. Ben bu koleksiyonun çok farklı tarzlarda ve yaşlarda ama belli bir duruş, şıklık ve kalite arayışındaki erkeklere hitap etmesini isterim. Sadece gençlere odaklanmıyoruz. Bu bir lüks markası için doğru olmaz. Hem zaten bizden başka herkes gençlerle ilgileniyor. Bence erkekler biraz daha olgunlaştıkça çok daha enteresan bir hale geliyorlar.

Tasarım yaparken en çok nelerden etkileniyorsunuz?

-Kumaşlar bizim için çok önemli ancak tek bir noktanın öne çıktığını söylemek doğru olmaz. Ben bir tema insanı değilim, David Bowie ya da 70’ler için çıldırdığımı söyleyemem. Benim için dokular, renkler ve enerji önemli. Bu enerjiyi bazen bir sanat eserinden, bazen bir süpermarketten alabilirim. İnsanları incelemeyi çok severim. Ve kötü giyinenler şık olanlara oranla daha enteresan gelir bana. Onlara bakarak dar pantolonlara ya da sıkan ayakkabılara çözüm üretirim.

Renkleri kullanmakta ne kadar özgürsünüz? Sizce Louis Vuitton erkeği kırmızı pantolon üstüne sarı gömlek giyebilir mi?
/images/100/0x0/55eb4642f018fbb8f8b69d1a


- Yüzde yüz özgürüm. Tek renkli giyinmeyi durağan bulurum. Aynı rengin farklı tonlarını ya da farklı renklerin aynı tonlarını karıştırmayı çok tercih etmem. Yaz aylarında, koyu renkler çok seksi ve zengin durabilir ancak mutlaka zıttı bir renk kullanmalısınız ki çok karanlık ve ağır görünmeyin. Örneğin kahve serimizde bejden çikolataya kadar olan tonları kullanırken turkuvaz ve yeşillerle buluşturuyoruz.

Louis Vuitton erkek koleksiyonunda bir gün etek olacak mı?

- Şu an için değil ama belki gelecekte...

Ben erkeklere uzun değil de Marc Jacobs’un giydiği gibi kısa eteklerin çok yakıştığını düşünüyorum. Sizin bu konudaki fikrinizi ne?

-Kısa ya da uzun etek giyilmesi boyunuza ve nasıl hissettiğinize bağlı. Eğer etekle kendinizi iyi hissediyorsanız, durmayın, giyin hemen...

Bugün Lacoste’dan Zegna’ya bütün dünya markaları erkek giyimine gay popülasyonun yön verdiğine inanıyor. Önce gay’ler cesaret edip giyiyor, hetoroseksüel onları takip ediyor inanışı çok fazla. Sizin düşüncenizi öğrenebilir miyim. Gay’ler ne kadar umurunuzda?

- Gay olmak biraz daha hassas olmak anlamına geliyor. Eğer gay’seniz bazı şeyleri kolay hayal edip, hayal ettiğinizi hemen hayata geçirebilirsiniz. Ama sadece bu kadar... Bu insanların sizi takip edeceği anlamına gelmez. Herkes kendi gözüne şık geleni satın alır. Yani kimsenin alışveriş etmek için gay öngörüsüne ihtiyacı yok.

LOUIS VUITTON’UN 120 YILLIK DESENİNİ YENİDEN CANLANDIRDIK

Damier Graphite koleksiyonu ve bu gri-siyah desen nasıl ortaya çıktı?

-Arşivden çıktı. Damier deseni, 1888 yılında Louis Vuitton’un bizzat kendisi tarafından, ancak kahve-bej renklerde tasarlandı. 1920’lerin başında bazı müşteriler gri ve antrasit tonlarında çantalar talep etmeye başlamış. Bunu öğrendiğim zaman, bu renklerin erkekler için ideal olduğunu düşündüm. Hem takım elbiselerle hem de jeanlerle çok şık olabilirdi. Damier Graphite deseniyle postacı çantasından valize kadar birçok model tasarladık.

Koleksiyonun en iddialı ürünü hangisi?

- Bu koleksiyon, komple bir gardırobu oluşturuyor. Ama tabii ki askılı Keepall çantamız bir başka.

Sizce Damier Graphite deseni bir gün kült olabilir mi?

-Bundan eminim. Louis Vuitton, ilk kez erkekler için şehirli, şık ve günlük dokunuşları buluşturan bir seri yarattı. Damier Graphite bence erkekler için olmazsa olmaz, zamansız bir desen haline gelecek. Dünyanın her yerinde satış rekorları kırıyor.

Bu deseni ünlüler de kullanıyor mu?

- Tabii... Kanye West, Pharrell Williams, Nicolas Duvauchelle, Joshua Jackson ve Vincent Perez, Damier Graphite tercih eden ünlülerden sadece birkaçı.

İKİ ÜNLÜ HIRSIZDAN İLHAM ALDIM

Louis Vuitton Sonbahar Kış erkek koleksiyonunda Alain Delon ve Jean Gabin’in oynadığı ve Cannes Casinosu’ndaki bir soygunu anlatan "Melodie en sous-sol" filminden (1962) ilham aldım. Bu kibar hırsızlar, sofistike duruşları, zarafetleriyle müthiş ilgi uyandırmıştı. Aynen bu iki hırsızın gardırobunda olduğu gibi, bizim koleksiyonumuz da çift taraflı giysiler, gizli detaylar ve beklenmedik transformasyonlardan oluşuyor.

KENDİ MARKASI DA VARDI

Rotterdam’da doğdum. Biraz büyümeye başladığımda modaya tutkuyla bağlandım. O dönemlerde babamı sinirden köpürten çok çirkin ve zevksiz, gösterişli kıyafetler tasarlıyordum. Amsterdam’daki Rietvel Academy’de moda eğitimi aldıktan sonra Londra’daki Royal College of Art’tan mezun oldum. Okul biter bitmez kendi markamı kurdum. Ama yürümedi. Benelüks ülkelerinde erkek modasının usta markası GentilUomo’nun tasarım direktörü oldum. Ardından Martin Margiela’nın erkek giyim stüdyo direktörü olarak 4 yıl görev yaptım ve Louis Vuitton’a katıldım.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!