En çok ağlayan yıldız

Mankenlikten, sinemanın ‘‘kedi kız’’ı olmaya terfi eden Michelle Pfeiffer, sadece Hollywood'daki meslektaşlarını değil, aynı zamanda dünya kadınlarını da kıskandıran bir açıklama yaptı: ‘‘Ben dünyanın en mutlu kadınıyım. Sık sık gözlerimden yaşlar boşanmasına bakmayın. Onlar aslında mutluluk yaşları.’’ Ünlü yıldız, sorunları ve mutluluklarıyla hayatını çok sevdiğini söylüyor...

Ünlü yıldız, mutluluğunu çok sevdiği kocası David Kelley'e borçlu olduğunu da gizlemiyor. Oysa, arkadaşları onu David Kelley ile tanıştırmak istedikleri zaman, Michelle Pfeiffer nazlanmış, bir sürü şart ileri sürmüş. Sonunda David Kelley ile bir arkadaş grubu beraberliğinde buluşmayı kabul etmiş. Hep birlikte bir bowling salonuna gitmişler. Michelle Pfeiffer o gece, David Kelley ile üç kelimeden fazla konuşmadığını anımsıyor ve gülüyor. Daha sonra David Kelley, genç kadını yemeğe davet etmiş. Ve davetini her gece tekrarlamış.

Michelle Pfeiffer David Kelley ile ilişkisinin başladığı dönemde bir kız çocuğunu evlat edinmek istemiş. Ünlü yönetmen David Kelley, büyük bir aşkla bağlandığı genç kadının bu isteğini hemen yerine getirmiş. Sevgililer evlendikleri gün, küçük kızları Rose'un da vaftiz töreni yapılmış. Bir yıl sonra ise çiftin oğlu John Henry dünyaya gelmiş.

Genç yıldız bir kız bir de oğlan çocuğuna sahip olabildiği için kendini şanslı sayıyor. Çocuklarının bakımıyla ilgilenmek, onları en iyi şekilde yetiştirmek, Michelle Pfeiffer için büyük önem taşıyor. Gerekirse çocukları uğruna sinemayı bırakmayı bile göze alabilecek. Ayrıca yıldız, ünlü bir anne ile ünlü bir babanın çocukları olumsuz yönde etkileyebileceğinden de korkuyor. Çocuklarını basından, fotoğraf objektiflerinden uzak tutabilmek için büyük çaba harcıyor. Genç kadının tek kaygısı da oğluyla kızının anne ve babanın mesleğinden etkilenmeleri.

Michelle Pfeiffer, ‘‘Ally McBeal’’ isimli çok sevilen televizyon dizisinin yönetmenliğini üstlenen kocasını taparcasına çok seviyor. 10 yıldan beri evli olmalarına rağmen hala bir balayı çifti gibi yaşadıklarını anlatıyor. Karı koca, haftanın bir kaç gecesini Hollywood partilerinde geçirmek zorunda. Ama hiç değilse bir gece de başbaşa kalıyorlar. Mum ışığı altında şampanyalı yemek yedikten sonra karı koca sinemaya gidiyorlar. Michelle Pfeiffer kolejli bir genç kız gibi sinemaya giderken kolasını ve patlamış mısırını yanına alıyor. Eğer izlediği film acıklı ise, Michelle Pfeiffer göz yaşlarını tutamayıp ağlamaya başlıyor.

Ailesi onun herşeyi

Aslında ünlü yıldız şu sık sık ağlama isteğinden biraz şikayetçi. Çoğu zaman mutluluktan ağladığı halde, onu görenlerin yanlış tahminler yapmaları canını sıkıyor. İnsanın zaman zaman mutluluktan da duygulanıp ağlayabileceğini ileri sürüyor.

Michelle Pfeiffer, kocasıyla birlikte sinemadan çıkarken siyah camlı gözlük takarak tanınmamaya çalışıyor. Bu sinema geceleri, karı koca için büyük önem taşıyor ve her ne pahasına olursa olsun sinema programından vazgeçmek istemiyor.

Ünlü yıldız, pek çok film teklifini geri çevirdiğini ve evde kalıp kocasıyla, çocuklarıyla ilgilenmeyi film çevirmekten daha fazla önemsediğini belirtiyor. Bir yıl önce Beverly Hills'de muhteşem bir villa satın alan yıldız, bu ev için tam 15 milyon dolar ödemiş. 40'lı yıllarda Kansas'lı bir petrol milyarderine ait olan villanın kırk hektar arazisi var. Michelle Pfeiffer'i en çok etkileyen de bu büyük arazi olmuş. Altı yatak odalı villada kalabalık bir ailenin rahatça yaşaması mümkün. Michelle Pfeiffer, kızkardeşlerini, annesini ve yakın dostlarını sık sık muhteşem villasına davet ediyor.

Kamera karşısına geçtiği zaman hala korktuğunu ve başaramama endişesiyle titrediğini belirten yıldız, ‘‘Ben kamera karşısında asla soyunmam’’ diyor. Film çekimleri tamamlandıktan sonra filmi baştan sona izleyen yıldız, çekimler sırasında yaptığı hataları saptıyor. Özeleştiri yapmakta Michelle Pfeiffer'ın üstüne yok.

Sinemadaki başarıları da başarısızlıkları da bu ünlü yıldızı etkilemiyor. Onun için birinci derecede önem taşıyan şey, mutlu evliliği. Bunu kaybetmemek için de herşeyi göze alıyor.