Dünyanın en büyük nükleer fizik araştırma merkezinde üç Türk

Güncelleme Tarihi:

Dünyanın en büyük nükleer fizik araştırma merkezinde üç Türk
Oluşturulma Tarihi: Nisan 19, 2008 00:00

Cenevre’deki nükleer araştırma merkezi CERN’de evrenin oluşumunu yeniden canlandıracak deney bu ay başlayacak. Büyük deneyde 65 Türk çalışıyor; bunların bir bölümü Türkiye’den gelen değişimli üniversite öğrencileri. Özgür Çobanoğlu (29), Bilge Demirköz (27) ve Senem Segmen (27) ise CERN’deki en genç Türk bilim insanları. Sadece deneylerle uğraşmıyorlar. Biri ney üflüyor, diğeri profesyonel yatçı ve dağcı.

Cenevre’deki meşhur nükleer araştırma merkezi CERN’in küre şeklindeki merkezinin tam karşısında, A Blok’ta ney sesini takip ediyorum. Kim bu diye sorunca "Özgür"dür diyorlar. Beş bilgisayarlı odanın ortasında ney çalıyor Özgür Çobanoğlu. Kendi kendine öğrenmiş ney üflemeyi. "CERN’deki bilim adamlarını ney çalarken uyutmuşluğum bile var" diyor gülerek.

Özgür, Türkiye’de üniversite sınavında katsayıları düşük tutulduğu için haksızlığa uğradıklarını her platformda dile getiren meslek lisesi mezunlarından. Ama Ziya Kalkavan Anadolu Denizcilik Meslek Lisesi’ni bitirdikten sonra, üniversite giriş sınavında tek tercihini kazanmış, İstanbul Üniversitesi Temel Bilimler Fakültesi Fizik Bölümü’ne girmiş. Aynı üniversitenin Nükleer Fizik Bölümü’nde yüksek lisans yaparken "En Küçük"ün peşine düşmüş. Yani atomun çekirdeğinin parçalarının daha ne kadar parçalanabileceğini anlamaya, en küçük’ün ne olduğunu bulmaya çalışmış.

Bu sırada, dünyanın çeşitli yerlerinde yapılan deneyler için yazılım geliştirmiş. İtalya’daki Torino Üniversitesi’nde doktorasını verdikten sonra CERN’in küçük bing bang (LHC) deneyinin yazılımları arasında bulmuş kendini.

BİR GÜNDE OXFORD’A KABUL EDİLDİ

Bilge Demirköz, geçen 31 Aralık’ta Kartalkaya’da pistte kayıyordu. O sırada snowboard yapan bir başkası ona çarparak köprücük kemiğinin kırılmasına neden oldu. Bu kazaya basında çok yer verildi. Çünkü hocası Prof. Engin Arık, bir grup fizikçiyle birlikte Isparta’da uçak kazasında ölmüştü. Aselsan’da çalışan üç mühendisin şüpheli ölümünü de arka arkaya koyan komplo teorisyenleri, bu snowboard kazasının arkasında esrarengiz nedenler aradı bir süre. Bilge Demirköz bu teorilere gülüyor, "Sadece basit bir kazaydı" diyor.

Bilge Demirköz okula beş yaşındayken başlamış. Robert Kolej’i bitirdikten sonra da MIT’de (Massachusetts Institute of Technoolgy) matematik, fizik ve müzik okuyup, doktoraya geçmiş. İki yıl NASA’da çalışmışlığı var. Sonra başvurusunu bir günde kabul eden Oxford’a geçiyor. İngiltere Enerji Bakanlığı’nın her yıl beş kişiye verdiği Dorothy Hodgkin bursunu alıp orada fizik doktorası yapıyor. Daha doktorası bitmeden, CERN’in maaşlı elemanı oluyor. Şimdi büyük patlama deneyindeki en önemli dedektör olan Atlas projesinde çalışıyor.

KATARAKT YÜZÜNDEN UZAĞA DÜRBÜNLE BAKIYOR

Senem Segmen (27) CERN’deki Türklerin en genci. İki gözündeki katarakt yüzünden sadece çok yakını görebiliyor. CERN’de "En azimlimiz" diyorlar onun için. Uzağa bakacağı zaman dürbününü kullanıyor.

Senem, hayatının en büyük riskine üniversite sınavında girmiş. Tek tercih yapmış: ODTÜ Temel Bilimler Fizik Bölümü. Tabii burayı kazandığını söylemeye gerek yok. Üniversitede okurken, Higgs Parçacığı’nı konu alan bir araştırma ödevi yapınca CERN’le tanışmış.

ÖZGÜR ÇOBANOĞLU (29)

Müzikle bilim birbirine benziyor


Bir müzik aleti çalarken beynimizde olup bitenler, bir haberleşme çipindeki olaylara bazen çok benziyor. Geliştirdiğim "serializer" alt-sisteminde PLL denen ve bir periyodik işareti bir başka periyodik işarete kilitleyen bir denetim sistemi var. İki periyodik işareti birbirine kilitliyor ve en küçük bir frekans ya da hatta açı farkında, bunu algılayıp hatayı düzeltmek için gerekli adımları atıyor. Beynimizde bu devre ile aynı işi yapan bir bölüm var. Örneğin "do"dan "re"ye geçtiğimizde, yaptığımız geçişin doğru olup olmadığını bu sayede anlıyoruz. O bölüm iyi çalışmadığında "Müzik kulağım yok" diyoruz.

BİLGE DEMİRKÖZ (27)

Anneme ben o laboratuvarda çalışacağım dedim


Lisede fiziği hiç sevmezdim, matematik hayranıydım. Gece yatakta bile problem çözerdim. Robert Kolej’de Matematik Olimpiyatları’nda Türkiye Şampiyonu olduk. Dünya Şampiyonası ise o yıl Cenevre’de düzenlendi. Cenevre’deki olimpiyatlarda takım birincisi olunca hocamız ödül olarak bizi fizik laboratuvarına götüreceğini söyledi. İçim karardı. Ama kapıdan içeri girdik, o an karar verdim. Eve döndüğümde, anneme olimpiyatı bile anlatmadan hemen "Öyle bir laboratuvara gittik ki ben orada çalışacağım" dedim.

SENEM SEGMEN (27)

Burada yalnız kalmak bana cesaret verdi


Gözlerimde doğuştan katarakt var. Nasıl tarif edilir bilmiyorum normal insanın ne kadar gördüğünü bilmediğim için. Bana kalırsa, yeteri kadar görüyorum! Deney için teori geliştiriyorum, bilgisayar programları yazıyorum. Herkes soruyor, "Gözündeki katarakt problem yaratıyor mu?" diye. Bu neyi problem ettiğinize bağlı. Elbette yabancı bir ülkede bir yerden başka bir yere gitmek bile zor. Ama burada yalnız başına kalmak benim için büyük deneyim oldu. Cesaret verdi.

ABD-AVRUPA BİLİM YARIŞINDAN DOĞAN DEV MERKEZ

12 Avrupa ülkesinin (Belçika, Almanya, Fransa, Danimarka, Hollanda, İngiltere, İsveç, İsviçre, İtalya, Norveç, Yugoslavya, Yunanistan) 1954’te kurduğu Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi CERN (Conseil Europeen pour la Recherche Nucleaire), Fransa ve İsviçre arasına yayılan dünyanın en büyük araştırma laboratuvarına sahip. Bilimde ABD ile yarışıyor. Şu anda evrenin oluşumundaki sırları aydınlatması umut edilen LHC deneyi için hummalı faaliyet sürüyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!