Dövüşmek, göbek atmaktan kolay

Güncelleme Tarihi:

Dövüşmek, göbek atmaktan kolay
Oluşturulma Tarihi: Nisan 02, 2013 00:00

Dövüş filmlerinin efsane ismi Don ‘The Dragon’ Wilson, eylül ayında düzenlenecek “Victory Night 2013 İstanbul” etkinliğinin basın toplantısına katılmak için İstanbul’a geldi. Şehri keşfe çıkan ve gördüklerinden çok etkilenen ünlü oyuncu, yeni filmini burada çekmeye karar verdi. Wilson, yapımcılığını da üstlendiği filmde Türk oyunculara da rol vermeyi düşünüyor.

Haberin Devamı

İlk olarak, burada çekmeyi planladığınız filmden bahsedelim. Filmi Türkiye’de çekmeye nasıl karar verdiniz?    

- Eğer film işindeyseniz, gittiğiniz her güzel şehirde film çekmeyi düşünürsünüz. İstanbul da film çekmeyi düşünebileceğiniz çok güzel bir şehir. Ben burada gördüğüm yerleri hiçbir filmde izlemedim. Ve bu yerleri kendi filmimde görmek isterim. Bir de şunu fark ettim; benim oynadığım filmler Türkiye’de çok izleniyormuş. Bu durum da hoşuma gitti açıkçası.

Siz filmin sadece oyuncu ekibinde mi yer alacaksınız?  

- Evet. Bir de ortak yapımcılardan olacağım. Tanıdığım çok iyi yönetmenler var, her işi ben yapmayacağım.

Senaryoyu da siz yazmayacaksınız o zaman...

- Hayır, ben hikâye üzerinde çalışıyorum ama bunun için iyi bir senaristle anlaşacağım. Sanırım anlaşacağımız yönetmen ve senaristi buraya getirip, senaryoyu İstanbul’a uygun yazdırmamız gerekecek.

Ne tür bir film olacak?

- Ben aksiyon seviyorum ama aynı zamanda bilim kurgu türünde filmleri de seviyorum. Sanırım bu film de öyle olacak.

CÜNEYT ARKIN’LA BİRLİKTE OYNAMAK GÜZEL OLABİLİR

Çekimlere ne zaman başlayacaksınız?

- Bilmiyorum. İlk önce bütçeyi halletmemiz gerekiyor.

Türk oyuncularla çalışmayı düşünüyor musunuz?

- Evet, Türk oyuncular da bana eşlik etsin istiyorum.

Hiç tanıdığınız bir Türk oyuncu var mı?

- Hayır, ama bütçeyi ayarladıktan sonra cast ekibini oluşturacağız.

Cüneyt Arkın’ı duydunuz mu peki? Çektiği dövüş sahneleriyle ülkemizde bir sinema efsanesidir. Belki onunla aynı filmde buluşabilirsiniz?

- Sizin dediğiniz gibiyse kendisine uygun bir rol yazdırılabilir. Birlikte oynamak güzel olabilir.

Bugüne kadar sadece aksiyon filmlerinde oynadınız, neden?

- Bazen aksiyonu korkuyla da karıştırdık! Bir keresinde vampirlerle savaştım mesela. (Gülüyor) Farklı türlerde de yer almak isterdim ama beni öyle projelere seçmediler. “Bir komedi filmi yapıyoruz, Don da oynasın” diyen olmadı açıkçası. Hep benzer roller için teklif geldi, çünkü bu tarz şeyler para getiriyor.

BÜTÜN DÜNYA BENİM İÇİN HEYECAN DUYMAYA BAŞLADI

Siz kick-box’a kaç yaşında başlamıştınız?


- Dövüş sanatlarına 18 yaşında başladım. Kick-box’a da 20... Ağabeyim organizatördü, bana “Dövüşür müsün?” diye sordu. Aslında dövüş sanatındaki becerimi kanıtlamak için başladım ama sonra kariyerim oldu. Film yapmaya başlayınca da hobim oldu, çünkü filmlerden çok para kazanmaya başladım. O yüzden de dövüşten emekli oldum. 10 yıldır dövüşmüyorum ama özledim dövüşmeyi...

O zaman eylül ayında İstanbul’da düzenlenecek Victory Night 2013’de 10 yıl sonra ilk kez dövüşeceksiniz. Nasıl hissediyorsunuz?

- İbrahim’den (Dağdeviren) Victory Night için teklif alınca, “Tamam, hemen forma girmem lazım” dedim. Beni 58 yaşında yeniden dövüşürken izlemek için sanırım tüm dünya heyecan duymaya başladı bile. Bir de 10 round dövüşeceğim, bu çok uzun süre. Benim yaşımdaki biri için de hiç kolay değil. Ben de çok heyecanlıyım.

Kazanır mısınız sizce?

- Eğer kazanırsam, ki kazanmam lazım, yeninden ringe çıkabilirim. Asla, asla dememek lazım.

KARIM BENİ ORYANTALLE GÖRÜNCE KISKANABİLİR

Geçtiğimiz akşam İstanbul’un popüler mekânlarından birinde oryantal şovları izlemişsiniz, beğendiniz mi?


- Aslında izlemekten ziyade birlikte dans ettik.

Hangisi daha kolay; dövüş mü göbek dansı mı?

- Dövüşmek benim için çok kolay. Zor olan göbek atmak.

Eşiniz oryantalle çekilen fotoğraflarınızı görünce ne diyecek?

- Belki kıskanır. (Gülüyor) Karım da sinema sektöründe. O bir makyaj sanatçısı. Oryantalle çekilen fotoğraflarımı görünce kıskanacağını sanmıyorum ama eğer bir köşe başında bir kadınla baş başa çekilmiş fotoğraflarımı görürse, işte o zaman kıskanır.

Üstünüzde kick-box denemeleri yapmasın sakın?   

- Yok, karım dövüş sanatlarını sevmiyor. Onun için çok korkutucu bir şey. Ben de onun için bir dövüşçü değil, oyuncuyum.

ÖZEL HAYATIMDA PATRON KIZIM BEN RİNGDEKİ ŞAMPİYONUM

Haberin Devamı

Merak ediyorum; sokakta birine sinirlendiğinizde, dövüş konusundaki yeteneklerinizi kullanmak istiyor musunuz?

- Ben sadece ringdeyken dövüşçüyüm. Ring dışında normal bir insanım. Günlük hayatımda patron 11 yaşındaki kızım. Ben de ringdeki şampiyonum.

Peki, ringde rakibinizi döverken neler hissediyorsunuz?

- Karşımdakiler bana robot gibi geliyor. Sadece hedefe bakıyorum ve vuruyorum. Onları insanmış gibi görmüyorum. Ringde sempatim yok, olursa yenilirim. Ama dövüş bittiği anda karşımdaki benim arkadaşımdır. Biz sporcuyuz, rakibimizle bir düşmanlığımız, ona karşı bir öfkemiz yok. Benim için ringde olmak satranç oynamak gibi.

DRAGON, KUNG-FU’DA BİR DÖVÜŞ STİLİ

İsminizdeki Dragon (Ejderha) nereden geliyor?


- Bu, kung-fu’da bir dövüş stili. 1974’te ilk dövüşümde ringdeki ismimdi. Sonra film çekmeye başladığımda bu ismi posterlere de taşıdılar.

Çin takviminde doğum yılınız Ejderha olduğu için isminize eklediğiniz iddiası doğru değil o halde?

- Yok, benim doğum yılım at. Düşünsene ismime at eklediğimi, kulağa hiç hoş gelmiyor! (Gülüyor)

Ejderha dövmeniz var mı peki?

- Yok. Bizim jenerasyonda dövme yaptıran pek yoktu açıkçası. Daha genç dövüşçülerin dövmeleri var. Benim hiç dövmem yok.

Üç çocuğunuz var, onların dövüş sporlarına ilgisi var mı?

- Eğitimini aldılar ama tutkuları yok. Çok fazla sevmediler. Benim tutkum bu ama çocuklarımın tutkusu olması için baskı yapmadım.

DÖVÜŞ SANATLARINDA İNSANLAR DAHA SAMİMİ

En çok parayı hangi işten kazandınız? Dövüşten mi, filmlerden mi?


- Tabii ki filmlerden. Ama dövüş sanatlarında insanlar daha samimi. Film sektöründe öyle değil. Yüzünüze gülen ve her gün sizi yemeğe davet eden biri aslında düşmanınız çıkabiliyor, arkandan iş çevirebiliyor. Dövüş sanatında ise düşmansa düşmanın, dostunsa dostundur.

Film sektöründe hiç dostunuz olmadı mı?

- Benim en iyi arkadaşım rahmetli Chris Penn’di. Sean Penn’in kardeşi.

60’A YAKLAŞTIM ÇOK İYİ HİSSEDİYORUM

Açıkçası hiç de 58 yaşında durmuyorsunuz. Bir gençlik sırrınız var mı?


- Bunu herkes soruyor. Ben yaşlandıkça yaşam şeklimi değiştirdim. 18 yaşındayken bir barda çalışıyordum ve bedava olduğu için çok içki içiyordum. Sonra içkiyi bıraktım, koşmaya başladım. Bunu yaşam şekli haline getirdim. Günde 6 mil koşuyorum. Ayrıca doğru gıdaları tüketiyorum. Kalbim ve ciğerlerim formunda. Sanırım sağlıklı bir yaşam sürüyorum. 60’a yaklaştım ama çok iyi hissediyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!