Dört oktavlık çingene şarkıları

Güncelleme Tarihi:

Dört oktavlık çingene şarkıları
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 06, 1999 00:00

Haberin Devamı

Yıldız İbrahimova denilince onu tanıyan insanların aklına hemen dört oktavlık sesi geliyor. Ardından, kendine özgü tekniğiyle seslendirdiği cazdan operaya, halk türkülerinden klasik müziğe uzanan geniş repertuvarı. Benzersiz doğaçlama yeteneğiyle de tanına İbrahimova şimde de çingene şarkılarına hayat veriyor. Sanatçının Polygram'dan çıkan son albümü ‘‘Marjanca’’ çigan romanslarından oluşuyor.

Bulgaristan Devlet Müzik Akademisi mezunu olan Yıldız İbrahimova hem Türkiye hem de Bulgaristan pasaportu taşıyor. Dünyaca ünlü ve saygın festivallerin aranılan şarkıcısı İbrahimova, çigan romaslarının kendisine tıpkı caz gibi olağanüstü bir özgürlük duygusu verdiği söylüyor. Bulgaristan'da okulu bitirdikten sonra gittiği Moskova'da çingene müziğiyle tanışan İbrahimova bu müzikle büyülenmiş. Dünyanın en neşeli ve gamsız insanları olarak bildiğimiz çingenelerin hüzünlü ve romantik yüzünü gösteren bu şarkılar sadece İbrahimova'yı değil Lizst, Ravel ve Brahms gibi büyük bestecileri de etkilemiş aslında. Aldığı köklü klasik müzik eğitiminin de yardımıyla bu konu hakkında uzun araştırmalar yapan sanatçı, eline ne geçerse okumuş ve dinlemiş. Bu sayede hatırı sayılır bir çingene şarkıları repertuvarı olan İbrahimova, şarkıları önce bir grup Ankaralı şanslı dostuna söylemiş. Bu müziğin ünü şu sıralar yaşamını sürdürdüğü Ankara'da kulaktan kulağa yayılınca, çingene şarkılarını ev toplantılarından konser salonlarına taşmış, sonra da albüm gelmiş.

Albümde ‘‘Siyah Gözler’’ (Ochi Chorniye) gibi çok bilinen çigan şarkılarının yanısıra çingenelerin ulusal şarkısı ‘‘Celem Celem’’ gibi az bilinen şarkılar da yer alıyor. Yıldız İbrahimova kimselere emanet etmeye kıyamadığı şarkılarının düzenlemelerini de kendi yapmış. Zaten bu şarkıları konserlerde seslendirdiğinde de her seferinde kendini tutamayıp ağlıyormuş.

1985 yılında adı Suzanna Erova olarak değiştirilen Yıldız İbrahimova, asırlardır aşağılanmış, hor görülmüş, ezilmiş ve soykırımlara uğramış çingenelerin kültürlerini ve kimliklerini koruyabilmelerini büyük bir saygı ve ilgiyle karşılıyor. ‘‘Ben bir sanatçı olarak doğrudan ezilmedim ama çok yakınımdaki insanlar epey hırpalandılar’’ derken gözleri bulutlanıyor ve ekliyor, ‘‘İsmim Suzanna'ya çevrildiğinde bile müzisyen arkadaşlarım bana kendi ismimle sesleniyorlardı.’’ Unutmadan, albümün en içe işleyen şarkılarından birinin adı ‘‘Parlasın Yıldızım’’ (Gori Gori)...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!