Doğu Anadolu’nun çığlığını duydunuz mu?

Güncelleme Tarihi:

Doğu Anadolu’nun çığlığını duydunuz mu
Oluşturulma Tarihi: Eylül 14, 2002 00:00

ERZURUMBeyler, boş işlerle uğraşıyorsunuz. İnsanlar seçimi istiyor, sorunlarına çözüm bekliyor. Yoksulluğun önüne geçilmesini arzuluyor. Ankara’daki entrikalarla kimse ilgilenmiyor.Perşembe akşamı, CNN TÜRK’teki 32.GÜN/ ŞEHİR MEYDANI programını Erzurum’dan yaptık. Doğu Anadolu’nun kalbi konusundaki bu kent’e, Doğu’nun insanlarını topladık. Amaç, birinci elden Doğu Anadolu halkını dinlemekti. TOBB’a bağlı oda başkanları, genci yaşlısı ile her kesimden insan katıldı.Yıllardır bu tip programlar yaparım, böylesine dert küpüne dönmüş, içini dökmek isteyen ve patlama noktasına gelmiş bir toplulukla karşılaşmadım.Doğu Anadolu’dan çığlıklar yükseliyor.Ancak, dikkat ettim çığlıkların önemli bir bölümü “Devlet bizi eskisi gibi beslesin, Devlet yardım etsin” şeklindeydi.Ekonominin gerçekleri henüz Doğu Anadolu’ya ulaşmamış. Kaynağı olmayan yatırımların yapılamayacağı, bütçeden para dağıtılamayacağı henüz tam anlamıyla algılanamamış. Uzun yılların getirdiği çarpık düzen’in sürdürülmesine çalışılıyor. Nehrin suyu bitmiş, kimse farkında değil.Doğu Anadolu çok dertli çok yoksul, ancak öte yandan da çalışmak istemiyor. Çalışmadan yaşamayı tercih ediyor. İnsanların birbirlerine öylesine büyük bir güvensizlikleri var ki, ortak hiçbir girişim yapamıyorlar.Feodal sistem bütün haşmetiyle sürüyor.Aileler partileri bölüşmüş, belediyeleri kontrolleri altına almışlar. “Ankara’yı ve bölgeyi en iyi nasıl yolarız” düzeni kurulmuş.Ekonomik kriz bütün verileri, eski olanakları bozunca kıyametler kopmuş.Çözüm : 1. Devlet’in ekonomiden elini çekip, sadece yönlendirici ve teşvik edici bir rol oynaması2. Bölge insanlarının eski düzenin geri gelmeyeceğini kabul edip, yeni bir düzen kurmaları. Kendi çözümlerini bulmaları. Çalışıp üretmek zorunda olduklarını anlamaları.Türkiye, Anadolu’suna ciddi biçimde el atmak zorundadır. Bu düzeni değiştirip, gerçekçi yeni dengeler yerleştirmedikçe, eski “Doğu Sorunu” sürüp gidecek ve birgün patlayacaktır.THY İÇİN PARA TOPLAMAYIN (!)3 Ağustos’ta bu köşe’de “para toplayıp THY’na müzik satın alıp hediye edelim (!)” diye yazmıştım. Çalınan müzikler o kadar bayat ve o kadar kötüydü ki, dayanamayıp böyle bir yazı yazmıştım.Tabii hemen ardından da Dicle Yürür, Faik Akın imzalı bir açıklama geldi. Yeni bir uygulama başlatıldığını ve her 3 ayda bir müziklerin yenileneceği belirtiliyor ve “asansör müziği olarak adlandırdığınız yayınlarımız, yolcularımızın rahatlamaları amacıyla sunulmaktadır” deniyor.Bu durumda bana da “para toplama kampanyasını” durdurmak düşer (!)Bakalım yeni müzikler ne kadar dinlendirici olacak?BALIK ÇİFTLİKLERİ HALA KALDIRILMIYORBodrum sahillerinin en güzel koyları balık çiftlikleriyle dolu. Yıllardır şikayet edilir. Her defasında kesin tarihler verilir, ancak çiftlikler kalkmaz.Türkbükü, Bodrum’un en nadide yerlerinden biridir. Burnunun dibinde koskoca bir balık çiftliği vardır. Adeta meydan okur gibi, olduğu yerde durur.Balık çiftliklerinin en büyük zararı da, konduklarını koylara zarar veriyorlar. Kullandıkları yem, balık üretimi için atılan maddeler o canım koyları mahvediyor. Hem de gözle görülür şekilde tabiatı bozuyor. Oysa, bu ülkenin en büyük zenginliği tabiatı.Başka üleklerdeki uygulamalara baktığımızda, bu çiftliklerin karada yapıldığını görüyrsunuz. Ancak maliyeti artıyor. Allahın denizini kullanmak ise, son derece ucuz.Kimse buna müdahele etmeyecek mi?Çevre Bakanlığı, Tarım Bakanlığı seyirci mi kalacak?KÜRTÇEYİ YOK SAYARSANIZ...Serpil Çevikcan’ın 9 Eylül tarihli Milliyet’teki haberi çok düşündürücüydü.Kürtçe yayın ve öğrenim olanakları genişletilirken, Devlet acı bir gerçekle karşı karşıya kalmış. Bir de bakmışlar ki, Kürtçe bilen personel yok. Kürtçe’yi ve Kürtleri yıllar boyunca yok saymanın faturası şimdi çıkıyor. Kürtçe öğretecek öğretmen, Kürtçe haber ve program sunacak spiker, dersaneleri denetleyecek müfettiş yok...Türk Devleti, kendi toprakları üzerinde yaşayan insanların dilleriyle ilgilenmemiş. Herkes Türktür ve burada sadece Türkçe konuşulur mantığı şimdi duvara tosluyor.Kürtçe ile ilgili durum böyle de, diğer yerel dillerde durum farklı mı? Hayır, onlar da unutulmuşların arasındalar. Sonra da kalkıp “şefkatli devlet, herkesi kucaklıyor” gibi yalanlar söyleyip kendi kendimize övünüyoruz...VEDAT YENERER ÜRETİMİ ARTTIRIYOR...Üretken insanları çok severim. Bizim meslek içinde de var ve bunların arasında Vedat Yenerer yeni bir atılım içinde.Deneyimlerini, Ümit Yayınlarının çıkarttığı “Yalanistan” adlı kitapta toplamış. Güneydoğu’daki gazetecilik anılarının en çarpıcılarını almış. Kimi güldürüyor, kimi düşündürüyor, kimi de gerçek yalanları ortaya koyuyor.Vedat bununla da yetinmedi ve bu hafta Atatürk Kültür Merkezinde, bir de “Savaş fotoğrafları sergisi” açtı. Irak’tan Afganistan’a, Çeçenistan’dan Keşmir’e kadar 18 ülke’deki olaylardan objektifine takılanları toplamış.Bazıları vardır, sadece konuşur ve anılarıyla yaşar. Bazıları da bunları toplumla paylaşır. Vedat Yenerer bu ikinci grubun insanı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!