Çocuklarımız hareket etsin spor yapsın

Güncelleme Tarihi:

Çocuklarımız hareket etsin spor yapsın
Oluşturulma Tarihi: Mart 23, 2013 00:00

Obeziteyle mücadele konusunda son derece iddialı yeni Sağlık Bakanımız Mehmet Müezzinoğlu. Hele çocukların hareketli, sportif bir yaşam tarzı benimsemesi konusunda son derece hassas. Bu konuda hiçbir engel tanımamaya kararlı.

Haberin Devamı

Yeni Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu... Bir Balkan göçmeni; üstelik Başbakan Erdoğan’ın da sınıf arkadaşı... Dost, sevecen, nazik, sıcacık bir insan. Pek çok siyasi gibi flaş olaylar peşinde değil; marka olmak gibi bir derdi de yok! Tek hedefi mevcudu daha iyi noktaya getirmek ve ‘sağlıklı bir toplum yaratmak’. Müezzinoğlu için ruhsal sağlık fiziksel sağlık kadar önemli. Artık sadece derdimizi, tasamızı, işsizliğimizi değil ruhumuzu, aile huzurumuzu ve çocuklarımızın özgüvenini de düşünen bir bakanımız var. Müezzinoğlu çalışkan, sportif, dinamik, “Eşim mutfağı benden öğrendi” diyecek kadar da açık sözlü ve eşitlikçi. Dört yıl Türkiye’de haymatlos (vatansız) olarak yaşam sürmüş. Çektiği sıkıntılara sırt dönmeyen, onları seven, mutluluğun reçetesini de ‘sevgi’ olarak gören ‘Her derde deva, ilaç gibi bir bakan’.

Haberin Devamı

Bakan olarak en büyük hedefiniz ne?
- Hayatımın hiçbir döneminde flaş olaylar peşinde koşmadım. Asıl derdim bugünkü sağlık hizmetlerini daha iyiye taşıyabilmek. Bir de gelecekte topluma nasıl sağlıklı bir bakış açısı kazandırabilirim onu düşünüyorum. Yoksa Müezzinoğlu’na ait bir marka, ekstrem bir şey yaratmak gibi bir derdim yok!
Sağlık Bakanlığı obeziteye savaş açtı. Bu mücadele nasıl sürecek?
- Obeziteyle mücadele biraz geç kalınmış bir konu. Burada kilit mesele şu: Hangi gıdayı, ne kadar ve nasıl aldığımız tabii ki önemli ama hareket de hayatımızın bir yerinde mutlaka olmalı. Yürüyüş olabilir, bisiklet olabilir, yüzme olabilir. ‘İmkânımız yok’ diyorlar. Bu bir imkân meselesi değil; bu bir hayat felsefesi! Üç kat merdiveni çıkmaya üşeniyoruz, asansöre biniyoruz. Halbuki, önceliğimiz hareket olmalı. Toplumdaki öncü kişiler gıda ve beslenme kadar hareket konusuna da vurgu yapmalı.
Obezite konusunda çocuklara yönelik bir projeniz var mı?
- Çocuklar hareket etsin! Anne baba, öğretmen hareket ediyorsa çocuk da hareketli olur. Ama öğretmenlerimiz hemen gidip öğretmen odasında oturursa, müdürlerimiz makamdan makama giderse çocuk da hareket etmez, koşmaz, spor yapmaz.
Okul bahçeleri spor için elverişli mi?
- Çok daha iyi noktaya getirmek için Spor Bakanlığımız, Milli Eğitim Bakanlığımız yeni projeler geliştiriyor. Ama ben sıkıntıları seviyorum. Önümüze anlamsız sorunlar değil niyetimizi koyalım! ‘Okulların bahçesi müsait mi?’ Müsait değil diye yapmayalım mı? Bir yerde mutlaka olacak. İzmir’de, Ege’de... Orada olmuyorsa başka yerde, başka kentte yapılır.

Haberin Devamı

Çocuklarımız hareket etsin spor yapsın

TÜRKİYE’DE DÖRT YIL HAYMATLOSTUM

Sütkardeşliğini bize hatırlattınız... Sizin sütkardeşiniz var mı?
- Sütkardeşim yok. Ama annemin sütannesi var. Annemin ikiz kardeşi var. Anneannemin sütü ikisine de yetmeyince annemin bir sütannesi olmuş. Onların torunu hem çocukluk hem de gençlik arkadaşım Mehmet ile aynı yaştayım. O şimdi benim geldiğim Batı Trakya’da. Bir de süt dayım var. Yani geniş bir süt ailenin oğluyum. Güzel bir kardeşlik, güzel bir bağ.
Çok küçük yaşta anne babanızdan ayrılmışsınız. Bu nasıl bir duygu?
- Batı Trakya doğumluyum. 1970’lerde her şeyi radyodan duyuyoruz. O zamanlarda televizyon yok. Ailemin üçüncü ve en büyük erkek evladıyım. Ama ben Türkiye’de, ana vatanımda okumayı çok istiyordum. Bir iki ay babamdan nasıl izin alırım diye düşündüm. Çok korkarak izin istedim. Çünkü o günün koşullarında kimse Gümülcine dışına çıkmıyor. Olsa olsa Dedeağaç, İskeçe ve Selanik var. Türkiye’ye, bilmediğin bir ülkeye gitmek büyük olay.
Hem de ortaokul çağında...
- Babama Türkiye’ye gitmek istiyorum dediğimde hayat felsefemdeki en kalıcı cümleyle karşılaştım. Her babanın evladına böyle yaklaşmasını arzu ederim. Tarlada izin istediğimde 14 yaşımdaydım ve babam “Oğlum oku, istersen Amerika’ya git” dedi. Çiftçi ve köylü bir aileydik, babam çiftçiydi ve bana bu izni veriyordu. Annem izin vermekte biraz zorlandı. “Çok çocuğumuz yok. Niye izin veriyorsun?” diye söylendi. Böylece 14 yaşımda Türkiye’ye geldim. 27’ime kadar da ailem Gümülcine’de kaldı. 27 yaşıma kadar ben de Gümülcine’nin vatandaşıydım. Türkiye’de dört yıl haymatlos yani dünya vatandaşı kaldım. 31 yaşımda da Türk vatandaşı oldum.
Gurbette zorluk çektiniz mi?
- Yurtta kalıyordum. Şubat tatili için ‘58 gün kaldı... 57 gün kaldı...’ diye şafak sayan askerler gibi gün sayardık. Ama hep şunu söylerim: Anne ve babalar çocuklarını çok fazla koruyarak onlara kötülük ediyor. Bana “Hayatınızda ailenizin, eşinizin, evlatlarınızın dışında en çok neyi seviyorsunuz?” diye sorsalar; çektiğim sıkıntılar derim. O sıkıntılar bana yaşamın ne kadar zengin olduğunu gösterdi. Zorluklarla mücadele edebilmeyi 14-15 yaşlarımda öğrendim. Dolayısıyla gençlere sıkıntılardan korkmamalarını, üzerine cesaretle gitmelerini tavsiye ediyorum. Çünkü o sıkıntılar hayatlarını zenginleştirecek çok büyük kapılar açabilir.

Haberin Devamı

ÇOCUKLARINIZA ÖZGÜVEN AŞILAYIN

Bu sıkıntıların hayat tecrübesini getireceğini mi söylüyorsunuz?
- Hayat zorluklara kızdığınız, karamsarlığa kapıldığınız zamanlarda başarı getirmez. Onun için aileler çocuklarına “Aman ben çok sıkıntı çektim, onlar çekmesin” demesin. Açıkçası bu tutumu çok doğru bulmuyorum. Çocuklarımızı biblo gibi, çiçek gibi kıyıda, köşede koruyarak onlara iyi ve başarılı bir hayat veremeyiz. Çok iddialı bir şey söylüyorum: Çocuklar anne babalarına kendilerinden daha çok güvenmemeli. Çocuklarımız ‘O yaptıysa, ben ondan daha iyi yapabilirim’ demeli. Bu özgüven çocuklara 14 değil 7-8 yaşından itibaren verilmeli. Böyle yaparsak Türkiye de çok daha farklı olur.
Vereceğimiz temel besin...
- Hekim olduğum için bazen anne babaları o anlamda eleştiririm: ‘Çocuğum hangi besini, hangi miktarda alacak? Üç aylıkken ne yiyecek? Beş aylıkken ne yiyecek? Hangi okula gidecek? ’ Peki, ya bu çocuğun gönül dünyası, sevgi dünyası ne olacak? Bu çocuğun kişilik yapısı, kimliği, kendine özgüveni nasıl gelişecek? Mesela anne baba zorla çocuğu yediriyor, zorla kıyafet giydiriyor. Zorla şu okula git, ben senin doktor olmanı istiyorum diyor.
Çocuk direnemiyor zaten...
- Direnemiyor tabii. Çocuğu çok iyi beslemiş, çok iyi okullarda okutmuş olmak çocuğun kişiliğini ve özgüvenini iyi besleyemiyor. Sağlıklı bir evladın altyapısını oluşturmuyor. O nedenle diyorum ki; sağlığın tarifi ruhen ve fiziken sağlıklı olmaktır. Sağlıklı nesiller için çocuğun fiziksel sağlığı kadar ruh sağlığı ve zengin aile ortamı da önemli. Huzurlu bir aile ortamı, anne-baba-kardeşlerle, büyük ve küçüklerle olan hukuk, iletişim önemli. Çocuk ailedeki tüm iletişimleri, anne-baba arasındaki ilişkiyi fotoğraf çeker gibi çeker. 2 ya da 3 yaşında da olsa çocuk için algılayamıyor diyemeyiz. Onlar her şeyi algılıyor ve onlara rol yapmamalıyız. Bir de asla yalan söylememeliyiz. Çocuk büyürken anne-baba ‘Sakın ha yalan söyleme!’ diyor. Çocuklara yalanı anne-babalar öğretiyor.

Haberin Devamı

Erdoğan çok iyi münazaracıydı

Başbakan Erdoğan’la 1970’li yıllarda aynı sınıftayız... Recep Tayyip Erdoğan münazara kolunun üyesi. Haydarpaşa, İstanbul Erkek ya da Kabataş Lisesi ile devamlı finaldeyiz. Ve her yıl birinci oluyoruz. Çünkü münazara kolunda Erdoğan gibi güzel şiir okuyan, müthiş hitabete sahip bir arkadaşımız var. Münazarada hangi konu verilirse verilsin çok iyi hazırlanır ve çok iyi savunurdu. Ve tartışmasız birinci olurduk. O yıllarda da onunla gurur duyardık.

Bizim mutfakta eşimin ustasıyım

Genelde kadınlar pişirir, erkekler yer... Sizin evde de öyle mi?
- Mutfağa yatkınlığım annem sayesinde. Dolayısıyla 17-18 yaşlarımdan itibaren yemek yaparım. Hatta çocukluğumda, annemler bağa, bahçeye gittiğinde onlara tarhana çorbası yapardım. Sonra öğrenciliğimde de o mutfak alışkanlığım devam etti. Evlendiğimde 23 yaşındaydım, eşim de 19. Eşim yağda yumurta, rafadan yumurta ve patates kızartması dışında yemek yapmayı bilmiyordu. Diğer yemekleri yapmayı da benden öğrendi. Eşimin ustasıyım diyebilirim. Zaman zaman alınır bu lafıma ama yine de söylerim.
Sağlıklı beslenmek için neler yapıyorsunuz?
- Öncelikle ailece düzenli besleniyoruz. Zararlı diye ağır yağlı yemeklerden, kızartmalardan ve baharatlardan özellikle kaçınıyorum. Sabah kahvaltısı bizde çok önemli ve düzenli. Bir defa peynir vazgeçilmezim.
E, tabii Edirneli olunca.
- Sofranın bir tarafında bin bir çeşit yemek, bir tarafında da peynir olsun, peyniri seçerim. Peynir, yoğurt, tereyağı ana gıdalarım. Sebzeyi ve meyveyi de severim, evimizin ve soframızın olmazsa olmazları. Bir de son yıllarda akşam 7’den sonra hiçbir şey yemiyorum. Bir buçuk yıldır bunu kural haline getirdim. Evde sofra akşam 6’da, en geç 7’de kurulur. 7’den sonra da defter kapatılır.
Spor yapıyor musunuz?
- Yapıyorum. Ankara’da oturduğumuz sitede havuz var. Her sabah kahvaltıdan önce yüzüyorum. İstanbul’daysam daha çok yürüyüş yapıyorum. Üç gün ortalama yarım saat yürüyorum, Ankara’da da üç gün yine ortalama yarım saat yüzüyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!