Cildinizi günde iki kez temizleyin

Güncelleme Tarihi:

Cildinizi günde iki kez temizleyin
Oluşturulma Tarihi: Şubat 10, 2007 00:00

Makyaj yapmak, cildin iyi görünmesi için yetmez. Sağlıklı ve bakımlı cildin yolu, temizlikten geçiyor. Cilt temizliğinin, sabah ve akşam olmak üzere günde iki kez yapılması öneriliyor. Bunun için cilt tipinize uygun, jel, losyon veya kremlerden destek alabilirsiniz. Hassas göz çevresi için ayrı ve özel temizleyicileri tercih etmelisiniz.

Sabun cilt için ideal bir temizleyici değil. Cildi çok kurutur. Yağlı ciltler için ideal temizleyiciler jel ve losyonlar. Kremler ise kuru ciltlerde tercih edilir. Temizleme sütü de denilen bu temizleyiciler, kıl köklerinde bulunan sertleşmiş sebumu (cildin yağ salgısı) ve sebuma bulaşmış kir ve makyaj artıklarını ortadan kaldırır. Temizleme kremlerinde yağ oranı fazlayken, losyonlarda daha az. Yağlar ciltteki sebum, yağ ve makyaj artıklarını, su ise suda eriyebilen maddeleri çözer.

Kir ve keratin pulları gibi eriyemeyen maddelerle başetmek için tonik kullanılır. Tonik cilte kalan son artıkları alır. Tonikle temizlenen gözenekler, normale döner. Düzenli kullanımı gözeneklerin açılmasına fırsat tanımaz.

Temiz cilde yapacağınız makyajın daha iyi sonuç verdiğini göreceksiniz. Makyajınızı yaparken gün ışığında kontrol edin. Lamba ışığı sizi yanıltıp, makyajı abartmanıza neden olmasın. Önce cilt makyajınızı yapın. Ardından gözler ve dudaklara geçin. Bir küçük hatırlatma daha, gözlerle dudaklarınızı aynı anda vurgulamanız, "fazla makyajlı" görünüm verir. Gözlerinize belirgin makyaj uyguladıysanız dudaklarınızı açık ve hafif tonda boyayın. Ya da tam tersi... Güzel bulduğunuzu vurgulamayı tercih edin.

Makyaj malzemesinin de bir dayanma sınırı var

Şimdi indirim zamanı... Şimdi alayım, kenara koyayım, sonra kullanırım diye düşünerek makyaj malzemesi almayın. Makyaj malzemelerinin de ömrü var. Kötü kokuyor, renk değiştirmişse kullanmayın. Hele ürünü açmış ve kullanmaya başlamışsanız bitirmeye bakın:

Ruj: Ömrü 2-3 yıldır.

Rimel: Açıldıktan sonra 6 ay.

Fondöten: Açılmadığı sürece 2-3 yıl dayanır. Eğer fondöteniniz dibe çökmüş ve üst yüzeyde yağ tabakası oluşmuşsa, biraz sallayarak tekrar eski haline getirebilirsiniz.

Göz kalemi: Likit olanların, tıpkı rimeller gibi içine hava dolabileceğinden ömürleri kısa. Açılıp uzun süre kullanılmayanlar da kuruyabilir. Kalemlerin ise dayanıklılığı 3 yıl.

Pudra: Uzun ömürlü. Ama kompakt pudralar, havayla temasla kuruyabilirler.

Gözaltı kapatıcıları: 1-2 yıl dayanır. Fakat kompakt şeklinde olanlar daha çabuk kurur ve bir zaman sonra kullanılamaz hale gelebilir.

Allık: Suya dayanıklı olduğu için uzun müddet kullanılabilir. Fakat aşırı sıcakta kuruyan allıkları atın.

Far: Dayanıklılık süreleri 1 - 2 yıl.

Parfüm: Açıldıktan sonra ömrü 2 yıldır.

Cilt temizleme ürünü: Uzun süre dayanır. Çünkü içerdikleri maddeler bakteri oluşumunu önleme özelliğine sahiptir. Fakat temizleme mendilleri 1 - 2 yıl içerisinde tüketilmelidir. Alkollü ürünlerin ömrü yaklaşık iki, yağlıların ise bir yıldır. Eğer üründe tortulaşma başlamışsa, kesinlikle kullanmayın.

Nemlendirici krem: Açılmadığı sürece yaklaşık 3 yıl dayanır.

Güneş kremi: Asla bir önceki yazdan kalan güneş kreminizi kullanmayın. Çünkü genelde kumsala götürülen ve güneş ışınlarına direkt maruz kalan kremlerin içeriğindeki maddeler bir müddet sonra ısı nedeniyle olumsuz yönde etkilenmeye başlar. Normalde güneş kremlerinin dayanma süresi altı aydır.

Mağaza insanları gibi kış aylarında kilo alıyoruz

Kış ayları birçok kişi için kilo alma zamanı. Deniz ve mayo mevsiminin geride kalması iştah üzerindeki kontrolü gevşetiyor. Bunda kışın değiştirdiği biyolojik saatimizin etkisi gözardı edilemez. Anadolu Sağlık Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Cemal Aytaç Ak, kışın bazal metabolizma hızının düştüğünü hatırlatıyor. Yani kış yaklaştıkça, vücudumuz ısı değişikliğine uyabilmek için harcadığı enerjiyi düşürüyor. Bazal metabolizma hızı yavaşlıyor. Bu da kış aylarında kilo almaya yol açıyor.

KIŞIN ENERJİGEREKSİNİMİ AZALIYOR

Yemek yemek, uyumak, sosyal yaşama ayak uydurmak gibi aktivitelerimizi düzenleyen ve ışık, saat, sıcaklık gibi uyaranlarla vücut kimyamızı değiştiren bir biyolojik saatimiz var. Biyolojik saatimiz gün içindeki ışık ve ısı değişikliklerinden etkilenir. Mevsimlere bağlı değişimlerden de. Bazı memeli hayvanlar, kış koşullarına ayak uydurabilmek için kış uykusuna yatarlar. Uyku süresince beslenmezler. Bu uyku sırasında açlıktan da ölmezler. Nedeni gün içinde hareketsiz kaldığı dönemde harcadığı enerji miktarını ifade eden "bazal metabolizma hızı"nın kış koşullarına ayak uydurarak yavaşlaması. Biyolojik saatin sesini dinleyen vücut, yaşamı az enerjiyle sürdürme programına geçer. Yiyecek bulmanın zorlaştığı kış aylarını uyuyarak geçiren hayvanlar, bahara biraz bitkin ancak canlı şekilde ulaşırlar. Bir başka memeli olan insan da kış aylarında yiyecek problemini binlerce yıl önce aşmış olmasına karşın, kışın bazal metabolizmasının yavaşlaması genetik kodlarına yazıldığı için, daha az enerjiye ihtiyaç duyar.

Özetle, vücudumuz mevsimsel değişikliği fark ettiği anda aldığı enerjinin bir kısmını stoklamaya ve daha az yakmaya başlar. Özellikle ortam ısının düşmesiyle vücut arasında bir denge kurulması gerekir. Vücut, daima kendi ısısını dengede tutabilmek için harcadığı enerjiyi de dengede ve kontrol altında tutmak zorunda hisseder kendini. Bu doğrultuda kendi ısısını korumak için harcadığı enerjiyi düşürerek, bazal metabolizma hızını yavaşlatır. Dolayısıyla, kış aylarında daha az enerji tüketildiği hesaba katılarak alınan besinlerin enerji değerine önem verilmeli. Çünkü yüksek enerjili besinler alındığında, vücut fazla enerjiyi yakamayıp, bunları yağ olarak depolar. Bu döngüye, hareketsiz yaşam da katınca kilo artışı sürer. Kapalı ortamlarda geçirilen zaman arttıkça, atıştırmalar da sürüyor. Sonuçta kış aylarından, ağır bir vücutla çıkılıyor.

KIŞ DEPRESYONU KARBONHİDRAT YEDİRİYOR

Ruh durumumuzun güneş ışığı ile yakından bağlantısı var. Kış aylarında güneş ışığının azalmasıyla ciddi depresyon, uykuya eğilim ya da uyuyamama, can sıkıntısı, cinsel istekte azalma, zevk alamama, mutsuzluk, kimseyle görüşmek istememe gibi belirtilerle seyreden "mevsimsel duygusal bozukluk" görülebilir. "Karbonhidrat tutkusu" da belirgin bir etken. Yağlı, şekerli ve hamurlu gıdalar kilo alımını artırır. Kış kilolarının önüne geçmek için:

á Hamurlu ve şekerli besinlerden uzak durun.

á Günde en az beş öğün yemek yiyin. Sabah kahvaltısından asla vazgeçmeyin. Üç ana öğünün arasını meyve veya diğer lifli besinlerle destekleyin.

á Geceleri televizyon karşısında geçen süreyi kısaltın. Kuruyemiş gibi abur cuburları yemeyin.

á Güneşli günlerde yürüyüşlere çıkın, bol bol balık tüketin.

á Kış mevsiminde fiziksel aktivitelerin azalması ve unlu gıda tüketiminin artmasına karşılık, posalı besinlerin tüketiminin azalması sindirim sistemi rahatsızlıklarına, özellikle de kabızlığa yol açmaktadır. Kabızlıktan korunmak için, haftada en az 2 kez kuru fasulye, nohut, mercimek gibi protein değeri ve posa içeriği yüksek kuru baklagilleri yiyin.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!