Çankaya’nın First Lady’leri

Güncelleme Tarihi:

Çankaya’nın First Lady’leri
Oluşturulma Tarihi: Nisan 15, 2007 00:00

1923’ten bu yana Çankaya Köşkü’nden farklı karakterlerde 10 First Lady geçti. Bazıları içine kapanık, bazıları fazla göz önünde, bazıları çok sessiz, bazıları çok dobraydı. Bazılarının hayatı çok çileli, bazılarınınki çok heyecanlı, bazılarınınki ise cafcaflıydı. Ayça Atikoğlu, birbirinden farklı bu kişilikleri Cumhurbaşkanlığı Eşleri adlı kitabında anlattı. Cumhurbaşkanlığı seçiminin harareti içinde işte bu 10 kadının portresi.

LATİFE HANIM

Akıllı ve cesaretli

Kurtuluş Savaşı sonrası Çankaya sırtlarında Gazi’nin Sakarya adlı atına binip dolaşan, kocaman kahverengi gözlü bir kadın. Gazi’nin eşi, Uşakizadeler’in kızı, yabancı dil bilen, yurtdışında üniversitede okuyan, peçesini asla yüzüne örtmeyen, Mustafa Kemal’e aşık, fazlaca kıskanç, sözünü de gözünü de budaktan esirgemeyen, biraz sert ve hırçın görünümlü ama çok akıllı ve cesaretli bir kadın. Büyük dedesi Hacı Ali Efendi, Uşak’ın paralı eşrafından. 1840’lı yıllarda İzmir’e göçtükten sonra helvacılığı bırakıp halıcılığa başladı. Çok para kazandı. Latife Hanım, onun Muammer adlı torununun en büyük kızı. 1898 İzmir doğumlu. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra hukuk okumak için Paris’teki Sorbonne Üniversitesi’ne başlamış, bir yıl Londra’da yaşamış, sonra İzmir’e dönmüştü. Mustafa Kemal’le evlilikleri kısa sürse de ölene kadar ona bağlı kaldı. İçine kapandı, son günlerinde kanser olduğunu bile yakınlarından sakladı. 12 Temmuz 1975’te öldü.

MEVHİBE İNÖNÜ

Bakımlı ama süslü değil
/images/100/0x0/55ea19a4f018fbb8f86b3f5a


1897’de İstanbul’un Süleymaniye semtinde doğdu. Babasını veremden kaybetti. Annesi, çelimsiz Mevhibe’nin hastalanmasından korkup üzerine titredi. Ortaokuldan bu nedenle ayrıldı. 13 Nisan’da 1916’da, komşu konaktan Miralay İsmet Bey’le evlendi. Eşini tutkuyla sevdi. Evliliklerinin ellinci yılında İsmet İnönü’nün sekreteriyle kol kola fotoğrafını görünce onu kıskanacak kadar... Bakımlıydı ama asla süslü değildi. Çünkü bir gün taktığı boncuk kolye için İsmet Paşa "Bu boncuklar size layık değil. Zarafetiniz doğallığınızdan geliyor" demişti. 1928’de Yardımsever Derneği’nin, 1949’da Türk Kadın Birliği’nin ikinci kez kuruluşunda görev aldı. Her cumartesi eşiyle Risayet-i Cumhur Orkestrası konserine giderdi. En büyük zevki eşiyle at binmekti. 1992’de, 95 yaşında öldü.

REŞİDE BAYAR

Hep kocasının arkasında

Zengin kumaş tüccarı İnegöllüzadeler’den Rafet Bey’in üç kızından biriydi. 1887’de Bursa’da doğdu. İnas
/images/100/0x0/55ea19a4f018fbb8f86b3f5c
Rüştiyesi’nden mezun oldu. Güzelliğini duyan Deutsche Orient Bank memuru Celal Bey Reşide’ye talip oldu. 1903’te nikah kıyıldı, iki çocukları oldu. Kocasının hep arkasında olup yanında durmayışının sebebi bir ihtimal yaşadığı acılardır. Büyük oğlu Refii’yi 1941’de kalp romatizmasından kaybetti. Kızı Nilüfer’in üstüne titrer. 1950’de Demokrat Parti seçimleri kazanır. Celal Bayar, Cumhurbaşkanı olur. Fakat Reşide Hanım Köşk’e çıkmak konusunda isteksizdir. Mütevazı yaşamını Çankaya’da da sürdürür. Günlerini kitap okuyup, nakış işleyerek, fakir çocuklara palto dikerek geçirir. Yassıada duruşmalarına gitmedi fakat Celal Bey’i, Kayseri Cezaevi’ndeyken muntazaman ziyaret etti. 24 Aralık 1962 gecesi, ziyaretten dönerken öldüğünde yanında sadece kız kardeşi vardı.

MELAHAT GÜRSEL

Manolya derlerdi

Kendisini şöyle tanımlamıştı: "Ne Paşa ne de Reisicumhur karısı oldum, ben hep mutfaktaydım." Gençliğinde Manolya Melahat diye anılacak kadar güzeldi. Hamidiye Zırhlısı’nın çarkçıbaşısıydı babası. Ağabeyinen tanıştırdığı Cemal Bey’le 1927’de evlendi. Cemal Gürsel eşini kıskanırdı. Atatürk’ün sofraları dahil, içkili ortamlardan uzak tutardı. Melahat Hanım’ın en büyük üzüntüsü oğlu Özdemir’in tahsili bırakıp gümrük komisyoncusu olmasıydı. Çankaya’da en büyük zevki dikiş makinesiyle günlük kıyafetlerini dikmekti. Mutfağa düşkündü, aşçıları beğenmez, kendi pişirirdi. Ölüm döşeğinde, kızı Türkan Gürsel’den olan torunu Melkan’ı görmek istedi.

ATIFET SUNAY

Giyime meraklıydı


1908’de İstanbul, Üsküdar’da doğdu. Babası İstanbullu, annesi Bulgar göçmeniydi. Babası emekliye ayrılınca Adapazarı’na yerleştiler. Atıfet, ortaokulu bitirdi. Alay müftüsünün oğlu, müstakbel eşi Cevdet’le ağabeyi sayesinde tanıştı. Babası önce "Seni uzaklara götürür," deyip nişanı bozdu. İki yıl sonra durumu kabullendi. 1929’da evlendiler. Köşk’e çıkmaya öyle hevesliydi ki, eşini kaybetmiş Melahat Gürsel’in bavullarını toplamasını zor bekledi. Giyim merakı meşhurdu. Elbiselerini, Faize Sevim Modaevi’nde yaptırırdı.

EMEL KORUTÜRK

Çankaya’daki ressam

İstanbul’un Mora kökenli ünlü ailelerinden Cimcozlar’ın 1915 doğumlu kızı. Sanatsever babası Salah Bey, Fikret Mualla’nın dostuydu. Rahat çalışması için Moda’daki köşkünde oda bile tahsis etmişti. Kızı Emel, Dame de Sion’u bitirip, Lozan’da sanat tarihi okudu. 1944’te deniz subayı Fahri Korutürk’le evlendi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yapan Korutürk, 1960’ta Moskova Büyükelçisi oldu. Sovyetler’deki baskı ortamından rahatsız olunca Korutürk emekliliği seçti. Hiç beklemedikleri anda Çankaya’ya çıktılar. Büyük oğulları Osman, Dışişleri’nde önemli görevlerde bulundu. Kardeşi Salah, şu anda Dışişleri’nde Avrupa’yla ikili ilişkilerden sorumlu genel müdür. Kızları Ayşe, psikoloji okudu, akademisyen oldu. Emel Hanım, Çankaya’da son derece mütevazı bir portre çizdi. Çoğu kişi çiftin çocukları olduğunu bile bilmiyordu. Emel Korutürk, sayısız tablo yapmasına rağmen kendisine ressam demedi, sergi açmak istemedi. Şu anda seksenli yaşlarında, Moda’da yaşıyor.

SEKİNE EVREN:

En çileli hayat

Alaşehirli bir bağcının dört kızının en büyüğüydü. 1922’de doğdu. Alaşehir’de lise olmadığı için eğitimine devam edemedi. Üsteğmen Kenan Evren’le evlendikten sonra hayatı, parasızlık ve sıkıntıyla geçmişti. Taşınmaktan öyle usanmıştı ki eşi Kore’ye tayin olunca hüngür hüngür ağlamıştı. İlk çocuğunu doğumda kaybetti, üç kızı oldu. Erken yaşta şeker hastası oldu, kalp krizi geçirdi. 1980 Mayısı’nda Brüksel’de felç geçirdi. 11 Eylül 1980 gecesi ziyaretine gelen eşi "Yarın yönetime el koyuyoruz" deyince cevabı kısaydı: "Çok iyi edersiniz." 3 Mart 1982’de öldü. Sekiz ay sonra Evren, cumhurbaşkanı oldu.

SEMRA ÖZAL:

Sefahati sevmesiyle tanındı

Tersane görevlisi Yeyinmen’in iki kızından biriydi. 1935’te İstanbul’da doğdu. Ablası Selma annesi gibi ağırbaşlı bir kişilikken, o bağımsız tavrıyla tanındı. Liseyi bitirdikten sonra Ankara’ya dayısının yanına gitti. Elektrik İşleri Etüd İdaresi’nde çalışmaya başladı. İlk evliliğini noktalayan Mühendis Turgut Bey’in dikkatini sepet formundaki saçlarıyla çekti. 1953’te evlendiler, üç çocukları oldu. Hep doğru yaptığına inanan, rahat bir kişiliği vardı. Okunmuş gazete, solmuş çiçek ve kararmış gümüşlerden nefret etti. İnatçılığı, seyahat ve sefahati sevmesiyle tanındı. Özal’ın başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı döneminde kendisi papatyalarıyla, oğulları ve kızı özel hayatlarıyla basının vazgeçilmez haber konuları arasına girdi.

NAZMİYE DEMİREL

Dobralığı meşhur


1927’de doğdu. Eşiyle kardeş torunuydu. Beşik kertmesi, 12 Aralık 1948’de İslamköy’de yapılan üç gün üç gecelik düğünle evliliğe dönüştü. 1951’de yakalandığı hastalığa yanlış tedavi uygulandı, anne olma fırsatını yitirdi. Olayı "hayatımın en üzücü günleri" diye hatırlar. Eşiyle ABD’ye gittiğinde tutkuya dönüşecek bir hobi edindi: Otomobil kullanmak. Hamur işleri, yaprak sarması kadar dobralığı da meşhurdu. "Bizimki" diye bahsettiği eşini eleştirmekten hiç çekinmedi. Nazmiye Hanım’ın ilginç özelliği paket açmaktan hoşlanmaması. Hediyeleri birilerine açtırır, sebebini sorana "Öyle alıştım" der.

SEMRA SEZER

En mesafeli, en sade

17 Ağustos 1944’te Ankara’da doğdu. Ankara Atatürk İlköğretmen Okulu’ndan sonra Dicle ve Yozgat’ta öğretmenlik yaptı. 1996’da Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden mezun oldu. Dört yıl sonra, eşinin sağlık durumu uzun soluklu bakım gerektirdiği gerekçesiyle emekliliğini istedi. Sezer o günlerde by-pass ameliyatı geçirmişti. Eşinin Cumhurbaşkanı adayı olduğunu televizyondan öğrendi. Ağzından "Hayırlı olsun"dan başka bir yorum çıkmadı. Saçlarını boyatmıyor ve takı kullanmıyor. Gelmiş geçmiş en mütevazı, basınla mesafeli ve sade cumhurbaşkanı eşi. Başlattığı Ulusal Eğitime Destek kampanyasıyla açılan 348 bin kursta 7.5 milyon kişi eğitim görüyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!