Bütün erkekler korkak değildir

Güncelleme Tarihi:

Bütün erkekler korkak değildir
Oluşturulma Tarihi: Nisan 27, 2002 00:00

Senin çevrendeki otuzu devirmiş kadınlar da Sex and the City'deki gibi seksten, aşktan ve erkeklerden mi konuşur hep?Soru buydu.Cengiz Semercioğlu, önümüzdeki ay Marie Claire'de yayınlayacağı röportajı için sormuştu.Sinir oldum tabii.Tuzak sorular sadece benim tekelimde olmalıydı!Salak görünmemek için de şöyle dedim: -Yok efendim. Benim tanıdığım kadınlar daha çok kendilerinden söz ederler. Gelecek korkularından, yalnızlıklarından, endişelerinden, güvensizliklerinden, kariyerlerinden. Tabii ki erkeklerden, aşktan ve seksten de. Ama takdir edersin ki, önceliği olan başka şeyler de var bu hayatta...Kaçak dövüştüm yani.*Ne zaman farkettim?Sersemliğimi ve o soruya çok daha farklı bir yanıt verebileceğimi...Dün gece.Dün gece, dört kadın benim mutfağımda somonlu fettucini yedik.Ve sohbetin bir yerinde ben uyandım.‘‘Geçti borun pazarı, sür kendini Niğde'ye’’ tabii!Olsun, ben de size anlatırım kafamdakileri.*Biricik arkadaşım S. birdenbire dedi ki:-Bırak düzgün bir ilişkiyi yaşamayı, artık düzgün bir ilişkinin hayalini bile kuramıyorum.Nasıl yani olduk hepimiz.Şöyle yani dedi:-Hayalimde şahane bir adamla birlikteyim. Hayal benim değil mi? Kuruyorum. Yaz, güneş, hafiflik, şehvet, ılık bir rüzgar, mutluluk, bitmeyen sohbetler, bronzlaşmış tenler. Tam kendimi bırakıyorum, işte uzun süredir aradığım buydu diyorum, inanılmaz mutluyum, üzerime yapışan yalnızlığım da artık bana koymuyor, birlikte tatile gitmeye karar veriyoruz. Sarı bavulum, ben ve o...Eeee?-Eeee'si? Adam beni tatil köyünde aldatıyor! Yani hayalimde bile onunla bununla kırıştırıyor. Yine yanıldım oluyorum. Yine kıç üstü oturuyorum. Farklı bir şey beklemek zaten benim salaklığımdı diyorum. Baksana çevrene, herşey pespaye! Bu sefer de kendime kızıyorum, hala bu kadar naiv olduğum için. Yani düzgün bir ilişkiyi hayalimde bile yaşayamıyorum. İşin içinden nasıl çıkacağımı da bilmiyorum. O kadar inançsızım. O kadar umutsuzum...*Diğer arkadaşım K., bana fırsat vermeden atladı:-Bütün bunlar neden biliyor musunuz? Bir dolu adam, değerli hayat tecrübelerini, olmazsa olmaz kurallar gibi sunuyor da ondan. Resmen yiyoruz. Yedik. Erkekler korkaktır dendi. Kabul ettik. Onların doğası böyle dendi. Kırıştırmama lüksleri yok yani! Genellemeler, genellemeler. Herkes aşk, kadın, erkek ve ilişki uzmanı kesildi. Boşanamayan ama serden de yardan da vazgeçmek istemeyen adamlar mesela, bunun son derece insani bir şey olduğunu vurguluyor. Hem zaten, etrafa da bakıyoruz, başka türlüsü de pek yaşanmıyor. Biz de aksi olamaz zannediyoruz. Evli bir adamla ilişkin varsa, karısından ayrılamaması gerekiyor. Neredeyse hak veriyoruz adama! Acıyoruz. Erkeklerin korkak oldukları palavralarını yutuyoruz. Onlar öyledir, bak en azından dürüstçe söyleme cesareti gösteriyorlar... Biz de Florence Nightingale'iz ya...*Bu konuşmalar evimin mutfağında cereyan ederken...Koptum gittim ben.14 yaşında başlayan ve 7 sene devam eden ilk aşkım geldi aklıma. O zamanlar aşka, sadakate bakışım ne kadar da farklıydı. Kapı gibi inancım vardı! ‘‘Herkes birbirini aldatır’’ gibi yargılar Sanskirtçe gelirdi. Bünyem reddederdi. Sonra, 20 ile 30 yaş arasında ne olduysa oldu, kafama taş düştü herhalde, aşka ve ilişkilere bakışım değişti. Belki de üzüle üzüle, bugün düzgün bir ilişkinin hayalini bile kuramayan arkadaşım S. gibi, hiçbir şeye inanmaz olmuştum. Acilen büyümem ve hayatın gerçekleriyle yüzleşmem gerektiğine emindim. Oyunu kurallarına göre oynamaktan başka çarem yoktu. N'apalım, herşey benim istediğim gibi olamıyordu. Olsun, ben razıydım. Hem kaldırabilirdim.Zaten büyüklerin dünyasında aşk başka türlü yaşanıyordu.Onun adı aşksa tabii...Ben de yutmuştum yani bütün erkeklerin korkak olduğu palavralarını...Ve bir gün annem beni uyarmaya çalıştı:-İşine karışmak istemem ama bir şey aşksa, herşeyden vazgeçilir. Karşındaki seni elinde tutarken başka şeylerden de vazgeçmek istemiyorsa... Güldürme beni. Bunun neresi aşk?Sen beni anlamıyorsun demiştim.Hatta annemi küçümsemiştim.O benim yaşadığım erotizmin ve seksin haşmetini nereden bilebilirdi ki?Ama bugün farkediyorum ki, annem haklıydı.Ve benim yaşadığım aşktan çok seksti.Ben tekrar 14 yaşıma döndüm.Yani umut varmış.Herkesin birbirini aldatması gerekmiyormuş.Herşeyin pespaye olması icap etmiyormuş.Bütün erkekler de korkak değilmiş...HAMİŞDünyanın en sağlam genellemeleri gibi duruyorsa da bu yazı, siz yine de hiçbir yazıdaki hiçbir genellemeye inanmayın! Yazı aldı başını gitti; oysa benim anlatmak istediğim, zaman içinde, insanın o andaki durumuna göre yalnız ve yalnız kendine ait bir ilişki yaşadığı. Yeryüzündeki başka hiç kimse de o ilişkiyi anlayacak ve tercüme edecek konumda değil. Ne var ki, insana dayatılan bir takım şeylerin farklı versiyonlarıyla karşılaşınca, insan inanılmaz bir tuzağa düşüyor: Genellemelere karşı çıkayım derken, farkında olmadan kendisi de genelleme yapmaya başlıyor! Neyse bunlar önemli değil, önemli olan şu arkadaşlar, hayatta, aşkta, sekste hala umut var...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!