Bu programı sunmak benim için vatani görev gibi bir şey

Güncelleme Tarihi:

Bu programı sunmak benim için vatani görev gibi bir şey
Oluşturulma Tarihi: Nisan 03, 2011 00:00

4 Nisan Pazartesi günü TNT’de yeni bir yarışma programı başlıyor: ‘Aklın Yolu Bir’. Programın sunucusu Oktay Kaynarca, “Ne kadar bildiğin değil nasıl düşündüğün önemli” diye tanımladığı, 500 bin lira ödüllü bu yarışmanın Türk izleyicisinin çıtasını yükselteceğini söylüyor: Feyk kutu yarışmalarından çok farklı!

Haberin Devamı

Heyecanlı yarışma programlarını hep oyuncular sunuyor. Bunun sebebi, oyuncuların mimiklerini kontrol edebilme başarıları olabilir mi?
- Sadece mimikle ilgili değil. Bu tür projelerin özellikle oyunculara teslim edilme sebebi bu yapımlara aslında bir drama gibi bakılması. Seyrettiğinizde siz de göreceksiniz ki, program başından sonuna kadar bir drama temposuyla gidiyor. O yüzden oyuncunun sunuculuk yapması avantajlı oluyor.
Daha önce de yarışma programları sundunuz. Peki hiç yarışmacı oldunuz mu?
- Hayır. Sadece kendi yaptığım işlerde ya da arkadaşlarımın sunduğu yarışmalara formalite icabı katıldım ama hiç yarışmacı olmadım.
Yarışmanın adı ‘Aklın Yolu Bir’. Bu bir akıl mı yoksa genel kültür yarışması mı?
- Bu yarışma diğer izlediklerinizden farklı. Gereken tek şey farklı düşünüp doğru mantık kurmak. Seyircinin zekâ seviyesini yukarı çekecek bir yarışma hazırladık. Yarışmanın en önemli cümlesi şu, “Ne bildiğiniz değil, nasıl düşündüğünüz önemli.” Altı kişiler ve saniyelerle yarışıyorlar. Şık yok! Zorlama bilgiler yok! Gereken tek şey, takım ruhu, zekâ ve mantık! Doğru yerde risk alıp doğru kararı verenler 12 doğru cevabın sonunda 500 bin liraya uzanıyor! Katılımcıların genel kültürünün olması zorunluluğu var, bomboş değil kimse. O ekip mantığını çalıştırıp hayata geçirebilmek için bir altyapınızın olması gerekiyor. Birbirini daha önce tanımayan altı tane insan bu program için bir araya gelip ekip olmak zorunda. Kendi menfaatleri doğrultusunda doğru strateji geliştirerek hareket etmeli. Dolayısıyla onların karakter özelliklerini de yönetmeliyiz.
Yarışmacıları karakter özelliklerine göre mi ekip haline getiriyorsunuz?
- Evet, çünkü o karakter özelliklerini yönlendirmek ve daha seyredilir bir hale getirmek zevkli. Mesela diyor ki, X kişi risk almayı seviyor, şunu yapmış, grupta şuna güveniyor... Bu bilgilerin hepsini okuyorum. Benim için çok önemli ayrıntılar. Bunu seyredilir bir şey haline getirmek istediğiniz doğrultuda ben onları tek tek sağıyorum. Resim yapmak gibi bir şey bu sunucu için. Yoksa çıkıp da monoton bir sunuculuk yapmak sıkıcı olur.

Haberin Devamı

 YARIŞMANIN STARI SORULAR

Haberin Devamı

Bu yarışma farklı diyorsunuz, farkı ne?
- İddia ediyorum bugüne kadar seyrettiklerinizin çok dışında bir yarışma. Eh kutudan şu çıktı, bu çıktı, kutunu mu açayım, şu kadar para vereceksiniz diyen feyk işlerden uzak. Ekran başındaki izleyicinin yarışmacılarla birlikte yarışma zorunluluğu var. Diyelim ki havalimanında uçak saati bekliyorsunuz, yanınızdaki kişiyi tanımasanız bile onunla ekip olacaksınız. Bu yarışmanın starı kesinlikle sorular. Bu yarışmanın yurtdışındaki sunucularından Jonathan Barry soru soruş şekliyle Emmy ödülü aldı.
Soruların sorana Emmy kazandıracak kadar özelliği ne olabilir ki?
- Sorular masal gibi, bilgiyle ilgili değil. Akıl yürütmek önemli. Yaptığım her işte buna çok önem veriyorum. O yüzden bu yarışma benim için çok umut verici. Türkiye’nin son yıllarında seyirci profiline bakıldığında çok profesyonel bir seyirci yetiştirildi ama maalesef televole kültürüyle... Büyük tahribatın önüne geçemedik. Şimdi de izleyiciyi bir yerden döndürebilir miyiz diye bakıyoruz meseleye. Evlenme programları, gelin kaynana programları yerine bu tür programların olması benim için neredeyse vatani görev gibi bir şey.

Haberin Devamı

KÜÇÜK YANLIŞLARIMDAN DOLAYI HEP BÜYÜK YÜKLER TAŞIDIM

Verdiğiniz röportajları okuduğumda özellikle kadın erkek ilişkilerinde hep karşı tarafı hatalı bulan cümlelerle bitirdiğinizi gördüm. Mesela aldatılan kadın bunu hak etmiştir ya da bana güvenmiyorsa sorun karşı taraftadır gibi... Hayatta başınıza kötü bir şey geldiğinde hep sorunu karşı tarafta mı ararsınız?
- Kesinlikle yanlış anlaşılmışım. Ben tam tersi, eleştirmeye önce kendimden başlarım. Ben bunun neresinde yanlış yaptım, diye kafa patlatırım. Hatta benim problemim vardır, hemen suçu üstlenirim, direkt katil ben olurum. Arkadaşlarım bana, “Bu kadar yük alma üzerine, seninle ne ilgisi var” der. Hayatım boyunca küçük yanlışlarımdan dolayı büyük yükler taşıdığımı düşünüyorum. Yok yok ben bu kadar salak bir cümle
sarf etmiş olamam.
Beni yanlış anlamışsınız.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!