Bu filmde moda başrolde

Güncelleme Tarihi:

Bu filmde moda başrolde
Oluşturulma Tarihi: Mart 22, 2008 00:00

Efsane geri döndü. New York’lu, kariyer sahibi dört kadının aşk ve seks hayatlarını anlatan Sex and the City dizisi, bundan tam 10 yıl önce başladı. Aralıksız devam ettiği altı sezon boyunca ABD’de kadınları ekran başına çiviledi, pek çok Emmy Ödülü kazandı, ama asıl önemlisi oyuncularını birer stil ikonu haline getirdi. En çok da Carrie Bradshaw’u canlandıran Sarah Jessica Parker’ı. Dizinin yayınına 2004’te son verildi, ancak dünyanın dört bir yanındaki televizyon kanallarında gösterilmeye devam ettiğinden şöhreti giderek arttı.

Carrie’nin giydiği her şey satış patlaması yaptı. Ayakkabı tasarımcısı Manolo Blahnik’i tanımayan kalmadı. Dört kadınla birlikte beşinci rolde moda vardı adeta. Derken, dizinin başarısını sinemaya taşımaya karar verdiler ve geçtiğimiz yılın sonlarında Sex and the City filmi tamamlandı. Yapım şirketi filmle ilgili son derece ketum davranıyor. İlk fragmanın dağıtılmasından sonra tartışmalar kızıştı. Filmin konusu kadar, kostümler de merak konusu. İlk izlenim, kostümlerin diziye göre biraz daha abartılı olduğu yönünde. Internet bloglarında Carrie’nin gelinliğinin, Eyfel Kulesi şeklindeki çantasının, ayakkabılarının kimin tasarımı olduğu tartışılmaya başlandı bile. Tüm bu başarının arkasındaki isim, kostüm tasarımcısı Patricia Field. Moda dünyasının anlatıldığı Şeytan Marka Giyer filminin kostümlerini de o hazırlamıştı. New York’a gittik ve hem Patricia Field, hem de filmin başrol oyuncularıyla Sex and the City stilini konuştuk.

Ben moda yapmıyorum karakterleri giydiriyorum ama birdenbire moda oluyor

Çok meşgul olduğunuz için filmde görev almaya yanaşmadığınız doğru mu?

-Meşgul olmam meselenin bir bölümü ama tek neden bu değil. Evet, başka iş bağlantılarım vardı. Ama aynı zamanda yeni bir film, yeni bir bakış açısı olmalı belki de, diye düşündüm. Fakat onlar sensiz olmaz dediler. Ben de tüm işlere yetişebilmek için bir ekip kurdum. Benim yetişemediğim yerlere ekibim gitti.

Sex and the City kariyeriniz açısından ne kadar önemli?

- Çok çok önemli. Diziye ilk başladığımda, zaten işin içindeydim. New York’ta moda işiyle uğraşıyordum, bir kariyerim vardı. Moda dünyasından pek çok kişiyi tanıyordum, onlar da beni tanıyordu. Fakat Sex and the City tüm dünyada tanınmamı sağladı. Sadece moda dünyası değil, sokağa çıktığımda herkes tanıyor beni artık.

Filmde Anna Vintour ile fikir alışverişiniz oldu mu?

-
Hayır ama Anne Vintour filmde çalıştı. Vogue dergisinde geçen sahneler vardı ve kendisi de Vogue’un editörü olarak bize danışmanlık yaptı.

Dizide en sık kullandığınız markalar arasında Manolo Blahnik, Jimmy Choo, Dolce&Gabbana, Roberto Cavalli, Fendi vardı. Filmde bu listeye yeni markalar, yeni tasarımcılar eklendi mi?

-
Maalesef bu konuda pek fazla ipucu veremeyeceğim. Size tek bir tasarımcı ismi vereyim; Tierry Mugler. Filmde kendisine ait pek çok tasarım kullandık. Ama şunu söyleyeyim, ben çalışırken tasarımcıya göre değil giysiye göre seçim yapıyorum. Bir tasarım görüyorum ve onun kime ait olduğuna değil, filmdeki karakterlere uygun olup
/images/100/0x0/55ea2361f018fbb8f86d8b4b
olmadığına bakıyorum. Marka delisi değilim, bu sağlıklı değil.

SEKSAPELİNİN FARKINDA 40 YAŞINDAKİ GELİN

Siz günümüzün en büyük moda ikonlarından birini, Sarah Jessica Parker’ı yarattınız. Pek çok moda eleştirmeni onun stili hakkında yazıyor. Hiç üzerinizde baskı hissettiğiniz oluyor mu?

-
Hayır, hiç baskı hissetmiyorum. Moda eleştirmenlerinin etkisinde kalmıyorum, çünkü Sex and the City ya da diğer film, dizi her neyse için çalışırken, sadece işimi yapıyorum ve karakterleri giydiriyorum. Çok da eğleniyorum. Moda yapmaya çalışmıyorum. Ama birdenbire moda haline geliyor ve moda eleştirmenleri beni yargılamaya, yorum yapmaya başlıyor. Onlar orada olabilir ama ben değilim. Ben moda endüstrisinin değil, film endüstrisinin içindeyim. Oyuncular için kostüm yaratıyorum. Ne yazdıkları umurumda değil.

Carrie’nin gelinliğini seçerken ne düşündünüz?

-
Seksi olması gerektiğini düşündüm. Çünkü artık 40 yaşındaydı ve 40 yaşında bir kadın cinselliğinin, seksapelinin farkındadır. Aslında çok daha seksi başka bir gelinliğin peşindeydim. Zac Posen tasarımıydı. Sonunda o gelinliğin siyahını Charlotte, nedime olarak giydi.

İlham kaynaklarınız neler?

- Öncelikle beynim. Yıllardır içinde pek çok şey biriktirdim ve Tanrı’ya şükür hálá yer var. İkincisi arkadaşlarım. Pek çok genç arkadaşım var. Enerjik, heyecanlı, yaratıcı fikirleri olan insanlar. Ben onların enerjisinden faydalanıyorum, onlar da benim bilgeliğimden faydalanıyor.

STİL SAHİBİ OLMAK İÇİN KENDİNİ SEVMEK GEREKİR

Filmde Samantha rolünü oynayan Kim Cattrall’ı hep çok iddialı giydiriyorsunuz. 50 yaşındaki bir kadın hálá mini etekler, şortlar giyebilir mi?
/images/100/0x0/55ea2361f018fbb8f86d8b4d

-
Hangi kadının giydiğine bağlı. Samantha gibi bir kadın giyebilir.

İyi giyinmek isteyen birine ne önerirsiniz? Stil sahibi olmak için ne gerekiyor?


- Özgüven geliştirmek, kendine olumlu yaklaşmak, aynaya baktığında olumlu düşünmek gerekiyor. Böyle birine derim ki "Önce kendini iyi hisset, sonra git giyin".

Neden stil sahibi olmak için kendini iyi hissetmek gerekiyor?

-
Kendinizi iyi hissediyorsanız, sakin olursunuz. Sakin olunca düşünecek, bilgi toplayacak zamanınız olur. Kötü hisler dikkatinizi dağıtmaz. Böylece daha doğru, gerçekten sizi yansıtan seçimler yaparsınız.

Bu çanta şimdiden fenomen

Yapım şirketi ketum davransa da, filmden kareler basına yansıdıkça tasarımlar ve markalar hakkında fikir sahibi olabiliyoruz. Fotoğrafta Mr. Big ile birlikte görülen Carrie’nin Eyfel Kulesi şeklindeki çantası şimdiden bir fenomen. Timmy Woods tasarımı çantanın üzerinde yaklaşık 6 bin 300 Swarovski kristali var. Fiyatı 2 bin 750 dolar. Kristallerden vazgeçerseniz 415 dolar ödüyorsunuz. Ayakkabılar ise Manolo Blahnik.

OYUNCULAR KOSTÜMLER İÇİN NE DİYOR

Sarah Jessica Parker (Carrie Bradshaw) Moda konusunda son derece cesur. Stili şehirli şıklığı ile seksi kadın arasında geziniyor. Stilettolara bayılıyor. Dünyanın en ünlü tasarımcılarının giysileri ile bit pazarından aldıklarını birlikte giyebiliyor. Onun stilini eşsiz yapan da bu:

"Kostüm seçimi için tüm moda haftalarını dolaştık. Çünkü filmi eylülde çekiyorduk ve bir sonraki yılın baharında gösterime girecekti. Moda çok hızlı değişen bir şey. Bu kez bir dizi film değil, sinema filmi çektiğimizden Patricia daha gösterişli kostümler seçti. Kostümleri abartılı bulanlar var ama moda da biraz gerçek dışı değil midir? Moda bu filmin tadı tuzu."

Kim Cattrall (Samantha Jones) Özgüvenini yansıtan, son derece seksi giysileri tercih ediyor. Cesur renkler, güçlü kesimler tam ona göre:

"Bana göre bu projedeki en güzel şeylerden biri Pat (Patricia Field). Onun gibi biriyle hiç tanışmadım, tanışacağımı da sanmıyorum. Neyin seksi olup, neyin olmadığını çok iyi biliyor. Çok iyi bir gözü var. Sette sürekli Samantha alımlı, çekici, göz kamaştırıcı olmalı deyip duruyordu. Beni gören biri "wow" demeliydi. Bir gün elinde kocaman ama gerçekten kocaman bir şapka ile geldi. Bazen karakterin bir parçası olarak önüme öyle kostümler geliyor ki, ne yapacağımı bilemiyorum. Bu arada filmde giydiğimiz mayolara bayıldım."

Cynthia Nixon (Miranda Hobbes): Androjen bir stili var. İyi giyimli kariyer kadını imajı çiziyor. Takım giyinmeyi seviyor:

"Sex and the City’den önce giyim hakkında pek fazla kafa yormazdım. Ama şunu öğrendim ki, giyiminiz, parfümünüz değiştiğinde, insanların size davranışı da değişiyor. Dolabımda bir sürü yeni elbise var şimdi. Sette sadece bir kez Patricia’nın benim için seçtiği kostümü giymeyi reddettim. Benim için fazla tuhaftı. Jean pantolon üzerine Chanel’den dize kadar çıkan beyaz çizmeler, onun üzerine gümüş rengi, parıltılı bir bluz ve garip bir deri ceket. Başımda da Audrey Hepburn modeli bir eşarp olacaktı. Bir de çok koyu güneş gözlükleri vardı. Zengin bir New York’lu kadın gibi görünmemi istiyordu. Kendi iyiliğim için değiştirdim kostümü."

Kristin Davis (Charlotte York) Tatlı, romantik tasarımları seviyor. Her zaman giysisiyle uyumlu bir çanta ve ayakkabı seçiyor. Sevimli baskılar, dişi bir stil tercih ediyor:

"Patricia Field cesur bir kadın. Benim için onunla çalışmak başlarda zor oldu. Sürekli ben bunu giyemem, şunu giyemem diye ağlayıp duruyordum. Kalçalarımı geniş buluyordum ve benim için hazırladığı kostümler bana göre çok dardı. Bunları giymek için bir deri bir kemik olmak, sıfır beden olmak gerekir diye düşünüyordum. O ise sürekli "Bana güven" deyip duruyordu. Kendime güvenmemi sağladı. Dar giysiler içinde şişman görünmediğimi öğrendim."
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!