Bu durumda çok kadın var, davamdan vazgeçmeyeceğim

Güncelleme Tarihi:

Bu durumda çok kadın var, davamdan vazgeçmeyeceğim
Oluşturulma Tarihi: Mart 21, 2010 15:35

Güç ve çevresindeki her şeyi kontrol etmek konusunda ortalamanın biraz üstünde saplantısı olan bir beyin eski sevgilisini, meslektaşını ya da telefon numarasına rastgele ulaştığı birini sayısız mesajla rahatsız edebilir.

Haberin Devamı

Her an herkes bir dijital sapığa ya da bir kurbana dönüşebilir. Güç ve çevresindeki her şeyi kontrol etmek konusunda ortalamanın biraz üstünde saplantısı olan bir beyin eski sevgilisini, meslektaşını ya da telefon numarasına rastgele ulaştığı birini sayısız mesajla rahatsız edebilir. Ve bu cep telefonunu elinden düşürmeyen birçok insan için hiç de küçümsenecek bir rahatsızlık değil. İtalya’da geçen yıl yapılan bir araştırmaya göre dijital taciz kurbanlarının üçte birinde travma sonrası stres bozukluğu sendromu görülmüş. ABD ve İngiltere cep mesajıyla tacize bir isim bile koydu. Cinsel taciz tamlamasıyla, İngilizce’de SMS için kullanılan text kelimesinin karışımı bir kelime yarattılar: Textual Harassment. Yani cinsel değil cepsel taciz! ABD’nin dört eyaleti SMS mesajlarını taciz kabul eden yasalar düzenledi. 1.5 yıldır hayatında bir kez gördüğü Kamil Can Varol isimli bir adam tarafından mesaj tacizine uğrayan Ela Günad (26) başından geçenleri, bu taciz davasını hiçbir ücret talep etmeden yürüten avukatı Birsen Şimşek de Türkiye’deki hukuki çerçeveyi anlattı.

Haberin Devamı

Tacizciyle ilk ne zaman karşılaştınız?
- Bir sivil toplum kuruluşunda çalışıyorum. 2007’de kurumsal kaynak geliştirme konusunda danışmanlık almaya karar vermiştik. Bu danışmanla görüşmeleri de ben yürütecektim. Dördüncü görüşmeyi ofis dışında bir kafede yaptık. Sonunda nişanlım dediği bir beyle tanıştım.

Niye geliyor nişanlı o görüşmeye?
- Görüşme bitmişti, tesadüfen nişanlım da buradaymış gelip beni alacak dedi. Adam geldi, el sıkıştık. Bir TV kanalında yöneticiyim dedi, ben de “Merhaba ben Ela” dedim. O gün ettiğimiz laf bu kadar, görüşme süremiz en fazla 2-3 dakikadır. Hoşça kalın, iyi günler...

O kadar yani?!
- Tabii canım... Danışmanlık aldığımız hanım bir süre sonra beni aradı ve “Sen yeni mezunsun, arkadaşlarından televizyonda çalışmak isteyen var mı, yeni bir kanal açıldı” diye sordu. Benim de en yakın arkadaşım gerçekten böyle bir iş arıyordu. “O zaman” dedi, “sen arkadaşının telefonunu doğrudan nişanlıma ver.” Ben de malum kişiyi aradım ve arkadaşımın telefonunu verdim. Gayet normal, mesafeli bir konuşma geçti aramızda. Arkadaşım görüşmeye gitti ama ortamını sevmediğini söyleyerek vazgeçti.

Haberin Devamı

E sonra?
- Aradan birkaç ay geçti, telefonuma bir mesaj geldi. Birinin sevgilisine atabileceği tarzda bir mesajdı, yanlıştır diye üstünde durmadım. Numarayı da bilmiyordum. Sonra gecenin geç vakti 3-4 kez telefonum çaldı, sonuncusunu uyku sersemi bir şekilde açtığımda karşımdaki sesi tanıdım. Çünkü adam seslendirme yapan biri, yani kendisine özgü karakteristik bir sesi var. Hemen kapattım. Ertesi sabah numarayı kontrol ettim, bizim danışmanın nişanlısı çıktı. Fakat ben yine de ihtimal vermiyorum, herhalde yanlışlıkla oluyor filan diye.

Durumun vahametini ne zaman anladınız?
- Farklı farklı numaralardan mesajlar atmaya başladı. İlk önce “Sizi tanımıyorum, yanlış numaraya mesaj atıyorsunuz” diyordum. Öyle mesajlar ki, küfür yok ama sanki biz bir ilişki yaşıyoruz ya da ilişkinin arifesindeyiz gibi şeyler... Sonra sanki ben o mesajlara cevap veriyormuşum gibi devamı olan içeriklere dönüştü. Buluşalım, görüşelim demiyor, sadece kendi yarattığı bir diyaloğun parçası haline getiriyor. Mesajların en çok atıldığı iki numarayı GSM operatöründen sorgulattığımda K. V. ve C. V. adlı iki isimle karşılaştım. Sonradan bu kişinin iki ismi olduğunu öğrendim. Artık bilmediğim hiçbir numarayı açmamaya başlamıştım. Şarjı biten arkadaşlarım, ailem bana ulaşamıyordu. Bu böyle 1 yıl devam etti.

Haberin Devamı

Adamın nişanlısını arayıp durumu anlattınız mı?
- Evet, bana ayrıldıklarını söyledi. Şöyle kötüydü, böyle fenaydı diye anlatıyordu ki “Bunları dinlemek istemiyorum” diyerek kapattım. İyice gerilmiştim. Artık mesajlara “Sizi şikâyet edeceğim” diye cevap yazıyordum. Zaten ondan sonra işin rengi iyice değişti.

Tehdit mi etmeye başladı?
- Hayır, bir yılın sonunda mesajlar iyice sıklaştı. Ve olabilecek en pornografik, iğrenç içerikli şeyleri yazıyordu. Sinir bozukluğumu anlatamam, telefonu açmamak mümkün ama mesajın gelmesine engel olamıyorsun.

Bu işkence 1.5 yıl sürdü, öyle mi?
- Savcılığa başvurmaya karar verdim ama kafamda ha bugün ha yarın döndürüyorum. Kolay bir şey değil. Sordum soruşturdum şikâyet için mesajların kaydedilmesi gerekiyormuş. O iğrenç mesajlar cebimde dolaştım bir süre. Çok travmatik bir süreçti. Psikolojim ciddi şekilde etkilendi. Biri eline benim telefonumu aldığında o mesajları görecek diye ödüm patlardı. Nasıl açıklarsın? O abuk sabuk şeyler niye benim telefonumda? Ben niye onları saklıyorum?

Haberin Devamı

Ne zaman başvurdunuz savcılığa?
- 16 ay önce. Ruhsal durumumu bırakın, işin başka yönleri de var. Bana “Sen Ela’sın, tanışıyoruz” diyor, artık adını sanını saklamıyor. Belli ki ciddi bir saplantı söz konusu. E benim de yerim yurdum belli, kullandığım yollar belli. Çalıştığım yeri biliyor. Bir gün karşıma çıkacak, takip edecek diye de korkmaya başlamıştım. Ailem de... Savcılığa gittim, oradan da karakola... Bir gün işyerindeyken yine aradı, açtım ve bu sefer ofis ortasında ellerim titreyerek, ağlayarak “Sizi savcılığa verdim, rahat bırakın” diye bağırdım. “Bana hiçbir şey yapamazsın, derin devletim ben” dedi ve kapattı. Ondan sonra kesildi. Ama ben şikâyetimi geri çekmedim çünkü İstanbul’daki belli başlı kadın kollarını durumdan haberdar ettiğimde cep tacizine uğrayanların sayısının çok fazla olduğunu gördüm. Benim davamın emsal teşkil etmesini umuyorum. Çünkü hukuk o kadar yavaş ilerliyor ki, taciz mağduru bir kadını şikâyet etmekten caydırabilir. Ben şikâyetimi yaptım, davanın başlaması 16 ay sürdü. Adamın nerede çalıştığı belli ama mahkeme henüz adresini tespit edememiş.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!