Bu çarşamba Faideli Çarşamba konumuz ise giyim kuşam

Güncelleme Tarihi:

Bu çarşamba Faideli Çarşamba konumuz ise giyim kuşam
Oluşturulma Tarihi: Haziran 07, 2006 00:00

Eveeeet... Hani ne zamandır kendimi, size sürekli ’onu yapmayın, bunu şöyle yapın, motora şöyle binin, aman şöyle inin’ demekten edebiyat öğretmeni gibi hissediyorum diye, gaz ağrısı çeker gibi kıvranıyorum ya... Sonunda bu duruma bir formül buldum.

Bundan gayri arada estikçe o haftayı ’Faideli Çarşamba’ ilan edip, sizlere şu başımızın tatlı belası ikitekerlerle ilgili bilmemizin ve uygulamamızın şart olduğu, kısmen sıkıcı ancak olmazsa olmaz konulara gireceğim. Yani ’Faideli Çarşamba’ ilan edilen hafta mutlak suretle güvenlikti, korumaydı, eğitimdi diye başınızın etini yiyeceğim anlamına geliyor.

Sadede gelecek olursak bu hafta yine laf ebeliği yapacağım. Geçen yılki ’Kask Kafalılar’ kampanyamızı hatırlamayan yoktur sanırım. Açıkçası o kampanya sayesinde 1 kişi bile kask kullanmaya (dirseğinde değil, başında tabi ki) başladıysa kampanya başarılı olmuş demektir benim için. Artık kaskınızı taktığınızı varsayarak işin kasktan sonrasına giriyorum bu ’Faideli Çarşamba’da. Hala kask kafalılıkta ısrar eden dostlarımız varsa zaten bundan sonrasını okumasın, kafalar kalın olduğu için almayabilir!

KASKTAN SONRA ÖNCELİKLİ EKİPMANLAR

Şimdi... Taktık kaksımızı, atladık motorumuza, özgür kuşlar gibi attık kendimizi yollara. Oldu mu? Tamam mı yani? Hayır tabi ki! Peki montumuzu da giydik, şimdi oldu mu? Hayır yine olmadı! Kuşamlarımızın önem sırasında kasktan sonra ikinci öncelik mont değil arkadaşlar. Belki de çoğumuzun tahmin etmediği bir şey, Eldiven! Evet, bazılarımızın "Aman ellerim terliyor, kumandaları hissedemiyorum" gibi sudan bahanelerle kullanmadığı ucuz olduğu kadar hayati bir kuşam olan eldivenler. Peki, üçüncü sırada mont mu var? Hayır! Mont ne yazık ki ilk üçte değil, üçüncü sırada yaz aylarında neredeyse hiç kimsenin kullanmadığı bot-çizme var. Ben bunları kafamdan mı atıyorum sanıyorsunuz? Elbette değil. Amerikan MSF (Motorcycle Safety Foundation-Motosiklet Güvenliği Vakfı) tarafından belirlenmiş öncelikler bunlar. Dördüncü olarak elbette motosiklet montu ve pantolonu geliyor. Peki, sizce neden eldiven ve bot bu kadar önemli?

Yapılmış araştırmalara göre motosiklet kazalarında sürücülerin en çok hasar gören bölgeleri aşağıdaki gibi sıralanmış: "Eller/kollar yüzde 28, bacaklar yüzde 28, kafa yüzde 16, bilek/ayak yüzde 11, boyun/omurilik yüzde 6, göğüs bölgesi yüzde 5, bel yüzde 4, kalça yüzde 2

İLK TEMAS ELLERDE

Görüldüğü gibi kaza anında ilk önce ellerimiz yerle temas ediyor. İçgüdüsel olarak yaptığımız bir hareket olduğundan ellerimiz mutlaka yere temas ediyor. Üstelik kalıcı hasar bırakma riski de çok yüksek. Şöyle bir düşünelim. Asfalt bir yolda olanca hızımızla koşalım. Hani olabildiğince hızlı. Olimpiyatlarda 100 metre koşucusu olsak bile en fazla 35-40 km/s hıza çıkabiliriz. Ve o hızla koşarken asfalta atın kendinizi. Böyle balıklama ellerimiz yere değecek şekilde. Olacakları hayal edebiliyor musunuz? En küçük scooter bile 50 kilometreden hızlı gidebiliyor. Varın ötesini siz düşünün. En kötü motosiklet eldiveni bile böyle durumlarda fazlasıyla faydalıdır. Üstelik doğru eldiveni seçerseniz hem kumandaları daha iyi hisseder, hem sürüş esnasında börtü böcük ve bilumum hububatla ellerinizin temasını engeller, hem de rüzgardan ellerinizin uyuşmasına izin vermemiş olursunuz.

BACAKLARA DA DİKKAT

Günümüz motorcularına baktığımızda, bot-çizme kullanımı da içler acısı. Bacaklar ve bilek yukarıdaki tabloda en fazla risk altında kalan grup oysa. Hani kısa, bilekleri koruyan bir yazlık bot ile riski bir parça azaltmış oluyoruz, ama uzun ve tam korumalı bir çizme, üstelik, korumalı motosiklet pantolonu da varsa riski çok aza indiriyor. Trafik ışıklarında veya herhangi bir yerde dururken dengesini kaybedip bacağı motosikletin altında kalan ve bacağındaki kırıkla birkaç ay boyunca pek çok şeyden mahrum kalan kaç sürücü vardır sizce? Ben hiç düşünmeden 5 kişi sayabilirim. Egzoz yanıklarını söylemiyorum bile. Çünkü söylemekten utanıyorum açıkçası, neden mi? Eh, "Bot da neymiş be bu sıcakta, Allah Allah..." dediğim, cahillik dönemimden kalma, okkalı bir yanık da benim sol bacakta mevcut.

Bu konuda insanlarla konuşunca bahaneler çok çeşitli. Bazıları o çizmelerle yürümenin rahatsız olduğunu, bazıları bulundukları ortamın çizmeleri giymelerine müsait olmadığı gibi bahaneler duyuyorum. Düzenli gittiğiniz yerlerde yanınızda bir normal ayakkabı götürebilirsiniz. O da olmuyor derseniz diyeceğim şu, motosiklet kullanmak bir spordur. Ve bu sporu yapıyorsanız ona uygun ekipman ile yapmanız gerek, lamı cimi yok!

Motosiklet ciddi iştir

Biliyorum, bazılarımıza göre pek de keyifli değil, fakat herhangi bir şekilde bir kaza yapmış pek çok sürücü söylediklerime katılacaktır. Motosiklet kullanmak bana göre ve pek çoğumuza göre dünyanın en keyifli işlerinden biri. Fakat, bu büyük keyif büyük bir sorumluluk ve bilinç de istiyor. Yani çok büyük bir ciddiyetle bu işi yapmamız gerekiyor. Sadece "Aldık kaksımızı, giydik montumuzu, tamam bitti" demekle olacak şey değil. Hele ki yaz geldi hepimiz motosikletimizle daha çok vakit geçirmek için can atıyorken kendimizi rehavete kaptırmayalım.

Motosiklet piyasası şaşkın yüzde 50 büyüme artık hayal

Bu yıla motosiklet sektörü bomba gibi başlamıştı. Fakat, daha yılın ortasına gelmeden fuar döneminde ÖTV ile sağlam bir sol kroşe yiyen sektörü, Dolar-Euro kurlarının ani sıçraması sağlam bir sağ direk etkisi ile abandone etti. Oysa her şey ne kadar da iyi görünüyordu. Geçen yıla göre yüzde 50 büyüme hedefleri artık bir hayal. Distribütörler ellerinden geldiğince bu darbeleri tüketiciye yansıtmamaya çalışsa da ne kadar dayanabilecekleri şüpheli. İnsan içinden bir mucize olsun her şey düzelsin istiyor. Sonuçta olan motor sevdalısı bizlere oluyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!