Benim yalnız ve olağanüstü ülkem

Güncelleme Tarihi:

Benim yalnız ve olağanüstü ülkem
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 23, 2011 00:00

Nur gibi bir salon psikozumuz var artık. Siyasi protesto önce basket sahasına girdi, sonra futbol sahasına, şimdi de konser salonuna. ‘Ortak’ zevklerimiz, ‘ortak’ keyiflerimizin etrafında toplanacağımız yerler bile iki parça: ‘Bizim’ ve ‘karşı’ saha.

Kimi aklı evveller de çıkmış siyaseten nerede doğru duracağımızı öğretiyor, bize peşinen bilet kesiyor. Bir de üstten bakan, kitabî bir dilleri var ki sormayın, sanki dünyanın ‘olağan’ ülkesinde yaşıyorlar.
Oysa yalnız ve olağanüstü bu memlekette...
Normal koşullarda ezbere cevaplanacak en basit sorular bile şifre istiyor şu sıralar...
O kara günün akşamında, şarkıcı Aynur’un protesto edildiği o salonda olduğunuzu düşünün...
Bir tarafta koca bir salon. Öbür tarafta tek başına, dal gibi bir kızcağız...
O kadının etrafında kenetlenenler değil mi sizin insanlarınız?
Aklınızda demokratik özerklik ilanı, kalbinizde 13 canın acısı...
Peki size karşı zafer işareti yapan bu sanatçının hala yanında mısınız?
İiiip-ileri demokraside salonları da bölüşelim:
Öztürkçe caz konserleri....
Bayrak yakılan Nevruz kutlamaları...
Mütedeyyin belediye tesisleri...
Başbakan yuhalayan beyaz Türk bir basketbol...
Hakem avcısı homofobik bir futbol...
Tacizci mitingi gibi yılbaşı kutlamaları...
İnsanda ne tat bıraKtılar ne tuz... Hala konuşuyorlar!
Bu yaz konsere gidecek misiniz?
Biletinizi nereden kesmişler?
Zafer işaretinin altından mı?
Minderli taraftan mı?
/images/100/0x0/55eae464f018fbb8f89d6302

İSTANBUL’DA BU YAZ
Nişantaşı achtung!


Akaretler’deki Der Die Das’ın yerine artık Nişantaşı ahalisinin de Türkçe müzikte dans edebileceği bir yer açıldı: Kaf. Bu yaz sıcaklarında gölgede kalan püfür püfür bir bahçesi var. Daha akşamüzerinden itibaren Sezen Aksular, Ajdalar ve Tarkanlar başlıyor. Murat Patavi Der Die Das falan diye kasmış ki? Mis gibi olmuş yeni Türkçe mekan. Yalnız dikkat, Achtung adında bir kokteyl yapıyorlar. Soda gibi lıkır lıkır içiliyor ama öyle olduğuna bakmayın. Mekanın salaş-arabesk bir dekorasyonu var. Bir Sezen, bir Achtung derken yemek saatine kadar içli köfte gibi oluyorsunuz. Yeni açılmasına rağmen şimdiden tıklım tıklım. Burası Eylül-Ekim gibi ahali tatilden dönünce iyice patlayacak, haberiniz olsun. Ama bana sorarsanız Kaf’ın asıl tadı kalabalıkta değil, görece sakin olduğu pazartesi-salı akşamları ve akşam üzerleri çıkıyor. Bira 15 lira. (212) 227 97 01.

DÜNYADA BU YAZ
Barda günah çıkarma


Buyrun size Londra ve New York’ta pek moda yeni bir akım: Günlük okumaca. Kulübe gidiyorsunuz, o kadar insanın önünde sahneye çıkıyorsunuz ve vaktiyle kaleme aldığınız günlüklerinizi okuyorsunuz. Haftada bir düzenlenen bu gecelere ‘utanç geceleri’ ismi veriliyor. Kimi annesinden nasıl nefret ettiğini anlatan satırları, kimi o zamanki aşkı hakkında aldığı notları okuyor. Her şey 2001’de Sarah Brown adlı bir Amerikalının eski günlüklerini bulmasıyla başladı. Sonra bunların çocukça ve pek eğlenceli olduğunu fark edip arkadaşlarıyla paylaşmak istedi ve ilk utanç gecesi Brooklyn’de Freddy’s adlı bir kulüpte başladı. Peki bize uyar mı? Tabii ki hayır! Bir kere bir Müslüman toplum için fazla ‘günah çıkarma’ kokuyor. İkincisi bizde günlük tutma alışkanlığı batıdaki kadar yaygın değil. Üçüncü ve son neden gençliğinizde yaşamış da olsanız bir kadının başka bir erkeğe olan tutkusunu uluorta dillendirmesi, namus alanına giriyor ve hala cinayet sebebi.

BODRUM’DA BU YAZ
Brunch’ınızı denizde yapın


Bodrum’un mutat Katamaran’ına rakip geldi: The Primetime. “Katamaran’ı apaçi buluyorum” diyenlere iyi bir alternatif olabilir. Toplantı, eğlence ve gezi bir arada düşünülerek düzenlenmiş. Üç ayrı güvertede restoran, balo salonu, barlar, oyun salonları ve güneşlenme terasları var. Günlük mavi turların yanı sıra özel davetler için de kiralanabiliyor. Bir de cuma, cumartesi ve pazar günleri brunch’lar düzenliyorlar. Şık koltuklarınıza kurulup sabah serinliğinde kahvaltınızı ediyorsunuz. (252) 316 23 09.

ÇEŞME’DE BU YAZ
* Monk’ta Della rüzgarı

Çeşme Marina’daki Monk, biraz da yeni marinanın rüzgarıyla tabii, geçen yazın en popüler restoranı olmuştu. Merkezi konumu, şahane manzarası ve yemekleriyle bu yıl da iddialı ama en büyük kozu Della. Della, Teksaslı bir cazcı. Ama sesi popa da, rock’a da gidiyor ve sahnede tam bir büyücü. Gözünüzü üzerinden alamıyor, ışığına, mimiklerine, ellerini ve bedenini kullanmasına ve siyahi seksiliğine kilitlenip hayran kalıyorsunuz. Bir süredir ara verdiği konserlerine 24’ü pazardan itibaren tekrar sahnede. Yok eğer bu yaz yolunuz Çeşme’ye düşmezse, Della Miles’ın kadife sesini geçen hafta çıkan Monk By Babylon albümünden de dinleyebilirsiniz. Albüm, Monk’ta çıkan sanatçıların şarkılarından oluşuyor. (232) 712 93 31.

* Rekabette festival atağı

Bodrum’la rekabetinde Çeşme’nin en büyük eksikliği doğru dürüst bir festivalinin olmamasıydı. Bodrum’un Gümüşlük festivali, bale festivali, folklor festivali hatta bisiklet festivali bile varken Çeşme yıllardır Alaçatı’daki ot festivaliyle idare ediyordu. Zaten o da ‘sen-ben-bizim oğlan partisi’yle semt pazarı arası bir şeydi. Çeşme bu yıl ilk kez bu açığını kapayacak gibi görünüyor. Öncelikle bu haftasonu Fun Beach Club’da Chill Out Festival düzenleniyor. İstanbul Kemer Country’de altı yılda 45 bin kişiyi ağırlayan Chill Out-Çeşme’de Cuban Brothers ve Kraak&Smaak (canlı) Mad Mats, Kid Bongo, Cantanca, Memo Garan, Low Earth, Lounge 96 Allstars gibi isimler bulunuyor. Bir diğer festival de Babylon’cuların 1-2 Eylül’de Aya Yorgi’de düzenleyeceği Soundgarden. Sahne alacak gruplar ve DJ’lerden bazıları belli oldu. Festivalin ilk günü Teoman, Büyük Ev Ablukada ve house müziğin duayen ismi Norman Jay performans sergileyecek. İkinci günün programıysa Fransız grup Nouvelle Vague’ın küratörlüğünde gerçekleşecek: Nouvelle Vague, La Boetie, Phoebe Killdear and The Short Straws ve Little Fish’in performanslarının yanı sıra Mabbas ve Tutan da aynı gün DJ setleriyle partiyi devam ettirecek.

MARMARİS’TE BU YAZ
Söğütlü aşçıdan ahtapot böreği


Marmaris’in Selimiye Köyü, tatilde çılgın kalabalıklardan, beş yıldızlı modellerden hoşlanmayanların tercihi. İnsanları güler yüzlü, denizi güzel, yemekleri leziz, hayat sakin... Bugünlerde yolunuz Selimiye’ye düşerse, iyi yemek için Parageda Balık Lokantası’na gidin. Mutfağı çok sağlam! Bir kere aşçısı, balık aşçılarıyla ünlü Söğüt Köyü’nden. Kalamar tavası, ahtapot ızgarası, kalamar dolması ve ahtapot böreği müthiş; üç-beş tabak yersiniz! Hatta sırf bunlar için gelenler bile oluyor. Ama siz balığa da mutlaka yer ayırın, zira usta yörenin balıkları lahos, fangri, sinarit ve levreği tam kıvamında pişiriyor. Parageda, köyün limanında denizin tam kıyısında. Asmaların gölgesinde bir de terası var. Burada yemeğe günbatımında başlamanızı özellikle tavsiye ederim, tam o saatlerdeki dinginlik kalbinizi yumuşatıyor! (252) 446 41 08.

AYVALIK’TA BU YAZ
Kumda taverna


Ayvalık Sarımsaklı Koyu’ndaki Aytaç Otel&Beach’te Kum adında bir taverna açıldı. Midilli Adası’nın karşısındaki Kum’da; Yunan taverna kültürünü sürdürmek amaçlanıyor. Sahilde palmiye ve yıldızların altında şık bir bahçesi olan mekanda, Yunanistan’dan fırınlanmış peynir, Girit’ten deniz börülceli sardalya dolması ve otlu kıymalı puf böreği, Kos’tan limonlu levrek marine, Korsika ve Sardunya’nın balık çorbası ve Lübnan usülü tabule ve domates sorbe sunulan mezelerden bazıları. Mönüleri yemek danışmanı Patrizia Ünder’in hazırladığı Kum’da, Cunda Adası’nın beğenilen otlu mezeleri de var. Tesisin hemen önünde kendine ait bir sahili var. Oteldeyse 45 standart ve 4 plus oda bulunuyor. Mekanda yaz konserleri de yapılıyor, bu gecenin konuğu Kenan Doğulu. (266) 324 14 45
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!