Benim modam hiç geçmiyor

* Müzik anlamında nerelerdesiniz bunca zamandır?    �

- Buralardayım aslında. 1995 yılında pop müzik ve tanınmamış isimlerin şarkıları çok moda oldu. O zaman panikledim “Acaba unutuluyor muyum” diye. Fakat ilerleyen zamanda baktım ki benim modam geçmiyor ve güncelliğim devam ediyor. Bir yere girdiğimde insanlar benimle ilgileniyor. “Mültecin Olayım” single’ını da aslında kendim için yaptım. Tabii ki büyük kitlelere duyurmak istiyorum şarkılarımı ama önce kendi ruhum için yaptım.

* Albüm yapmadığınızda nelerle uğraştınız?

- Ben hiçbir zaman gündemde olayım diye abuk sabuk şeylere itibar etmedim. Bir hocamın tabiriydi; ben hep balkonda kaldım. Pek bir şeye karışmadım ama çok da geri durmadım. Albüm yapmadığım zamanlarda sürekli şan hocasına gittim. Çünkü kendimi bildim bileli bu işteyim. Bu işle büyüdüm, olgunlaştım. Genç kızlığa geçiş dönemimde de genç kızlığımı yaşayamadım hiç! Herkes bana “Nazan Hanım” dedi. Kimse bana “Nazan” demedi. Ben de hep Nazan Hanım gibi davranmaya çalıştım.

* Türkan şoray’ın kardeşi olmaktan kaynaklanan bir şey miydi bu?

- Tabii, tek başıma istediğim gibi hareket edemezdim. Çünkü o ev sadece bana ait değil, ablama da aitti. Soyadımıza laf gelmesin diye hep dikkatli yaşadım.

* Sinemaya niye devam etmediniz?

- Müzik bana o kadar güzel gelmeye başladı ki... ınsanlar bana sinema artisti Nazan şoray gözüyle değil de şarkıcı Nazan gözüyle bakmaya başlayınca şarkıcılığımı geliştirmek için ne yapabilirim derdine düştüm. şan dersleri aldım.

* Sene 2011 ve “Halhal” şarkısı hâlâ akıllarda...

- “Halhal” herkese nasip olacak bir şarkı değil. Barış Manço’nun benim için yazdığı bir eser... ıçinde ismim geçiyor. “Halhal” diye bir sözcük bilinmezken Türkçe’ye yerleşiyor, ben böyle bir moda çıkarmış oluyorum. Bana göre Türkiye’de bir tek Nazo var, o da benim. Çünkü Nazo ismini de bana Barış Manço taktı. Huzur içinde uyusun. Ona minnet borçluyum.

AŞKTA OKYANUSU GEÇİP  DEREDE BOĞULURUM

* Gelelim yeni single’a... Hazırlık sürecinden bahseder misiniz?

- Hepsi içime sinen şarkılardı. Bana acayip güven verdi şarkılarım. Beğenmeyen çok az olur.

* Çok mu mükemmeliyetçisiniz?

- Evet, pire için yorgan yakarım. Olacaksa iyisi olsun ya da hiç olmasın diye düşünüyorum.

* Bu kadar mükemmeliyetçi biri aşkta aradığı mutluluğu bulabilir mi?

- Hem zor, hem de çok  kolay olduğum taraflar var. Ben okyanusu geçip derede boğulan tiplerdenim.

* Neden oluyor öyle peki?

- Detaylara takılıp kalıyorum. Çok büyük hatayı affediyorum da küçücük şeyden etkilenebiliyorum.

* Bir dönem sahnelerin şık giyinen kadınların-dan biriydiniz. Aynı damgayı vurabilecek misiniz gündeme?

- Dönem demeyelim de, evet böyle bir tarzım var benim. Canan Yaka’nın bir lafı vardır; “Kimse Nazan şoray gibi elbise taşıyamaz” der. Elbise sizin önünüze geçmemeli. Siz elbiseyi istediğiniz şekilde göstermelisiniz. Ben sahneye çıktığımda hangi şarkıda elbiseyi nasıl taşıyacağımı, göstereceğimi bilirim.

ABLAM BENİM DÜNYAM ONSUZ HAYAT DÜŞÜNÜLEMEZ

* Dediniz ya gençliğimi hiç yaşayamadım diye. ımkan olsaydı ne yapmak isterdiniz?

- Beni hâlâ çocuk gibi görüyorlar zaten ailede. Mesela ablam bana çocuk muamelesi yapıyor, çok da hoşuma gidiyor. Ona nazlanıyorum. Hatta geçen gün düştüm, iğne olmaktan korkuyorum. Nasıl ağlıyorum, hastaneyi ayağa kaldırdım. “Ablama söyleyin, gelsin beni kurtarsın” diye ağladım. Doktor bire şaşırdı. O benim hayatım, dünyam. Onsuz bir yaşam düşünemiyorum. Kolum, gözüm, onu çok seviyorum. Çok seviyorum kelimesi bana yetmiyor. Onun için başka şeyler demek istiyorum.

EN SON KABRİSTANIN ÖNÜNDEN GEÇERKEN ANNEMLE KONUŞTUM

Annem mükemmel bir kadındı. Rüyamda görüyorum ama çok görmek de istemiyorum. Kabristanın önünden geçerken konuştum en son onunla. Acısı, özlemi hiç geçmiyor ve gün geçtikçe büyüyor. Bambaşka bir şey. Bana “Öldüğümde beni Zincirlikuyu’ya gömün” demişti. Biz Etiler’de oturuyoruz. Ablam da, ben de hep oradan geçeceğiz ya, onun için oraya gömülmek istemişti.