Ben bir gergedan olmak istiyorum

Güncelleme Tarihi:

Ben bir gergedan olmak istiyorum
Oluşturulma Tarihi: Aralık 23, 2011 23:22

Özgür Korkmazgil ‘Virüs, lütfen beni öldür’ adlı yeni sergisini Galeri Zilberman’da açtı. İnsanoğlunun gittikçe virüsleşerek, kendi yaşama alanını daraltmasına vurgu yapan sergiden parçalar, Ionesco’nun ‘Gergedanlar’ oyununa bir gönderme niteliğinde.

Haberin Devamı

Kendini yaşamsal açıdan bir ‘hasta gergedan’a benzettiğini söyleyen Korkmazgil, serginin teknik açıdan en önemli meselesinin, kompoziyonların doluluk ve boşluk oranları ve boyama biçimiyle yüzeyde yaratılmış gerginlik hissi olduğunu söylüyor.

Ionesco’nun ‘Gergedanlar’ adlı oyunundaki kahramanı Berenger, etrafındaki tüm insanların aşama aşama ‘gergedanlaştığı’ bir dünyada ayakta kalmaya çalışan bir ‘insan’ olarak karşımıza çıkar. Büyük bir kahraman olduğu için değil, bir türlü gergedanlaşamadığı için insan kalmayı seçmiştir. Ama bu durum bir noktadan sonra Berenger için acıtıcı bir hal alır. Yazar, üzerinde durduğu totaliter topluma dönüşme sürecini “birdenbire ortaya çıkan bir düşüncenin bulaşıcı bir hastalık gibi yayılması”na benzetirken, aynı düşünceyi paylaşmayan insanların birbirleri karşısında adeta birer canavar gibi dikildiği duygusuna kapıldığından söz eder. İnsanların, aynı gergedanlar gibi, kendileriyle aynı düşünceyi paylaşmayanları gözlerini bile kırpmadan öldürebileceklerini anlatır.

Haberin Devamı

Ben bir gergedan olmak istiyorum

İNSANOĞLU YARI BAYGIN DOLAŞIYOR

Özgür Korkmazgil’in Galeri Zilberman’da açtığı yeni sergisinde yer alan ‘Otoportre’ ve ‘Hasta Gergedan’ adlı resimleri de Ionesco’nun ‘Gergedanlar’ oyununa sağlam bir selam çakıyor. Dikkatimizi çeken, sanat tarihinin kültleşmiş hayvanlarından biri olan gergedanı yere yığılmış halde resmettiği işe ‘Otoportre’ adını vermesi. Sanatçının kendini yarı baygın halde resmettiği asıl otoportresi ise ‘Hasta Gergedan’ adını taşıyor. Korkmazgil’e bu seçiminin sebebini soruyoruz. Kendini yaşamsal açıdan bir gergedana benzettiğini söyleyip ekliyor: “Gergedan, özgüveni yüksek bir yaratık. Güçlü bir zırhı var. Herhangi bir canlının onun yaşamsal alanına girebilmesi için çok yaklaşması gerekiyor. O zamana dek hiçbir şey yapmıyor, dokunmuyor bile. Bu durum, yaşamsal bilgeliğinin de yüksek olmasından kaynaklanıyor aslında. Kendime hasta gergedan diyorum. Aslında tüm insanoğlunu kapsayan bir benzetme bu. Çünkü insanoğlunun hastalandığını düşünüyorum. Yarı baygın dolaşıyor, antidepresanlar kullanıyoruz. Dünyadaki yedi milyar insan, aşağı yukarı sekiz on çeşit antidepresan kullanıyor. Genellemelerle var olan hastalıkları yine o genellemelerle ürettiğimiz ilaçlarla tedavi etmeye çalışıyoruz. Oysa ki, her hikâye kendine özgüdür.”

Haberin Devamı

GELECEKTEN UMUTSUZ DEĞİLİM

‘Virüs, lütfen beni öldür’ sergisi, asıl virüsün insanoğlunun ta kendisi olduğunu savunuyor. Serginin merkezine oturan sosyo-psikolojik meseleyi kendisi üzerinden örnekleyen Korkmazgil’in son dönem işlerine hakim duygu, yığılmış bedenler üzerinde yükselen yoğun bir melankoli aslında. Ancak sanatçı geleceğe dair umutsuz olmadığını söylüyor: “Virüs, dahil olduğu alanın en ciddi yapı taşlarını değiştiriyor. Aynı insan gibi. Bir sonraki jenerasyona da başkalaşmış değerleri sunuyor. Bu meselenin tam karşılığı işgalcilik olgusu aslında. Evet, son dönem resimlerime melankolinin hakim olduğunu söyleyebiliriz. Ancak gelecekten korkacak bir şey yok bence. Çünkü insanoğlu, dünyada yaşayan her canlının genetiğini bankalarda saklamayı başardı. Belki bin sene sonra insanoğlu, ihtiyacı olan bir milyar okaliptüs ağacı veya on bin balinayı yeniden tasarlayabilecek. Ama onlar neye benzeyecek, işte asıl mesele bu!”

Haberin Devamı

HAYVAN SESLERİ KULAKLARIMDAN GİTMİYOR

Bu resim, İnkalar’ın çekilmesinden sonra ormanların kendini yeniden üretmesiyle ilgili. Ormanlara çok duyarlı bir adamım. Gençliğimde yangın söndürme eylemlerine çok katıldım. Kulaklarımdan ormanın uğultusu, hayvanların gürültüsü hiç gitmiyor. Bunu hâlâ yaşıyorum. Biliyorum ki, yangın söndürmek olağanüstü zor bir şey. Orman çok güçlü bir yapı. Dolayısıyla yanışı ve çöküşü de güçlü. Bir anda, çok hızlı ve çok gürültülü bir şekilde yok oluyor. Resimde orman tarafından kapsanmış bir yangın söndürme uçağı görüyoruz. Çünkü insanoğlunun çekildiği her alanda doğa kendini tekrar yenileyebiliyor. Yeter ki insanoğlu ona nefes aldırsın.

Haberin Devamı

YAŞAYAMAYINCA İNTİHAR EDERSİN

Kimyasıyla oynanmış, yeniden tasarlanmış bir balinadan söz ediyoruz. Aslında balina veya balıklar birçok mitoloji, masal ve hatta dünyamızda taşıyıcı unsur olarak görünür. Guliver balinanın midesinden çıkar, Hz. Yunus yine bir balığın midesinde taşınarak sahile bırakılır. Yani, balıklar ve balinalar aslında birer kahramandır. Neden intihar etmek durumunda kalıyorlar? Onların yaşama alanlarını nasıl ve ne kadar daralttık acaba? Çünkü yaşamayacağını anlayan her canlı intihar ediyor. İnsanoğlu da aynı şeyi yapmıyor mu? Onun için bu resmin adı, ‘Mobi Dick Hz. Yunus Nerede?’ Bizler okyanusların ısınması, okyanuslar içinde yaşayan organizmaların değişmesine sebep oluyoruz. Oysa ki Hz. Yunus bize gerekecektir. Bunları bir daha düşünmemiz şart.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!