Ben adamın ciğerini sökerim

Güncelleme Tarihi:

Ben adamın ciğerini sökerim
Oluşturulma Tarihi: Eylül 16, 2009 00:00

Tamer Karadağlı, Amerikan-Türk ortak yapımı “Living and Dying” filminden dört yıl sonra yeni bir Hollywood projesi için görüşmelere başladı. Detaylar hakkında konuşmayan Karadağlı, “O kadar eleştirildim ki, artık yaptığım işler konusunda kimseye bir şey söylemeyeceğim. Zaten benim bu ülkede başka iş düşünme vaktim geldi” diyor.

Haberin Devamı

Tamer Karadağlı, 2005 yılında çekilen “Living and Dying” filminde Michael Madsen’la başrolü paylaşacağını açıkladığında, bazı köşe yazarları ve oyuncular tarafından ciddiye alınmamıştı. Film vizyona girdikten sonra da “Üçüncü sınıf Hollywood filminde oynadı, 3 saniye gözüktü” gibi eleştirilerle karşı karşıya kalan Karadağlı, her şeye kulaklarını tıkadı. Ve kısa süre önce yeni bir Hollywood filminin görüşmelerine başladı.

Ancak kimlerle, nasıl bir film yapacağı konusunda ser verip sır vermemeye kararlı. “Ağzınla kuş değil, kı..nla balık tutsan buradakilere yaranamazsın! O yüzden asla bu konuda bir şey söylemeyeceğim” diyen Karadağlı, bu konuda şu açıklamayı yaptı:

BEN ADAMIN CİĞERİNİ SÖKERİM     

“Living and Dying” filmini hiç beğenmedim. Ancak, oyunculuk anlamında kendimi kurtardığımı düşünüyorum. Kötüydüm demem... O karakteri daha farklı yorumlayabilir miydim, evet olabilirdi. Bu ayrı bir konu... Ancak her önüne gelen bu filmi yerden yere vuracağına, önce onlar gidip benim yaptığımın onda birini yapsınlar, ondan sonra beni eleştirsinler. Sanki Türkiye’den her hafta 10 tane oyuncu gidip orada film çekiyor!

Kaç kişi Amerika’da film çekmiş, kaç kişi benim kadar uzun rol oynamış, kaç kişi ıngilizce’yi benim gibi sekiz ayrı aksanda konuşuyor? Ciğerini sökerim adamın!
      
Her söze verilecek bir cevabım var ama önce söze bakarım söz mü diye, sonra bakarım o sözü söyleyen adam mı diye! Herkes haddini bilecek!

BİZDE BAŞARI DÜŞMANLIĞI VAR   

Bir Amerikan filminde oynamak öyle kolay bir şey değil. “ıkinci, üçüncü sınıf filmde oynadı” dediler. Peki Türkiye’deki filmler kaçıncı sınıf? Sen kaçıncı sınıf bir oyuncu ya da adamsın? Buna kim karar veriyor, bu merci kimdir? Nasıl böyle bir şey söylenebilir?

Ama bizde başarı düşmanlığı var. “Hollywood standardına göre kötü film” de diyenler oldu. Buradaki insanlar bu kadar Hollywood standardına hakim mi? Kaç kere Hollywood’a gitmişler? Ben yılda iki kez gidiyorum. Kaç kişi tanıyorlar orada?

Benim onlarca oyuncu arkadaşım var ve hepsiyle oturup uzun uzun konuşurum. En azından konuşacak İngilizcem var!

Beni, kim neye göre eleştirecek? “Living and Dying” üçüncü sınıf film, öyle mi? Türkiye’deki diziler kaçıncı sınıf dizi? Biz kaçıncı sınıf iş yapıyoruz? Televizyon yerlerde sürünüyor. Herkes dönüp kendine baksın. Rezil işler yapıyoruz. Ve utanmadan Amerika’da yapılan işi eleştiriyorlar. Anlayabilmek mümkün değil. Bu düşmanlık niye? Ben orada başarılı olsaydım üzülecek miydiniz? Ne kadar yazık!

O zaman paranoyaklaşmaya başlıyorsun. Diyorsun ki herkes düşmanım, herkes başarısız olmamı istiyor. Böyle yaşanmaz ki! Çoğu, sırf bir şey söylemiş olmak için, sırf üzülmem için konuşuyor. “Living and Dying” için yine teklif gelse, yine gider oynarım. Başarısı için değil, tecrübe sahibi olmak için... Hiçbir zaman da çıkıp, “Biz öyle bir film yaptık ki Oscar’a gidiyoruz” gibi şeyler söylemedim.

Haberin Devamı

İNSANLARIMIZ BİZİM ARKAMIZDAN TÜKÜRÜYOR

Haberin Devamı

Bizler için bir tecrübe oldu. Amerikalı aktörlerle kafa kafaya gidebiliyor muyuz diye baktım ve gördüm ki birçok anlamda daha iyiyiz. Ama biz “Ülkemizde ne oyuncular var” diye düşünürken, ülkemizdeki insanlar, arkamızdan tükürüyorlar! Ayıp...

İyi niyetle, başarılı olmak ve beğenilmek için oraya gittim. Oradaki ekip tarafından çok da beğenildim. Ama buradaki o ucuz eleştirilere üzüldüm. “3 saniyelik başarı” denildi. Saniye hesabı mı yapıyoruz? Anlayabilmek mümkün değil. Bizim işimiz çok zor. Zavallı bizler... Herkes size bir şey sallıyor, ağzınla kuş değil, kı..nla balık tutsan yaranamıyorsun.

BAYRAĞI ÇOKTAN TESLİM ETTİM

Bizden biri Oscar alsa, Oscar’ın değerini düşürürüz. “Ulan Oscar’ı da herkese veriyorlar. O da film mi” derler. O yüzden bundan sonra Amerika’da bir şey yaparsam kimseye söylemeyeceğim. Bu duruma çok üzülüyorum. Çünkü ben bizlerden birileri bir şeyler yapsın diye heyecanlanırken, mutlu olurken, kıskanırken, nelerle uğraşıyoruz...

Benim başka iş düşünme vaktim gelmiş olabilir! Bu kadar eleştiriliyorum, laf duyuyorum... Demek ki olmuyor. Madalyonun öbür yüzünden bakmak gerek bir de. Dediğim gibi demek ki olmuyor. Benden daha iyi oyuncular da var. El elden üstündür. Bu bir bayrak yarışı. Ben bayrağı çoktan teslim etmişimdir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!