AYÇA'NIN MUHTEŞEM EVİ

Güncelleme Tarihi:

AYÇANIN MUHTEŞEM EVİ
Oluşturulma Tarihi: Mart 01, 2013 09:09

InStyle Home ekibi, mart sayısı için oyuncu-şarkıcı Ayça Varlıer’in ailesiyle birlikte yaşadığı Anadolu Hisarı-Göksu’daki evine konuk oldu. Beyazın ağırlıkta olduğu, klasik tarzıyla öne çıkan bu müstakil villa, şu sıralar film, albüm ve tiyatro oyunu yüzünden çok yoğun bir tempoda yaşayan Varlıer için tam anlamıyla kaçış noktası...

Haberin Devamı

Ayça Varlıer, şu sıralar büyük bir koşturmaca yaşıyor... Vizyona yeni giren ve Sakarya Meydan Muharebesi’ne giden bir grup askerin kahramanlık hikayesini konu alan “Taş Mektep” filminde okul müdiresini canlandırdı. “Elif” adlı albümü TMC etiketiyle kısa süre önce çıktı. Ve geçtiğimiz günlerde bu albümde yer alan “Kumdan Kale” şarkısına da klip çekti.
 
Ama o kadar değil...

Afife ödüllü “Leyla’nın Evi” tiyatro oyunu neredeyse üç yıldır kapalı gişe oynuyor. Tabii bunlarla beraber sekiz yıla yaymış olduğu “Karım ve Annem”, “Gümüş”, “Limon Ağacı”, “Kurtlar Vadisi”, “Sonbahar”, “Behzat Ç.” ve en son rol aldığı “Kalbim Dört Mevsim” gibi dizilerde canlandırdığı başarılı karakterler var. Onun için de “10 parmağında 10 marifet var” sözünü sonuna kadar hak ediyor bu genç, yetenekli ve istikrarlı oyuncu.

DANS KABİLİYETİNİ ANNESİNDEN ALMIŞ

Çekim günü, henüz eve gelmemişken annesiyle yaptığımız sıcak sohbet esnasında, çocukluk fotoğraflarına bakarken bir kez daha anlıyoruz bunu. “Taş Mektep” filminin tanıtımından dolayı bir gün önce Kayseri’ye gitmiş olduğunu söylüyor anne Duygu Varlıer. “Ama birazdan burada olacak, az önce telefonda konuştuk” diyor sonra...

Çok sempatik ve cana yakın biri. “Kızım da benim gibidir, tanıyınca hak vereceksiniz” diye sözlerine devam ediyor. İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nden emekli olmuş bir balerin anne Varlıer... Baba Oktay Varlıer ise yıllarca üst düzey yöneticilik yapmış bir isim.

Duygu Varlıer, kızının dansa olan kabiliyetinin kendinden geçmiş olabileceğini belirtiyor gözleri parlayarak: “Ama oyunculuk ve şarkıcılık daha ağır bastı onun hayatında. Çok da iyi oldu... Ben de kızımı zor görür oldum şu sıralar ve çok özlüyorum, bildiğiniz gibi değil...”

SHAKESPEARE YORUMUNA YABANCILAR BİLE HAYRAN

Ayça Varlıer, Amerika’da Hart School of Music’te müzikal tiyatro ve Harvard Üniversitesi’nin Rusya’da Moscow Art Theatre School ile beraber yapmış olduğu master programında oyunculuk eğitimi görmüş. “Batı Yakası’nın Hikayesi” ve “Hisseli Harikalar Kumpanyası” gibi müzikallerde rol almış.
“Ayça’nın sahnede dans, şarkı ve oyun yeteneği aynı çizgidedir. Çok iyi İngilizce bilir. Shakespeare yorumu ile yabancıları bile kendine hayran bırakmıştı” diye gurur duyarak anlatmayı sürdürüyor annesi... Sohbet koyulaşmış giderken kapı çalıyor ve içeri Ayça Varlıer giriyor gayet enerjik ve mutlu bir şekilde. Belli ki galadan iyi izlenimler var.

“Kusura bakmayın ancak gelebildim” diye açıklama yapıyor hemen. Gerçek hayattaki Taş Mektep’in bulunduğu Kayseri’de bir gece misafir edilmişler. Orada filmle ilgili yapılan yorumları ve annesinin ardı ardına merakla sorduğu soruları keyifle cevaplıyor Varlıer. “Ben bir şeyler atıştırırım, hemen başlarız çekimlere,” diyor sonra da...

AİLE OCAĞINDA OLMAK BANA HUZUR VERİYOR

Üst salonda onun için hazırlanan tostunu yerken bir yandan bu aile evinin onun hayatındaki öneminden bahsediyor... “Çiftehavuzlar’da tek başıma yaşadığım bir evim daha var. Ama ayın çoğu günü burada bizimkilerle kalmayı tercih ediyorum. Annem, babam ve şu anda evli olan ablam Aslı, en önemli destekçilerim ve akıl danışmanlarımdır. Buraya geldiğimde aile ocağında olmanın verdiği huzur kadar, onlarla yaptığım beyin fırtınalarının da önemi büyük benim için” diye anlatıyor Varlıer.

Göksu Sitesi’ndeki bu villaya altı yıl önce taşınmışlar. “Annemlerin burada çok sevdiği ve sık görüştüğü dostları vardı. Siteyi zaten konum olarak çok beğeniyorduk. Hele kar yağdığında burada olmak daha da keyiflidir” diye diye anlatmayı sürdürüyor.

EVDEKİ EN ÖZEL PARÇA DEDEDEN KALMA PİYANO

Dört katlı villanın tüm dekorasyon işlerini anne Varlıer yapmış. “Annem balerin olmasaydı dekorasyonla ilgili bir iş yapardı herhalde. Çünkü burada gördüğünüz her ince ayrıntı onun eseridir” diyor gururla... Kendi dekorasyon zevki ise daha modern bir çizgideymiş: “Ama insan ailesinden gördüğünden illa ki etkileniyor. Antikaya merakım varsa, bunu annemden aldığım kesin...”

Evdeki neredeyse tüm eşyalar, ya antikacılardan ya da bit pazarlarından yıllar içinde toplanmış. “Bir yerde beğenilip özel yaptırılmış olanlar da var aralarında tabii” diyor Varlıer. Annesine bu konuda hayranlık duyduğunu ifade ediyor. “Annem aldığı o eski mobilyaları elden geçirterek bambaşka bir görünüme büründürmeye bayılır ve çıkan sonuç her zaman iyi olur” diyor. Kendisinin ise bu konularda çok sabırsız olduğunu, beğendiği bir parçayı mağazadan hemen satın alıp eve getirmek isteyeceğini vurguluyor.

Dekorasyon çizgisi daha moderne yakın olsa da aralarda klasik objeler, tablo ve heykel gibi sanat parçaları da görmeyi seviyormuş. Ahşap, özellikle de venge malzeme, evdeki tercihi... “Krem veya beyaz renkte kendimi daha rahat hissediyorum” diyor. Bu evde en sevdiği parça çocukluk yıllarından beri çaldığı piyanosu... “Bu anneme ait bir piyano. Ona da dedem almış” diyor.

Haberin Devamı

EN BÜYÜK KEYİF ANNE YEMEĞİ YİYİP DİZİ İZLEMEK

Ayça Varlıer, şu sıralar iş seyahatlerinin yoğunluğundan dolayı evin yolunu pek bulamadığından bahsediyor. Peki bir ev günü nasıl geçiyor acaba? “Annemin en özlediğim sebze yemeklerini yiyerek veya sevdiğim Çin yemeklerini sipariş edip, ‘Dexter’ ve ‘Homeland’ dizilerini izleyerek” diyor. Lübnan asıllı saksafoncu Toufic Farroukh’u dinlemek de onu rahatlatıyormuş. “Sonra başlıyor koşturmaca yine” diyor Varlıer, durumdan aslında çok da şikayet etmeyen bir ifadeyle.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!