Avrupa masallarının İstanbullu kahramanları

Güncelleme Tarihi:

Avrupa masallarının İstanbullu kahramanları
Oluşturulma Tarihi: Mart 06, 2005 00:38

Bir varmış bir yokmuş! Anlat İstanbul diye bir film varmış... 11 Mart’ta vizyona girecekmiş. Senaryosunu Ümit Ünal yazmış. Hikaye 5 masalmış. Filmi 5 ayrı yönetmen yönetmiş: Ümit Ünal (Fareli Köyün Kavalcısı), Kudret Sabancı (Pamuk Prenses), Selim Demirdelen (Külkedisi), Yücel Yolcu (Uyuyan Güzel) ve Ömür Atay (Kırmızı Başlıklı Kız).

Borges’ten alınma ‘Kader tekrarlara, çeşitlemelere, simetriye düşkündür’ sözüyle başlamışlar, beş hikaye iç içe girmiş. Film vizyona girmeden bir hafta önce masalın kahramanları Hürriyet Pazar için niye bu filmde oynadılar, neyi oynadılar anlatmışlar.

FARELİ KÖYÜN KAVALCISI ALTAN ERKEKLİ

Klarnetçi Hilmi kayıpları için İstanbul’u suçlar

Film, Fareli Köyün Kavalcısı’na gönderme yapan hikayeyle başlıyor. Altan Erkekli’nin canlandırdığı karakterin adı Klarnetçi Hilmi. TRT radyosunda çalışıyor, ekstralara gidiyor. Ahırkapı’da yaşıyor. Ama Çingene değil! Senarist Ümit Ünal ‘Her aşçı şişman olmak zorunda olmadığı gibi, her klarnetçi de çingene olmak zorunda değil’ diye düşünüyor. Erkekli’nin rolü kilit bir rol. Film onunla başlıyor, onunla bitiyor. Hilmi karakteri diğer öykülerle iç içe giriyor. Bu bölümü bizzat yöneten, senarist Ümit Ünal hikayeyi şöyle özetliyor: ‘Fareli Köyün Kavalcısı, temelde bir intikam hikayesidir. Köyün bütün farelerini kavalıyla büyüleyip götüren kavalcı, parasını alamayınca bu sefer köyün çocuklarını peşine takıp götürür. Hilmi karakteri de hayatındaki tüm kayıplar için İstanbul’u suçluyor ve ‘herkesi’ peşine takıp götürmek istiyor.’

Erkekli, yönetmeni Ümit Ünal’ı övüyor: ‘Çok yumuşaktı. Sesini hiç yükseltmedi. Bu önemlidir, çünkü oyuncular bebek gibidir. Ne kadar sevgiyle yaklaşırsanız o kadar verim alırsınız.’

UYUYAN GÜZEL NURGÜL YEŞİLÇAY

Saliha 100 yıl sonra uyandığında kendisini babaannesi zanneder

Nurgül Yeşilçay projeye ilk dahil olan isimlerden. Yapımcı Erol Avcı senaryoyu göndermiş. ‘Önceleri oynamak istemedim. Çünkü filmi sırtlanacağım roller istiyordum, Eğreti Gelin’deki gibi. Ama senaryodan da çok etkilendim. Bütün kahramanları ben kendim oynamak istedim ama olmaz dediler!’

Filmde Uyuyan Güzel komik bir karakter: ‘Saliha kendini babaannesi sanıyor. 100 yıl uyuduğunu düşünüyor. Uyanıyor, eve gelen hırsızı paşa dedesi zannediyor, aynı zamanda da kocası gibi görüyor. Kadın sıyırmış yani. O yüzden bu rolü oynamak çok zevkliydi.’

Nurgül Yeşilçay, Saliha karakteri için çok çalışmış, defalarca Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne gidip hastaları uzaktan gözlemlemiş, psikologlarla konuşmuş.

KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ İDİL ÜNER

Melek, hain kurtla havaalanında karşılaşır

İstanbul’un kurtlarıyla mücadele etmek zorunda kalan Kırmızı Başlıklı Kız’ı İdil Üner oynuyor. Onu Fatih Akın filmlerinden özellikle ‘Temmuzda’dan hatırlayabilirsiniz. O filmdeki karakterinin adı Melek’ti. Bu filmde de öyle. Bu projeye 5 yıl önce dahil olmuş. ‘Melek, Almancı bir kız olduğu için role beni düşünmüşlerdi. Ama Türkiye’de kriz patladı, film çekilmedi. Geçen sene Ümit Ünal tekrar teklif etti. Çok sevindim çünkü hayatımda okuduğum en güzel beş senaryodan biriydi.’

Hikaye Üner’in sabah saatlerinde hapisten çıkmasıyla başlıyor. Sevgilisi için uyuşturucu kuryeliği yaptığını ve o yüzden hapse girdiğini öğreniyoruz.

Üner, 12 yıldır Almanya’da tanınan bir oyuncu. Bundan sonra teklif geldikçe İstanbul’a geleceğini söylüyor ama taşınmayı düşünmüyor. ‘Benim evim Berlin’ diyor.

PAMUK PRENSES AZRA AKIN

Modern prenses İdil, sokakta sekizinci cüceyle tanışır


Anlat İstanbul, dünya güzeli Azra Akın’ın ilk sinema denemesi. Filmde onun hikayesi babasının ölmesiyle başlıyor. Kötü haberi alan İdil eğitim için gittiği Amerika’dan apar topar İstanbul’a dönüyor. Kötü bir üvey annesi var. Kendini dünyanın en güzel kadını zannediyor ve İdil’i eroinle öldürmeye çalışıyor. Ondan kaçan güzel kız, İstanbul’da sekizinci cüceyle karşılaşıyor. Azra Akın bu projeye nasıl girdiğini şöyle anlatıyor: ‘Geçen sene Türkiye’ye geldim ve ‘ben hayatta ne yapmak istiyorum’ diye düşündüm. Oyunculuğu denemeye karar verdim, ders almaya başladım. Üç ay sonra yapımcı Erol Avcı, Anlat İstanbul filminden bahsetti. Daha hazır olmamama rağmen kabul ettim. Çünkü rol benim karakterime çok yakındı.’

Azra Akın çocukluğunda masal bağımlısıymış. Evde, okulda, yolda kimi bulsa sürekli masal anlattırırmış. En sevdiği üç masal Pamuk Prenses, Rapunzel ve Külkedisi.


SENARİST ÜMİT ÜNAL (40)

Avrupa masallarının İstanbul’da yaşanması fikri hoşuma gitti

Filminizde masalların yalan olduğunu yüzümüze vuruyorsunuz...

- Evet. Çünkü yalanlar, sahteler. Hayal alemi demek yerine masal alemi deriz biz. Ama masalları küçümsediğimi düşünmeyin. Çünkü benim işim de masalcılık.

Bu beş masalı seçmenizin özel bir nedeni var mı?

- Avrupa masallarının, İstanbul’daki hayatların içinde bir kıvılcım gibi parlayıp sönmeleri fikri hoşuma gitti. ‘Türkiye Avrupalı mı değil mi’ diye tartışılırken aramızda Külkedilerinin, Pamuk Prenseslerin, Uyuyan Güzellerin yaşadığını işaret etmek manalı olur diye düşündüm.

Filmin sonunda Altan Erkekli ‘Uyan İstanbul, masal bitti’ diye haykırıyor. Af buyurun biraz eski Türk filmlerinde büyük şehre yeni gelmiş garibanların ‘Yeneceğim ulen seni İstanbul’ diye kafa tutmalarını hatırladım bir an. Sizin de İstanbul’la bir mücadeleniz mi var?

- Tüm İstanbulluların bu şehirle bir mücadelesi var. Yazarken çok farkına varmadım ama çekilirken bir baktım, ‘Anlat İstanbul’un bütün kahramanları bu şehirden kaçmak istiyor. İstanbul sevgi/nefret ilişkisiyle ve karşılıksız bir aşkla bağlı olduğumuz bir yer.

KÜLKEDİSİ YELDA REYNAUD

Transseksüel Banu ayakkabıcıya áşık olur

Yara, Çamur, Kasabanın İncisi, Ateşle Yaklaşma ve Başkalarının Nefesi gibi filmlerden tanıdığımız Yelda Reynaud Avusturya doğumlu. Paris’te tiyatro eğitimi yapmış ve dört yıl Fransız Devlet Tiyatrosu’nda rol almış. Anlat İstanbul’da Banu isimli bir transseksüeli canlandırıyor. Bu teklifi nasıl kabul ettiğini şöyle anlatıyor: ‘Geçen yaz Ümit Ünal, Selim Demirdelen ve Güven Kıraç beni aradılar. Böyle böyle bir rol var, bir transseksüeli oynayacaksın dediler. Ben ‘Neden ben oynayayım? Gidin bir dönme bulun’ dedim. Ama ‘Biz transseksüel olduğu anlaşılmayan birini istiyoruz’ dediler. Birkaç gün sabaha karşı Tarlabaşı’na gidip gözlem yaptım. Nasıl yürüyorlar, nasıl konuşuyorlar diye baktım.’

Yelda Reynaud’nun gerçek hayatta hiç transseksüel arkadaşı olmamış. ‘Ya da bana söylemediler. Çünkü bazıları gerçekten inanılmaz güzel kadın oluyor’ diyor.

Filmdeki transseksüel Külkedisi, kendinden küçük bir ayakkabıcıya áşık oluyor. Masaldaki baykuş, yaşı geçkin bir travesti olarak karşımıza çıkıyor. Üvey anne figürü cinsiyet değiştiriyor ve Külkedisi’ni satan pezevenk oluyor. Kız kardeşler ise mesai arkadaşları...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!