Aşk romanlarının yeni erkek yazarları

Güncelleme Tarihi:

Aşk romanlarının yeni erkek yazarları
OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 22, 2003 00:00

Tuna Kiremitçi iÅŸe ÅŸiirle baÅŸladı, ama şöhreti ‘‘Git Kendini Çok Sevdirmeden’’ romanıyla yakaladı. Fantastik öyküler yazan DoÄŸu Yücel underground piyasada tanınıyordu, ‘‘Hayalet Kitap’’ adlı romanı önünde yeni bir ufuk açtı. Farklı tarzda olsa da ikisi de romanlarında aÅŸkı iÅŸledi. DoÄŸu Yücel heavy metal müziÄŸinden esinlendi.Tuna Kiremitçi ise öğrenciyken bir müzik grubunun üyesiydi. TUNA KÄ°REMÄ°TÇİYakışıklı Yazar tahtının yeni varisiEdebiyata ÅŸiirle baÅŸlayan ve iki ÅŸiir kitabı yayınlayan Tuna Kiremitçi (30), yazdığı ilk romanıyla büyük bir baÅŸarı yakaladı. Üç ayda altı baskı yapan Git Kendini Çok Sevdirmeden, günümüzde yaÅŸanan aÅŸklara ayna tutuyor. Åžiir kitabı yayınlamanın bir uçuruma çiçek atıp onun yankısını beklemek gibi olduÄŸunu söylüyor Kiremitçi. Romanın insanlarla daha çabuk iliÅŸki kurabildiÄŸi görüşünde. Edebiyattaki baÅŸarısı kadar yakışıklılığıyla da dikkat çeken biri Kiremitçi. Kitap kapağındaki fotoÄŸrafını ne kadar beÄŸendiklerini anlatan hayran mektupları almaya baÅŸlamış bile. Ama onun dileÄŸi, kendisinden çok yazdıklarının öne çıkması.Edebiyata ÅŸiirle baÅŸladınız, Ama şöhret romanla geldi. Böyle bir ilgi göreceÄŸinizi düşünmüş müydünüz?- Gündelik konuÅŸma diliyle yazılmış bir roman olduÄŸu için okuyucuyla buluÅŸacağını tahmin ediyordum aslında. AÅŸk zaten kendi içinde belli bir karmaşıklığı barındırıyor. Onu daha karmaşık hale getirmenin anlamı yoktu. O yüzden rahat okunan bir roman oldu. Sanırım ilgi görmesinde bunun da etkisi var.Åžiir kitaplarının çok az sattığı ortada. Romanım da aynı kaderi paylaşır diye endiÅŸe ettiniz mi hiç?- Åžiirin gönderildiÄŸi adresle ne zaman buluÅŸacağını kestirmenin imkanı yok. Romanın, bir de benimki gibi klasik tarzda bir romansa eÄŸer, okuyucuyla daha hızlı buluÅŸma ÅŸansı var. Kitabım yayınlandıktan bir gün sonra okuyucu mektubumu aldım mesela. Åžiirin içe kapanıklığına karşılık, roman daha dışa dönük. Tabii Bilge Karasu tarzında bir romancılık ÅŸiir tadında bir romancılıktır. O tarzın kaderi de ÅŸiir gibi olabilir.HAFIZAMIN TAVAN ARASIGit Kendini Çok Sevdirmeden, daha ismiyle insanları bir ÅŸekilde yakalıyor. Ä°smi koyarken böyle bir düşünceniz oldu mu?-Enis Batur'un Gri Divan kitabındaki bir ÅŸiirden aklımdan kalan, Kemanî Sahak Efendi'nin bir bestesinin ismiydi. Bunu hafızamın tavan arasına kaldırmışım herhalde. Orada uykuya dalmış. Kitabın ikinci versiyonunu yazarken ve hala içime sinmiÅŸ bir isim bulamamışken, birdenbire kitaptaki bir sahneden çıkıp tekrar aklıma geldi. BÃœYÃœK LAFLAR SÖYLEMEMKitapta anlatılan aÅŸklar, günlük yaÅŸamın sıradanlığı içinde geliÅŸiyor ama isim sanki çok daha büyük aÅŸklara aitmiÅŸ gibi bir izlenim veriyor...-Olabilir. Klasik Türk MüziÄŸi'nden gelen bir isim olduÄŸu için 19. yüzyıl atmosferini çaÄŸrıştıran bir tarafı var. Hatta Enis Batur bir yazısında, Git Kendini Çok Sevdirmeden'i yazabilen insanlarken bugün bu pop ÅŸarkılarını nasıl yazmaya baÅŸladık diyordu bir denemesinde. O bakımdan, buradaki karşıtlık benim hoÅŸuma gidiyor. Bir taraftan tam günümüzde geçen bir aÅŸk hikayesi, bir taraftan da ölümsüz aÅŸklardan kopup gelmiÅŸ gibi bir isim. AÅŸk denilen ÅŸey muhtemelen üç bin yıl sonra da bugünkü gibi yaÅŸanacak. Üç bin yıl önce de böyle yaÅŸanıyordu. Belki bunu çaÄŸrıştırdığı için seviyorum ben.Bir aÅŸkta gitmek ya da kalmak... Zor bir ikilem, anlatması da zor oldu mu?-Paul Auster'in sevdiÄŸim bir sözü var, yazı masasına oturduÄŸun zaman mütevazı olacaksın, diye. Ben de hep, bu kitabı okuyacak insanların hiç biri benden daha az zeki deÄŸil diye düşündüm. Dolayısıyla onlara çok büyük laflar söylemeye çalışmam. Ben bize böyle doÄŸrudan büyük laflar söyleyen kitaplardan çok, aynı sözleri daha mütevazı biçimde, insanın iç dünyasından yola çıkarak söyleyen kitapları seviyorum. Ben, okumaktan hoÅŸlanacağım tarzda bir roman yazmak istedim.OKURLARIN ÇOÄžU KADINÄ°lgi görmesini biraz da buna mı baÄŸlıyorsunuz? -Evet. Yazarken okuru düşünmek mi, yoksa düşünmemek gerekir diye bir edebi sorun vardır. Ben açıkçası okurları düşünerek, ama kendimin de o okurlardan biri olduÄŸunu hesaba katarak yazmaya çalıştım.Okur profili hakkında bir fikriniz var mı, mesela genç kızların oranı nedir içlerinde?-Kadın okurlarım daha fazla ama kadınlar zaten daha çok okuyor. Kahramanım da kadın olduÄŸu için ve erkeÄŸin kadın hakkında yazması onlara kışkırtıcı geldiÄŸi için ilgi gösteriyor olabilirler. Sırf kadın kahramanı anlatışımı beÄŸendikleri için kitabımı beÄŸendiÄŸini söyleyen okurlar var.Aşık olma yeteneÄŸimi bu kitabı yazarken keÅŸfettimSon zamanlarda Ahmet Altan, ardından Murathan Mungan kadın dünyasını ele alan romanlar yazdılar. Yeni bir moda mı bu?-ErkeÄŸin kadını anlatması o kadar da yeni deÄŸil! Flaubert'in Madame Bovary'yi, Tolstoy'un Anna Karenina'yı anlattığını düşünün. Son zamanlarda yazılanlara gelince, kadınları anlatmaları kitapların ilgi görmesini kesinlikle saÄŸlıyordur. Hem kadınlar okur çoÄŸunluÄŸunu oluÅŸturduÄŸu için hem de bir erkek tarafından anlatılmaları onlara ilginç geldiÄŸi için. Yazarlar yazarken bunu ne kadar düşünüyorlardır, bunu bilmek benim için mümkün deÄŸil. Benim için bir kadını anlatmanın güzel tarafı, o kahramanın bana uzak bir karakter olmasıydı. Gerçi eÅŸimden, kızkardeÅŸimden, annemden yararlanmışım yazarken, bugün geriye dönüp baktığımda bunun farkına varıyorum. Ben edebiyatın, biraz da keyif verici madde olduÄŸunu düşünürüm hep. Hem yazarken hem de okurken keyif vermesi gerekir. Bir kadını yazmak kadar keyifli bir ÅŸey de yok.Yazmak keyifli, peki ya yaÅŸamak?-Ben yatılı okulda okudum, yatılı okullar çok maço yerlerdir. O maçoluÄŸun da kendine göre bir romantizmi var tabii. O delikanlılık, dostluk, dayanışma. Ama egemen olan maçoluktur. Bu kültürle yoÄŸrulmuÅŸ olmama raÄŸmen kadınlarla iletiÅŸim kurmakta çok zorluk çekmedim hayatımda. Ayrıca bir empati yeteneÄŸim de var herhalde, kendimi karşımdakinin yerine koymakta çok fazla zorluk çekmem. Bunlar da yazarken yer yer iÅŸimi kolaylaÅŸtırdı.BU DA BÄ°R YETENEKAÅŸk üzerine düşüncelerinin ne kadarı yansıdı romanına?-AÅŸk üzerine her ÅŸeyi bu romanda yansıttım dersem, bugüne kadar yazan herkese çok ayıp etmiÅŸ olurum. Kendimde olan ÅŸeylerin ancak baÅŸlangıcını yansıtmış olabilirim. Çünkü aÅŸk insanın hergün yeniden keÅŸfettiÄŸi, yeniden tarif ettiÄŸi bir ÅŸey. Aşık olma yeteneÄŸine sahip olduÄŸumu, aşık olmanın da yetenek olduÄŸunu düşünüyorum herÅŸeyden önce. Kendimdeki bu yeteneÄŸin ilk ipuçlarını ben bu romanda keÅŸfettiÄŸimi düşünüyorum. Bundan sonrakilerde de aÅŸk olacak. En deÄŸiÅŸmeyeceÄŸine güvenebileceÄŸimiz ÅŸeylerden biri de aÅŸk. Temelde insan olarak yalnızız çünkü. Bir baÅŸkasına dokunmak, bir baÅŸkasıyla bütün olmak, Cemal Süreya'nın deyimiyle aÅŸk çiftleÅŸmek deÄŸil tekleÅŸmektir. O tekleÅŸme ihtiyacı, kendi yalnızlığından çıkıp bir baÅŸkasına ulaÅŸabilme ihtiyacı, hayattaki en temel ihtiyaçlardan biri ve bu devam ettiÄŸi sürece aÅŸk ve aÅŸkın getirdiÄŸi sancılar da devam edecek herhalde.Hem yakışıklı hem de iyi bir yazar olunca hayranlar da olacaktır. BaÅŸladı mı hayran mektupları gelmeye?-Evli bir erkek olduÄŸum için ÅŸu an pek bilemiyorum bunu! Okur mektuplarının içinde ciddi edebiyat tartışanlar da var, kapaktaki fotoÄŸrafımı beÄŸendiÄŸini söyleyenler de. Kitabın kahramanıyla hesaplaÅŸan kadınlar da var.Artık kitaplar kadar yazarlar da bir konsept olarak sunuluyor okura. ‘‘Yakışıklı yazar’’ sınıflamasının son temsilcisi gibi görenler var sizi.-Biz lisedeyken KürÅŸat BaÅŸar ilk çıkışını yapmıştı ve bizim kız arkadaÅŸlarımızın elinden kitapları düşmezdi. Biz de okulun delikanlıları olarak bu duruma çok bozulurduk. Sırf bu yüzden KürÅŸat BaÅŸar'ın kitaplarıyla tanışmam çok geç oldu. Yani ters de tepebiliyor bu durum! Fakat artık zevkler deÄŸiÅŸti. Bugün kızlar Cem Yılmaz'ı daha çekici buluyor. Mesela Elif Åžafak söz konusu olduÄŸunda romanları kadar güzelliÄŸinden de söz ediliyor. Sizden de yakışıklı erkek yazar diye söz ediliyor.-Yazar dostum Özen Yula, Elif Åžafak için ‘‘yazdıkları kendisinden daha güzel’’ diyor. Ä°nÅŸallah benim hakkımda da böyle ÅŸeyler söylenir.DOÄžU YÃœCELYaÅŸadığı platonik aÅŸkı yazdıDoÄŸu Yücel henüz 25 yaşında ama ikinci kitabı rafları süsledi bile. Liderinin ismini oÄŸluna verecek kadar devrimci bir babanın, tiyatrocu Erkan Yücel'in oÄŸlu. Ama sosyalist gerçekçiliÄŸi deÄŸil kaçış edebiyatını savunuyor. Edebiyat dünyasının dinozorlarının kendisini farketmemesinden, kitabının hak ettiÄŸi ilgiyi görmemesinden ÅŸikayetçi. Underground'da popüler olmaktan memnun ama köşe yazarları farkedince satışların arttığını bilecek kadar da gerçekçi. Nihayet geçen kasımda piyasaya çıkan Hayalet Kitap'la dikkatleri çekti. Dört buçuk sene okuduÄŸu Dokuz Eylül Ãœniversitesi koridorlarında geçen bu roman, aslında kendi hayatından bir kesiti yansıtıyor.Yazmaya, edebiyata olan ilginiz ne zaman baÅŸladı?-Ä°lkokulda! Cümle kurmayı öğrendiÄŸim dönemde ilkokul defterlerinin arkasına çocuksu ama fantastik hikayeler yazardım. Televizyon ve sinemanın etkisiyle. Yıldız SavaÅŸları, ET gibi filmler sayesinde öyle bir ilgim vardı. Sonra lise yıllarında yazmaya baÅŸladım. Brainstorming (beyin fırtınası) denen derste kağıttan kalemi kaldırmadan aklınıza ne geliyorsa yazın diyordu hoca. Herkes ÅŸiir yazardı, ben hikaye yazdım.Bu derste ne uzunlukta hikayeler yazıyordunuz?-Hikayeler hep kafamda dönüyordu ama onları nasıl kağıda geçireceÄŸimi bilmiyordum. O dersin böyle bir faydası oldu. Ä°lk kitabım Düşler, Kabuslar ve Masallar'daki hikayelerin iki tanesi o alıştırmaların geliÅŸtirilmiÅŸ haliydi. Bu hikayeleri kağıda dökmek nasıl bir duyguydu?-Hayatın anlamını bulmuÅŸ gibi oldum. Ben bunun için yaratılmışım dedim. Yarışmalara katıldım. Önce 1997'de Gençlik Kitabevi'nin hikaye yarışmasında baÅŸarı ödülü aldım. 1999'da Nostromo bilim kurgu dergisinin öykü yarışmasından baÅŸarı ödülü gelince en azından bir kitap çıkarabilirim fikri oluÅŸtu kafamda. Ä°zmir'den Ä°stanbul'a sık sık gelip, elimde dosyayla Unkapanı'nda demoyla dolaÅŸan türkücü gibi yayınevleri arasında dolaÅŸmaya baÅŸladım. Ä°ki sene farklı bahanelerle reddedildim.BÄ°R ALBÃœMLE BÄ°R ÖYKÃœ YAZDIÄ°lk gençlik yıllarında edebiyatta kimlerden etkilenmiÅŸtiniz?-Ä°lkokuldayken en sevdiÄŸim yazar Jules Verne'di. O dönem çıkan macera türü kitaplar vardı. 16. sayfada deÄŸiÅŸik bir seçenek sunarlardı, ÅŸunu yapmak istiyorsan 27. sayfaya atla diye. Okulda okumamız yasaktı bu kitapları. Örümcek Adam gibi çizgi romanları da okurdum. Ondan sonra daha çok yabancı yazarlara ilgi duydum: Boris Vian, Shakespeare, Dino Buzatti, Tolkien, Edgar Allen Poe, Stephen King, Ursula LeGuin. Ä°lla ki fantastik olacak diye bir sınırım yok. Sanırım müzik de size büyük bir ilham kaynağı oldu?-Çok. Pop müzikle baÅŸladım sonra heavy metal devreye girdi. Iron Maiden gibi grupların hikayelerimde de çok büyük etkisi var. Zaten heavy metal de, hikayelerime benzer ÅŸekilde kaçış özelliÄŸine sahiptir. Åžarkı sözleri bana esin kaynağı olabiliyor. Kalem kağıtla yazıyorum, mutlaka arkada bir müziÄŸin çalması lazım. Bir albümle hikaye bitirmek gibi bir yönteminiz de varmış...-Evet, lisede okul dergisi için bir hikaye yazarken 90 dakikalık kaseti koydum. İçinde iki albüm vardı. Kaset bitince hikayeyi de bitirmiÅŸ oldum. Oradan ‘‘AÅŸk, Åžeytan ve Öğesi Üçgeninde Faust’’ çıktı. Ä°lk kitabınız bittiÄŸinde kaç yaşındaydınız?-20 yaşında. Sonunda Çitlembik Yayınevi kabul etti yayımlamayı. Bu baskı undeground piyasada ilgi görünce Stüdyo Ä°mge devreye girdi. Ä°lk kitabı tekrar bastılar. Ä°kinci kitabım Hayalet Kitap'ın da ilk baskısı bitmek üzere. Her gün mail alıyorum, deÄŸiÅŸik okuyucu tepkileriyle karşılaşıyorum. Ä°lk iki ay hiçbir yerde bir eleÅŸtiri görmeyince ilk kitaptaki gibi olacak diye korkmuÅŸtum doÄŸrusu! Daha önce edebiyatta köşelerin tutulduÄŸunu, bu yüzden kitabınızın hak ettiÄŸi ilgiyi görmediÄŸini söylemiÅŸtiniz. Ama ÅŸimdi Hürriyet'e röportaj veriyorsunuz. Bunda bir çeliÅŸki yok mu?-İçerlediÄŸim nokta kitapsızlıktı. ÖrneÄŸin Adam Öykü'ye hikayelerimi yolluyordum. Sürekli reddediliyordu. Oysa o dergide yabancı isimlerin fantastik hikayeleri yayımlanıyordu. Kitabım da ilk dönemde hiç ses getirmemiÅŸti. Buna bozuldum doÄŸrusu. Hakim alanda görünmeniz lazım, birilerinin sizi biraz farketmesi lazım. Ä°lk dönemde sadece dergiler deÄŸil, yayınevleri de sürekli reddediyordu. Dosyanı bırakıyorsun bir sene sonra ve tek cümleyle cevap veriyorlar. Can Yayınları ‘‘dosyanız basılmaya layık görülmemiÅŸtir’’ diye yanıt vermiÅŸti. Saygısız bir yöntem. Ä°yi bir örnek olarak da Metis'i gösterebilirim. Bana iki sayfalık bir rapor verdiler. Gerekçelerini sundular. Bunlar kendimi geliÅŸtirmem için çok faydalı oldu. Türleri karıştırdığımı söylemiÅŸlerdi. Babanız Erkan Yücel devrimci bir tiyatrocuydu. O zamanlar sanatın siyasete hizmet etmesi, sosyalist gerçekçilik çok önemliydi. Siz ise bir kaçış edebiyatını savunuyorsunuz. Aileden ya da çevreden seçtiÄŸiniz yola nasıl bir tepki geldi? -Öyle bir tepki bekledim ama gelmedi. Ben sanatla siyasetin ayrı tutulması gerektiÄŸini düşünüyorum. O tür politik meseleler beni çok cezbetmiyor. Daha çok hayal gücüne önem veriyorum.Anneniz (Şükran Yücel) de edebiyat çevresinden, yazdıklarınızi o nasıl deÄŸerlendirdi?- ÇocukluÄŸumdan beri bana Spielberg derdi. Hep destekledi. Müzik konusunda bir ara dinlediklerimi yadırgadı. Ama heavy metal gruplarının ÅŸarkı sözlerini Shakespeare'den aldıklarını gösterip onu ikna ettim. KAÇIÅž EDEBÄ°YATIBahsettiÄŸiniz bu 'kaçış edebiyatı' nedir? Hayatı sorgulamak bir saçmalıktır düşüncesi mi hakimdir bu türe?- Gençlik yıllarında bizim kuÅŸak özellikle baskıcı eÄŸitim yüzünden bunalımlı bir dönem yaÅŸadı. Kurallar, sürekli sınav sisteminin deÄŸiÅŸmesi gibi durumlar, ÖYS endiÅŸesi hepimizi gerdi. Bu nedenlerle edebiyatta kaçışı buldum. Bilimkurgu, fantastik edebiyat, polisiye, zaman zaman kaçış edebiyatı diye deÄŸerlendirilir. Biraz da hayatın monotonluÄŸundan kurtulmak için yazıyorum. Ama gerçeklerden kaçmak gibi bir ÅŸeyi barındırıyor deÄŸil mi? - Bu, fantastik edebiyat ilk ortaya çıktığı zaman getirilen bir eleÅŸtiri. Artık görüldü ki, bu edebiyat türü içinde yazar aslında büyük bir serbestliÄŸe sahip. Sadece bir kaçış söz konusu deÄŸil. ÖrneÄŸin birçok hikayemde gerçeklikle ilgili çok fazla ÅŸey var. Zaten gerçekliÄŸe karşı bir alternatif oluÅŸturuyorsanız, bu bile politik bir tavırdır. Didaktik bir ÅŸekilde sorgulamaktansa eÄŸlendirici tarzda eleÅŸtiriyor. Kaçış sayesinde gerçeklere saldırmak için güç toplayabiliyoruz.Önümüzdeki dönemde kafanızda ne gibi projeler var?- Åžu anda Hayalet Kitap'ın sinemaya uyarlanması için görüşmeleri sürdürüyorum. Kimse çekmese bile eninde sonunda kendim senaryosunu yazmak istiyorum. Iron Maiden kitabı ÅŸimdilik rafa kalktı. Ama Dream Theater kitabı hazırlıyorum, mayısta Stüdyo Ä°mge'den çıkacak. Asıl kitap projemi ise halen kafamda tasarlıyorum.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!