Ajda savaşı kızıştı

Güncelleme Tarihi:

Ajda savaşı kızıştı
Oluşturulma Tarihi: Haziran 30, 2005 00:14

Fikret Şeneş, televizyondaki programında kendisini ‘şarkı sözü yazarı’ olarak takdim etmediği gerekçesiyle, Ajda Pekkan’a şarkılarını yorumlama yasağı getirdi. Bu olay müzik çevrelerinde yeni bir tartışma başlattı. ‘Bir eserin sahibi onu yaratan söz yazarı ve besteciler mi yoksa yorumlayanlar mıdır’ polemiği giderek alevleniyor.

Ajda Pekkan ile söz yazarı Fikret Şeneş arasındaki ‘Şarkı Savaşı’nda kim haklı? Ünlü söz yazarları ile yorumcular, işte bu konuda fikir ayrılığı yaşıyorlar.

Eserler, eser sahibine aittir

(‘Tahta Masa’, ‘Kahır Mektubu’, ‘Bir Gülü Sevdim’ şarkılarının söz yazarı)

Eserler, eser sahiplerine aittir. Bu şarkılar için de geçerlidir, romanlar için de, şiirler için de... Bir eser sahibine sadece para vererek, pazardan alışveriş yapar gibi onu onore edemezsiniz. Bir eser sahibinin hem maddi hem de manevi hakkı vardır. Hatta manevi hakkı daha da kutsaldır.

O eseri çalarken, söylerken eser sahibini onore etmek bir erdem ve borçtur. Bu ülkede bu yapılmadığı için yıllardır şarkıcılar vitrinde ve sahnelerde, söz yazarları ile bestecilerse inadına mezarlıklarda hatırlanır. Örnekse; işte bir Melih Kibar, Avni Anıl, Aşık Mahzuni Şerif ve en son Kazım Koyuncu...

Eserler, yorumculara aitse, bütün romanların üzerinden romancıların adlarını silelim! Parayı veren düdüğü çalar mı! Düdük ile müzik arasında fark yok mu!

Fikret Hanım davasını kazanır

(‘Tanrım Beni Baştan Yarat’, ‘Baharı Bekleyen Kumrular Gibi’, ‘Dilek Taşı’ şarkılarının söz yazarı)

Fikret Hanım, yerden göğe kadar haklıdır. Davasını mutlaka kazanır. Yıllardır eser sahipleri olarak, haklarımıza saygı gösterilmesi için savaşıyoruz, yine de karşılığını alamıyoruz.

Bunun için yorumcuların maddi-manevi her konuda dikkatli olmaları gerekir.

Her ikisi de haklı

(Müzik Yorumcuları Birliği Derneği eski Başkanı)

İnsanlar, kasetçiye gidince ‘Fikret Şeneş’in sözlerini yazdığı kasetler var mı’ diye sormuyor, ‘Ajda Pekkan’ın kasetleri var mı’ diye soruyor. Tamam, kanun önünde Fikret Hanım haklı ama Ajda Pekkan da haklı. Yani ‘Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan’ misáli...

‘Samanyolu’ şarkısını dünyaya sevdiren Berkant, geçinmek için hálá sahnelerde... Şarkının İngilizcesini söyleyen David Alexander Winter ise Avrupa’nın en zengin sanatçıları arasında! İş sonunda Telif Hakları Yasası’na dayanıyor.

Bu nedenle eserlerinin tam karşılığını alamayan söz yazarları ve besteciler, hiç olmazsa manevi olarak haklarını almalı! Bu olay bana biraz reklam gibi geldi! Ajda ve Fikret Hanım, günlerdir gazetelerin manşetlerinde!

Bizde yorumcu hep ön planda

Böyle durumlarda etle tırnak misali yorumcuyla söz yazarı ve besteci hep bir arada olmalı. Aynı havayı solumalı. Ne yazık ki bizde hep yorumcu ön plandadır, biz üretenler arka plánda.

Üretici, manevi olarak tatmin edilemiyor, hiç olmazsa manevi yönden tatmin edilmeli.

Bestecinin kim olduğunu ancak meraklısı bilir

Bugün dünyanın neresine giderseniz gidin ‘Strangers in the Night’ denildiğinde akla eserin bestecisi değil, yorumcusu olan Frank Sinatra gelir. ‘Melankoli’ denildiğinde de bestecisi olarak ben değil, yorumcusu olan Nükhet Duru akla gelir. Bestecisinin kim olduğunu ancak meraklısı bilir.

Şarkılar genellikle yorumcularıyla bütünleşir. Elbette, eser sahibinin izni olmadan yorumlanamaz. Fikret Hanım, o dillere yerleşen fevkálade sözlerini yerli bestelerin üzerine değil, yabancı şarkılara yazmıştır. Ama gerçekçi olmak gerekirse, eser üzerinde hem söz yazarının hem de yorumcusunun hakkı vardır. Ama şarkıyı yaratanlar, en azından manevi olarak haklarını almalıdır.

Üreticiler hep mağdur ediliyor

(‘Beraber Yürüdük Biz Bu Yollarda’, ‘Fırtınalar’, ‘Ben Adam Olmam’, ‘Devlerin Aşkı Büyük Olur’ şarkılarının söz yazarı)

Bir şarkının sahibi yorumcuları değil, üreticileridir. Ve ne yazık ki ülkemizde üretici hep mağdur edilmiştir.

Avrupa’da tek şarkıyla şöhret olan bir söz yazarı, bunun karşılığında rahatça bir villa alabilmektedir. Bugün Türkiye’de sadece söz yazarı olarak evini geçindiren 3-5 kişi vardır. 10’u bulmaz.

Bugüne o şarkılarla gelmedi

Önce şarkını ver sonradan da yasakla. Bunu mantığım kabul etmiyor.

Kayahan da bir ara Nilüfer’e şarkılarını yasakladı. Sonra ne oldu? Hiç. Bu ülkede ben olmasam, Sezen Cumhur Önal olmazdı. Sezen bana şarkı yazmasaydı, bir başkası çıkıp yazardı.

Ajda Pekkan, bir sanatkárdır, bir güzellik abidesidir, bir meslek savaşçısıdır. Bugünlere sadece Fikret Şeneş şarkılarıyla gelmemiştir! Madem öyle, söz yazarları bundan böyle kendileri yazıp, kendileri söylesinler.

Araya girip iki dostu barıştırırım

Yıllar önce Mehmet Teoman imzalı şarkılarla adını zirveye yazdıran Nükhet Duru’nun Teoman’la yolları ayrılınca, ‘Nükhet Duru, biter. Bundan sonra ayakta duramaz’ diyenler çıkmıştı.

Ancak yoluna Ali Kocatepe imzalı şarkılarla devam eden sanatçı, zirvedeki yerini korumayı başardı. Duru, Ajda Pekkan-Fikret Şeneş tartışmasıyla ilgili şunları söylüyor:

‘Söz yazarı olmasa yorumcu olmaz, yorumcu olmasa söz yazarı olmaz. Bunlar birbirini tamamlayan unsurlar. İki sanatçının birbirini tamamlaması çok önemli bir olay. Keşke, sevgili Ajda programında biraz daha dikkatli olsaydı, Fikret Hanım’ın gönlü kırılmazdı.

Olayın bu kadar büyümesi, bana yakında barışacaklarının sinyali gibi geldi. Onlar barışmasa da ben araya girip, iki eski dostu barıştırırım.’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!