Abazoğlu: İsterlerse otomobil bile tasarlarım

Güncelleme Tarihi:

Abazoğlu: İsterlerse otomobil bile tasarlarım
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 05, 2004 00:51

‘Yaratıcı güç her alanda kendini gösterebilir’ diyor Cengiz Abazoğlu. Ona göre sınır çizmek çok yanlış. Bir tasarımcı giysi tasarlıyorsa neden otomobil de yaratamasın ki? Yeni koleksiyonu Deep Blue'nun defilesine sponsor olan Volkswagen sayesinde otomobilleri de ilham kaynağı olarak görmeye başlamış. Hatta bizim için bir tane tasarladı bile.

Hayır bu gazetenin amacını unutmadım. Hafızam yerinde ve şuurum açık. Yazıları da karıştırmadım çünkü daha o kadar sersemlemedim. Tatlı canım böyle istediği için de olmadı. Sebebi var. Bir modacıya co-pilotluk yapmış olmamın otomotiv sektörüyle sağlam bir bağı var. Üstelik renkli de bir konu... Hep şirket yöneticileri ya da otomobilcilerle görüşecek değiliz ya. Bu hafta da yaptığı işi ucundan otomotive bulamış bir isimle birlikte olalım istedik. Moda dünyası ve otomotiv dünyası zaman zaman kısa süreli de olsa bir araya gelir. Örtüşen konseptler sponsorlu defilelerin yolunu açar. Modacı Cengiz Abazoğlu'nun 2004 İlkbahar-Yaz defilesi de böyle bir ortaklığın ürünü olarak ortaya çıkıyor. Doğuş Otomotiv ikinci kez modacıya sponsor oluyor ve Abazoğlu'nun ‘‘Deep Blue’’ isimli okyanus ve denizin derinliği temalı defilesini Volkswagen'in suların içinden geçebilen ama su geçirmeyen modeli Touareg ile bütünleştiriveriyor. Üstelik defilenin tüm geliri hayırlı bir iş için harcanıyor ve TOÇEV Vakfı'na bağışlanıyor. Bana da bir tasarımcı ile otomobil tasarlamak üzerine laflamak düşüyor.

Yeni koleksiyonunuzu anlatır mısınız?

Deep Blue koleksiyonum. Yaptığım bir seyahatte dalış dersi aldım. Ve orada gördüğüm manzara inanılmazdı. Rengarenk balıklar, mercanlar, deniz kabukları... Su yüzüne çıktığımda ‘‘buldum’’ dedim. 2004 koleksiyonumda denizaltını işleyeceğim. Deniz yıldızları, balık figürleri, mercanları işlemelerde kullandım. Yumuşak bir görüntü oldu. Kuyruklar var, elbiselerin eteklerinde volanlar var. Dalgaları anımsatıyor. Onun dışında basene oturan ve aşağı doğru açılan balık formlu etekler var.

Eyvah o model kalçaları çok geniş gösterir, ancak baseni çok dar kadınlar giyebilir.

Evet ama ben de o bakımdan çok şanslı bir modacıyım çünkü yeni neslin tercih ettiği bir atölyeyim. Mezuniyet dönemlerinde ya da 35, 40 ya da 50 yaşında bile olsa günümüzde biliyorsunuz artık liposuction, mezoterapi, LPG gibi yöntemlerle o kusursuz görüntüyü artık kadınlar yakalıyorlar.

Tema denizaltı ise renkler de çok baskın olmalı.

Çok multicolor bir koleksiyon oldu. Orada yine denizin altındaki sarılar, balıklardaki o yeşiller, fuşyalar... O tonlarc gittim. Ve benim klasikleşmiş, her defilemde kendimi daha özgür hissettiğim o konsept bölümünde bu sezon tasarımsal anlamda biraz daha cesurum. Orada davetlileri büyük bir şov bekliyor bu sezon. Orada büyük bir sürpriz var. Heykeltraşlarla çalıştım. Bazı tasarımlarımı kendi atölyemde üretemeyecektim. Onlar için profesyonel yardımlar aldım.

Bu kez podyumda sadece mankenler olmayacak galiba.

Kalabalık bir kadro olacak. 30 kişilik bir model kadrosu var. Ama defilenin konsepti su altı ve Touareg'in su geçirmez farları, su sızdırmaz kapıları, derin sulardan geçebiliyor olması konseptle çok uyuştu. Ve evet bu kez podyumda sadece mankenler değil Touareg de olacak. Herkes bana ‘‘baş mankenin kim’’ diye soruyor. Ben bu seneki baş mankenimi açıklayayım size: Touareg. Böylece bu tartışmalara da son vermiş olayım. Belki ona bir tuvalet yaparım finalde belli olmaz.

O bölüm tamamen şova yönelik peki ya diğer bölümler?

Diğer bölümlerde de hep giyilebilir kıyafetler var. Çok dinamik genç bir koleksiyon oldu. Zaten elim çok klasik şeylere gitmiyor. Daha çağdaş, yaratıcı, yenilikçi olmaya çalışıyorum. Aslında bu manada benim otomotiv sektöründe Doğuş Otomotiv'le ikinci işbirliğim. Onlar da yenilikçi, çağdaş, dinamik, marka değeri yüksek bir firma. Örtüşüyoruz. Bir tarafta moda, bir tarafta otomotiv, fakat her ikisinin de yarıtıcı beyinlere ihtiyaçları var. Her ikisinde de tasarım var. Teknolojinin tüm o geniş yelpazesini ben modada, onlar da otomotiv sektöründe kullanıyor. Aslında örtüştüğümüz çok nokta var. Orada da tasarımcılar var, otomobillerin bir farını değiştiriyor ve moda yaratabiliyor kendi sektöründe.

Moda ve otomotivin buluşmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Evet benim için bu çok önemli. İkinci kez böyle büyük bir firmanın modaya destek vermesi Türkiye tekstil dünyasının hangi konuma çıktığını gösteriyor. Aslında bütün bu yapılan şovların çıtasını yükseltiyor. Farklı büyük kuruluşlarla modanın birbirine çok entegre olduğunu, içiçe geçtiğinin mesajlarını veriyor. Ben de böyle bir misyon yüklendim aslında yaşadığım ülkede. Türkiye'de ilk sponsorlu defileleri, böyle büyük uluslararası firmaların modaya destek verdiği defilelerin öncülüğünü yaptım. Sonra da bunun takibi gelmeye başladı. Ben bu bakımdan o kadar gurur duyuyorum, o kadar seviniyorum ki, kendi sektörümü yukarı çıkartıyor. Çünkü yurtdışında moda haftalarında çok alışağız büyük firmaların moda organizasyonlarına sponsor olup destek vermelerine.

Otomobil de moda gibi geçmişe dönüyor

Moda ve otomotiv sektörü her an kendini yenileyen teknolojilere sahipler, modada yeni kumaşlar ve dikim teknikleri keşfediliyor; otomotiv sektöründeki gelişimin hızına yetişmek mümkün değil. Bu ortak noktaları. Bir de moda artık her yerde otomobillerin de modası var. Otomobildeki trendlerden bahsedecek olursak siz tasarımcı gözüyle neler söyleyebilirsiniz?

Evet tabii, yaşam şeklimizin bile modası var. O kadar hayatımızın içinde ki çok da büyük bir sektör. Otomobillerde ise bir kaç senedir yuvarlak hatlardan daha sert hatlara geçiş var sanki. Aslında modada da öyle. Daha geometrik hatlar var giysilerde. Birbirlerinden çok etkileniyorlar. İç döşemesi, kumaşları. Onlar da doğal kumaşlar kullanmaya başladılar. Vücuda hava aldıran konforlu hissettiren terletmeyen döşemeler. Biz de öyle malzemeleri seviyoruz, giydiği zaman kadın rahat etsin. Çok ortak noktası var. Modadaki retro akımı otomobilde de geçerli. Örneğin eski Volkswagen kaplumbağa bugün New Beetle adıyla yenilenmiş olarak karşımıza çıkıyor. Eski modeller revize edilerek yaşatılıyor. Başka markalarda da bunu görmek mümkün. Bir döneme damgasını vurmuş imzasını atmış modellerini, farklı tasarımlarla günümüzde de efsaneleştiriyorlar. Otomobilleri yaratan ve firmaların en çok önemsedikleri, hatta kimi zaman birbirlerinden transfer ettikleri tasarımcılar var. Aynı bizim sektörümüz gibi. Modanın her dalından her birim birbirinden etkileniyor. Bir otelin lobisinden etkilenip bir giysi üretebiliyorum mesela.

Bir otomobilin tasarımından etkilenip bir giysi üretebilir misiniz?

Evet kesinlikle. Yürüyen bir kadının dalgalanan saçından etkilenip ilham alabileceğim gibi bir otomobilin armasından, jantlarından, çeliğin sertliğinden, dinamikliğinden, etkilenebilirim. Onlarla bir tuvaletin boşunun oluşturabilirim. Birebir aynı olmaz ama stilize edebilirim. Ne var biliyor musunuz? Modacıların radarları aslında her an açıktır. Otomobilden de ilham alınabilir tabii. Kafanızda hep fotoğraflar oluşuyor. Ve onları beyniniz bir yere kaydediyor. Yeri geldiği zaman eskize döküyorsunuz.

Yeni nesil otomobillerde çok farklı renkler kullanılıyor. Gerek iç tasarımında gerek dışında. Tasarımlarında renkleri öne çıkartan bir modacı olarak bunu nasıl buluyorsunuz?

O kombini çok güzel yaratıyorlar. Mesela dışı siyah bir otomobilin içine kırmızı deri döşeme kullanıyorlar. Ya da ön panele bir leke atıyorlar. Bunlar yaratıcılığın sınırlarının olmadığını gösteriyor.

Abazoğlu'ndan biraz hi-tech biraz romantik oto tasarımı

Daha önce dünyada bunun örnekleri yaşandı. Örneğin Armani Mercedes-Benz'in CLK modelinin iç tasarımını yaptı. Beymen de Türkiye'de Renault 19 için yapmıştı.Siz de bir otomobilin iç tasarımını üstlenmeyi düşünür müsünüz?

Teklif gelirse tabii düşünürüm. Ayakkabı, çanta tasarımı yapıyorum, dekorasyon yapıyorum. böyle bir teklif olursa neden olmasın.

Peki hemen şimdi bize bir otomobil tasarlar mısınız?

Uzun ve tek kapılı spor bir araç olabilir. Kapıları arkaya doğru geçen sürgülü olabilir. Koltuk benim için çok önemli. Çok konforlu bir koltuğu olabilir. Dayanacağı yerde özel tasarım bir kumaşla ya da deriyle patchwork yapabilirim. Şu an oluşturuyorum. Hiç kalem kağıt olmadan afaki olarak. Ön panel hep tek parça olur. Ben onu asimetrik iki parça haline getirebilirim. Hız göstergesi ön panelin tamamen dışında çok pahalı bir saat gibi durabilir. Ortasında VW amblemi olabilir. Arka lambalarını normal standart haliyle değil de üç bölüm olarak birbirine çapraz geçebilir. Biraz hi-tech bir görüntü. Ama içine de mutlaka romantik bir dokunuş katarım. Renklerde bir yumuşaklık mutlaka olur. Ülkemde de belki böyle bir şeye ön ayak olabilirim. Yaratıcı beyin dünyanın her yerinde aynı, önemli olan ona sunulan imkan...

Defilenin geliri TOÇEV’e

Bu defilenin geliri TOÇEV'e bağışlanıyor bildiğim kadarıyla. Az önce marka değelerinden bahsettiniz. Bir marka olarak bir takım sosyal sorumluluk projelerinin içinde olmak da gerekiyor elbet.

Ben her sezon yaptığım defilelerimde sosyal bir misyonumun olmasını şart koşuyorum. Özellikle eğitime destek veren vakıflarla biraraya gelmeyi arzu ediyorum. Bu şekilde amacına ulaşıyor, ben de yardım yapma gururunu yaşıyorum diyebilirim. Çok mutluluk veriyor. Adıyaman'da bir çocuk parkım var. Orada bir okulu baştan sona yeniledik. Bilgisayarları var şu an. Okulun ilk fotoğraflarını gördüğüm zaman gözlerim dolmuştu. Onları o şartlarda görmek üzücü. Hepsi çocuk neden o imkanlara sahip olmasın.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!