400 erkekle 4 yıl tek başına

Güncelleme Tarihi:

400 erkekle 4 yıl tek başına
Oluşturulma Tarihi: Ocak 07, 2013 00:00

Feriha Sanerk... O, Türkiye’nin ilk kadın emniyet müdürü... Avrupa’da kadın polis bile yokken emniyet müdürlüğüne yükselerek neredeyse bir imkansızı başardı.

Haberin Devamı

FOTOĞRAFLARLA FERİHA SANERK

Ve hayatı TRT’de yayınlanacak “Tarihe Adını Yazdıran Kadınlar” projesi kapsamında belgesel haline getirildi. Ancak kendisi çekimlerin tamamlandığını göremedi. “O benim rol modelim” diyen torunu viyolonsel sanatçısı Julide Canca Eke ile belgeselde anneannesini oynayan tiyatrocu Elif Tayhan, Kelebek için bir araya geldi; projeyi ve tarihe adını altın harflerle yazdıran Sanerk’i anlattı.

Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne 1941’de ilk kız öğrenci olarak girdi. 400 erkek öğrencinin içinde tek kız olarak 4 yıl boyunca okudu ve başarıyla mezun oldu.
Çok istemesine rağmen ilk kadın kaymakam olamadı. Yılmadı büyük mücadeleler sonrası Emniyet Müdürlüğü’ne komiser muavini olarak girdi. Polis Enstitüsü kurslarına katıldı, onca erkeğin arasından sıyrılıp atışta en iyi dereceyi elde etti.
Emniyetin açtığı ilk dedektiflik kursunu da birincilikle tamamladı. 1951 yılında engelleri Danıştay kararıyla aşarak Türkiye’nin ilk kadın emniyet müdürü olmayı başardı. 30 yıl boyunca mesleğini hakkıyla yaptı ve Feriha Sanerk adını Türk tarihindeki “kahraman kadınlar” listesine yazdırdı.
TRT’de yayınlanacak olan “Tarihe Adını Yazdıran Kadınlar” projesi kapsamında hayatı belgesel oldu. Fakat kendi belgeselini izleyemeden 2010 yılının Kasım ayında aramızdan ayrıldı.
“O benim rol modelim” diyen torunu viyolonsel sanatçısı Julide Canca Eke, “Tıpatıp anneannemin gençliği” dediği, belgeselde anneannesi rolünü oynayan tiyatrocu Elif Tayhan’la Kelebek için bir araya geldi; projeyi ve tarihe adını altın harflerle yazdıran Feriha Sanerk’i anlattı.

BELGESELDE FERİHA SANERK'İ ELİF TAYLAN CANLANDIRDI FOTO-GALERİ

HAYAT ÖYKÜSÜ BENİ BÜYÜLEDİ
“Aliye”, “Dur Yolcu” ve “Hepsi Bir”in de aralarında olduğu 15 televizyon dizisi ile “Takva” ve “Hababam Sınıfı Askerde” gibi ses getirmiş sinema filmlerinde oynayan, Tiyatro Yokki’nin de sahibi olan Elif Tayhan, projeye Katre Yapım’ın sahibi Mustafa Karadiş’in attığı bir elektronik posta ile dahil olmuş. Tayhan, Feriha Hanım’ın hayatını okuduktan sonra inanılmaz heyecanlandığını söyledi:
“Feriha Hanım’ın hayatını büyülenerek dinledim. Hayran kaldım. ‘Kesin oynamak istiyorum’ dedim. Orada hemen sözleşmeyi yaptık. Bir ay sonra da çekimlere başladık. Feriha Hanım’ın kıyafetlerini giydiğim andan itibaren artık ben Elif değildim. Onu kendi iç dünyamda hissettim. Hayatımda hiç silahı elime almamıştım. Ben Feriha Hanım’ın orijinal silahı olan 1950 Smith Wesson ile Etiler Poligonu’Nda 30 el silah atışı yaptım. O dönemde şimdiki gibi kulaklık, kabin ve gözlük yoktu. Yönetmenimiz ‘Gerçekten atacaksın’ dedi. ‘Hocam nasıl yapacağım’ dedim. ‘Bak Feriha Hanım nasıl yapmış, sen de yaparsın. Sen artık Elif değil Feriha Hanım’sın’ dedi. ‘Ya Allah Bismillah’ dedim ve silahı ateşledim. İlk iki atış sonrası herkes hayretler içinde kaldı. Atışların ilkinde hedefi kalbinden, ikincisinde kafasından tam isabet vurdum. Sonra beni durdurabilene aşk olsun. Tak tak tak tak.”

FERİHA HANIM, ORİJİNAL KIYAFETLERİNİ GÖNDERDİ
“Tayhan sözlerine şöyle devam etti: “Feriha Hanım bana orijinal emniyet müdürü kıyafetlerini gönderdi çekimlerde kullanmam için. Sanki benim üstüme göre dikilmiş gibiydi. Benim kalıplarımın aynısı. Kol, belin oyuntusu, etek, inanamadım. Annemin gençlik kıyafetleri bile bana olmaz. Bedenimiz aynı değil ama Feriha Hanım’la her şeyimiz aynıymış, birebir. Çok farklı bir duygu. İlk defa oynadığım bir rol, beni Elif olmaktan çıkardı. Gerçekten Feriha’ydım çekimlerde.”

BENİ İZLEMESİNİ ÇOK İSTERDİM
“Çok cesur, idealist ve bir o kadar da duygusaldı. Onu ben de oynayınca hissettim. Bu duygusallığını öyle dizginleyen, baskılayan bir kadın ki hep güçlü durmaya çalışmış. Erkekler dünyasında tek başına savaşan bir kadın. Öğrencilik yıllarında içinde asi bir ruh var ve çok inatçı. O sahneleri çekerken kendi hikayemi gördüm. Annesine küsüyor, yemek yemiyor, odasına kapanıyor, ağlıyor. Bir de dediğini mutlaka kabul ettirmek gibi bir özelliği var. Beni izlemesini ve onun eleştirilerini duymayı çok isterdim. Ama ne yazık ki Feriha Hanım’la tanışma şansım olmadı. Aslında çekimler bittikten sonra kendisini ziyarete gidecektik. En çok beni üzen Feriha Hanım’ı çekimlerin bitmesine yakın kaybetmiş olmak. Maalesef ömrü yetmedi, belgeseli birlikte izlemek kısmet olmadı. Keşke yaşasaydı ve gala gecesi o sahnede birlikte olsaydık. Nur içinde yatsın. Sürekli bir mücadele ki beni en çok etkileyen kaymakam olamamasıdır. Keşke olabilseydi.”

SINIFTAKİ ERKEKLER ANNEANNEMİ DIŞLAMIŞ
Feriha Sanerk’in torunu viyolonsel sanatçısı Jülide Canca Eke de anneannesi gibi ilklerden. Kadınlardan oluşan Türkiye’nin ilk klasik orkestrası Feministanbul’un kurucusu.
Anneannesiyle arasında çok özel bir bağ bulunduğunu belirten Eke, anneannesinin yıllarca erkeklerin dünyasında tek kadın olarak savaştığını belirtti:
“Özellikle Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde ilk kız öğrenci olmanın büyük sıkıntısını yaşamış. Sınıftaki erkekler onu dışlamışlar. Uzun bir süre teneffüslerde tek başına oturmuş. Pencereden dışarıyı seyredermiş. Aylar sonra ikinci sınıflar ‘yazık kıza, gidelim de arkadaşlık edelim’ demişler. İşte ne olduysa o zaman olmuş. Birinci sınıflar, ikinci sınıflarla kavgaya tutuşmuşlar, ‘Bizim sınıfımızdaki arkadaşımızı çalamazsınız’ diye. O da genç ve hoş bir kız. Mektup yazanlar, hayranlık duyanlar. Ömrünün sonuna kadar unutamayanlar bile vardı.”

GAZOZ PARASINDAN DOĞAN BİR AŞK
“Anneannem o dönemde emniyet müdürü olabilmek için Polis Enstitüsü’nde açılan uzmanlık kursuna devam etti. Kurs bitimi anneannem herkese gazoz ısmarladı. Parayı ödemek için gittiğinde, satıcı büyükbabamı gösterip ‘şu bey ödedi’ demiş. İşte orada yakınlaşmışlar. Büyükbabam da emniyet müdürüydü.”

BİRLİKTE BEKAR EVİ TUTMUŞTUK
“Anneannem çok espriliydi. Hem hazır cevap hem de zekiydi. Ondan büyükler bile saygıdan ‘abla’ derdi. Bizim ilişkimiz çok özeldi. Viyana’da okurken altı sene boyunca en çok yanıma o geldi. Bilkent’te okurken çok sıkıldım yurttan, evini kapatıp geldi birlikte bir bekar evinde yaşadık. O derece yakındık.

Haberin Devamı

JÜLİDE CANCA EKE: “TABUTUMU TÜRK POLİSİ TAŞISIN” DERDİ
“Düşünün ki Avrupa’da kadın polis dahi yok o dönemde. Anneannem kadın emniyet müdürü oldu. Anneannem son döneminde ‘Aman geldik gidiyoruz ne oldu işte’ diyordu. Ben de ‘Anneanne, herkes geliyor gidiyor ama sen tarihe adını yazdırdın’ dedim. Düşündü şöyle, ‘Doğru söylüyorsun’ dedi. Bu projeyle artık tanımayanlar onu seyredip ilham alacaklar. Anneannem bu projeyle ölümsüzleşti. ‘Ne zaman izleyeceğim bunu’ dedi ama izleyemedi. 87 yaşında, 19 Kasım 2010’da vefat etti. Vasiyetinde ‘Benim tabutumu Türk polisi taşısın’ dedi. Belgeselde anneannemi göreceksiniz, ondan birkaç ay sonra ölmüş olduğuna inanamayacaksınız.”

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!