4 yaşında bineceği otomobili çizerdi

Güncelleme Tarihi:

4 yaşında bineceği otomobili çizerdi
Oluşturulma Tarihi: Nisan 07, 2005 01:02

Can Artam, kırmızı beyaz, Türk bayraklı kaskı ile Formula 1 yolunda, saatte 300 kilometreye yaklaşan hızla ilerleyen bir Formula pilotu. Ya da şöyle mi desek; o Formula 1 yarışlarına girmesi an meselesi olan ilk ve tek Türk.

Yurt dışındaki başarılarını uzun zamandır heyecan ve gururla takip ettiğim Can Artam’la bir gün ansızın yollarımız kesişti. Çok da güzel oldu. Biz de bu kesişme durumuna ilgisiz kalmadık, Can’la ve annesi Arzu Hanım’la oturup, yakında ülkece ‘yürü be, kim tutar seni koçum’ diye arkasından bağıracağımız Can’ın yarış hayatını konuştuk.

Daha 4 yaşında yaptığı her resimde, Formula otomobillerini çizen Can’ın, bu sene Ağustos’ta Türkiye’de yapılacak yarışta start alacak ilk Türk olma ihtimali ise bence bu keyifli sohbetin en heyecan verici kısmıydı.

Ailemden gizli yarıştım

- Nasıl başladı bu ‘dört teker’ merakı?

Can:
Aslında otomobillere uzak bir çocukluk geçirmedim. Hatta babamın otomobil sporlarına olan ilgisi yüzünden otomobillerin içine doğmuşum diyebilirim.

Arzu A.: Daha bebek diyebileceğimiz, 4-5 yaşlarında Can yaptığı hemen hemen her resimde otomobil çiziyordu. Hem de pistiyle, sürücüsüyle... Sponsor isimlerine kadar yazıyordu. Tabii bunda babasının etkisi büyük.

- Böyle bir ortamda büyüyüp de otomobillere ilgisiz de kalabilirdin ama?

Can:
Ama kalmadım. Hatta ilk yarış izlediğim günden beri bu işi yapmak istiyordum. Biliyor musun, babam hiç istemedi yarışmamı! Önceleri hep karşıydı.

- Yarışçı bir baba, oğlunun yarışmasına karşı çıkıyordu öyle mi?

Can:
Evet tam da öyle. O, üniversiteyi bitirip iş hayatına atılmamı istiyordu. Çok uzunca bir süre babamdan gizli yarıştım. Tabii annemden de.

Arzu A.: Evet babası Can’ın yarışmasına karşıydı, çünkü Can için çok başka bir kariyer hayal ediyordu. Bu yüzden yurt dışına işletme okumaya gönderdik onu.

- Ama o bankacı, işletmeci vs. olacağına gitti yarışçı oldu öyle mi?

Arzu A.:
Evet ama okulunu da bitirdi. Bir gün bana, yarışmasını istemediğimi her fırsatta söylediğim ve karşı çıktığım için, ‘Çok egoistsin’ dedi. ‘Sen korkuyorsun diye bana engel olmaya çalışıyorsun. Ben mutlu olduğum şeyi yapıyorum’ diye devam etti. O zaman gerçekten, onun uzak kaldığında, lastik kokusunu, pistleri nasıl özlediğini hatırlayıp, yanlış yapıyorum diye düşündüm. Sonra da kabullenmekten başka şansım kalmadı zaten.

- Peki baba nasıl kabul etti?

Can:
Artık babamın da yarıştığımı bilmesini istiyordum. Çünkü bu konuda beni en iyi anlayabilecek insandı. O zamanlar Amerika’da yarıştığım şampiyonanın, şampiyonluk kupasını, babama babalar günü hediyesi olarak götürdüm. O gün bu işte ciddi olduğumu, başarılı olabileceğimi ve bana engel olamayacaklarını anladı sanırım. Şimdi en büyük destekçilerimden biri.

Yarışa kartingle başladım

- Peki neden ralli değil de F1?

Can:
İlk bindiğim yarış otomobili Emre Yerlici’nin otomobiliydi. Ve o zamanlar ben de ralli yapmayı hayal ediyordum. Annemin otomobilini kaçırıp arkadaşımla yol notları çıkarıp Belgrad ormanında gazlıyorduk. Her şey Amerika’ya okumaya gittiğimde değişti. Orada kartingle başlayan yarış hayatım beni F1’e yönlendirdi. Yani etrafımda Karting yapan çok yetenekli çocuklar vardı ve insanlar onlara F1’de yarışması muhtemel yetenekler olarak bakıyorlardı ve ben de onların arasındaydım.

- Bir yandan okul, bir yandan yarışlar... Zorlanmadın mı?

Can:
Tabii zorlandım. Ama okulumu bitireceğime dair aileme söz vermiştim. Sözümü de tuttum. Üstelik 4 senelik okulu zamanında bitirdim.

- Bildiğim kadarıyla Formula 1’de yarışan üniversite mezunu pilot yok...

Can:
Çok önceki sezonlarda varmış. Şimdi ise daha çocuk yaşlardan sadece bu iş için yetiştirilen insanların ne yazık ki böyle bir şansı yok. Bir çocuğun Formula 1’de başarılı olup olamayacağı 16-17 yaşında belli olur. Başarılıysa bir karar vermesi gerekir.Ve eğer bu işi yapmaya karar vermişse yani tüm motivasyonunu, tüm zamanını Formula 1 de yarışmak üzerine yoğunlaştırırsa da okula zaman kalmaz.

- Yani Formula 1’de yarışırsan, ki tüm kalbimle bunu istiyorum, ilk Türk olmanın yanında ilk üniversite mezunu pilot da olacaksın öyle mi?

Can:
Galiba öyle. Üniversite okumak beni zaman ve yaş açısından olumsuz etkiledi ama çok büyük artıları da var.

- Daha önce başlamış olsaydın belki de şimdi seni çoktan Formula 1’de izlemiş olacaktık?

Can:
Evet. Ama her şeyin doğru bir zamanı olduğuna inanıyorum ben. Benim için doğru zaman da yaklaşıyor. Mesela Formula 1’in Türkiye’de yapılacak olması herkesi çok heyecanlandırıyor. Ama herkes keşke bir Türk de yarışsaydı ne güzel olurdu diyor.

İstanbul’da start alabilirim

- Biz bu sene Türkiye’de yapılacak Formula 1 öncesindeki açılış yarışı olan Formula 2’de seni izleyeceğiz. Peki Formula 1’de yer alma ihtimalin var mı?

Can:
İhtimal soruyorsan var elbette. Öncelikle Formula 2’de sezona iyi bir başlangıç yapmam ve kendimi göstermem lazım. Bundan sonra ise sponsorlar, politik ve diğer bağlantılar çok önemli. Federasyonun, devletin ve sponsorların desteği şart. Şimdi şöyle düşünelim, bu yarışta hangi takım bir Türk pilotu yarıştırırsa en çok ilgiyi o takım görecektir. Ferrari birinci bile olsa, Türk pilotun yarıştığı takım daha çok ilgi görecektir. Başka ülkelerdeki yarışlarda, daha önce bunun örnekleri yaşandı. Yani Ağustos’a kadar her şey yolunda giderse ve ülkem de bana destek verirse ben Formula 1’de start almaya hazırım.

Bayrak yok diye törene çıkmadı

Arzu Artam oğlunu anlatıyor;

n Milliyetçi duyguları çok yüksektir. İlk günden beri kaskında, giysisinde, otomobilinde hep Türk bayrakları vardır. Hatta bir keresinde Amerika’da Formula Renault şampiyonasında, üçüncü olarak podyuma çıkacağı ödül töreninde Türk bayrağı yok diye törene çıkmam dedi. Birinci ve ikinci olan yarışçıların bayrakları indirildi de, öyle çıktı kürsüye.

n Otomobiller süratlenmeye başladığında inanılmaz stres oluyorum. Sürekli bildiğim duaları okumaktan yarışı seyredemiyorum. Bir yarışta Can’ın takımında görevli bir kadınla oturuyoruz, ben bir dua kitabı çıkartıp okumaya başladım. Kadın da demiş ki; ‘Aa ne rahat kadın, oğlunu yarışırken izlemektense kitap okumayı tercih ediyor.’

n Bir keresinde yarışı izlerken pistte Can’ın otomobili tam önümde bariyerlere çarptı. Ben hayatımda bu kadar kötü bir an hatırlamıyorum. Yere yığılıvermişim. Gözümü açtığımda herkes yarışı bırakmış, bana bakıyordu.

Bu yıl Formula 2’de yarışacak

an, 1981 yılında İstanbul’da dünyaya gelir. Babası Cengiz Artam’ın yarışlarını seyrederek otomobil aşkı ile büyür. Ve yarışmayı kafasına koyar.

Tek hayali bir gün Formula 1’de yarışmak olan Can’ı Amerika’da Lynn Üniversitesi’nde aldığı İşletme eğitimi bile bu fikirden uzaklaştıramaz.

Yarışmaya ilk kartingle başlar. Şerif Yardımcı’nın yardımlarıyla Türkiye pist şampiyonasına katılır. Babasının onu pistte ilk gördüğü yarıştır bu yarış. Ve ikinci olur.

İngiltere’de 2001 yılında Silver Stone yarış okulunda Formula eğitimi alır.

İstanbul’da Ertan Nacaroğlu’nun desteği ile ilk kez F3 otomobiline biner ve ilk yarışında ‘pole position’ yapar. (Yani sıralama turlarında en iyi zamanı yapıp yarışa birinci sırada başlar.)

Yine 2001’de Amerika’da Formula Doch Şampiyonası’nda üçüncü olur.

Karting’de Güney bölgesi Şampiyonu olur ve Amerika finallerine katılmaya hak kazanır. Formula Renault Şampiyonası’nın ilk yarışında, Arizona’da, üçüncü olur. 2003’te İngiltere’de Formula 3 şampiyonasında, üç yarışa girer ve bir ikincilik, bir üçüncülük kazanır. 2004’te okulu bitince ilk kez ‘full sezon’ Formula 3000 Şampiyonası’na katılır.

Bu sene ise Formula 1’in bir alt yarışı sayılan Formula 2’de yarışacak. Sezon Nisan’da başlıyor. Ağustos ayında Türkiye’de yapılacak Formula 1 organizasyonunda açılış yarışı olan Formula 2’de Can’ı izleyeceğiz.

Ama onun tek isteği Formula 1’de start alabilmek.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!