35 yaş olgunluğu

Güncelleme Tarihi:

35 yaş olgunluğu
Oluşturulma Tarihi: Eylül 14, 2006 00:00

Emrah saçlarına düşen aklar ve bıraktığı top sakalıyla dikkat çekerken o kendini, "36 yaşında hayatın şifrsini çözmüş biri olarak" tanımlıyor. Emrah, "Hayatın şifresini çözdüm. Yaşamın rengi sadece şöhret ve para değil. Azla yetiniyorum, hırslarımı kontrol edebiliyorum" dedi.

Haberin Devamı

 Röportaja başlamadan önceki sohbetimizde "Hayatın şifresini çözdüm" dediniz. Bu açıklamayı biraz açar mısınız?

- Evet, kendimce çözdüm. Yaşlandım mı ne? Yaşlandım derken, aslında bunu olgunluk gibi değerlendirebiliriz. Artık olaylara soğuk kanlı yaklaşmayı öğrendim. Güne başladığım zaman, "Bugün de sağlıklıyım" diyerek Allah’a şükrediyorum. Yani her yeni gün, her yeni dakika benim için daha kıymetli. Yaşamaktan zevk almaya çalışıyorum. Artık kendim için bir şeyler yapıyorum. Arzular ve istekler sonsuz. Sanırım hırslarımı artık kontrol edebiliyorum. Çünkü ne olduğumu, ne olmadığımı biliyorum.

 Şan, şöhret anlamında bundan fazlası olmaz mı diyorsunuz?

- Ben olduğum kadar şöhretim. Kendimi biliyorum. Yani ben, şöhret denilen o şaşaayı kendi dünyamda hallettim. Benim hiçbir zaman gündemde olmak gibi bir çabam olmadı. İşte hayatı çözmenin içinde bunlar da yatıyor. Adıma, kendime, yaptığım işlere güveniyorum. 

Şöhret denilen şeyi kendi dünyanızda nasıl hallettiniz, anlatır mısınız?

- Hep şöhret mi kalacağız, hayır! Ama kalabilirsiniz de. Tabii bu ne şekilde kaldığınızla da ilgili bir durum. Sonuç olarak tabiata karşı gelemiyorsunuz. Hepimiz yaşlanacağız, bizim yerimize yeni isimler, gelecek, geliyor da. Bütün bunları büyük bir olgunlukla karşılamak gerek. Artık bu noktadayım. Karar verme aşamasındayım.

ANNECİ OLMAK İYİDİR

n
Nasıl bir karar?

- İşin hangi tarafında olmalıyım, ne kadar sürmeli, ne tarafından bakmalıyım... Bu asla işi bırakmak olarak algılanmasın. Daha az ama daha öz. Hayat bu. Tabii ki yerine gençler, yeni isimler gelecek. İşte o noktada panik yaşarsanız hata yaparsınız. Ben şimdiye kadar bir panik yaşamadım. Bunun hazırlığını yaptığım için gelecekte de yaşamayacağım. Hayatın rengi sadece şöhret ve para değil. Ben artık hayatın başka renkleriyle ilgileniyorum.

n Mesela?

- Mesela Bodrum’daki evime gidiyorum. Orada bir bahçem var. Bahçemle ilgileniyorum. Çiçeklerim var, onlarla vakit geçiriyorum. Çıplak ayakla çimenlerin üzerine dolaşıyorum. Film izliyorum. Havuzuma giriyorum, spor yapıyorum. Kitap okumaya çalışıyorum.

n Heyecanınızı yitirmediğinizi söyleseniz de sizi yorgun görüyorum...

- 22 senedir çalışıyorum. 22 yıldır hep yukarılarda olmak takdir edersiniz ki kolay bir şey değil. Yaşamın, kendi içinde bir sesi var. Bunu felsefik olarak değerlendirmeyin. Biraz dinlenmek için artık hayatın sesini dinlemeye başladım. 70 yaşında annem var. Allah uzun ömür versin. Onunla geçirdiğim her anı kendime mükafat sayıyorum. Bol bol ona vakit ayırıyorum. Kendime de öyle. Hayattan tat almak denir ya, ben zamanımı hayattan tat almaya ayırıyorum artık.

n Emrah Bey beni şaşırtıyorsunuz desem?

- Kızmam. (Gülüşmeler) Bu değişiklikler zaman zaman beni de şaşırtıyor. Sanırım son zamanlarda etrafımdaki ölümler, hastalıklar beni bu kadar etkiledi.

n Peki, sanat dünyasında hep sizin ve Beyazıt Öztürk’ün annesinden bahsedilir. Sizin anne kuzusu olduğunuz söylenir. Doğru mu?

- Annem benim arkadaşım. Öyle benim üzerimde bir baskısı yoktur. Ama dışardan öyle görünür. Anne kuzusu olmak bana göre müthiş bir şey. Ama bunu şöyle açıklayabiliriz; Annemin özellikleri beni çok ilgilendiriyor. Yani, sevgilim veya kız arkadaşımdan annemin bana gösterdiği ilgiyi bekliyorum. Tabii ki annem gibi olamaz ama annemin özelliklerini arıyorum açıkçası.

n Uzun süreli bir ilişki yaşamamanızın sebebi anne benzeri bir eş aramanızdan mı kaynaklanıyor?

- Aramıyorsunuz. İster istemez bu içgüdüsel bir duygunuz oluyor. İlişki konusunda en büyük problem bende. İlişki, emek ister. Ben zaman ayıramıyorum.

AŞKI ÇÖZEMEDİM

n Hayatın şifresini çözmüş birisinin, aşk konularını da çözmüş olması gerek...

- İşte bu aşk mevzusunu çözemedim. Hayatın en zor tarafı bu ilişki meselesi. Aslında kadınlar zor değil. Emek vermek zor.

n Belki de aşktan kaçıyorsunuz...

- Bilmiyorum ki... Ama bir şey biliyorum. Herhalde ben bugüne kadar hiç aşık olmadım. Heyecanlandığım oldu ama aşk değildi bunlar. Uzun süreli ilişkilerim de oldu. Ama hepsi ilk anda hoşlanmak veya beğenmekten ibaretmiş. Bu yanlış anlaşılmasın. Yaşadığım tüm ilişkilerimin arkasındayım. Bir de ben dediğim gibi yalnızlığı çok seviyorum. Nasıl olacak yuva kurmak falan bilmiyorum. Ama bir gün bende şok etkisi yaratacak birinin karşıma çıkacağını biliyorum.

n Yani şu an yalnızsınız...

- Yalnızlığımla mutluyum. Seviyorum kendimle baş başa kalmayı. Bir şikayetim yok. Aşık olacaksam da o gelir beni bulur zaten. Ve bir gün delice aşık olacağıma inanıyorum. Öyle bir his var içimde.

Çocukları sevmesem okul yaptırmazdım

- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), babalık davasında Türkiye’yi haksız buldu. Mahkeme, Ebru Çolak’ın başvurusunu haklı bularak, Türkiye’yi 14 bin euro ödemeye mahkum etti. Bundan öncesinde siz oğlunuz Tayfun Engin’le güzel bir diyalog kurmak üzereydiniz. Şimdi her şey değişti mi?

Yaşadığım babalık davası, AİHM’in kararı benim için çok özel bir durum. Ben, birçok insanın olmak istediği, imrenerek baktığı bir yerdeyim. Ünlü bir insanım. Ünlü olmasam bu konu bu kadar önemsenmezdi ve yazılmazdı. İnsan yaşadığı hayatın içerisinde birtakım problemlerle karşılaşabilir. Ben de problemler yaşıyorum ve bunu kendi irademle aştım. Avukatım bu konuda gerekli açıklamaları yaptı. Başka yorumlara gerek yok.

- Bu olay sizi çok üzdü değil mi?

Üzüntüm var, çok canım acıdı. Benim tek derdim kendimi ifade etmekti. Yıllardır da ifade etmeye devam ediyorum. Bakın ben çocukları çok seviyorum. Hatta Diyarbakır’da, annemin ve babamın adını taşıyan bir okul yaptırdım. Bu okulda 400’e yakın engelli çocuk okuyor. Çocukları sevmesem o okulu yaptırmazdım. Emrah’ın çocuklara olan sevgisini tartışmaya gerek yok. Geçmiş, geçmişte kaldı. Şimdi geleceğe bakmak gerekiyor. Ben kimseyi kırmak, incitmek istemiyorum. Ama ne yazık ki, insanlar beni incitiyor. Anlatmaya çalışsam da herkes istediği gibi yazıyor. Hayat devam ediyor. Zaman ne gösterecek, ne olacak bilemiyoruz. Ama benim hayatımda bir şey değişmeyecek. Ben hayatıma şimdiki Emrah gibi, aynen devam edeceğim.

Serbest müzik yapıyorum

n Şu an Emrah’ın müzik tarzı nedir? Çünkü ne arabesk ne de pop yapıyorsunuz...

- Dünya müziğinden etkilenmemem mümkün değil. Şu anda benim yaptığım tarz, arabesk müziğe alternatif bir bakış açısıdır. Buna serbest çalışma diyebilirsiniz. Sound’larımla, kendi okuma ve yorumumla alternatif müzik yapıyorum. Herkes de öyle yapıyor. Şimdi bana popçu oldu falan deniliyor. Kim ne derse desin, ben kendi müziğimi yapıyorum. Sound olarak yenilenmezseniz, kaybedersiniz. Gelişmek çok önemli. Zamana ayak uydurmak, yeniliklere yetişmek için sürekli çalışıyorum. Hem dış görünüşümle, hem de müziğimle bunu yakalamaya çalışıyorum.


15 yıl sonra film

n Niye sinema filmi yapmıyorsunuz?

Yapmıyor değilim, bugüne kadar içime sinen bir proje gelmedi. İyi projeler, hikayeler hep dizi film olarak geliyor. Ayrıca dizi çevirmeyi de çok seviyorum. Fakat çok yakında ben de bir film yapacağım. Yani 15 yıl sonra beyazperdede olacağım. Teklif çok iyi bir şirketten geldi. Hikaye inanılmaz güzel. Çok içime sindi. Görüşmelerimizi yaptık. Kısmetse 2007 yılının başlarında çekimlere başlayacağız. Şu an her şey sürpriz. Yılbaşına doğru gerekli açıklamaları yapacağım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!