20 yıllık sefahat

Güncelleme Tarihi:

20 yıllık sefahat
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 19, 2012 00:00

Her gittiğinizde yerinde bulduğunuz, işletmesi/tarzı/müziği değişmeyen kaç mekân var ki şu koca İstanbul’da? Sefahathane bunlardan biri ve bu gece 20’nci yaşını kutluyor.

Haberin Devamı

Beyoğlu Atlas pasajındaki Sefahathane siz bu satırları okurken hummalı bir heyecan içinde olacak. E kolay mı? Bu akşam 20’nci yaşını kutluyor ve bu süre zarfında burada çalışmış barmen, garson, DJ, kim varsa toplanıyor. Eski ve yeni müdavimler de davetli.  Facebook’ta 22 bin fan’ları olduğunu düşünürseniz bu akşam Atlas pasajında küçük çaplı bir kıyamet kopacak gibi. Gecede en çılgın eğlenen iki çifte şampanya ve her 20’nci kişiye içki ikramı var.
Böyle her gittiğinizde yerinde bulduğunuz, her sezon başı adı, tarzı, sahibi değişmeyen mekânları seviyorum. Tarzını / müziğini / servisini bildiğiniz; gittiğinizde size sürpriz yapmayacak böyle kaç mekân var ki  İstanbul’da?
20 yılda yavaş yavaş oluşan müdavimleri de cabası.  ‘Sefa yapılan yer’ anlamına gelen Sefahathane’nin ismi, vaktiyle bu handa padişahın bir garsoniyeri olduğu rivayetinden geliyor. Müdavimleri de işte bu 20 yıllık sefahatten süzülüp gelenler... Çoğunlukla oyuncu ve tiyatroculardan oluşuyor. Uğradığınızda kırmızı şarabını içen Yetkin Dikinciler’e, grup halinde eğlenen Sarp Apak ve Hasibe Eren’e, Nejat İşler’e, Cenk&Erdem’in Cenk’ine hatta Şener Şen’e bile rastlamanız olası. 

Haberin Devamı

BEYOĞLU’NDAKİ NİŞANTAŞI

Cihangirliler buraya ‘Beyoğlu’ndaki Nişantaşı’ adını takmış. Ama koyu fanatiklerine sorarsanız ‘Safahathane, geleneksel Beyoğlu eğlencesinin son karesi’. Mesela Beyza Bürkev, “Sefahathane’nin müdavim kızlarını barın arkasına geçmiş, içki dağıtırken ya da bardak yıkarken görebilirsiniz” diyor. Barın arkasında olmayanlar da tepesinde zaten...
Sefahathane kısa bir süre önce el değiştirdi. Fakat yeni işletmecileri de yine mekânın
20 yıllık müdavimleri:   Servet Kızılkan ve Selim Güsar.

ROCK n POP n ROLL

Gündüzleri kafe olarak hizmet veren Sefahathane’de  akşam saatlerine kadar genellikle caz ve akustik rock gibi dinlendirici müzikler çalınıyor. Salı akşamları Türkçe, çarşambaları müdavim DJ’ler, perşembeleri gitar ve piyanoyla eski hit rock ve pop şarkılar var. Cuma-cumartesi geceleriyse DJ eşliğinde eğleniliyor:  Rock n Pop n Roll!

Haberin Devamı

GECE BÜTÜN PASAJ KULÜBE DÖNÜŞÜYOR

Sefahathane’de geçen hafta 20 yıl üzerine ilk kez canlı müzik yapıldı. Multipass konserinde kalabalık,  Atlas Pasajı’nın koridoruna taştı. Çünkü mekânın kendisi, ince-uzun, 60 kişilik ufacık/turşucuk bir dükkân. Bu mermer sütunlu atmosfer son derece etkileyici. Çünkü saat 22.00 oldu mu, pasaj kapanıyor ve giriş hakkı Sefahathane’nin oluyor ve bu etkileyici koridor yüksek tavanlı bir kulübe dönüşüyor.  Mekân pazar ve pazartesileri hariç her gün 11.00-04.00 arası açık. Bir bira 8 lira. İsteyene atıştırmalıklar da var. Çeşit az ama yaptıklarını çok iyi yapıyorlar. Giderseniz, içi peynirli-biberli köftelerini mutlaka deneyin.
(212) 251 22 45

Haberin Devamı

Çaba Gala’nın perde arkası

Aylar süren çalışma meyvesini verdi, Çaba Derneği muhteşem bir tiyatro gösterisiyle sokak çocukları için yapılacak yurdun masraflarını çıkardı. Oyunculardan biri olarak gelin ben size Çaba Gala’nın perde arkası notlarını aktarayım

20 yıllık sefahat

Gittiğim ilk prova Etiler’de İSOV Lisesi’ndeydi. Taksiden bir indim ki okulun bahçesi bir lüks cip denizi.... Her birinin başında birer-ikişer koruma... Kolay mı? Türk burjuvazisi tiyatro yapıyor!
Yeni gelen her cipten daha hareket halindeyken yine önce korumalar dökülüyor, sonra durunca hanımefendi/beyefendi iniyor. Ve arkasından elinde senaryoyla asistanı koşturuyor bağırarak: “Efendim repliklerinizi unuttunuz!”
Oturdum, sıra bizim skecin provasına gelene kadar bizden önceki oyunu izledim. Sahneye aşağıdan bakınca bütün kadın ayakkabılarının altının kırmızı olduğunu fark ediyorsunuz. Bu sahnede Louboutin, Ceyo terlik muamelesi görüyor.
Ama galiba en önemlisi, her kim olursa olsun, hangi görevde ve hangi işi yapıyor olursa olsun istisnasız herkesin kaprissizliği ve diğer roldaşlarına mümkün olduğunca az yük olmak için verdiği kişisel özveriydi. 

Haberin Devamı

AĞA’NIN ARABALARI

- Bence tüm ekibin en renkli kişisi Ali Ağaoğlu’ydu. Geldiği andan itibaren herkesi gülmekten kırıp geçiren Ağaoğlu’yla ilgili en büyük makara, ‘Ağa’nın o gün provaya hangi arabasıyla geleceğiydi. ‘Ağa’ diyorum çünkü bütün arabalarının plakaları 34 AĞA diye başlıyor. Ben en çok şu cipe benzeyen üstü açık Bentley’ini beğeniyorum.
- Ekibin en devamsızı galiba Ertuğrul Özkök’tü. Özkök, ‘Kuzey Güney’ skecinde Batı karakterini canlandırıyordu.  Takip edebildiğim kadarıyla sadece iki provaya katıldı.  Gala gecesine yine o meşhur sarı pantolonuyla gelmişti. Birçok kadının ağzından pantolonunun ne kadar güzel olduğunu duydum. Ama kadınların pantolonu mu yoksa Özkök’ün kendisini mi beğendiklerini kestirmek zor.
- Yönetmenimiz Ali Sunal’ın sanki babadan miras bir komikliği var. Galiba hatlarını rahmetli Kemal Sunal’a benzettiğim için böyle. Adam ne zaman ciddi  ciddi konuşmaya başlasa, durduk yere suratına kahkaha patlatmamak için kendimi çimdiklemişliğim çok. Yalnız sert yönetmen haberiniz olsun... Kuliste bir bağırdığı zaman hepimiz muma dönüyorduk.
- Abdürrahim Albayrak’ın bu kadar iyi oyuncu olması asap bozucu. Önce başka bir bilgi vereyim: Bu kadar büyük/mühim adam ve kadının rol aldığı bir oyunda her şey tıkır tıkır işlemiyor. Birine önemli bir telefon geliyor mesela, kesmek ve o telefonun bitmesini beklemek durumunda kalıyorsunuz. Abdürrahim Albayrak da böyleydi. Fakat en ciddi telefon konuşmasından sonra birdenbire roldeki o güleç halini alabilmesi beni biraz korkuttu. Bu adam gerçek hayatta da bu kadar iyi bir oyuncu mu? Albayrak bu işi o kadar ciddiye alıyordu ki sırf tiyatro oyunumuzla çakışmasın diye Galatasaray’ın şampiyonluk kutlamasını pazartesiden pazara aldırdı.
- Bana kalırsa bütün ekibin en güzel kadını İpek Varol’du. Bizim skeçte olduğu için söylemiyorum; sadece güzel değil, çok da yetenekli ve canayakın.
- Bendeniz, dünyanın en mutlu amatör tiyatrocusu olarak bütün provalara ağzım kulaklarımda koştura koştura gittim ve bu işten inanılmaz zevk aldım. Başta dernek başkanımız Özlem Cankurtaran ve yönetmenlerimiz olmak üzere bütün sahnedaşlarıma ve emeği geçen herkes yürekten teşekkür ederim. Ve tabii bizi seyretmek için Lütfi Kırdar’ı tıka basa dolduran onca seyirciye de...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!