13 eserin üretilmesi için 11 bin 900 tane pırlanta kullanıldı

Güncelleme Tarihi:

13 eserin üretilmesi için 11 bin 900 tane pırlanta kullanıldı
Oluşturulma Tarihi: Aralık 08, 2007 00:00

Dünya elmas sektörü lideri De Beers Şirketler Grubu’nun pazarlama ve satış kolu olarak faaliyet gösteren Diamond Trading Company (DTC) tarafından pırlanta tasarımında yaratıcılığı teşvik etmek, yetenekli Türk tasarımcılarını keşfetmek amacıyla düzenlenen pırlanta tasarım yarışmasının beşincisi yapıldı.

Bu yılın konusu Lava. Lava, üzerindeki taşların dizilişi ve bir araya gelişiyle aşkın enerjisini anlatan özel bir tasarım. Yarışmaya katılan tasarımcılar Lava’yı yeniden yorumladılar. Türkiye’nin dört bir yanından 150 tasarımcı başvurdu. Dilek Hanif (Modacı), Işın Görmüş (Elle Dergisi Genel Yayın Yönetmeni), Kader Yıldız ( Mücevher Üreticisi), Levent Eriş (Kuyumcular Odası Pırlanta Komitesi Başkanı) Sevan Bıçakçı (Mücevher Tasarımcısı), Prof. Suhandan Özay Demirkan (Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil-Moda&Moda Aksesuvar Bölüm Başkanı) ve Zeynep Başaran’ın (De Beers Pazarlama Grubu Türkiye Direktörü ve Manajans Thompson / JWT Ajans Başkan Yardımcısı) yer aldığı jüri, 13 finalist belirledi. Aşkın enerjisini anlatan birbirinden başarılı 13 tasarım, sponsor firmalarının desteğiyle üretildi. Toplam 307 karatlık, 11.900 adetten fazla pırlanta kullanıldı. Bu özel 13 finalist eser, 11 Aralık’ta Swissotel’de düzenlenecek bir defile ile sergilenecek ve içlerinden bir tanesi birinci olacak. Öne çıkan beş tasarımın hikayesini tasarımcılarına anlattırdık.

Başımızın tacı aşk

M. Bahar Atiniz (28), Marmara Üniversitesi Uygulamalı Takı Tasarım bölümü mezunu. 1998’den beri mücevher tasarlıyor. Halen Damra Pırlanta bünyesinde tasarımcı. Lava’dan esinlenerek bir taç tasarlamış: "Aşkın enerjisini, insanın en yüksekte taşıması gerektiğini ve ancak bu şekilde onu en güvenilir şekilde koruyacağını düşünüyorum. Bu yüzden başın üzerinde taşınacak bir taç yaptım. Aşkı başımızın üstünde taçlandırdım."

Masal prensesinin küpesi

Aret Keklikyan (42). Lise mezunu. Kapalıçarşı ekolünden yetişme, başarılı bir sadekar. Altı yıldır Baymonde Kuyumculuk çatısı altında çalışıyor. Küpeyi tasarlarken masallarda yaşanan aşktan ilham almış: "Aşkın enerjisini yeniden yorumlamamız isteniyordu. Ben aşkların en güzelini hep masallardan dinledim. O yüzdendir ki, masal prenseslerinden ilham alarak bir küpe tasarladım."

Pırlantalı parçalar kadını, altın parçalar erkeği simgeliyor

Eylem Aktepe (30), Marmara Üniversitesi Uygulamalı Takı Teknolojisi Bölümü’nden birincilikle mezun. Gilan’da staj yaptı. Halen Jival kuyumculukta çalışıyor. Lava’dan ilham alarak bir bilezik tasarladı. "Ben bu bileziği bir olmak fikrinden yola çıkarak tasarladım. Kadın ve erkeğin aşkın enerjisiyle bir olduklarında ilahi aşka ulaşabileceklerini vurgulamak istedim. Karşı kutuplardan gelerek oluşturdukları spiralde; spiralleri oluşturan pırlantalı parçalar kadını, parlak yüzeyli altın parçalar erkeği, bunların birleşiminde yer alan tek taş pırlanta ise bu birlikten oluşan ilahi aşkı simgeliyor."

Adem’le Havva’nın buluşması

Şinasi Göktürkler (25), Yıldız Teknik Üniversitesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi, Bileşik Sanatlar Programı’na devam ediyor. Dokuz yıldır kuyumculuk sektörü için tasarım yapıyor. Altı yıldır Fibula Mücevher’de çalışıyor. O da aşktan ilham almış. "İnsanoğlunun en büyük mucizesinin aşk olduğuna inanıyorum. Adem ve Havva birbirlerini bulduklarında bir oldular. Kolyenin göbeğe kadar uzayan ucu bu buluşmayı anlatıyor."

Aşk sarıp sarmalamaktır

Itır Gürmermer (29), Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik-Cam Bölümü mezunu. Takı tasarımına okul yıllarında seramik ve cam takılar yaparak başlamış. 2002 yılından beri Fibula Mücevher’de tasarımcı. Yarışmaya bir topuz tokası ile katılıyor: "Aşk, sarıp sarmalayıp hükmetmek, baştan çıkarıp sahip olmak ister. Tıpkı, aşkın enerjisini temsil eden pırlantalarla, saçı sarıp, tamamen içine hapseden tasarımımda olduğu gibi."
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!