Kadınlığın tadına vardım

Güncelleme Tarihi:

Kadınlığın tadına vardım
Oluşturulma Tarihi: Ocak 21, 1999 00:00

Haberin Devamı

Eski parçalarını yorumladığı son albümüyle yakaladığı başarının keyfini çıkaran Nilüfer'in son zamanlarda sık sık yaptığı Londra seyahatlerinin sırrı çözüldü. Londra'yı çok sevdiğini ve bu şehirde enerji topladığını söyleyen Nilüfer, iki yıl önce Londra'da bir ev satın aldığını açıkladı. İşlerden zaman buldukça Londra'ya gittiğini ve Hyde Park'a bakan evinde kaldığını söyleyen sanatçı, şu sıralar zamanının büyük kısmını vokalisti Sevda'nın önümüzdeki aylarda piyasaya çıkaracağı ilk albümüne ayırıyor.

Yeni albüm: 2000 yılında düşünüyorum. Şubat'ı Mart'ı gibi. Yine yaz albümü olsun istiyorum. Araştırmaya, çalışmaya başladım.

Huzurun sırrı:

Hırslı bir insanım aslında, ama hırsımın beni yıpratacak, rekabetlere sokacak kadar ileri gitmesine izin vermedim. Ama sonuçta başarıyı seven, iyi şeyler yapmak isteyen biri oldum her zaman. Son yıllarda pek çok şeye doymuş gibi hissediyorum kendimi. Bir sanatçı olarak da sahip olabileceğim pek çok şeye sahip olduğumu düşünüyorum. Alkışsa alkış, sevgiyse sevgi, şöhretse şöhret, paraysa belirli bir standarta sahip olabilecek kadar ona da sahip oldum şükürler olsun ki.

Şöhret üzerine:

Ben 18 yaşında şöhretle buluştum... Aslında dışardan görünen Nilüfer'le içerdeki gerçek Nilüfer arasında farklı bir şey yok. Bu benim üzerime yıllardır öyle bir yerleşti ki artık ikisini ayırmak mümkün değil. Şöhreti geç yakalasaydım belki yanlış işlere bulaşabilir, uçurumun kenarına gelebilirdim, ama ben çok erken öğrendim her şeyi ve etrafımda çok düzgün insanlar vardı. Çok küçük yaşta taşımaya alıştığın yük daha sonra yük olmaktan çıkıyor zaten. Hayatın o oluyor ve herşeyi ona göre düzenliyorsun. Ben böyle yaşamaktan çok çok mutluyum. Kendim seçtim bu hayatı. Hayatta en çok yapmak istediğim şeyi yaptım ve tercihlerim hep kendime aitti.

Kadınlık üzerine:

Ben ruhen zaten son derece sadeyim. Abartılı şeyler yapmaktan, sivriliklerden hoşlanan biri değilim. Görüntümle de çok fazla uğraşan biri değilim. Tabii ki hoş görünmeyi seviyorum, ama günlük yaşamımda son derece naturelim. Herkes gibi giyinip çıkıyorum sokağa. Bunca şeyi yakalayıp, bu kadar sevgiyi, coşkuyu ilgiyi yakalayıp insanın ruh sağlığını koruyabilmesi aslında zor bir iş. Bunu başarmak yine insanın kendisiyle, kişiliğiyle, altyapısıyla, ailesiyle ve karakteriyle ilgili. Yakaladığım başarıları hiç bir zaman dev aynasında görmüyorum, kendimi de öyle... Son yıllarda tarzım daha da yerine oturdu. Pek çok şeyin, hatta kadınlığımın da şimdi daha başka tadına varıyorum.

DOSTLAR: Dostluk kavramının benim için aslında zannettiğimden bile daha değerli olduğunu bazı olaylar karşısında anlıyorum. Yalnızlığı seven bir insanım. Çok fazla arkadaşım, dostum yok, ama dostlarımı zaten özenle seçiyorum. Çok kısa sürede tanıdığım bir insanla öyle kolay kolay arkadaş olamam. Mesafeli olurum. Yapım böyle. Dostum olarak gördüğüm insanlardan çok şey bekliyorum. Çok hassas olmalarını, ince düşünmelerini istiyorum.

SEZEN AKSU:

Rekabet ortamına zaman zaman sürüklenmişiz, ama insan olarak hep böyle sıcak bir takım duygular taşımışız. Onu kendi içimizde korumayı başarmışız ki bugüne kadar hiç bu kadar yakınlaşmamıştık. Şimdi daha yakınlaştık ve daha bir yakından tanıma imkanı buluyoruz birbirimizi ve çok hoş şeyler çıkıyor ortaya. Bir de bir şeyleri hazmetmekle de ilgili. Belki on sene önce olsaydı o kadar kolay taşıyamazdık birlikte yaptığımız o konserleri. Kadınlığımın tadına vardım.

ÖLÜM KORKUSU:

Elbette ki var, fakat ne kadar koşullarsan koşulla yüzyüze geldiğin zaman, yani günün birinde böyle devam etmeyebilir. Büyük bir ihtimalle her şey eskimeye mahkum bu dünyada. Ben bunların olabileceğini de düşünüyorum. Bu fikre hazırım aslında. Böyle bir şeyin beni çok fazla sarsacağına inanmıyorum açıkçası... Ama ölüm, o hakikatten Allahın bileceği bir iş. Ne zaman geleceği hiç belli değil. Onun için yapacak bir şey yok. Hele ki bu ülkede yaşayorsanız şanslar eşit. Her an, her şey olabilir.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!