İstanbul’da 10 Rus kadın

Güncelleme Tarihi:

İstanbul’da 10 Rus kadın
Oluşturulma Tarihi: Ocak 08, 2006 00:00

Kadınlardan birinin adı Nadejda. Diyor ki: "İstanbul bu gezegenin kalbi. Anne karnındaki bir bebek gibi sıkı sıkıya bağlıyım ona, tüm ruhumla seviyorum." Ulia ise şehrin ruhuna yüklediği enerjiden söz ediyor: "İstanbul’un sihri, ondaki müthiş pozitif enerjiden. Öyle büyük ki, herkese yetiyor..." Lavissa üst kimliği sorulduğunda, "Ben İstanbulluyum, o kadar" diyerek kestirip atıyor.

Onları, geçen ay İstanbul’daki Fotoğraf Vakfı’nda düzenlenen "12 Rus Kadın ve İstanbul" başlıklı sergide tanıdık. 24 yaşındaki Rus fotoğrafçı Anastassia Zlatopolskaia, kaderleri İstanbul’da kesişen farklı mesleklerden 12 kadını görüntülemişti. Daha önce Amerika ve Polonya’da sergiler açan Zlatopolskaia, bu proje için bir yıl çalıştı. Yaşları 24 ila 94 arasında değişen Alla’yı, Nadejda’yı Ulia’yı, İrina’yı, Ludmilla’yı buldu. Yaklaşık bir asırdır, İstanbul’da yaşayan Zoia’yı ortaya çıkardı. Estonyalı baronesin kızı, zarif avukat Lavissa’yı fotoğrafladı. Sergi, 11 Şubat’tan itibaren, AFSAD Sergi Salonu’nda Ankaralılarla buluşacak. Anastassia’nın fotoğraflarını çektiği kadınlarla görüştük, öykülerini derledik. Hayatlarını anlattılar, ama sıra doğum tarihine geldiğinde çoğu aynı cevabı verdi: "Rus kadınına yaşı sorulmaz!" İkisi ise fotoğraf ve öykülerinin yayımlanmasını istemedi. İşte 10 Rus kadının gözünden İstanbul.

ZOİA
/images/100/0x0/55eb5f7af018fbb8f8bce66d


Bu şehir benim aşkım, ömrüm yuvam, gözyaşım

94 yaşında. Hikayesi Kars’ta başlıyor. Rus ordusunda subay olan babası, doğu vilayetlerimizin Rus işgali altında bulunduğu dönemde Kars’ta görev yapıyormuş. Zoia da orada doğmuş. 1917 Ekim Devrimi’nde, babası Nikolai Sanborskii, Gümrü Antlaşması gereği Rus askerlerini Kars’tan çıkarmakla görevlendirilmiş. Birliğindeki onu çok seven askerler, dönüş yolunda isyancı Bolşevik askerlerin komutanlarını öldürdüklerini görmüşler. Er üniforması giydirip komutanlarını kurtarmışlar. Hayatı kurtulan Zoia’nın babası, Kars’a dönüşünde tifoya yakalanmış ve orada ölmüş. Ailesi Kars’ta kalmış. Zoia 22 yaşındayken Kars’ta bir Türk mühendisle evlenerek İstanbul’a yerleşmiş. İki kızı olmuş. Rusya’ya bir kez, iki günlüğüne gitmiş. Bostancı’da yaşıyor: "İstanbul benim aşkım, ömrüm, yuvam, ruhum ve gözyaşım..."

NADEJDA
/images/100/0x0/55eb5f7af018fbb8f8bce66f


Başakşehir’de yaşıyor

Sibirya’nın sonsuz steplerindeki bir kasabada doğdu. Çocukluğu, bozkırları seyrederek geçti. Bu yüzden olsa gerek, insanları birbirinden ayıran sınırlara hiç ısınamadı. Felsefeye merak sardı ama tarih okudu. Dnepropetrovsk Enstitüsü tarih bölümünü bitirdi. Diplomasını alınca dünyayı daha iyi anlayabilmek için yollara düştü. 12 yıl önce yolu İstanbul’a düşünce, "İşte burası..." dedi. Rusya ile Türkiye arasında köprü kurma amacıyla Türkçe-Rusça bir dergi yayımlamaya başladı. Eşiyle birlikte çıkardıkları dergide, yazılar yazıyor. Başakşehir’de yaşıyor. "Bence İstanbul bu gezegenin kalbi. Anne karnındaki bir bebek gibi sıkı sıkıya bağlıyım ona, tüm kalbimle seviyorum..."

ALENA

İstanbul’u görünce Londra’dan vazgeçti
/images/100/0x0/55eb5f7af018fbb8f8bce671

Baykal Gölü kıyısındaki Buratiya’da doğdu. Moskova Pedagoji Üniversitesi’nde Rus dili ve edebiyatı okudu. Moskova’ya yerleşti. Uzun yıllar İngiltere’ye gidip Londra’ya yerleşme hayalleri kurdu. İki yıl önce geldiği İstanbul’u görünce vazgeçti. Bir yıldır Rusça eğitimi veren bir kursta hocalık yapıyor. Türklerle Rusların çok benzediğine inanıyor. Buna rağmen iki kültürün birbirini tanımamış olmasının şaşırtıcı olduğunu düşünüyor. Kendini İstanbul’a hálá biraz yabancı hissediyor. Ona göre, bu şehirde görülecek ve öğrenilecek çok şey var. Kadıköy’de oturuyor: "İstanbul insana, başka bir kültüre dokunarak ve yeni bir dil öğrenerek, kendini tanıma ve ifade etme imkanı veriyor..."

ALLA

Annesi Türk’le evlenince geldi
/images/100/0x0/55eb5f7af018fbb8f8bce673

Tverskaya Bölgesi’nde, küçük bir şehir olan Torgok’ta doğdu. Şehir, helikopter alayıyla ünlü. Üniversitede kütüphanecilik eğitimi aldı. Bir pilotla evlendi, alayda iş buldu. Annesi bir Türk’le evlenip İstanbul’a taşınınca, Türkiye’yi merak etti. İlk kez 2000’de Türkiye’ye geldi. Tatilini Karadeniz kıyısında, Ordu’da geçirdi. Zaman zaman önyargılı bakışlardan rahatsız olsa da, Orduluların sıcak ilgisini hiç unutmadı. Ve 3 yıl sonra oğlunu yanına alıp, İstanbul’a yerleşti. Şimdi, yakın dost olduğu sinemacı bir ailenin iki çocuğuna Rusça dersi veriyor. Balat-Fener’de oturuyor: "O kadar özel tarafları var ki İstanbul’un: Tarihi, yaşam tarzı, camileri... Neredeyse tüm camileri gezdim, bu ilginç şehre onların içinden baktım."

TATİANA
/images/100/0x0/55eb5f7af018fbb8f8bce675


Belgesel çekiyor

Moskova’da doğdu. Güzel Sanatlar Fakültesi’nde müzik ve sinemacılık eğitimi aldı. Film yönetmeni. Şu anda Türkiye’de bir belgesel çekiyor. Beş yıl içinde 100’den fazla röportaj yaptı. Kamerasını yalın bir izleyici olarak görüyor. Önemli olan yaşamın akışını bozmamak, var olanı, yani hayatı çekiyorum, diyor. Bu arada tam bir caz tutkunu. Bir yandan da müzisyen Kent Mete ile caz doğaçlamaları yapıyor. Ataşehir’de yaşıyor: "Beni buraya çeken, İstanbul’un muhteşem mistik güzelliği..."

LAVİSSA

Soşi’deki yıllarını buldu
/images/100/0x0/55eb5f7af018fbb8f8bce677


Rusya’nın doğu ucunda, Magadansk yakınlarında küçük bir kasabada doğdu. Annesi Estonyalı, babası Riazanlı. Tüm kentli Ruslar gibi o da çocukluğunda müzik ve bale eğitimi aldı. Petersburg Devlet Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Soşi’de başladığı avukatlığı 20 yıl Moskova’da sürdürdü. SSCB Spor Komitesi’nde görev yaptı. Rusya’nın en saygın sanatçıları, dostu oldu. İstanbul’a geleceğini bir falcıdan söylemiş. Tam iki sene sonra da kendini Türkiye’de bulmuş. 10 yıldır İstanbul’da yaşıyor. Rusya Eğitim Kültür ve İşbirliği Derneği’nin Kültür Komitesi Başkanı. Cihangir’de yaşıyor: "İstanbul’a ilk geldiğimde kendimi evimde gibi hissettim. Karadeniz’in öbür kıyısında, Soşi’de geçirdiğim çocukluğumu yeniden bulmuş gibi oldum."
/images/100/0x0/55eb5f7af018fbb8f8bce679

İRİNA

Aşkı için geldi

Kazakistan Çimkent’te doğdu. Çok sevdiği, hálá rüyalarında onunla birlikte olan annesini dört yaşındayken kaybetti. Babası da ölünce aileden geriye bir kardeşi ve bir de kuzeni kaldı. 1997’de bir Türk’e aşık oldu. Onunla evlenip İstanbul’a geldi. Akrabalarıyla irtibatı koptu. Zaten kardeşi ve kuzeni, o gittikten sonra başka bir şehre taşınmıştı. Altı yıl onları aradı, sonunda Rostov’da buldu. Tekrar kavuştular. Şimdi bir gün aynı şehirde, İstanbul’da yaşamanın hayalini kuruyorlar. Fındıkzade’de yaşıyor: "Yabancı bir kültürde yaşamak çok zor. Ancak İstanbul’da kendi evimde, kendi ailemin içindeyim..."

TATİANA
/images/100/0x0/55eb5f7af018fbb8f8bce67b

AKM’de dansçı

Samara’da doğdu. St. Petersburg’daki Akademi Vaganova’da klasik bale eğitimi aldı. Sonra doğduğu şehre dönüp 6 yıl tiyatro yaptı. 1994’te evlenip İstanbul’a taşındı. Ancak baleyi hiç bırakmadı ve Devlet Opera ve Balesi’nde yeniden dansa başladı. Hayatının büyük bir bölümü, çok sevdiği Atatürk Kültür Merkezi’nde geçiyor. Bir solo dansçı. Bale dünyasının şaheserlerinde yer aldı: Fındıkkıran, Uyuyan Güzel, Sparta, Giselle ve Urii Grigorovich’in sahneye koyduğu "Bir Aşk Masalı." Şimdi repertuvarına yeni eserler katmak için çalışıyor. Boğaziçi’nde yaşıyor: "İstanbul’u gerçek anlamda hissetmek için ona bir yabancının gözüyle bakmamalısınız..."

ULİA
/images/100/0x0/55eb5f7af018fbb8f8bce67d

İşi Çırağan’da

Rus imparatorlarının payitahtı St. Petersburg’un banliyösü Petergof’ta doğup büyüdü. Petersburg Devlet Üniversitesi matematiksel dilbilimi bölümünden mezun oldu. Ancak sonra hepsini bir kenara bırakıp turizme yöneldi. Otelcilikte uzmanlaştı. San Francisco’ya gidip otelcilik eğitimi aldı, çalıştı. Vietnam’da ve Petersburg’un efsanevi beş yıldızlı oteli Nevsky Palace’da çalıştı. 2003’te İstanbul Conrad Oteli’nden teklif alınca tereddüt etmeden kabul etti. Şu anda Çırağan Palace’da çalışıyor: "Bu şehirdeki yaşam mozaiği unutulmaz anlarla dolu. İstanbul’un sihri, ondaki müthiş pozitif enerjiden. Öyle büyük bir enerji ki, herkese yetiyor..."

LUDMİLLA

Türk çocukları büyütüyor
/images/100/0x0/55eb5f7af018fbb8f8bce67f


Moldova’nın Kopovsk Kenti’nde, Rus bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi. Orada büyüdü ve evlendi. Ev kadınıydı. Ama beş yıl önce eşi hastalanınca ameliyat parasını kazanmak için İstanbul’a geldi. Önce bir Türk ailenin, birkaç ay sonra da Rusça konuşan genç bir çiftin yanında ev işlerinde çalışmaya başladı. Onları kısa zamanda kendi ailesi gibi benimsedi. Ameliyat parasını biriktirince ülkesine, gündelik hayatına geri döndü. Ama bu sırada genç çiftin bir çocukları olmuştu, güvenilir birine ihtiyaçları vardı. Ailesinin tüm ısrarlarına rağmen İstanbul’a döndü. Şimdi Etiler’de yaşıyor. Avukat kızı, Gorki yakınlarında yaşıyor. Oğlu, Minsk Siyasi Bilimler Akademisi mezunu; Moldova Kriminal Araştırma Bölümü’nde çalışıyor. Yeterince para biriktirip kızının yakınlarında bir ev satın almayı, kalan ömrünü torunlarıyla birlikte geçirmeyi hedefliyor: "Bu şehri seviyorum. İstanbul temiz, sakin ve insanların birbirlerine saygıyla davrandıkları bir kent..."
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!