Birkaç dakikalık gösteri için günlerce çalıştılar

Güncelleme Tarihi:

Birkaç dakikalık gösteri için günlerce çalıştılar
Oluşturulma Tarihi: Mart 07, 2009 00:00

23 Şubat Pazartesi günü İstanbul Lütfi Kırdar Merkezi’nde düzenlenen Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nın yardım gecesinde bir ilk yaşandı. İş dünyasının üç ünlü ismi, Güler Sabancı, Arzuhan Yalçındağ ve Rahmi Koç sahneye çıkıp dans etti, şarkı söyledi, conga çaldı. Bugüne kadar hep ciddi konuşmalar yapmak için kürsüye çıkan bu üç isim, belki hayatlarında ilk kez eğlendirmek için sahnedeydi. Onlara geceye nasıl hazırlandıklarını sorduk.

GÜLER SABANCI

Dans partneri konusunda şanslıyım

Cem Boyner, Halis Komili ve Burhan Karaçam’ı sayabilirim

/images/100/0x0/55ea4b28f018fbb8f8768182

Daha önce size birisi yüzlerce insanın önünde tango yapacaksınız deseydi ona vereceğiniz cevap ne olurdu?

- Dans etmeyi severim ama, önce neden dans edeyim diye düşünürdüm. TEGV’in gecesinde önemli bir sebep için biraraya geldik. Bu sene zor bir yıl. Zor yıllarda eğitim ve sanat faaliyetlerinde ciddi tasarruflar oluyor. Eğitime olan gönüllüğümüzü kaybetmemek için hepimizin elele vermesi gerekiyor. Bu hislerle böyle bir göreve gönüllü oldum.

Tan Sağtürk’le yaptığınız tango gösterisine nasıl hazırlandınız?

- Tan Sağtürk’ün Nişantaşı’ndaki stüdyosunda 1-1,5 saatlik üç çalışma yaptık. Lütfi Kırdar’da da gösteriden önceki gece hep birlikte prova yapıldı. Çok keyifli oldu.

Bir kadın tango yaparken partnerine yüzde yüz kendini teslim etmelidir derler. Sizin gibi güçlü bir isim bunu yaparken zorlandı mı?

-"Takes two to tango" (tango iki kişiliktir) diye bir söz vardır. Diğer danslarda erkek partner daha hakimdir ancak tangoda az da olsa eşitlik var gibi. Ama tabii bizim durumuzda Tan Sağtürk bir profesyonel, ben amatörüm. Dolayısıyla aramızda bir eşitlik yok. Benim Tan Sağtürk’e güvenim sonsuzdu, doğrusu da benim ona kendimi teslim etmemdi ve öyle oldu.

Gösteri siz masanızda çalışırken başladı. Bu fikir kime ait?

-Gösterinin tüm fikri, kurgusu ve koreografisini Ömür Uyanık ile Tan Sağtürk birlikte yaptılar. Ben de elimden geldiğince bu koreografiye uyum göstermeye çalıştım.

Sizin için yüzlerce kişinin önünde konuşmak olağan. Ya dans etmek? Çok mu farklı?

-Her işe iyi hazırlanmaya çalışırım. Dans etmek farklı, ama severek yaptım. Gecenin başında heyecanlandım. Ancak koreografi o kadar akıllıca yapılmıştı ki, masada çalışıyor rolü yaptığım o birkaç saniyede heyecanım yatıştı. Daha sonra da müziğin etkisi ve partnerimin becerisiyle heyecanım geçti.

Sahne kostümünüzü nasıl seçtiniz?

-Sahnede giydiğim iki kıyafet de kızkardeşimin mağazası İstinye Park’taki NU Butik’ten.

Günlük hayatınızda dans eder misiniz? Şimdiye kadar bir profesyonelden eğitim aldınız mı?

-Çocukluğumdan beri dansa düşkünlüğüm bilinir. Amcalarım, kuzenlerim dansa sevgimi ve yatkınlığımı bilirler. Gençlik yılarımda Sait Sökmen’in dans stüdyosuna gitmiştim.

İş çevreleri sizin en sadık dans partnerinizin Cem Boyner olduğunu söyler. Doğru mudur?

-İş çevrelerinde birkaç sadık dans partnerim olmuştur. Yani bu konuda hep şanslı oldum. Cem Boyner, Halis Komili ve Burhan Karaçam’ı sayabilirim.

Finalde hep birlikte "Şimdi Yeni Şeyler Söylemek Lazım" dediniz. Bundan sonra sanat ve iş dünyası arasındaki ilişkilerde hep yeni şeyler mi söylenecek?

-İş dünyası ve sanatçıların yanı sıra bu geceye yüzlerce bilet alıp katılan eğitim gönüllülerini de unutmamak gerekir. Bundan sonra böyle projeler yine olabilir. Ama tekrarlamak istiyorum, bizler amatörüz. Yanımıza mutlaka profesyoneller gerekiyor.

RAHMİ KOÇ

Günlük hayatımda perküsyon çalsaydım kız vermezlerdi

/images/100/0x0/55ea4b28f018fbb8f8768184

Daha önceleri size birileri yüzlerce insanın önünde conga çalacaksınız deseydi ona vereceğiniz cevap ne olurdu?

-Allah göstermesin, derdim.

Perküsyon gösterisine nasıl hazırlandınız? Bir hocanız var mıydı?

-Ayhan Sicimoğlu ile başladım, Carlos ile devam ettim. Belki 30 saat çalıştık.

Sahne kostümünüzü nasıl seçtiniz? Timsah dişi kolye, Hawaii gömleği ve şapkanız mükemmeldi.

-Şapkam St. Martin’den, gömlek Karayipler’den, timsah dişi Avustralya’dan dünya seyahatim sırasında alındı.

Okan Bayülgen o gece sizlerin sahnedeki sanatçıyla empati kurduğunuzu belirtti. Gerçekten oradan indikten sonra sanatçıları daha mı iyi anladınız?

-Bizim yaptığımız iş başkadır, sanatçılarınki başka. Biz onlarınkini yapamayız, onlar da bizimkini... Sanatçılar, samimi, sempatik, terbiyeli, cana yakındı. Sanatlarını çok iyi icra ediyorlardı. Çoğunu televizyonda görüyordum fakat ilk defa bu kadar yakınlaştım.

Sizin için yüzlerce kişinin önünde konuşma yapmak çok olağan. Peki ya perküsyon çalmak?

-Perküsyon çalmak kolay değil, ama Carlos işin püf noktasını gösterdi. Dört defada bir 2 vuruş yaparsanız, vaziyeti kurtarırsınız, dedi. Ben de öyle yaptım.

Günlük hayatınızda dostlarınıza çalar mısınız? Perküsyon için bir profesyonelden eğitim aldınız mı?

-Çalmam, bunu çalsaydık, belki kız vermezlerdi. Latin müziğini çok severim. Bongo, marakas, perküsyon, davul çalmayı arzu ederdim.

Eğlendirmek için sahneye çıkmak ruhunuza nasıl bir sorumluluk yükledi?

-Sahneye çıkarken kolesterol 300’e çıkıyor, indiğimizde 180’e düşüyor.

Bu gösteri sizi eğlendirdi mi?

-O kadar eğlendim ki gece uyuyamadım...

ARZUHAN YALÇINDAĞ

Arkadaş şarkısını söylerken aklımda çocuklar ve arkadaşlarım vardı


Daha önceleri size birileri yüzlerce insanın önünde şarkı söyleyeceksin deseydi ona vereceğiniz cevap ne olurdu?
/images/100/0x0/55ea4b28f018fbb8f8768186


-Şarkı söylemek güzel de; neden yüzlerce kişi beni dinlesin ki...

Sertab Erener’le seslendirdiğiniz Arkadaş şarkısına nasıl hazırlandınız? Bu şarkı sizin seçiminiz miydi? Sizin ve eşinizin şarkısı olabilir mi? Ya da anneniz ve babanızın?

-Şarkı ne annemle babamın şarkısı ne de eşimle paylaştığım bir şarkı. Arkadaş, benim seçimimdi. Hem melodileri, hem sözleri, hem taşıdığı anlam açısından her zaman en sevdiğim şarkılardan biri olmuştur.

Yılmaz Güney’in Arkadaş filmini izlediniz mi? Melike Demirağ’dan şarkıyı dinlediniz mi?

-Yılmaz Güney’in Arkadaş filmini seyrettim ve Melike Demirağ’dan da CD’de dinledim. Kaç yaşımdan beri bildiğimi hatırlamıyorum.

Okan Bayülgen o gece sizlerin sahnedeki sanatçıyla empati kurduğunuzu belirtti. Gerçekten oradan indikten sonra sanatçıları daha mı iyi anladınız?

-Sanatçıların özel ve duygusal insanlar olduğunu bir kere daha gördüm. Onlarla eskiden beri empati kurabildiğimi düşünmüşümdür. Sahne arkasında çok güzel bir enerji vardı, sanırım herkes keyif aldı.

Performansınıza kaç günde hazırlandınız? Ne kadar çalıştınız?

-Hafta içi bir gün Sertab ve Tuluğ Tırpan ile buluşup Tuluğ’un piyanosu eşliğinde birlikte şarkı söyledik. Performanstan bir gece önce de Lütfi Kırdar’daki genel provaya katıldım.

Çok heyecanlandınız mı? Biz hissetmedik ama sesiniz ya da bacaklarınız titredi mi?

-Çok duygulandım çünkü şarkıyı söylerken aklımda hep çocuklar vardı ve bir de arkadaşlarım.

Hayatınızda bir şeyler değişti mi? Artık bir konser izlerken neler düşüneceksiniz?

-Keşke ben de sahnede olsam da şarkı söylesem diye düşüneceğim...

Bundan sonra sanat ve iş dünyası arasındaki ilişkilerin nasıl olmasını umut ediyorsunuz? Geleceği nasıl görüyorsunuz?

-Geleceğe her zaman ümitle bakmaya gayret ediyorum. Hepimiz yeni bir şeylere ihtiyaç duymuyor muyuz? Sizce de, sanat ve iş dünyasının bir araya gelmesi yeni bir şeyler söylemek için bir umut oluşturmuyor mu?

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!