İlk defa denize sıfır performans sergileyeceğiz

Güncelleme Tarihi:

İlk defa denize sıfır performans sergileyeceğiz
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 21, 2007 00:00

Nicolas Godin ve Jean-Benoit Dunckel ’den oluşan Fransız elektronik müzik grubu Air, 24 Temmuz Salı akşamı Turkcell Kuruçeşme Arena’da ilk İstanbul performansını sergileyecek. İstanblue sponsorluğunda BKM ve Lounge 102 organizasyonuyla sahne alacak ikili, Fransız elektronik müziğinin en önemli ve farklı temsilcilerinden.

Yaptıkları müzikte klasik disko sound’uyla 70’ler psychedelic rock’ı, Jean-Michel Jarre ve Vangelis tarzını sentezliyorlar. Kuruçeşme Arena’nın fotoğraflarından çok etkilendiklerini söyleyen grup üyeleri, "Denize sıfır manzaralı ilk konserimiz olacak. Ayrıca parçalarımızın özüne sadık kalarak, İstanbul egzotizmine uygun birkaç sürprizimiz de var" diyor.

Öncelikle isminizin hikayesiyle başlayalım. bazıları AIR’in "Amour, Imagination, Reve" yani "Aşk, hayal gücü ve rüya" nın kısaltması olduğunu, bazıları ise Jean Michel Jarre’in Oxygen albümüne atıfta bulunduğunuzu söylüyor. Hangisi doğru?

- Aslında bu konuda net bir şey söylemek istemiyoruz. Herkes bu kısaltmayı kendine göre, istediği şekilde yorumlayabilir. Unutmadan, Jean-Michel Jarre bizim de çok sevdiğimiz bir müzisyen, gelmiş geçmiş en büyük Fransız sanatçısı unvanını hakkıyla taşıyabilir.

Grubun oluşum sürecinden biraz bahseder misiniz? Air’i kurmadan önce neler yapıyordunuz? Müzik dışında başka uğraşlarınız var mıydı?

- Versailles’daki lise yıllarımızda, Alex Gopher ve Etienne de Crecy gibi isimlerden çok etkilendik. Kendi kendimize klavye ve çeşitli enstrümanlarla müzik yapmaya başladık. İlk önce Orange diye bir grup kurduk. Fakat bu proje pek uzun sürmedi. Sonra Air doğdu. Hayatımızda her zaman sadece müzik oldu. Şu anda da müzik dışında başka bir şeye zaman bulamıyoruz. Biz sadece performans sanatçısı ya da kendi albümlerini yapan bir grup değiliz, aynı zamanda bir çok film ve sanatçı için de vakit buldukça ve projeyi sevdikçe üretmeye çalışıyoruz.

Grupta Jean Benoit matematik, Nicholas Godin ise mimarlık okumuş. Mimari ve matematiğin müziğinize ne gibi etkileri olduğunu düşünüyorsunuz?

-
Aslında ikimiz de Air yüzünden eğitimimizi yarıda bırakmak zorunda kaldık. İkimiz de mesleklerimizi yapmak istiyorduk ama müzik aşkı ağır bastı. 1998’de ilk albümümüz Moon Safari’yi yayınladıktan sonra okul defteri tamamen kapanmış oldu. Bize ne kattı derseniz, mutlaka katkıları olmuştur. Çünkü müzik bir tasarım süreci ve bu sürece her türlü meslek bir şekilde yararlı oluyor diye düşünüyoruz.

Müzik eleştirmenleri müziğinizin Pink Floyd’la Kraftwerk karışımı olduğunu söylüyor. Buna katılıyor musunuz? Müziğinizi etkileyen kişiler ve gruplar kimler?

- Bu tür benzetmeler bizi onurlandırıyor. Her iki grup da iki önemli müzik akımının doğmasına ve şekil almasına yol açtı. Soyut olanı ve elle tutulanı bu kadar iyi bir araya getirebilen başka çok az grup var. Ama müziğimizi bu kadar sade bir şekilde tanımlayamayız. Etkilendiğimiz binlerce isim var. O yüzden her zaman olduğu gibi size liste vermekten ziyade müzik tarihindeki ilginç isimlere göz atmanızı önerebiliriz.

Stüdyoda kullandığınız birçok enstrümanınızı sahnede de kullandığınızı görüyoruz, bu sizin canlı performansınızı nasıl etkiliyor?

- Bu ulaşmak istediğimiz mükemmele yaklaşmamızda büyük bir avantaj. Ayrıca dinleyici için de büyük bir zevk olduğunu düşünüyoruz. Böylece biz stüdyoda aylarca ne yaşıyorsak onlara da kısa süreli de olsa bu zevki tattırabiliyoruz. Her ne kadar kolaya kaçmayıp bu kadar ağır bir yükle gezsek de, albümde yakaladığımız etkiyi canlı performansta verebiliyor olmamız sanırız konserlerimizi eşsiz kılıyor.

Konserlerinizde parçalarınızın değişik versiyonlarına da yer veriyorsunuz. İstanbul dinleyicileri için de bu tip sürprizler hazırladınız mı?

- Elbette hazırladık. Bu bizim ilk İstanbul ziyaretimiz ve bildiğimiz kadarıyla İstanbul’da büyük bir dinleyici kitlemiz var. Parçalarımızın özüne sadık kalarak, İstanbul egzotizmine uygun birkaç sürprizimiz olacak.

İstanbul’dan konser teklifi aldığınızda ilk tepkiniz ne olmuştu? Türkiye ve İstanbul hakkında ne biliyorsunuz?

- Geçmiş yıllarda da İstanbul’dan birçok konser teklifi almıştık. Ama turne programımıza uymadığı için gelememiştik. Türkiye’ye daha önce gelen birçok yakın dostumuz ve sanatçı arkadaşlarımız, oldukça memnun ifadeler kullanıyorlar. Bu da bizi cesaretlendiriyor. Şu ana kadar en heyecanlandığımız şey ise konser vereceğimiz yer oldu. Kuruçeşme Arena’nın fotoğraflarını gördük ve çok etkilendik. Herhalde dünyada böyle bir yer yoktur. Denize sıfır ilk defa performans sergileyeceğiz.

Genelde sahnede size Beth Hirsch, Françoise Hardy, Jean Jacques Perrey gibi birçok sanatçı eşlik ediyor. Onları İstanbul’da da görme şansına sahip olacak mıyız?

-
Maalesef albümde çalıştığımız bu isimler yoğun programları dolayısıyla bu konserimizde İstanbul’da olamayacak. Ama merak etmeyin, iki başımıza size en iyi performansı izletmek için elimizden geleni yapacağız.

SON ALBÜMDE DAHA SAKİNİZ

Parçalarınız birçok TV film ve dizilerinde kullanıldı. Dünya çapında tanınmanızda bunların ne kadar etkisi oldu sizce?

- Virgin Sucides filmi için yaptığımız müzikler en büyük etkiyi yaratan çalışmamız oldu. Film ve diziler için yaptığımız müzikler yalnızca bir katalizör etkisi yaratmış olabilir. Biz asıl popülerliğimizi kendi albümlerimizle yakaladığımızı düşünüyoruz.

Özellikle Soffia Coppola’nın sizi çok sevdiğini görüyoruz. Coppola birçok filminde sizin müziklerinizi kullandı...

- Evet, biz de onu çok seviyoruz. Onun bizim için hissettiği şeyler önemli. Onu seviyoruz. Çok mükemmel biri o!

Son albümünüz Pocket Symphony Mart 2007’de yayınlandı. Neler söylemek isterseniz bu albümle ilgili? Bu kez biraz daha sakin şarkılar göze çarpıyor.

- Evet, doğru tespit. Bu sefer albümümüzde daha "Zen", yani sakin bir sound olmasını istedik. Tabii ki yine bize ait bir deliliği içinde barındırıyor, ama bu kadar sakin bir albüm içinde bu deliliği yayarak daha gizli tutmayı başardığımızı düşünüyoruz. Bu sefer Jarvi Cocker ve Neil Hannon’la çalıştık ve içine daha fazla ruh katma imkanımız oldu. Albümümüzü çok iyi tasarladık, giriş, gelişme ve sonuç olan bir akışa sahip.

Şarkı sözleriniz çok ironik bulunuyor...

- Tek amacımız kendimizi en iyi şekilde ifade edebilmek. Müzik kadar sözlere de aynı oranda önem veriyoruz. Biraz ironik olduğumuz doğru sanırım. Fransız ironisi herhalde bu. İnsan kendi içindeyken o kadar fark etmeyebiliyor ama dışarıdan böyle yorumları biz de alıyoruz.

1998 yılında Fransa’da yapılan Dünya Kupası için müzik bestelemeyi reddetmiştiniz. Bu da epey konuşulmuştu. Neydi onun nedeni tam olarak?

- Açıkçası kendimize pek yakıştıramadık. Pop ruhu taşıyan parçalarımız var ama Dünya Kupası müziği yaratmak çok başka bir ruha sahip olmanızı gerektiriyor.

Müzisyen kimliğiniz dışında günlük yaşamınızda nasıl insanlarsınız? Kendinizle ilgili neredeyse hiç renk vermiyorsunuz...

- Çok sakiniz. Zamanımızı kendimize dikkat ederek geçirdiğimizi söyleyebiliriz. Onun dışında birçok insan gibi en büyük zevkimiz kitap okumak, sanatsal aktiviteleri takip etmek ve bolca yüzmek.

Konser biletleri biletix’ten temin edilebilir. Oturmalı 82 YTL, ayakta 72 YTL.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!