İçimde bir seri katil yaşıyor

Güncelleme Tarihi:

İçimde bir seri katil yaşıyor
Oluşturulma Tarihi: Aralık 30, 2011 23:21

Cüneyt Ülsever, tek yumurta ikizleri Muzaffer ile Zafer’in vahşet ve şehvet dolu hikâyesini anlattığı ‘Azrail Aynası’ nı ‘bir seri katil romanı’ olarak tanımlarken, Türk edebiyatında başka örneğinin verilmediğini belirtiyor.

Haberin Devamı

‘Seri katil kimdir’in tanımını yapmayı da ihmal etmiyor romanda. Ve gözlerimizin ta içine diktiği bakışlarıyla , tüm sözlerden evvel şunu sarfediyor: “Seri katil olursam başıma gelecekleri bilecek kadar aklıselimim. Bu yüzden cinayetleri yarattığım karakterlere işletiyorum.” Hayli ürperip koltuğumuza sinsek de başlıyoruz sorularımızı sormaya...


Katilin kim olduğu daha romanın en başından belli neredeyse. Böyle bir kurgu neden?
- Çünkü cinayetin ipuçları daha en baştan verilmelidir. Her şey son bölümde ortaya çıkıyorsa, bunun adı kurgu olmaz. Hikâye gelişine oluşturulmuş demektir. Derviş Şentekin ve Elif Şafak’ın son romanları da böyledir. Şentekin’in romanını büyük keyifle okudum mesela, ama final son anda gelişti. Yani, kurgu yok. Aslında katilin kim olduğunu benim sana başından söylemem gerekir. Böylece okur, bir labirent içindeymiş gibi, romanın içinde hikâyeyi arar, hikâye ona hazır halde sunulmaz. Benim sevdiğim, okurla aramdaki bu akıl oyunlarıdır, santranç gibi.

Haberin Devamı

Romanın öyle bir sonu var ki okuru çıldırtabilir. Çok soru kaldı akıllarda; devamını yazacak mısınız?
- Aslında okur bu roman için üç final yazabilir. Zafer hâlâ sağ ve Muzaffer onu hâlâ kullanıyor olabilir. Muzaffer’le Zafer yer değiştirip, Zafer içerideyken, cinayeti Muzaffer işlemiş olabilir. Yahut, cinayeti Muzaffer’in yönlendirilmeye çok müsait olduğunu tespit ettiği hastası işlemiş olabilir. Çünkü yine baştan aşağı lacivert kıyafetli bir adam giriyor eve, aynı Zafer’in kılığında. Dev aynasına bakarken ‘Ustamın emrindeyim, ustamı hiç yanıltmam” diye konuşuyor kendi kendine. Aynaya çapkın bir bakış attıktan sonra kadın sesini andıran şuh bir kahkaha odayı çınlatıyor ve ‘Çok zevk veriyor be’ diyor. Bu, ilk kez cinayet işleyen bir adamın diyeceği söz. Öte yandan, Zafer veya Muzaffer tarafından da söylenmiş olabilir. Bu roman belki de devam edecek. Ama adı ‘Azrail’in Aynası II’ falan olmayacak. Cinayetlere Muzaffer ve Zafer’le devam edilmeyecek. Yalnızca dikkatli bir okur bunun farkına varabilecek.

BU MEMLEKETTE SERİ KATİL ROMANI YOK

Haberin Devamı

Doktor Muzaffer Sağlam’ın ağzından okuru seri katiller, psikopatlar, sadistler ve şizofrenler hakkında bilgilendiriyor; aralarındaki farkı izah ediyorsunuz. Bunu yaparken amacınız nedir?
- Bizim memlekette ne doğru dürüst seri cinayet işleniyor ne de seri katil romanı yazılıyor. Gazeteler seri katillerle ilgili manşetleri dolu değil. FBI, dünyaca kabul gören bir seri katil prototipi yarattı. Buna göre; bir insanın birden fazla kişiyi öldürmesi onu seri katil yapmaz. Genel kabul gören, bir kimseye üç cinayetten sonra seri katil denmeye başladığı. Seri katillerle öldürdükleri kişiler arasında hiçbir ilişki yoktur. İntikam veya para gibi herhangi bir sebeple öldürmezler. Genellikle bir takıntıları vardır, Zafer’in Rumeli asıllı kadınları öldürmesi gibi. Öldürdükleri kişiden hiçbir şey almazlar, para mesela. Ve aylarca kurdukları cinayeti yarım saat içinde işlerler. Elbette yakalanmak da isterler. Çünkü kendi dünyalarında, polisi senelerce peşinden koşturan kimseler olarak, takdir toplayacaklardır. Cinayette amaç, karşı tarafı aciz duruma düşürerek kendine itaat edilmesini sağlamaktır. Cinsel hayatlarında genellikle bir problem vardır, iktidarsız olabilirler örneğin... Ama bu tip adamları Türkiye üretmiyor veya çok az üretiyor, ben de olmayanı yapayım dedim.

Haberin Devamı

Romandaki tek yumurta ikizleri; ayrı bedenlerde vücut bulmuş tek insan mı aslında, yoksa bir vücutta birleşen iki ayrı ruh mu?
- Romanın ikilemi bu. Girişteki cümle meselenin özünü ortaya koyuyor aslında: “İnsan tek yumurta ikizine baktığında aynaya baktığını sanır. Bir müddet sonra ayna mı gerçek, yoksa kardeşi mi, birbirine karışır”. Zafer sağ iken, ikizler aynı kişiydiler ama beyin Muzaffer’de, vücut Zafer’de mi şekillendi acaba? Zafer öldükten sonra, iki ayrı kişi mi oldular yoksa, yani dual karakter miydiler? Tüm olaylar bu ikilem üzerine kurulu. Muzaffer, aynaya bakarken kendine mi, yoksa Zafer’e mi baktığını ayırt edemiyor. Esasen, kendi yarattığı Azrail’e bakıyor.

Haberin Devamı

KADINLAR MUZAFFER’E BAYILIYOR

Muzaffer’le Zafer arasında nasıl bir ikilik var?
- Birinin adı Muzaffer, diğerininkiyse Zafer. Muzaffer olunur, zafer ise kutlanır. Yani, zafer edilgendir; muzaffer ise etkin. Bu yüzden zaferler, muzafferlerin gerisinden gelmeye mecburlardır.

Zafer “kötüyü iyiden ayırmak” derken neyi kastediyor?
- Zafer, Allah’ın insanı saf yarattığını savunuyor. Fakat Zafer diyor ki, Allah kadının içine erkeğe cazip gelen organı yerleştirirken, kadının içine şeytan kaçtı. Kötü ile iyi iç içe, yani. Zafer’e göre hüner, kötüyü iyiden ayırmak. Bunun için de kadının vajinasını bedeninden söküp alıyor. Ama ona bunu yapmasını kim söylüyor?

Haberin Devamı

Yazarın Muzaffer karakterini çok sevdiği aşikâr. Peki, neden?
- Hepimiz seri katiliz ama psikopat olmadığımız için öldürmüyoruz. Bana bir Allah’ın kulu desin ki “Ömrüm boyu hiç kimseyi öldürmek aklımdan geçmedi.” Ben onun elini öpmeye hazırım. Benim içimde bir seri katil duruyor. Ama seri katil olursam başıma gelecekleri hesap edebilecek kadar aklıselimim. Yani insanları saydığım veya sevdiğim için değil belki... Başıma geleceklerden korktuğum için cinayet işlemiyorum. Bu yüzden cinayeti yarattığım karakterlere işletiyorum. Kadın okurlar da Muzaffer’e bayıldılar. Halbuki kadınları hunharca öldüren bu adamdan nefret etmelilerdi. Ama benim sevmediğim bir kahramanı okur, bana rağmen sevemez ki. İkizlerin annesi Hürrem’e acıdığım da aşikar mesela. Halbuki, Hürrem güzelliğiyle herkesi peşinden koşturuyor. Bazen yarattığın kadını arzuladığın olur. Ama ben onunla bir ilişkim olsun hiç istemezdim, ona acıyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!