Herkes gibi Sibel Can’a da inandım

Özlem Süer’in, Sibel Can’ın son albüm çalışmasına yönelik hazırladığı kostümler büyük ilgi ve merak uyandırdı. Avangard tasarımlarıyla Avrupa’da hızla ilerleyen Özlem Süer’in ışıltılı couture kostümleriyle bir assolistin kapak çekimleri için iddialı kostümler hazırlaması Sibel Can cephesinde bir ’yenilenme’ olarak algılandı, çizgisini Avrupa’ya taşıyan tasarımcılar cephesinde ise ÅŸaÅŸkınlıkla karşılandı.Â

Son dönemin en dikkat çeken tasarımcılarından Özlem Süer, ’alaturka’ olarak yorumlanan Sibel Can’a neden kostüm tasarladığını, "Assolistler tasarım giyemez mi?", "Kimler tasarım giyer?", "Tasarım için kimlik önemli midir?" gibi son dönemde moda dünyasında çok tartışılan sorulara yanıt verdi. Bugüne kadar suskunluğunu koruyan ve "tasarım geleneğimin dışında deneyimler yaşamayı önemsiyorum" diyen Özlem Süer, Sibel Can çalışmasının hikayesini şöyle anlattı:

"Dünyada modanın hızına ayak uydurmayı sürdürürken, farklı yaşamlardan izler taşıyan, çok geniş bir gruba seslenen, iyi bir yorumcu olan Sibel Can, bir teklifle geldiğinde, önce albümü dinlemek istedim. Tarkan’la stüdyo kaydından çıkarak geldiğinde, önce heyecanı ve coşkusuyla tanıştım Sibel Can’ın. Bu an, kendini anlatması için en doğru zamandı aslında. Duygusal ve kendine yakın, kendini gerçekleştirdiğine inanan herkese inandığım kadar ona da inandım. Albümdeki parçalar, tüm zamanlardan izler taşıyor ve hepimizi anlatıyor. Çok yeni ama eskilerden, yakın ama hiç tanımadığımız biraz da... Albüm İstanbul’du benim için. Bu coğrafyadan sınırdan sınıra izler taşıyan ve tüm bu çeşitliliği hissettiren bir enerjisi vardı. Düşünmek istedim ve bir caz dinleyicisi olduğum halde, ’Lale Devri’ne ben de yenik düştüm ve albümün minik bir parçası olmayı kabul ettim..."

Özlem Süer, Sibel Can için tasarladığı kıyafetlerini, "Benim gibi hayatı içinden yaşayan birinin hayali, tüm zamanlara ait bir kadını siyah saçlarıyla bir akşam sefası saatinde anlatmaktır. Bu kostümler tuvalet değil..." sözleriyle özetliyor.