Hangi Gülben’i referans alacağız?

Güncelleme Tarihi:

Hangi Gülben’i referans alacağız
Oluşturulma Tarihi: Şubat 16, 2015 01:28

Bu haftaki yanlış anlaşılan kitap kapağı ve yakın geçmişteki bedelli askerlik çıkışlarının gösterdiği şu: Gülben Ergen’e sosyal medya hiç yaramıyor!

Haberin Devamı

Gülben Ergen’in gerçek bir Türkiye sanatçısı olduğu tartışılmaz. Yeri geliyor balayı yerine umreye gidiyor yeri geliyor Atatürk’e dünya çapında verilen değeri belgeleriyle gözlerimizin önüne seriyor. Her kesimi kapsayan, kucaklayan, birleştiren mükemmel bir pozisyon. Elbette bu çıkışlarda balta yer yer taşa vurulabiliyor. Nitekim bu hafta da öyle oldu: Ergen’in “Mısır’da bir kütüphane... Türkiye ile ilişkilerinin nasıl olduğunun önemi yok... Mustafa Kemal hep var. Hep olacak. Asırlar boyu. Saygınlıkla. Dünyanın her yerinde...” notunu düşerek paylaştığı kitabın üzerinde ‘Tarihin Fitneleri’ yazdığı ortaya çıktı. Ortada Atatürk’e övgü yok, ‘fitneci’ suçlaması var. Ergen de bu balıklama atlayışın ardından “Hatamı kabul ettim, sildim. Kapağı beğendim altındaki dikkatimi çekmedi. Neymiş bir daha kapağa göre kitap okumuyormuşuz” diyerek fotoğrafı kaldırdı (Gerçi kitabı zaten okumadık, kapağının fotoğrafının sosyal medyada paylaştık altı üstü ama neyse...) Hata insana mahsus, olur öyle...

Haberin Devamı

PİM ÇEK BOMBA AT!

Hangi Gülben’i referans alacağız

Ünlü sanatçının Instagram hesabını ilk üç gün biz de destekledik ama sonra iş karıştı.

Ama vesile vesiledir ve biz bunu bahane ederek yakın geçmişteki Gülben Ergen ilginçliklerini hatırlayabiliriz. En yakın tarihlisinden başlayalım. Yani “Ben ne asker kaçağıyım ne de emekli paşa, hiç bu mevzuya karışmayayım” demek yerine doğrudan fikir belirtme intiyacı duyduğu bedelli askerlik meselesinden. Twitter hesabından -ki bu hesaptan ne zaman minnoş minnoş aforizmalar haricinde bir şey paylaşılsa sıkıntı çıkıyor dikkat ettiyseniz- “Askerliğin parayla satın alınması ve parası olmayanın ölüm pahasına vatanı koruması ülkeyi yine böler, hep böler” buyurmuşlar, hatta hızı alamayıp “Bedelini ödeyecek durumları yoktu” notuyla şehit cenazesi fotoğrafı paylaşmışlardı kendileri. Şimdi dönüp arşive baktığımızda Ayşe Arman’a verdiği röportajda erkek çocuk annesi olmakla ilgili “Valla çok yakıştırdım kendime. Nedense, erkek çocuk annesi olmayı çok havalı buluyorum” dediğini görüyoruz. E bu durumda asker annesi olmayı da havalı bulmuş olabilir pekâlâ. Fakat diğer yandan “Oğlum olsa askere göndermem” diyen Bülent Ersoy’a da destek atmışlığı var. Ersoy’a hak verdiğini belirtip yıllardır olayın ‘Vatan sağ olsun ülke sağ olsun’ diye geçiştirildiğini ancak işin özünün öyle olmadığını söylemişti. Şimdi biz hangi Gülben Ergen’i referans alacağız? Türkiye’nin üniter bütünlüğünü her şeyin üzerinde tutanı mı, vicdani ret hakkını tanımaya doğru adım adım gideni mi? Bilemedik... Yani Gülben Ergen’i düzenli takip etmek, gündeme dair görüşlerini kerteriz almak kolay iş değil. Çünkü yeri geliyor ‘beş dakikada değişiyor bütün işler.’

Haberin Devamı

ATEİSTLER, KOLAYSA BUNU AÇIKLASIN!

Hangi Gülben’i referans alacağız

Sfenks de öperim kariyer de...

Peki şimdi biz milli ve siyasi meselelerde bazen zorlansak da Gülben Ergen’in fikri önderliğini benimsemeyi başardık diyelim. İş bitti mi? Yok. Daha bir de uhrevi meseleler var. Kadın evliliğini Mekke’de kutladı. Sana, bana söyleyecek lafı olmayacak değil herhalde!
Hatırlatmak gibi olmasın ama tam da ‘dindar - tinerci’ tartışmalarının gündeme oturduğu günlerde TRT’de yaptığı ‘Gülben’ isimli programda Mutasavvıf-Yazar Cemalnur Sargut’u konuk etmiş ve konuğuyla birlikte dinin insan hayatındaki yerini masaya yatırmıştı. Programın bir bölümünde Sargut’un Allah sevgisi duymayanların bazen Allah lafını duyunca uyuduklarını ama onlara da hürmet etmek gerektiğini söylemesi üzerine Gülben Ergen “Şifalar dilemek lazım belki de” diyerek çıtayı yükseltmiş ve ateistleri dolaylı yoldan tıbba havale etmişti.

Haberin Devamı

Gülben Hanım, ‘umre fotoğrafı’ ile ilgili sataşmalarda bulunanlara “Hata görmek, hata bulmak, eleştirmek, yanlış yakalamak üzerine kurulu beyinler ve gözler sözüm size. Ödüllendirilmeyeceksiniz hayat tarafından” demişti. Oralarda bir noktası olabilir. Ama ilgili ilgisiz tespit ve çıkış yapmamasının hem onun hem bizim yararımıza olduğu konusunda da bizim bir noktamız var.

Gerçi “Sesimle içinde kıvrılarak dans ettiğim, gözlerimi kapatıp ruhumu kattığım şarkılarımın hem efendisi, hem talebesiyim” gibi cümleleri de anlamakta zorlandığınız oluyor ama her şeyin de bir seferde değişmesini bekleyemeyiz...

Hangi Gülben’i referans alacağız

“Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi” sorusu cevabını buldu: Çok resim paylaşan!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!