GEZİ OLAYLARINDA SOĞUKKANLIYDIM

Güncelleme Tarihi:

GEZİ OLAYLARINDA SOĞUKKANLIYDIM
Oluşturulma Tarihi: Eylül 29, 2013 19:18

Fahriye Evcen, “Yaprak Dökümü”nün ardından yine bir Reşat Nuri Güntekin uyarlamasıyla karşımıza çıktı. Kanal D’de ekrana gelen “Çalıkuşu” dizisinde başrolü üstlenen Evcen, hakkında merak edilenleri InStyle dergisinin ekim sayısına anlattı.

Haberin Devamı

* Kalamış Marina’da demirli Halas 71’deyiz. Siz daha önce bu yakada oturmuştunuz değil mi?
- Evet, bir dönem oturmuştum. Alışkınım bu tarafa. Bir de bu yaka benim Almanya’da büyüdüğüm yere daha çok benziyor. Hem mod olarak hem de sakinliğiyle. 19 sene orada yaşadım, buraya geldiğimde hiçbir güç beni Avrupa yakasında yaşatamazdı. Dört sene Anadolu yakasındaydım. Sonra iş ve okuldan dolayı karşı tarafa taşınmak zorunda kaldım.

* Almanya’da zor bir çocukluk geçirmişsiniz. 90’lardaki Neo-Nazi olayları sırasında Solingen’deki evinizde gece ışıkları kapatarak oturuyor, boş ev izlenimi yaratmaya çalışıyormuşsunuz. Doğru mu?
- Evet. ’92-’93 senelerinde yaşadığımız olaylardı. O dönem yoğun olarak o korkuyu yaşadım. Aslında korku da değil, çok küçük yaştaydım, o yüzden korku olarak algılamadım onu, sadece bir gariplik vardı, her zamankinden farklı bir şey. Evde yaşananları anlamıyordum. Akşam ışıklar kapatılıyordu, babam balkondan bahçeye halat asmıştı ki bir şey olursa kaçabilelim. Okul yakın bir mesafedeydi, ona rağmen annem ya da babamla birlikte gidip geliyorduk.

GEZİ OLAYLARINDA SOĞUKKANLIYDIM
* O dönem sizin hayata bakışınızı, hatta kişiliğinizi bile etkilemiş olmalı...
- Mutlaka etkilemiştir. Çünkü bilinçaltına yerleşiyor. Mesela Gezi olaylarında -ki çok üzücü, hakikaten böyle şeylerin hiçbir ülkede, hiçbir ideoloji tarafından yaşatılmasını ve yaşanmasını istemiyorum- herkese göre daha soğukkanlıydım sanırım. Yaşananlar benim için çok tanıdıktı. O yüzden sağlam kafayla doğru düşünüp nasıl engellenebilir, nasıl şiddete dönüşmez, onun yollarını aramak lazım diye düşündüm.

* Almanya’da sosyoloji okuduğunuz için ilgi alanınıza da girmiştir olanlar.
- Tabii. Belki de benim olaylara duygusal değil de analitik bakmamın sebebi budur. Durumu analiz edip kötü sonuçlanmaması için ne yapılabilir diye düşünürüm.

TÜRKİYE’DEKİ SAMİMİYET BENİ ŞAŞIRTTI
* Almanya’dan Türkiye’ye geldiğinizde buradaki kafa yapısına adapte olmakta zorlandınız mı? (Gülüyor)
- İlk iki sene hiç adapte olamadım, sonra o süreç hızlandı. Türkiye’yi ve insanlarını çok seviyorum. İyi ya da kötü diye ayırmıyorum ama mantaliteler arasında farklılıklar var. O farklılıkları benimseyebilmek için süre gerekiyor.

* Buraya geldiğinizde en çok neye şaşırmıştınız?
- İnsanların birlikte iş de yapsalar samimiyetlerini hiç yitirmemeleri beni şaşırtmıştı. İşe bazı durumlarda iş gözüyle bakılmaması, arkadaşlık vasfının korunması... Hatır ilişkileriyle de bazı işlerin yürütülmesi ilgimi çekmişti. (Gülüyor) İş yaparken tasvip etmediğin bir şeyi söylemek istersin ama gördüm ki belki de bazı durumlarda söylenmemesi lazım. O durum bana yabancıydı.

HER SEFERİNDE BAŞKA BİR KADIN OLUYORUM
* Şu an 17 yaşında gibi görünüyorsunuz. Televizyon, dergi ya da gazetelerde ise çok daha farklı görüyoruz sizi...
- (Gülüyor) Normalde böyleyim ama televizyon ya da dergilerde başka birine dönüşüyoruz. Mesleğim gereği bunun olması gerekiyor. Her seferinde başka bir kadın oluyorum. Aslında Türkiye’de televizyon ya da dergilerde kadının feminen hatta bazen famme fatale görünmesini galiba seviyoruz. Çok makyaj,
fazlasıyla düzgün taranmış, yapılı saçlar...

* Siz sade misinizdir günlük hayatınızda?
- Genelde. Tabii ki makyaj ya da saçımı yaptırdığım oluyor ama gün içinde, rutin bir okul hayatım da olduğu için böyleyimdir.

TARZIMDAN SAPMIYORUM
* Modaya meraklı olduğunuzu okumuştum bir röportajınızda. Kendini kaybedenlerden misiniz yoksa o konuda da soğukkanlı mısınız?
- Ne alacağını bilenlerdenim. Tarzımdan çok sapmıyorum. Mesela bu senenin renkleri bana çok uymuyorsa sırf moda diye giymem. O konuda seçiciyim. Moda olan ve kendime yakıştırdığım bir şey varsa alırım ama plan yapıp alışverişe çıkanlardan değilim. Daha çok görüp kafamda bir şeylerle kombinleyip, “Bu şununla iyi olur” diyerek alıyorum. Bir yandan da o seneki tarzı, renkleri, kesimleri takip ediyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!