Sevemedim Vedaları

Güncelleme Tarihi:

Sevemedim Vedaları
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 05, 2009 12:44

Gerçek dünyaya açıldı gözlerim, hayalim gerçek oldu ama hiç olmadığı kadar siyah gecelerde parladı gözlerim büyük ve kahverengi…

Haberin Devamı

Saat sabahın 4’dü.Kendime boğulmuş bir haldeyim. Bütün dramatik sahnelerde yağan yağmur varya dışarıda sanki öyle bir sağanak. Şu anda en son yapmak istediğim şey kendimden söz etmek aslında. Dilim tutulmuş, parmaklarım donmuş gibi. Odadaki tek hareket eden şey ise bilgisayar imleci o da ne yazacağını aramakla meşgul tıpkı benim gibi. Öyle derin düşüncelere dalmışım ki hayatın sırrını arıyor gibi kapılmıştım hayata. Ben mağlup değil, galiptim esasında. Vazgeçmiş her şeyden yepyeni bir hayata başlamıştım. Hayatın anlamını bulup bulamayacağım hiç belli değil çok dikenli bir yol benimkisi. Kendimden ve ailemden başka hiçbir şeyim kalmadı bu koca dünyamda.

Saat sabah 6’ya yaklaştı. Odamdayım mürekkepli kalem ve sigara dumanında kaybolmuş olmamı bekleyen herkes büyük bir hayal kırıklığına uğradı. Ve artık bilgisayar imlecim ne yazacağını bulmaya başladı:

Haberin Devamı

‘’Kuş sesleri arasında büyüdüğümü sanırdım hep. Hiç gözyaşı dökmeden sadece gülümseyerek. Kurduğum hayal dünyamın içinde kaybolduğumu hissettim. Gözlerimi açtığımda hiç tanımadığım insanlar arasında yeni bir aşk vardı ufukta. Tanımadığım insana büyük bir şehvetle mektup yazan mürekkepli kalemim akarak elimi mahvetmiş, gözyaşlarımda kalemimin üstünden süzülüp kelimelerimde alıyor soluğu. Ya da sadece benim dışarıdan gördüğüm ben bu. Çünkü şu anda mektup yazan ben değilim. Aslında sadece hayalim bu.

Yavaş yavaş eli kalemden ayrıldı. Gözyaşları yönünü değiştirip kalemi yerine yanaklarında süzülmeye başladı. Ve bedeni yıkılıp kaldı olduğu yere. Gözlerini kapattı. Belki benim tanımadığım insan çıktı karşısına ama bunu sadece ‘’O’’ bilebilir. İmlecim mektupta yazanları okumaya başladı. İşte şu satırlar dökülmüştü kanla karışık gözyaşlarının dilinden:

    ‘’Gözyaşlarımın dilinden konuşuyorum. Sadece ağlıyorum senin yerine gözlerimden akan yaşlarla birlikte. Sen yeter ki üzülme, varlığım acı veriyorsa sana eğer,  cennetimden vazgeçer de cehenneme bile gülümseyerek giderim. ‘’

Ardından yavaşça görüntü yok olmaya başladı. Sanki yıkılıp kaldığı, ellerinin dermanını yitirdiği yere gelmiştim. Mektup burada bitiyordu. Sonra diğer benin mum ışığıyla aydınlanan evinin kapısında belli belirsiz bir ses duydum ‘’Özür Dilerim, Kapıyı Aç…’’ diyordu. Kapı tokmağı üzerinde yer alan kurumuş karanfil poşetinin kokusu evin içinde yayılmaya başladı. Ve bu kokuyla birlikte gözlerimi bir kez daha hayalime kapattım.

Haberin Devamı

Kendime geldiğimde bambaşka bir yerde buldum yorgunluktan bitap düşmüş bedenimi. Rengi kaçmıştı gözlerimin. Sevemedim vedaları ve bir veda daha yaşandı, bitti.

Bu seferde neşeli kahkahaların çınlattığı bir yerde 3 – 5 kişi arasında buldum kendimi. Sanki hepsi benim arkadaşımdı ya da sadece gerçek ben dışarıdan bunu böyle görüyordu. Gülüyorduk, eğlendiğimiz bariz ortadaydı ama sanki hissettim hayalimdeki benin kalbinin kırık olduğunu. Kırılmıştı arkadaş olduğu insanlardan yediği darbeler karşısında yorulmuştu hayalinden. Durgundu, çevresinde olup bitenlere karşı tepkisizdi. Gözyaşları sadece arkadaşları için akıyordu umarsızca. Kırgındı dünyaya ve dostlarına. Sevememişti ya da inanamamıştı samimiyete ya da gerçek samimiyetsizliğe. Sanki bir kuş gibi kanatlanıp uçmuştu paramparça olmuş yüreğinden güven. İnanmak istememişti hiçbir zaman nedensiz yere çekilen acılara ve sevimsizlik düşmüştü suratına. Kalbi bölünmüştü nice parçalara. Kalplerinde hacıyatmaz duygular, tam bastırılmışken ortaya çıkan gerçekler ve onunla yüzleşmeye çalışan taştan hayaller. Sanırım hayalimdeki ben onlara hep inanmak istemişti. Yüreğinde dışlanmanın acısını taşıtan yaralar kabuk bağlamadan tekrar kanamaya başladı sebepsizce. Dizlerinde duran kâğıtlar bir bir dökülmeye başladı. Hayal Denizi’nden Umutsuzlar Okyanusu’na. Sevemedim vedaları ve bir veda daha yaşandı, bitti. Parçalanmış kalplerin içinde yürüyordu,  delicesine ağlıyordu ve aslında hayatın sırrını arıyordu…’’

Haberin Devamı

Sonu görünmeyen bir yola girmişti imlecim. Ne olduğunu kestiremez olmuştum. Sanki beynim uyuşmuş gibiydi. Gözyaşlarıma engel olamıyordum. Kendi kendime bu hayal çok uzun sürdü dedim. Ama hala kararsızım. Bu dünya mı çok büyük bana, ben mi çok küçüğüm bu dünyaya arkadaşım anlamadım…

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!