Gelin ve damadın gölgesi oluyor düğün gününde foto-hikaye çekiyor
Güncelleme Tarihi:
Selçuk YAŞAR
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 07, 2007 00:00
Zeynep, bugün evleniyor. Sibel ise onun fotoğraflarını çekiyor. Biz de yanlarında konuğuz. Çocukluk fotoğrafı olmadığını öğrenince kendini fotoğrafa adayan Sibel, Zeynep ile Talat Kavlak’ın düğünlerini foto-hikaye haline getirecek. Maslak’ta bir oteldeki kuaföre Sibel ile Zeynep birlikte geldiler.
Zeynep’in saçı ve makyajı yapılırken, Sibel bir an olsun makinesini elinden bırakmadı. Bu koşuşturma gün boyu sürdü. Zeynep’in gelinliğiyle evinden çıkışı, Talat’ın onu otomobile bindirişi kare kare takıldı objektife. Çalışma nikah ve düğün yemeği boyunca sürdü. Sonuç, harikaydı. Zeynep ile Talat, düğün hikayelerini çocuklarına, hatta torunlarına gösterebilecekler. e-postayla en uzaktaki dostlarına bile bu mutlu günü yaşatabilecekler. Sibel Özbilgiç, bir yıldır çiftlere verdiği bu hizmeti, "evlilikhikayeleri.com" sitesine aktardı. Hayali ise çiftlerin çocuklarını da doğumlarından itibaren periyodik olarak fotoğraflamak.
Sibel Özbilgiç, 7-8 yaşındayken ablasının çocukluk fotoğraflarını görünce kendi fotoğraflarının nerede olduğunu sordu. O yaşa kadar çekilmiş hiçbir fotoğrafı yoktu. Evlatlık olduğundan şüphelenmeye başladı. Akrabalarını dolaşıp, bir iz aradı. Ama hiçbir fotoğrafına rastlamadı. Küçükken nasıl göründüğünü, ne giydiğini ve nasıl bir odaya sahip olduğunu hep merak etti. Bu çocukluk merakı onu fotoğrafa yönlendirdi. Marmara Üniversitesi Fotoğrafçılık Bölümü’nü bitirdi. Mezun olduktan sonra bir süre reklam fotoğrafçılığı yaptı. Reklam fotoğrafçılığından sıkıldı. Düğün fotoğraflarına yeni bir anlayış getirmek istedi. Böylece bir çocuğun hikayesini ta en başından, annesiyle babasının evliliklerinden başlayacak fotoğraflarla anlatılabilecekti.
Şimdiye kadar gördüğü fotoğraflar, stüdyoda çekilmişti. Buram buram "Sarılın, poz verin" kokan fotoğraflar, objektif karşısında sıraya dizilmiş yakınlar, ona göre asıl mutluluğu yansıtmıyordu.
Böylece, çiftin mutlu gününü baştan sonra anlatacak, günboyu yaşanan gülümsemeleri de gözyaşlarını da unutulmaz kılacak bir konsept geliştirdi. Bu konsepti ilk önce yakın akrabaları ve arkadaşlarının düğünlerinde uyguladı. Çalışmalarını, www.evlilikhikayeleri.com isimli internet sitesine taşıdı. Site, evlenmeye hazırlananlardan büyük ilgi gördü. 27 yaşındaki Özbilgiç, artık foto-hikaye oluşturan bir fotoğrafçı oldu. Hatta siteyi gören ve kendisini Almanya’daki düğününe davet eden bir çifti bile fotoğrafladı. Düğün gününüzü saniye saniye hatırlamak istiyorsanız bedeli düğünün olduğu yere göre değişse de ortalama 2 bin YTL.
ÇEKİM GELİNİN EVİNDE BAŞLIYOR
Sibel Özbilgiç, düğün foto-hikayesine, gelinin evinde başlıyor. Gelinin evden kuaföre gidişi, geri dönüp gelinliğini giymesi kare kare fotoğraflanıyor. Arkadaşlarıyla yaşadığı şamata sırasında, evlenmek isteyenler, gelinin ayakkabısının altına adını yazdırıyor. Beyazlar içindeki gelin evden çıkarken, anne ve babası gözyaşlarını tutamıyorlar. Gelin de damat da otomobile binerken heyecanlı. Çevreden alkışlar yükseliyor.
Fotoğraf çekmeye ilk başladığında, gelin ve damatta biraz gerginlik olduğunu ama daha günün yarısına varmadan kendisine alıştıklarını anlatıyor. Öyle ki, gelin ve damat onun gölge gibi kendilerini izlediğini unutuyor, patlayan flaşı doğal karşılar hale geliyor. Sibel, düğün günü aileden biri gibi oluyor. Tabii her zaman her şey yolunda gitmiyor. Yaşanan telaş ve koşuşturmaya bazen aksilikler ekleniyor. Sibel Özbilgiç, çiftle birlikte hepsini bir bir yaşıyor.
STÜDYO YERİNE DOĞAL ORTAM
Sibel Özbilgiç, çiftlerin çerçeveleyip, yakınlarına dağıtmak istedikleri özel fotoğrafları asla stüdyoda çekmiyor. Bazen bir park, bazen sahili stüdyo olarak kullanıyor. Genç çift, objektife doğal ışıkta, doğal ortamda gülümsüyor. Düğün günü bittikten sonra sıra fotoğrafların hazırlanmasına geliyor. Fotoğrafları siyah-beyaz ve renkli olarak iki parti halinde hazırlıyor. Birlikte çalıştığı çiftlerle bir günlüğüne de olsa kader birliği eden fotoğrafçı, aylar sonra fotoğraflarına bakarken, kendisini arayıp teşekkür edenler olduğunda çok seviniyor.
Sibel Özbilgiç, 7-8 yaşındayken ablasının çocukluk fotoğraflarını görünce kendi fotoğraflarının nerede olduğunu sordu. O yaşa kadar çekilmiş hiçbir fotoğrafı yoktu. Evlatlık olduğundan şüphelenmeye başladı. Akrabalarını dolaşıp, bir iz aradı. Ama hiçbir fotoğrafına rastlamadı. Küçükken nasıl göründüğünü, ne giydiğini ve nasıl bir odaya sahip olduğunu hep merak etti. Bu çocukluk merakı onu fotoğrafa yönlendirdi. Marmara Üniversitesi Fotoğrafçılık Bölümü’nü bitirdi. Mezun olduktan sonra bir süre reklam fotoğrafçılığı yaptı. Reklam fotoğrafçılığından sıkıldı. Düğün fotoğraflarına yeni bir anlayış getirmek istedi. Böylece bir çocuğun hikayesini ta en başından, annesiyle babasının evliliklerinden başlayacak fotoğraflarla anlatılabilecekti.
Şimdiye kadar gördüğü fotoğraflar, stüdyoda çekilmişti. Buram buram "Sarılın, poz verin" kokan fotoğraflar, objektif karşısında sıraya dizilmiş yakınlar, ona göre asıl mutluluğu yansıtmıyordu.
Böylece, çiftin mutlu gününü baştan sonra anlatacak, günboyu yaşanan gülümsemeleri de gözyaşlarını da unutulmaz kılacak bir konsept geliştirdi. Bu konsepti ilk önce yakın akrabaları ve arkadaşlarının düğünlerinde uyguladı. Çalışmalarını, www.evlilikhikayeleri.com isimli internet sitesine taşıdı. Site, evlenmeye hazırlananlardan büyük ilgi gördü. 27 yaşındaki Özbilgiç, artık foto-hikaye oluşturan bir fotoğrafçı oldu. Hatta siteyi gören ve kendisini Almanya’daki düğününe davet eden bir çifti bile fotoğrafladı. Düğün gününüzü saniye saniye hatırlamak istiyorsanız bedeli düğünün olduğu yere göre değişse de ortalama 2 bin YTL.
ÇEKİM GELİNİN EVİNDE BAŞLIYOR
Sibel Özbilgiç, düğün foto-hikayesine, gelinin evinde başlıyor. Gelinin evden kuaföre gidişi, geri dönüp gelinliğini giymesi kare kare fotoğraflanıyor. Arkadaşlarıyla yaşadığı şamata sırasında, evlenmek isteyenler, gelinin ayakkabısının altına adını yazdırıyor. Beyazlar içindeki gelin evden çıkarken, anne ve babası gözyaşlarını tutamıyorlar. Gelin de damat da otomobile binerken heyecanlı. Çevreden alkışlar yükseliyor.
Fotoğraf çekmeye ilk başladığında, gelin ve damatta biraz gerginlik olduğunu ama daha günün yarısına varmadan kendisine alıştıklarını anlatıyor. Öyle ki, gelin ve damat onun gölge gibi kendilerini izlediğini unutuyor, patlayan flaşı doğal karşılar hale geliyor. Sibel, düğün günü aileden biri gibi oluyor. Tabii her zaman her şey yolunda gitmiyor. Yaşanan telaş ve koşuşturmaya bazen aksilikler ekleniyor. Sibel Özbilgiç, çiftle birlikte hepsini bir bir yaşıyor.
STÜDYO YERİNE DOĞAL ORTAM
Sibel Özbilgiç, çiftlerin çerçeveleyip, yakınlarına dağıtmak istedikleri özel fotoğrafları asla stüdyoda çekmiyor. Bazen bir park, bazen sahili stüdyo olarak kullanıyor. Genç çift, objektife doğal ışıkta, doğal ortamda gülümsüyor. Düğün günü bittikten sonra sıra fotoğrafların hazırlanmasına geliyor. Fotoğrafları siyah-beyaz ve renkli olarak iki parti halinde hazırlıyor. Birlikte çalıştığı çiftlerle bir günlüğüne de olsa kader birliği eden fotoğrafçı, aylar sonra fotoğraflarına bakarken, kendisini arayıp teşekkür edenler olduğunda çok seviniyor.