Güncelleme Tarihi:
Benim bir de Depdep Amcam vardır, gazeteci Müeddep Erkmen, biz Depdep Amca derdik. Üzerimizde en çok hakkı olanlardan biriydi, çünkü, birlikte (yani anneler, babalar ve biz çocuk takımı) gezmelere giderdik, önde Depdep Amca mavi vosvosuyla, “steyşın” arabanın bagajına doluşur, Bentler’e pikniğe, Karacabey Harasına maceraya giderdik. Babamın çok eski “yol arkadaşı” idi Depdep Amcam, bir araya geldiler mi Fransa’da nasıl aç kaldıklarından tutun da, Çıplaklar Adası maceralarına kadar keyifle anlatırlardı.
İşte bu güzel amcamın vefatını anlattığım paragraf, yazıyı yüklerken düşmüş. Gerçi yazıyı yeniledim ama, tamamını tekrar okutmamak için söyleyeyim, şöyleydi kayıp paragraf:
Depdep Amcam (Müeddep Erkmen) epeydir kalbinden rahatsızdı. Ağır bir ameliyat geçirdi, ve bir daha eskisi gibi olmadı. Ağır ağır söndü, sanki hayata tutunmadı, ellerimizin arasından bir melek gibi kaydı gitti. İyi kötü vedalaşabildiğim tek sevgilim odur. Evine gittiğimde, yatıyor dediler. Yapmadığım şeyi yaptım, perdeleri sıkı sıkı kapalı yatak odasına girdim. Yüzü duvara dönük, yarı uykudaydı. Yatağının yanına diz çöktüm, arkadan sırtına sarıldım. Ağır ağır bana döndü, hiç ses etmedi, ama gözlerinin içi parladı. Yumuşacık sakalına yanağımı koydum, bakışlarımızla vedalaştık. Son görüşmemizmiş...