Erkeklerin zeki kadınlardan korkmaları doğal

◊ “Her Şeyin Başı Merkür”ün inanılmaz komik bir hikayesi var. Kim bu Söğütlüçeşme metrobüs durağından Elif?
- Elif 26 yaşlarında, gazetecilik bölümünü ikincilikle bitirmiş, zeki, komik, sözünü sakınmayan, aşırı bahtsız bir kız. Eski İstanbul mahallelerinin birinde annesiyle yaşayan, ne yapsa annesini bir türlü memnun edemeyen eğlenceli biri. Aylarca iş aradıktan sonra, bir gazetede ekonomi-politika yazmayı umarken burç köşesinin başına oturtuluyor ve astroloji yazması isteniyor. İşyerindeki kabus müdürü ve iş arkadaşlarıyla tanışınca da eğlence başlıyor.
◊ Bu romanın türü ne?
- Aslında kitap bir komedi romanı, hatta içinde romantik tatlı durumlar da var. Yani sadece astroloji yok. Kitapta Elif’in zorlu beyaz yakalı hayatını, yalaka iş arkadaşlarını, eski Türk filmlerini andıran mahallesini, memnuniyetsiz annesini ve gönül işlerini anlatırken, zaman zaman eğlenceli burç yorumları yaptığını da görüyoruz. İnsanları burçlar üzerinden değerlendirdiğim ve bununla ilgili sosyal medyada çok paylaşılan birkaç yazı yazdığım için kitabın böyle bir kurgusu olsun istedim.
◊ Hukuk fakültesinde ders veriyorsunuz, avukatlık yapıyorsunuz, bunca ciddiyetin arasından mizah nasıl çıktı?
- Bir süredir avukatlık yapmıyorum. Zaten hiçbir zaman adliye koridorlarında meslektaşlarıyla üstadım diye konuşan o ciddi avukatlardan olamadım. Hatta işçisi tarafından baltayla kovalanan bir müvekkilime “Bunu sulh yoluyla halledebiliriz, kim bilir o adam da ne büyük geçim sıkıntıları yaşıyordur, dünyayı güzellik kurtaracak” diye telkinde bulunmuşluğum var. Şimdi düşünüyorum da iyi ki avukatlığı bırakmışım. Hukuk fakültesinde ders vermekse en bayılarak yaptığım işlerden. Öğrencilerim yaşlanmama engel oluyor. Onların hayalleri, aşkları beni yazma konusunda motive ediyor.

RUHUM AVUKATLIĞA
MÜSAİT DEĞİL
◊ Avukatlık mı, üniversitede hocalık mı, yazarlık mı?
- Avukatlık çok saygı duyduğum ve layıkıyla yapıldığında çok anlamlı bir meslek ama benim ruhum buna müsait değil. Yalnız avukatlar aşırı ciddi insanlar gibi de anlaşılmasın sakın. Benim hukuk fakültesinden beri görüştüğüm avukat arkadaşlarım var ve hepsi son derece eğlenceli insanlar. Mesleğin hakkını yeterince veremediğim için bıraktım ben.
◊ Zeki ve komik bir kadın olmanın dezavantajlarını yaşadığınız oluyor mu? Komiklik erkeklerin tekelinde sanki... Erkekleri korkutur mu komik kadın sizce?
- Ben bir zararını görmedim aslında. Ama kadınlar komik yanlarını genelde evde, altın günlerinde, aile ortamında ortaya çıkartabiliyor. Mesela benim babaannem dünyanın en komik kadınıydı. Kitaptaki deyimlerin ve benzetmelerin çoğu onun cümleleri. Ama bu yönünü sadece akrabaları bilirdi. Dışarıda kahkaha atarken bile ayıp olmasın diye ağzını kapatırdı refleksle. Böyle bir sürü kadın var aslında; bıraksan çok iyi hikayeci olacak ama toplumsal kodlar engel oluyor. Dünyanın her yerinde bu böyle. “Sen çok akıllı ve komik bir kadınsın, gel bu filmi sen yaz, şurada stand up yap” diye bir teşvik olmuyor. Kibarca söylemek gerekirse, kendine bir oturmalık yer açman ve çabalaman gerekiyor hep. Ama erkekler eğer kendine güveni yoksa zekadan korkuyor. Hele bazısı, azıcık ilgiyi üzerine çekersen tek kaşını kaldırıp “burada esprileri ben yaparım küçük hanım” bakışı atıyor. Korkmaları doğal çünkü zeka ve mizah beraberinde sorgulamayı getiriyor. Erkek de bu benim başımı ağrıtır, istediğim gibi yönetemem deyip hop başka kadına sekiyor. Biz de kendilerine başarılar diliyoruz.

YENi ÇAĞ iLiŞKiLERiNiN
ORTAK ADI:
FLÖRT YANGINI

◊ Sosyal medya, kadın erkek ilişkilerini nasıl etkiledi?
- Benim için yeni çağda ilişkilerin tek bir adı var; Flört Yangını! Herkes birbirine sosyal medya üzerinden yürüyor artık. İmkan olsa hesap makinesinden bile yazacaklar. Kimsenin birbirine tahammülü yok. Selfie modasıyla başlayan aşırı kendine dönük, hayatının merkezine sadece kendini koyduğun bir dünya var artık. Nasıl başkasının üzerine titreyecek, özen gösterecek, bir de üstüne sadakatle seveceksin... Yani sosyal medyayla birlikte ilişkilere geçmiş olsun diyorum.
◊ Neden?
- Her şeye ve herkese erişim o kadar kolay ki, kimsenin sabrı yok başkasının nazını niyazını çekmeye. Ki bu da içi bomboş ilişkileri beraberinde getiriyor maalesef. Ben tabii ilişki gurusu değilim, haddim de değil ama bir şeye ne kadar kolay ulaşılıyorsa o kadar çabuk gözden çıkarılıyor gördüğüm kadarıyla. İlişkide bir insanın sürekli hayatını kolaylaştırır, fedakarlık yaparsanız, bir yerden sonra kıymetiniz kalmıyor. O zaten cepte, saçını süpürge etmiş evde bekliyor, ben biraz etrafa bakınayım diyorlar. Sonra başlıyorlar başkalarına cayır cayır yazmaya!

GALAKSİNİN KORUYUCULARI GERİ DÖNDÜ - SİNEFİL