Bankacılar bu Zirve'de bir araya geldi

Güncelleme Tarihi:

Bankacılar bu Zirvede bir araya geldi
Oluşturulma Tarihi: Ekim 02, 2013 14:56

Vodafone Türkiye ana sponsorluğunda, Capital ve Ekonomist dergilerinin öncülüğünde düzenlenen CEO Club Bankacılar Zirvesi İstanbul'da toplandı. Capital ve Ekonomist dergileri Yayın Direktörü Rauf Ateş'in sunumuyla başlayan zirvede bankaların üst yönetimleri önemli değerlendirmelerde bulundu.

Haberin Devamı

Vodafone Türkiye ana sponsorluğunda, Capital ve Ekonomist dergilerinin öncülüğünde düzenlenen CEO Club Bankacılar Zirvesi'nin açılışında konuşan Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkanı Serpil Timuray, "2016 yılında yaklaşık 450 milyon insanın, mobil cihazlar üzerinden 600 milyar doların üzerinde mobil ticaret yapacağı öngörülmekte" dedi.

Teknoloji çağında dinamizmin değiştiğine dikkati çeken Timuray, giderek insanların birbirine yaklaştığı, sınırların kalktığı, coğrafi ve kültürel farklılıkların dezavantaj olmaktan çıktığı ve bireyler için fırsat eşitliğinin giderek arttığı bir ortam ve yaşamın kapılarının aralandığını söyledi.

600 MİLYON DOLARLIK MOBİL TİCARET

Timuray, dünyada 2,5 milyar yetişkin insanın bankacılık hizmetlerinden faydalanamadığını dile getirerek, şunları kaydetti:

Haberin Devamı

"Cep telefonu yaygınlaştıkça ve akıllaştıkça, mobil finans hizmetleri erişimini artırdıkça, artık bankacılık hizmetleri en ücra köşe ve en kırsal kesimlerde bile erişilebilir hale gelecek. Bu, önümüzdeki dönemde çok önemli bir mobil ticaret döneminin de kapılarını aralayacak. 2016 yılında yaklaşık 450 milyon insanın, mobil cihazlar üzerinden 600 milyar doların üzerinde mobil ticaret yapacağı öngörülüyor.

FAİZ HAREKETİ TERS ETKİLİYOR

Zirvede bir konuşma yapan Finansbank Genel Müdürü Temel Güzeloğlu ise "Biz ticari kurumlarda boyut için yaptığımız rekabetin faturasını bir anlamda dönüp tüketicilerden kazandıklarımıza kestik. Aslında bu ekonomi açısından faydalı bir şeydir. Çünkü kaynağı tüketenden alıp, düşük fiyatla üretene aktarıyorsunuz" dedi.

Ekonomi büyürken birtakım değerlerin de büyümesinin gerektiğini ifade eden Güzeloğlu, "Bu değerlerin başında ekonomideki kredi geliyor. Büyüyen ekonomilerde kredinin ekonominin büyüklüğüne oranının en azından sabit kalması lazım. Dolayısıyla bankacılık sektörünün en az ekonomi kadar, hatta daha da üzerinde kredi hacmini büyütmesi lazım. O zaman yüzde 12'den daha fazla bir kredi büyümesi beklememiz lazım" ifadelerini kullandı.

Bankaların sermaye getirisini yüzde 15'in altına iten birkaç neden olduğuna işaret eden Güzeloğlu, "Faizlerin dünyada yükseldiği ortamda bankalar olarak bilançolarımıza baktığımızda çok uzun vadeli aktifleri kısa vadeli pasiflerle fonluyoruz. Dolayısıyla pasifler hızla fiyatlanıp yukarı doğru çıkıyor, aktiflerin fiyatı yerinde kalıyor. Dolayısıyla marjlar daralıyor. Biz bunu 2013 içerisinde ciddi şekilde görüyoruz. Faizlerin bu seviyede kaldığını görürsek 2014'te de bir miktar göreceğiz muhtemelen. Faizlerin yükselmesi bankalar için iyi bir şey değildir. Dünyadaki faiz hareketi bankaları ters etkiliyor. Faizler yükseldiği dönemde bankalar bundan ciddi zarar görür. Bu sene de bu zararı yaşıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

Haberin Devamı

BANKACILIK BERBAT BİR SEKTÖR DEĞİL

Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş de KDV'yi her aldıkları mal için ödediklerini, ancak diğer sektörler gibi mahsup edemediklerini belirtti.

Bankaların munzam maliyetlerinin bulunduğunu ifade eden Ateş, "172 milyar lira Merkez Bankasına yatan munzam karşılık yekünü var. Bunun içinde muhtelif oranlarda altın, döviz ve Türk Lirası var. Bunların toplam maliyetini yüzde 4 gibi düşündüm. Sistem içinde organize piyasa olan bankacılığın katkısı gerçekten yadsınamaz. Bunları toplayıp karınız ile orantılandığımızda yüzde 60'ların üzerinde vergi yükü çıkıyor. Bu arada bankacılıkta temettüyü son zamanlarda hiç duymuyorum. Yabancı bankalar da temettü dağıtmıyor. Bankacılık esas itibariyle söylendiği gibi berbat bir sektör değil."

Haberin Devamı

İKİ TEMEL RİSK VAR

Şekerbank Genel Müdürü Meriç Uluşahin de bu yıl yüzde 4'lere yaklaşan bir büyüme beklentilerinin olduğunu anlatarak, "Bizim görüşümüze göre önümüzdeki dönemde en büyük risk yurt dışındaki Amerika kaynaklı özellikle Fed veya kademeli olarak Avrupa tarafından gelecek piyasaya verilen likiditenin geri çekilmesidir. Paranın ülkeden çekiliyor olması muhtemelen büyüme rakamlarımız üzerine de baskı kuracak" diye konuştu.

Uluşahin, Türkiye'nin komşu ülkelere göre güvenli bir liman olduğunu ve oradan geçen para trafiğine aracılık etmesi dikkate alındığında yüzde 3,5'lerin altında bir büyüme oranının beklenmemesi gerektiğini aktararak, ortalama yüzde 5'lik büyümeyi destekleyen bir plan açıklanabileceğini, ancak likidite çekilmesine dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.

Haberin Devamı

GÜNEYDOĞU CİDDİ BİR FIRSAT

Yapı Kredi Üst Yönetici Faik Açıkalın "Güneydoğu'daki çözüm süreci bankacılık için oradaki yatırımların artması ve daha fazla bankacılık hizmeti götürülebilmesi açısından ciddi bir fırsat olarak görülebilir" dedi.

Rekabetin hep daha agresif ve müşterilerin hep daha talepkar olacağını ifade eden Açıkalın, "Dolayısıyla bu aslında kendimizi hazırlamamız gereken yeni dünya düzeninin bir gereği gibi görünüyor. Regülasyon kısa vadede negatif etkiliyor. Başta adaptasyon zor oluyor ama doğru regülasyon yapıldığı taktirde orta ve uzun vadede gelişmenin çok daha sağlıklı olmasını sağlıyor. Buna örnek de 2001 yılındaki sermaye yeterliliğinin yüzde 12 olması. O zamanlar bunu çok eleştirmiştik. Sonradan gördük ki Türk bankacılığına çok ciddi katkısı oldu ve bize ciddi yakıt sağladı" değerlendirmesinde bulundu.

Haberin Devamı

'KUR FARKINDAN NE ZAMAN KURTULACAĞIZ?'

Toplantıya katılan Doğan Holding İcra Kurulu Başkanı Yahya Üzdiyen'in "Bankacılık sektörü ne zaman bize TL bazlı uzun vadeli proje finansmanı yapacak? Bankacılık sektörünün bununla ilgili bir çalışması var mı? Ne zaman bu kur farkı denen ucube şeyden kurtulacağız?" sorusuna Açıkalın, "Bu dediğiniz tamamen fonlama ile alakalı bir durum. Bizim kredi mevduat oranı yüzde 110'lara geldi. Bunun döviz Türk Lirası tarafına baktığınızda, döviz kredi mevduat oranı aslında yüzde 70'lerde. Türk Lirası kredi mevduat oranı yüzde 120'lerin üzerinde. Dolayısıyla birincisi, bizim proje finansmanı için uygun kaynağı uygun dövizden yaratabilmemiz lazım. Yani Türk Lirası fonlama yaratabilmemiz lazım. İkincisi Türk Lirası fonlamamızın vadesinin de sizin ihtiyaçlarınıza uygun bir vadede oluşabilmesi lazım" cevabını verdi.

BANKALAR DA REEL SEKTÖR DE İŞTAHLI

Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan ise Türkiye'de 1990'lı yıllarda ortalaması yüzde 23,5 olan tasarrufların Gayri Safi Mili Hasıla'ya oranının, 2000-2008 yılları arasında yüzde 17'ye, 2010'da ise yüzde 12,7'ye kadar gerilediğini söyledi.

Son 10 yılda kredi vermeye iştahlı bir bankacılık sektörü ile kredi almaya iştahlı bir reel sektörün ortaya çıktığını belirten Aslan, 2003-2013 döneminde bankaların kullandırdığı krediler her yıl yüzde 34 oranında artarken, mevduatların sadece yüzde 7 arttığına dikkati çekti.

Aslan, "Kaynak ile kullandırılan kredi arasında ciddi bir fark var. Bu da bankacılık sektörünün önümüzdeki dönemde önemli kısıtlarından biri olmaya devam edecek. Yüzde 30 kredi büyüme oranları artık hayal. Tasarrufları artırmanın, kaynakları büyütmenin yolunu bulmamız lazım" dedi.

İSLAMİ BANKACILIK FARKI

Genel Müdürü Derya Gürerk ise İstanbul'un mutlaka bir finans merkezi haline gelmesi gerektiğini kaydetti.

Gürerk, "Ancak bunu üzüm salkımı gibi düşünürsek, bunun niş bir piyasadan başlamasını daha mümkün görüyoruz. Bu niş piyasada İslami bankacılık olabileceğini düşünüyoruz. İslami bankacılığın hem dünyada hem Türkiye'de büyüme potansiyeli oldukça fazla. Diğer taraftan mevzuat anlamında, bizim tarafta da mevzuat değişebiliyor. Mezheplere göre değişebiliyor. Daha yenilikçi olmak üzerine değişebiliyor. Dünyada çeşitli ürün ve uygulamaların çeşitli yaklaşımları olduğunu görüyoruz. İstanbul ve Türkiye bu açıdan bunları yeknesak hale getirebilmek ve bir potada eritebilmek bakımından çok önemli bir fırsata sahip diye düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!