O artık çiftçi!

Güncelleme Tarihi:

O artık çiftçi
Oluşturulma Tarihi: Mart 29, 2015 00:06

ADANA’da 3 çocuklu bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen, hızlı tüketim devi global bir şirkette milyon dolarları yöneten Saffet Karpat, “100 ülkenin finans başkanlığını yaptım. 2013’te emekli olduktan sonra çiftçi olduk” dedi.

Haberin Devamı

Saffet Karpat 29 yıl dünya devi P&G’de üst düzey görevlerde bulunduktan sonra 2013 yılında emekli oldu. P&G deyince ekonomi dünyasına yakın olmayanlar için akla çok şey gelmeyebilir. Ariel, Omo, Duracell, Olay, Maxfactor, Head&Shoulders, Blendax, Gilette, Fairy... diye saymaya başlarsam sanırım daha açıklayıcı olur. Karpat dünyanın en büyük şirketlerinden 180 ülkede ürünleri satılan P&G’de üst düzey görev yapan ve P&G’de en üst düzeye yükselen ilk Türk yöneticiydi. Rusya’da görev yaptığı sırada dünyayı etkileyen mali krizi, Ortadoğu’da savaşı yaşadı. Son görev yeri Türkiye oldu. Hem P&G Türkiye operasyonunun başındaydı hem de bölge ülkerlerin yönetimi. Kendi isteğiyle emekli oldu ama ‘erken emeklilik’ hayatı yaşamak istemedi. Karpat, şu anda hem Sütaş’ın hem de Eczacıbaşı’nın Yönetim Kurulu üyesi. Aynı zamanda zamanının yüzde 50’sini ‘çiftçi’ olarak geçirmeye karar verdi.
Kısaca özetlediğim bu başarı öyküsünün ötesinde Saffet Karpat’ın ‘paylaşmaya değer’ ve gençlere örnek olacak, ilham verici bir öyküsü var.
Adana’da 3 çocuklu bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen, hızlı tüketim devi global bir şirkette milyon dolarları yöneten ve ‘yaşamı çok seven’, ‘çalışmaktan hiç yılmayan’ Saffet Karpat’ın asıl hikayesi hayat dersleriyle dolu.

Haberin Devamı

- Adana’da doğmuşsunuz. Aslen Adanalı mısınız?
Değilim. Ailem Balkan kökenli. Selanik ve Bulgaristan karması diyebilirim. Babam Adana’da görev yaparken doğdum. Ben 1.5 yaşındayken babam İstanbul’a tayin olmuş. Annem de bankada çalışıyordu. Ben en küçük kardeşim. Bir abim ve ablam var.

AİLE HAYATIM YOKTU

- Darüşşafaka’da okumuşsunuz. Hayatınızda bir kırılma olmuş…
Babam 1966’dayken vefat etti. Kalp dediler, ama tam bilmiyoruz. Hastalandı ve kaybettik. 4’üncü kalp kriziydi. Ben İstanbul’da büyüdüm. Babam ölmeden önce annem ve babam ayrılmıştı. Babam vefat edince aile dağıldı. Benden 13 yaş büyük olan abim Bülent Karpat sporcuydu, o yurtdışına gitti. Ablam da benden 8 yaş büyük. Ben teyzemde kaldım, annem ikinci bir evlilik yapmıştı. Daha sonra Darüşşafaka’yı kazandım. O yıllarda aile hayatım yoktu. Anneme de arada sırada gittim.

Haberin Devamı

- Okulda başarılı mıydınız?
Matematik ve fen derslerim iyiydi. Yatılı Öğretmen Okulları’nı da kazanmıştım parasız yatılı ama ben Darüşşafaka’yı tercih ettim. Çarşamba’daydı okul. Hafta sonları orada zaman geçirirdik.

MUAVİNLİK YAPTIM

- Hafta sonları evci çıkmıyor muydunuz?
Çoğu zaman çıkmazdım. Çarşamba pazarında limon satardık arkadaşlarla. Nane de satıyorduk Harem-Sirkeci’de. Midesi bulunanlara nane limon diye bağırırdık... İlk sigortalı işim 1975 yazında Varan’da oldu.

- Okurken hep çalıştınız mı?
Evet. İlk başlarda hafta sonları, sonra hem hafta sonları hem de tatillerde çalıştım. Otobüslerde muavinliğe başladım. Ayrıca yaz aylarında da Kapalıçarşı’da çalışıyordum. Okul bitti sonra İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’ni kazandım. Darüşşafaka’daki arkadaşlarımın çoğuyla kopmadık. Ben hep çalışmak zorundaydım. Hava Trafik Kontrarörlüğü yaptım üniversitede çalışırken.

Haberin Devamı

- Nasıl oldu bu iş?
Üniversitedeki dersleri etkilemiyordu. 4 vardiya vardı. Sınava girmiştim, devlet memuru oldum aynı zamanda. 5 yıl Atatürk Havalimanı’nda çalıştım. Sonra yurtdışında master yapmak istedim. Giden arkadaşlarım vardı. Amerika çok uzak ve pahalıydı benim için. Lozan’daki devlet üniversitesini denemeye karar verdim. Hem de Fransızca öğrenirim diye düşündüm.

- Lozan’da master yapmışsınız, oraya nasıl gittiniz?
Lozan’a 1981’de gittim. 1981 yılından 2004 yılına kadar İsviçre’de kaldım. 1983 yılında evlendim. İki oğlum oldu. Orada master sonrasında bankalara görüşemeye gittim ama banka ortamı bana göre değildi. Endüstri işi hoşuma gidiyordu. P&G hızla büyüyordu. Evlilik olunca orada kalmaya karar verdim. 1988 yılında Mintax döneminde eşimle Türkiye’ye geldik, daha sonra İtalya’ya gittik. Arabistan’a filan gidince ailemi yanıma almadım onlar İsviçre’de kaldı. İtalya’dan sonra Mısır ve Arabistan’a gittim. Sonra Brüksel’e geçtim. Bir süre sonra Cenevre’de genel merkeze geçtim. Onlarca markanın lansmanını yaptık. En son orada 100 ülkenin finans başkanlığını yapıyordum. Oradan da Türkiye’ye döndüm. P&G’de bu seviyeye gelen ilk Türk yönetici olmuştum.

Haberin Devamı

- Kendi isteğinizle emekli oldunuz P&G’den. Erken değil miydi?
Emeklilik demek durmak demek değil. P&G Türkiye’den sonra başka yere gitmek istemedim. Bu bir sürü insan için geçerli. Yol ayrımları oluyor hayatta. Seçim yapıyorsun, bazen hayat o tarafa sürüklüyor. Aile çercevesinin dışında büyümek tercih edilecek bir şey değil. Abilerim vardı abilerin iyisi kötüsü vardı. Kendi başına kalıyorsun kendini tanıyorsun. Okulun bana verdiği en önemli iki şey vardı çok okumak ve spor yapmak. Uzun yıllar hayatımın tek eğlencesi bunlardı. Okumak, müzik ve spor. Saz ve gitar çaldım. Aile çercevesinden uzak kalınca bir şekilde hızla olgunlaşıyorsun. Hayata tutunman şart. Şimdi bakınca Türkiye’de memur olarak da kalabilirdim. Lozan’a gitmek de cesaret işi. Bir yerde yatılı okulda okumak hayatta bazı şeylere engel gibi geliyor ama hayatta ne yapmak istediğini başarmak için de yol açıyor. Ben hep disiplinliyimdir. Başarmak için sonuna kadar uğraşan bir yapım oldu. İnsan ilişkilerinde de hep adil oldum. Etik olmak çok önemli. Empati yapmak gerekiyor. Adalet duygusu tüm hayattaki ilişkilerinde çok önemli.

Haberin Devamı

- Şimdi iki büyük şirkette Yönetim Kurulu üyesisiniz. Yarı emeklilik gibi mi bu?
Tam öyle olduğunu söyleyemem. Ama zamanımın yüzde 50’sini bu tür işlere yüzde 50’sini de başka işlere ayırıyorum.

MEYVE AĞACI

- Çiftçi mi oldunuz?
P&G’den ayrılma dışında başka pozisyonlara gitme opsiyonum vardı ama istemedim. Türkiye’de Türk şirketlerinde birşeyler yapmak istedim. Şu anda zamanımın yüzde 50’si bu işlerde. Diğer yarısı tarımla ilgili. Eşim Alev’le birlikte artık yeni bir uğraşım var. 3.5 dönümlük bir arazimiz var Behramkale’de. Ceviz ağaçları ve meyve ağaçları deneyimine başladık. Çiftçi olduk. Ayrıca Edirne’de büyük bir arazide planlarımız var. Orada da tarım yapacağız. Orası için bir başka isteğimiz de var. Bir eğitim vakfı da kuracağız. Çocukların eğitimiyle ilgili çalışacağız …Şimdilerde zamanımın bir kısmını toprakla uğraşarak ve köylülerle sohbetle geçiriyorum.

Çarşamba’da serseri olabilirdim

- Hayatınızı dinleyince içe kapanık biri de olabilirdiniz, serseri de…
Mümkündü diyebilirim. Hiçbir şey de olmayabilirdim. Çarşamba’da serseri, Kapalıçarşı’da esnaf olabilirdim.


Para yoktu başarma isteği vardı

- Gençliğinizde çok para kazanacağım, zengin olacağım diye hayal kurar mıydınız?
Temel motivasyonum hiçbir zaman para olmadı. Başarma isteği vardı hep.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!