Dünya son elli senede bir bombaya dönüştü

Güncelleme Tarihi:

Dünya son elli senede bir bombaya dönüştü
Oluşturulma Tarihi: Ocak 04, 2015 11:12

Çalışmalarında çoğunlukla eleştiri ve mizahı bir araya getiren Turgut Yüksel dördüncü kişisel sergisi ‘Kısık Ateşte Yüzyıl’ ile ALAN İstanbul’da. Yüksel, 20. yüzyıldan bugüne insanlık durumunu ve insanın bir türlü akıllanamamasını eleştirirken, toplumsal ve politik pek çok konuya da işaret ediyor.

Haberin Devamı

Serginin nasıl bir hazırlık süreci oldu?
- 2014, 1. Dünya Savaşı’nın 100. yılı. Bu düşünce üzerinden çalışmaya başladım. Zaman içerisinde mekân araştırmaları yaptım. Metne uygun desenler üretip, sergi serisini oluşturdum. Sonrasında araştırmaları malzemeye dökmek, işin teknik kısmıydı. Ağırlıklı olarak içeriği görsel olarak nasıl doldururum mesaisiydi.

Sergideki çalışmalar bir şeyleri eleştirdikleri kadar öfkeliler de diyebilir miyiz?
- Salt öfke değil de kızgınlık var. 1. Dünya Savaşı aslında Avrupa’da olan bir savaştı. Fakat yıkımı o kadar güçlü oldu ki insanlık bunu dünya savaşı olarak adlandırmayı tercih etti. Savaşta ölen insan sayısı kadar, yayılan ispanyol gribinde ölen insanlar oldu. Sonrasında insanların akıllanması gerekir ya, 20 sene sonra gerçek dünya savaşı başladı. İnsanlığın savunduğu medeniyet çok büyük bir yıkım olarak geldi. O savaştan sonra insanın tekrar akıllanması gerektiğini düşünüyorsun. Durmak bilmeyen bir iç savaş haline geldi. Metin araştırmaları sırasında Milan Kundera’nın 'Roman Sanatı' kitabını okudum. Şöyle söylüyor Kundera: “İnsanlığın birliğinin anlamı şu: Hiç kimse bir yere kaçamaz.”

Dünya son elli senede bir bombaya dönüştü

Haberin Devamı

Bu akıllanamama durumumuzu neye bağlıyorsunuz?
- Birçok parametrenin birleşmesiyle oluşuyor bu. 1. Dünya Savaşı’nda ortaya çıkan ulus tanımı sınırları daha da güçlendirdi. Bununla ötekileştirme başladı, onun kötülüğünü isteyen başka bir ulus tanım içine geldi. Kapitalizmde her iktidar kendi varlığını idame ettirmek için bir düşman yaratmak zorunda. Bu önceden daha ağır ilerleyen bir şeydi. 1. Dünya Savaşı’na kadar insan kendini tanımlamıştı. Devlet, din, aile vardı; savaşla bu darmadağın oldu, ikinci savaşla da sıfırlandı. Varlığını tekrar tanımlama ihtiyacı doğdu. Devletler şöyle bir söylem geliştirdi: “Dünya barışı için silahlanmak gerekir”. Bütçenin büyük bir kısmını silaha yatırıp barışı savunuyorsan büyük bir yalancısındır. Yanılmıyorsam binin üzerinde nükleer başlık var ve ülkeler bu nükleer başlıkları muhafaza etmek için her sene 110 milyon dolar harcıyor. Dünya son elli sene içerisinde büyük bir bombaya döndü, hepimiz üzerinde oturup, oturduğumuz yerden barışı konuşuyoruz.

Dünya son elli senede bir bombaya dönüştü

Turgut Yüksel

Haberin Devamı

KENT MUKTEDİRİN OYUNCAĞI

Kent yaşamı eleştirisi de var çalışmalarınızda...

- İki seneye yakındır Ot dergisinde ‘Kent yaşamı rehberi’ yazıları yazıyorum ve İstanbul’la süper dalga geçiyorum. Çünkü kent yaşamının bana göre övülecek bir tarafı yok. İstanbul iktidarın en büyük gözdesi. İktidarın kendini somutlaştırabileceği bir alan haline geldi. Cumhuriyetten itibaren her iktidar çok radikal değişiklikler yaptı ama kentin kent olduğunu unuttu. Kentin dokusunu, ürettiği kültürü unutup başka bir şey inşa etme var. Kent muktedirin oyuncağı. Bunun dışında çok gürültülü, zamanı hissettirmeyen bir durumu var.

Kent yaşamı içinde de bir tür ötekileşme söz konusu.

Haberin Devamı

- Her şehir bir kültürü üretir ama artık şehir son zamanlarda kötü kültür üretiyor. Çekmeköy buna örnek. Birden orada üç metre duvarla ayrılmış, içinde yapay gölü olan, süper lüks şeyler çıkmış. Her mahallenin kendi sosyal yapısı vardır. Yoksul insanların ortasına üst sınıfı yerleştirirsen olmaz, onunla dalga geçiyormuş gibi bir şey bu. Hayatını sürdürme konusunda zaten acı çekiyor.

Dünya son elli senede bir bombaya dönüştü

Aile kurumu ne ifade ediyor sizin için?

- Temelde bir aile mefhumu vardır ama bu siyasi iktidarın içeriğiyle çok oynadığı bir durum. Tanımlanmış bir aile var, en basitinden bir ailenin üç çocuğu olması gerekir. Yani çocuğun yoksa aile değilsin. Siyasi iktidarın kendi egemenliği içerisine alabileceği bir tanımlanmış kurum olmaya başlıyor aile ve bu tehlikeli bir durum. Nüfus iktidarın sevdiği bir şey, ucuz işgücü ortaya çıkarıyor. Burada sisteme biat eden, onla var olan bir aile tanınıyor. O yüzden içi boşaltılmış ama oynanmaya devam edecek. İnsanın en mahremine burnunu sokabilecek bir artistlik var ortada. Çocuk sahibi olmamayı ihanet olarak tanımlamak çok saçma değil mi?

Haberin Devamı

Son olarak, yeni bir kitap hazırlığı var mı?

- Yeni bir kitap yazdım, o basılacak. Ama ismi belli değil henüz. Ben çizmeye yazarak başladım. Hep çiziyordum ama yazı daha öndeydi. Çizgi roman senaryosu yazıyordum. O senaryolar üzerine çizmeye başladım. Üniversitede hikâye analizi üzerine ders veriyorum. Edebiyat farklı bir yol gösterici, bir yandan insanlık tarihine de eşlik ediyor. Romanlar üzerinden insanlık atlasını sunan bir çalışmaya gireceğim. Don Kişot’la başlayacağım. Don Kişot’taki karakter neydi daha sonra ne oldu? Kafka’da neden yargılandığını bilmez hâle geliyor. Camus’de idam cezası alıyor ama savunma yapmayı reddediyor. Yaşadığı çağı eleştiren varoluş tanımları var. İnsanlık o kadar aciz hale gelmiş ki, bu acizlik içinde sürekli kendini yeniden tanımlama ihtiyacı hissediyor ama giderek daha da karanlıklaşıyor.

Dünya son elli senede bir bombaya dönüştü

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!