Devletin görevi her kadını şiddetten korumaktır

Güncelleme Tarihi:

Devletin görevi her kadını şiddetten korumaktır
Oluşturulma Tarihi: Ocak 23, 2012 14:29

Şiddete Son Platformu, Başbakanlık tarafından kadına karşı şiddet yasa taslağından çıkarılan “yakın ilişki içinde yaşayanlar” kavramı hakkında basın açıklaması yaptı.

Haberin Devamı

Kadına karsı şiddet yasa taslağındaki “yakın ilişki içinde yasayanlar” kavramı Başbakanlık tarafından taslaktan çıkarılmıştır. Oysa imam nikahlı ilişkilerden resmi nikah imkanı olmayan zorla erken evlendirilmiş kız çocuklara; aynı çatı altında nikahsız yaşayanlardan, birlikte oturmadıkları halde bir ilişki içinde olanlara kadar, Türkiye’de yasayan milyonlarca kadın şiddet yasamaktadır. Başbakanlığın “yakın ilişki içinde yaşayanlar” ifadesini yasa taslağından çıkarması, yukarıda sözü edilen kadınları iki, üç kat mağdur etme sonucunu doğuracaktır. Türkiye, kadınları şiddetten korumadığı için AIHM tarafından mahkum edilen dünyadaki ilk devlet olmuştur. Buna rağmen Türkiye’de kadınların öldürülme oranı tüm dünyanın dehşetle izlediği bir hal almıştır. Biz 1996 yılından beri mücadelesini verdiğimiz bu yasa taslağının önerilerimizle biraz daha geliştirilmesini beklerken, Başbakanlık’tan eldeki taslağı bile daraltan bir müdahalenin gelmiş olması vahimdir.

Haberin Devamı

Biz ev içi dahil her türlü şiddeti yasayan kadınları yıllardır destekleyen kadın örgütleri olarak, yılların deneyimine dayanarak, yasa taslağının bu haliyle şiddeti önlemede son derece yetersiz olacağını Bakanlığa defalarca yazılı ve sözlü olarak bildirdik. Bu konuda birçok kez yüz yüze toplantı yaptık. Taslakta, kadın örgütlerinin içinde olduğu etkin bir izleme ve denetleme mekanizmasının olmaması büyük bir eksikliktir. Bunun yerine tasarı, kadınların ve varsa çocuklarının Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı denetimli serbestlik bürolarında, suçlular ve hatta tekrar tekrar suç isleyenler ya da özel tehlikeli suç isleyenlerle ayni yerde bulunmaları sonucunu doğuracak bir mekanizma kurmayı öngörmektedir. Bu da kadınları ve çocuklarını saldırganlarla karsı karsıya getirecek ve yepyeni mağduriyetlere neden olacaktır. Aynı şekilde, İstanbul Sözleşmesi’nde kadına karsı şiddet vakalarında yargının hiçbir aşamasında “uzlaşma ve arabuluculuk” girişiminde bulunulmaması gerektiği açıkça belirtilmiş olmasına rağmen, taslakta aile içi şiddet vakalarına özgü özel dinamikler göz ardı edilerek ısrarla bu yasağa yer verilmemektedir.

Haberin Devamı

Tüm dünyada kadına karsı şiddet konusunda çalışan kadın örgütlerinin 1970’lerden beri edindiği deneyimlere göre, kadına karsı şiddet vakalarında kadına destek, ancak bunu yaşayan kadının her adımda arzusu ve birlikte alınacak kararlarla sürdürülecek olursa etkili olmaktadır. Bunun tersi, kadının ve çocuklarının yaşamını ciddi oranda tehlikeye atmaktadır. Psikiyatrisi, psikolog, avukat gibi özel çalışan bazı mesleklere ve kadın danışma merkezleri gibi tüm kadın örgütlerine bildirim yükümlülüğünün getirilmesi son derece tehlikelidir. Bu konu, kadınları tüm yasal hakları ve prosedürler konusunda bilgilendirilme niteliğiyle sinirli olmalıdır.

Şiddete Son Platformu’nu oluşturan kadın örgütleri olarak 27 Aralık 2011 günü Bakanlıkta yaptığımız toplantıda, tasarıdan Başbakanlık tarafından “yakın ilişki içinde yaşayanlar” ifadesinin çıkartıldığı bilgisinin bize aktarılmadı. Biz bunu maalesef toplantı sonrasında basından öğrendik. Bu durum, Bakanlık ile kadın örgütleri arasındaki ilişkinin şeffaf bir biçimde yürütülmediğinin somut bir göstergesidir. Ayni şekilde, kadın örgütleri olarak kadına yönelik şiddet konusunda medyaya sansür niteliği taşıyan hiçbir düzenlemenin bu yasada yer almaması gerektiğini defalarca dile getirmiş olduğumuz halde, Başbakanlığa verilen taslağın bu şekilde değiştirildiğini yine 27 Aralık günkü toplantıdan sonra basından öğrendik.

Haberin Devamı

Bizler Başbakanlığı, Bakanlar Kurulu’nu ve kadından sorumlu olması gereken Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nı, kadınları şiddetten korumak üzere kadın örgütlerinin on yıllara dayanan deneyimlerini ciddiye almaya ve işlevsel, etkin ve amacına uygun bir yasa çıkarmaya, kısacası ‘göreve çağırıyoruz’.  Kadın örgütleri olarak hazırladığımız taslaktaki her bir önerimizin yaşamsal önemde olduğunu bir kez daha hatırlatıyor ve taslağımızın mevcut haliyle, bir an önce yasalaşmasını ısrarla talep ediyoruz.


 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!