İşte barbarların sofrası

Güncelleme Tarihi:

İşte barbarların sofrası
Oluşturulma Tarihi: Eylül 22, 2007 00:00

Barbar, "Barbarlar Sofrası" ismini verdikleri çalışmalarını gerçekleştirmek üzere işbirliği yapan bir grup bağımsız tasarımcının oluşturduğu bir inisiyatif. 17 bağımsız Türk tasarımcısından oluşan topluluk, ürünlerini Rapid Prototyping (Hızlı Prototipleme) teknolojisini kullanarak hazırladı. Grup bir sofranın gereci koleksiyonu yaptı.

Gruptaki 15 üyenin ürünlerinden oluşan "Barbarlar Sofrası" sergisi ilk kez 4-10 Eylül arasında İstanbul Design Week’te Mudo Concept sponsorluğunda sergilendi. Barbar Tasarım İnisiyatifi, bu fikir alışverişine devam etmek ve ileride başka ortak çalışmalar da yapmayı planlıyor.

Barbar grubunun tasarımcıları kendilerini "kolektif çalışmayla tartışma ortamında fikirler üreten ve ticari amaçları olmayan bir grup" olarak tanımlıyor. 17 kişilik ekip Erdem Akan, Oya Akman, Murad Babadağ, Alper Böler, Ela Cindoruk, Hakan Gencol, Yankı Göktepe, Gamze Güven, Sedef Haydaroğlu, Gökhan Karakuş, Defne Koz, Eray Makal, Erkmen Savaşkan, Adnan Serbest, Kunter Şekercioğlu, Taner Şekercioğlu ve Ömer Ünal’dan oluşuyor. Hepsi ayrı bir isim olan bu tasarımcıların bir araya gelmesi zor gibi gözüküyor. Ama aralarındaki rekabeti bir yana koyarak bunu yapmayı başarmışlar.

Ortak yaptıkları "Barbarlar Sofrası", maliyeti çok yüksek olan RM (Rapid Manufacturing-Hızlı Üretim) teknolojisi kullanılarak üretilmiş. Bilgisayara dayalı bu teknoloji, objelerin prototip üretimini hızlandırarak tasarlanan ürünün daha hassas ve aslına sadık olmasını sağlıyor. Ürünlerin hammaddesi ise bir nevi plastik olan poliyamit.

Tasarım ekibi, öncelikle bu teknolojiyi kullanarak bir şeyler üretmenin iyi olacağına karar veriyor. Tasarımcılar mart ayından itibaren çarşamba geceleri biraraya gelerek fikir alışverişi yapmaya başlıyor. Bir masa etrafında toplanıp hem bir şeyler atıştırıyor hem de projelerini şekillendiriyor. Toplantılara katılamayan arkadaşlarına da gelişmeleri internet aracılığıyla aktarıyor.

ÇOK KİŞİNİN BİR ŞEYLER KATTIĞI TEK ÜRÜNLER
/images/100/0x0/55eb2200f018fbb8f8ad513c

Dünya, kültür ve öteki kavramı hakkında sık sık konuşan ekip, bu tartışmaların sonucunda kendilerine "barbar" adını takmaya karar veriyor. Barbar, eski Yunanlıların ve Romalıların, kendilerinden olmayan kavimlere verdiği ad. Bu kelimenin, günümüzde çoğunluk tarafından dışlanan "öteki" kavramıyla uyuştuğunu düşünüyorlar. İsme negatif anlamı yüzünden itiraz edenler olsa da, "sana yakın olmayan" veya "öteki" anlamında "barbar" kelimesinde fikir birliğine varılıyor.

Ardından konsept üzerinde yoğunlaşmaya başlanıyor. RM teknolojisiyle neleri uyumlu hale getirebilecekleri tartışılıyor. Çalışmalarda bir kişinin fikri, egosu ve geçmişiyle değil, çok kişinin katkıda bulunduğu tek tek ürünler çıkması hedefleniyor. Toplantılar sırasında sürekli sofra başında olduklarını fark eden ekip Doğu ve Yakın Doğu’ya ait olduğunu düşündükleri "sofra" kavramı etrafında çalışmaya karar veriyor. Sofranın birlikteliği, arkadaşlığı ve paylaşımı anlatması grubun ruhuna da çok uyuyor. Ayrıca kullanılacak teknolojinin maliyetinin yüksek olması ortaya çıkacak ürünlerin boyutlarının küçük olmasını gerektiriyor. Bu yüzden sofra objeleri yapmaya karar veriyorlar. Sonuçta tuzluk, çay tabağı, bardak ve su kabı gibi 15 objeden oluşan bir iş ortaya çıkıyor. Ürünlerde Barbar’ın tarihsel anlamı kendini hissettiriyor, objelerdeki geometrik şekiller de göze çarpıyor.

Erdem Akan tasarımları şöyle anlatıyor: "Yüksek teknolojiden dolayı Batı’yla iletişim halinde, çok kırılgan oldukları için barbarlarla tezat düşen objeler. Bu bir başlangıç noktası; bu coğrafyanın tasarım dilinin ve DNA’sının bulunmasına doğru gidiliyor." Barbarlar Tasarım İnisiyatifi gelecekte de kolektif çalışarak yeni objeler üretmeyi planlıyor. Şimdiden 2008 Haziran’da gerçekleşecek Dünya Endüstriyel Tasarım Haftası için çalışmalara başladılar bile.

Üçüncü Sarıyer de tasarım dünyasına girdi

Aziz Sarıyer’in oğlundan sonra kızı Dilruba Sarıyer de tasarım dünyasına merhaba dedi. Dilruba Sarıyer, ortağı Mehmet Yücebaşoğlu’yla birlikte kurduğu Park markasında masa, sehpa, aydınlatma araçları, oturma grupları gibi ev eşyaları üretiyor. Kendisi bunları "kentsel ve bireysel yaşam nesneleri" olarak tanımlıyor.

Dilruba Sarıyer küçüklüğünden beri babası Aziz Sarıyer sayesinde her zaman tasarımla iç içe oldu. İç mimarlık eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda çalışmaya karar verdi. Ortağı Mehmet Yücebaşoğlu’yla birlikte üç yıl önce kendi ofisini kurarak iç mimari ve tasarım dünyasına girdi. Bu çalışmaları kısa bir süre önce yarattıkları Park markasının da altyapısını oluşturdu.

Dilruba Sarıyer değişik malzemeyle farklı bir marka kurmak istediğini söylüyor: "Polietilen malzemesinin dünyadaki popülaritesi ve Türkiye’de mobilya sektöründe daha önce ön plana çıkmamış olması, tasarım açısından bu malzeme üzerinde yoğunlaşmamızı sağladı." Polietilen malzemesinden rotasyon tekniğiyle üretilen ürünler genellikle monoblok oluyor. Bu benzerlik Aziz Sarıyer’in tasarım stiliyle de uyuşuyor. Ortaya kütlesel formlar çıkıyor.

LEGO GİBİ BİRLEŞEN GECE PARLAYAN TASARIMLAR

Markanın ilk koleksiyonu Aziz Sarıyer imzası taşıyan "ghost", "puzzle" ve "solid" isimli üç ürün grubundan oluşuyor. İç ve dış mekanda her türlü şartlara dayanıklı, oturma, yatma, yeme-içme, aydınlanma gibi her türlü fonksiyona sahip ürünlerin ana malzemesi polietilen. Tasarımlarda soyut ve geometrik sadelik ön planda. Ürünler lego gibi yan yana, üst üste dizilerek birbirleriyle birleştirilebiliyor. Bazıları fosforlu olarak üretilen objeler, gündüz gün ışığı aldıklarında gece çevreyi aydınlatıyor. Ev, bahçe, otel, alışveriş merkezi, hastane, gibi tüm mekanlarda kullanılabiliyor. www.park-design.net adresinden ulaşılabilirsiniz.

TASARIMCILAR VE ÜRÜNLERİ:

Barbaric Cut (Defne Koz): Tasarımcının sözleriyle: Bıçak serisini şık ve zarif olmasına çalışarak rafine olarak tasarladım. Yine de bir bıçağın kullanımını zarif yapma olasılığı ne yazık ki yok! Bir tasarımcı ne kadar nazik ürünler yaratmaya çalışsa da barbarik şiddetlerin gücü öne çıkabiliyor (üstte).

Barbar Forever (Erdem Akan) 12’li yıldızdan oluşan çift taraflı kase.

Gel Baba (Taner Şekercioğlu): Barbarlar ekibinin bir araya geldiği sofranın meşalesine benzeyen aydınlatma elemanı.

Trefoil (Kunter Şekercioğlu): Nükleer ve kimyasal silah kullanımının barbarca olduğunu ifade eden bir masa üstü çanak. Ürünleri yedikten sonra radyoaktif tehlike işareti gözüküyor (solda).

Şükret (Gamze Güven): Geleceğin su savaşlarını düşünerek hazırlanan kutsal su kabı. Küçük haznesinde bulunan su şükretmeyi çağrıştırıyor.

Nehale (Murat Babadağ): Barbarın yayılımcılığını ve dağılımcılığını gösteren bir nihale.

Kibarbar (Oya Akman): Ayaklı bir bardak. İçkiyi yüceltiyor. Kadehin etrafını saran yaprak kibar barbarın peçetesini gösteriyor.

Tırtıl (Hakan Gencol): Değişimin gerçekleştiği koza fikrinden yola çıkarak hazırlanan baharatlık sekiz ayrı dokudan oluşuyor.

Stray (Gökhan Karakuş): Göçmen kültürü içinde yeri olan tepsiden yola çıkarak hazırlanmış. Üzerinde bilgisayardan çıkan desenler kullanılıyor. Geleneksel ürünlerdeki oyma üründe çıkıntıya dönüyor.

Zarife (Ela Cindoruk): Çay tabağı tasarımı dantel kağıtların ve geleneksel bezemelerin her teknolojide varolduğunu gösteriyor.

Tuzekmek (Sedef Haydaroğulu): Tuzluk ve ekmek örtüsü. Formunu piknikte kullanılan tuzluktan alıyor. Ekmek örtüsü de tuzluk formunun açılmış halini yansıtıyor.

Yuva (Alper Böler-Ömer Ünal): Yuva şeklinde bir yumurtalık.

Göçmen (Erkmen Savaşkan): Tek kişilik bir yemek tepsisi. Sofra kavramını göçebilir bir hale getiren tepsi.

Saka (Eray Makal): İçine su ve yemek konan kuş yemliği sofrada ve açık havada kullanılabilen bir form.

Havan (Yankı Göktepe): Geometrik ve minimal çizgilere sahip havan (altta).
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!