Çöp girdabına artık son verin

Güncelleme Tarihi:

Çöp girdabına artık son verin
Oluşturulma Tarihi: Ocak 12, 2012 23:09

Borusan Contemporary, çağdaş sanatın ünlü isimlerini ağırlamaya devam ediyor. İspanyol ‘new media’ sanatçısı Daniel Canogar da bunlardan biri. Su ve insan ilişkisi üzerinden çevre sorunlarına değinen Canogar’ın ‘Tarih Nehri’ isimli sergisi 15 Nisan’a kadar görülebilecek.

Babası İspanya’da hatrı sayılır bir ressam, kardeşi heykeltıraş ve annesi de gençliğinde oyuncuydu. Bu sayede hep sanatla büyüdü İspanyol sanatçı Daniel Canogar. Sanatın kalbinin attığı New York’ta aldığı eğitimle birlikte fotoğraf, video, heykel ve yerleştirme gibi sanatın pek çok dalında eserler üretiyor.
Son işleri de su teması üzerine. Çünkü dünya üzerinde tüm su kaynaklarının kirleniyor olması, onu çok rahatsız ediyor. Bunun için atık malzemelerden oluşturduğu eserleriyle dünyamızın doğal kaynaklarının yok olması tehdidine, atıkların çevreye verdiği zarara dikkat çekiyor. Kavramsal açıdan kültürümüzde bulunan suyun tükenişini ve boşa harcanmasını ele alırken, bir toplum ve yaşam kaynağı olan su arasındaki ilişkiyi de araştırıyor. Sergide, ‘kullanılıp işi bittikten sonra atılabilecek’ bir toplumda yaşadığımız hatırlatılırken, bir teknolojiden diğerine geçişimizin suyun akışı kadar hızlı olduğu, ancak bu süreçte atıklarımızın yeterince hızlı bir şekilde yok olmadığı vurgulanıyor.

Küratörlüğünü Kathleen Forde’nin yaptığı Tarih Nehri adlı sergide Canogar’ın su temasını ele alan beş özgün yerleştirmesi görülüyor. Büyük bir ışık kutusunda sunulan fotoğraf çalışması ‘Gelgit’te suya batırılmış ve bölünmüş vücutlarla plastik çöpler görülüyor. Kompozisyonun içinde kopuk parçalar halinde algılanan insan vücutları, plastik ürün ambalajlarının canlı, girdap yaratan renkleriyle karışan ayrıntılar haline geliyor.
/images/100/0x0/563dae6bf018fb32c8ef6598

Özenle hazırlanmış bir video animasyonunun, kullanılmış 100’den fazla plastik şişe üzerine yansıtıldığı ‘Tagos Nehri’nde ise şişeler, mekânın duvarına yansıyan küçük birer ekran görevi yapıyor. ‘Basınç’ adlı yapıtın heykel öğeleri, tavana asılarak narin bir görünüme büründürülmüş eski madeni borulardan oluşuyor.

Madrid’de doğup büyüdünüz, sanatçı bir aileden geliyorsunuz. Neden eğitiminizi New York’ta almayı tercih ettiniz?
- Bir süre İspanya’dan ayrılıp sanatla dopdolu bir şehirde yaşamak istedim. New York şehrinin kendisi, büyük bir sanat okuluydu. Bu yüzden New York Üniversitesi’ne gittim. Böylece her hafta onlarca iyi sergi görebiliyordum. Ama bir gün geldi ki, artık tüm bunlardan izole olup kendi tarzımı geliştirmeliydim. İşte o zaman İspanya’ya döndüm.

Fotoğraf, video, heykel ve yerleştirme gibi sanatın pek çok dalında eserler üretiyorsunuz. Bunlardan sizi ilk cezbeden hangisi olmuştu?
- Fotoğraf, benim ilk tutkum ve yaratıcılığımın gelişmesindeki en temel öge. Her ne kadar şimdi video ya da bilgisayarla çalışsam da, sanırım fotoğraf eserlerimde hâlâ gereken önemini ve yerini koruyor.

Eğitiminiz sırasında ürettiğiniz işlerle şimdikileri karşılaştırdığınızda ne gibi farklılıklar görüyorsunuz? O zamanki ilgi alanlarınızla şimdiki arasında büyük uçurumlar var mı?
- Eğitimim sırasında ürettiklerimin, şimdikilerin çekirdeği olduğunu düşünüyorum. O dönemi inceleyip şimdiki işlerime baktığımda bazı başlıkların nasıl da hâlâ eserlerimin merkezinde olduğunu şaşkınlıkla görüyorum. İşte bu çekirdekler, artık büyük birer bitki haline geldi. Ama temeldeki fikir hep aynıydı.

KİMSEYE VAAZ VERMEK NİYETİNDE DEĞİLİM

İşlerinizi üretirken temel olarak sizi etkileyen konular hangileri?
- Duygusal açıdan fazla yüklenme ve kayıp hafıza. Anılarımı kaybetmekten korkuyorum. Çünkü bu, kimliğimi de kaybetmem anlamına geliyor. Ayrıca organik ve teknolojinin ilişkisine ilgiliyim. Teknolojinin kimi zaman nasıl organik olabildiğine şaşıyorum.

Borusan Contemporary’deki serginizde ‘su’ temasını ele alıyorsunuz. Neden?
- Bu, su üzerine ilk çalışmam. Ama konsept olarak daha önceki işlerimdeki temalara benziyor. Bu konu başlığındaki işler, her geçen gün kirlenmeye devam eden enerji kaynağımız su hakkında düşündüklerimi, izlenimlerimi yansıtıyor. Projeye Büyük Okyanus Çöp Girdabı’nı duyduğumda başladım. Burada bahsedilen konu mühim, çünkü bu plastik çöp yığınının Avrupa kıtası kadar olmasından şüphe ediliyordu. İstanbul’daki sergi de bu konu üzerindeki tüm araştırmalarımı barındırıyor.

Nedir iletmek istediğiniz mesaj peki?
- Kimseye vaaz vermek niyetinde değilim. Kendi yollarını çizerek sonuca varmalarını tercih ederim. Çevrelerindeki temiz suyun yakın zamanda yok olacağını hayal etmeleri yeterli olacaktır. Tek kullanımlık plastik şişeleri kullanmayı bırakmaksa buna ilk çözüm olabilir.

Buradaki işleri daha önce sergilemiş miydiniz?
- Evet, Madrid’de sergilemiştik. Sadece ‘Drift’ adlı iş Borusan’a özel olarak üretildi. Bu eser şehirdeki kanalizasyona ve giderlerine gönderme yapıyor.

Boğaziçi’ni de eserlerinize dahil etmişsiniz. Bu fikir nasıl ortaya çıktı, gelişim süreci nasıldı?
- Boğaziçi sergiyle sadece mecazen birleşti. Su ve su yolları İstanbul için çok önemli. Serginin küratörü Kathleen Forde ile konuşurken Tarih Nehri’ni İstanbul’a getirmenin iyi bir fikir olacağını düşündük.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!