Çocuğunuzun gittiği mekana siz de gidin

Güncelleme Tarihi:

Çocuğunuzun gittiği mekana siz de gidin
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 17, 2004 00:00

Yıllardır gece yaşamının içinde olan işletmeciler, en az anne-babalar kadar gençleri düşündüklerini söylüyorlar:‘Bu çocuklar hepimizin. Aileler, önce çocuklarının eğlence ihtiyaçları olduğunu kabul etsinler. Ama sonra da onların kimlerle takıldıklarını, hangi mekana gittiklerini, hatta mekan sahiplerinin kim olduğunu bile bilsinler.’ n Hülya AVŞAR: Gençleri belki de en iyi analiz edecek kişiler sizlersiniz. Gece yaşamının içindesiniz. Bazı çocuklarda mutlaka dengesiz davranışlar, bir kimlik bunalımı gözlüyorsunuzdur. Sizce bunların nedenleri neler olabilir? n Kadir ALBAŞ (Yeni Melek - Sefahathane): Bizim işimiz insan. Benim sinemacı bir yanım da var, binlerce milyonlarca insanla muhatap oluyoruz. Sorun şuradan çıkıyor. İstanbul’da 20 bin insan vardır, sinemaya giden, yabancı dil bilen, film festivaline giden, yurtdışına tatile çıkan. Bunun dışında bir kitle daha var. Sorun çıkaran işte bu ikinci kitle, ama bunların sayısı çok fazla: 12 milyon! Bu insanların sosyal ortamlarında spor yok, hiçbir sosyal faaliyet yok, düğüne gitmek dışında! Ama dışarıda da yaşayamadığı bir başka dünya var. Her gece ona televizyonun ve medyanın sunduğu bir dünya bu. Dışarıdaki hayat onlara hem çok çekici geliyor, hem de dokunuverecekmiş kadar yakın duruyor. O genç, gece dışarı çıktığında yakın ama ulaşamayacağı noktanın içine girince, baskı yaratıyor ruhunda. Ve biraz da içki içince agresif davranmaya başlıyor. n Zeki ATEŞ (Kemancı): Aynı şekilde zengin aile çocukları için de geçerli bu durum. Hayatta o kadar doymuşlar ki, başka bir arayışa giriyorlar. Onların bazı uç eğlence hayatları da yeni gençleri kötü etkiliyor. Zaten, dejenere olmuş eğlence hayatı ucuzdur diye de bir şey yok.n Hülya AVŞAR: Çocukları artık gece gezmelerine çıkabilecek yaşa gelmiş ailelere en iyi öneriler mutlaka mekan sahipleri olarak sizlerden gelecektir. n Kadir ALBAŞ: Bizim geleneksel belleğimizde içki tu kakadır, kötülüklerin anasıdır. Sanıyorum ancak son 10 yıldır halktan insanlar barlara gitmeye başladılar. Eğlence işine aileler şöyle bakmalı: Bu bir ihtiyaç ama akıllıca değerlendirilmeli. Yemek gibi. Yemek yemek de bir ihtiyaç ama çok yemek doğru değildir. Ailelerin önce bunu kabul edip, çocuklarına bu ortamı onların sunmasını, yani çocuklarının sosyal yanlarının gelişmesine yardımcı olmalarını öneririm. Toplum içinde olmayı öğretmeleri gerekiyor. Çocuklarının yanlarında içki içmelerini sağlayıp, sınırlarını da öğrenmeleri gerekir. Yasaklamadan, gece hayatının adabını onların öğretmesi gerek. İki kızım var, ben kızımın en yakın arkadaşının kim olduğunu çok iyi bilirim. Ailesi kim, nasıl bir ev yaşamları var! Gençliğin en büyük sorunlarından biri de baskıcı aileler, bir anda zincirinden kopmuş gibi oluyor bazı gençler ve onlar hemen kendini belli ederler. n Zeki ATEŞ: Ben bir baba olarak oğlum 18 yaşına gelip de gece çıkmak istediğinde ona ‘Orada edindiğin, edineceğin arkadaş çevresine çok dikkat et oğlum’ derim. Yakın arkadaş çevresini bilinçli seçtiği müddetçe sorun yok. Ben ona ‘Çok su alan adama selam verme’ de derim. Peşpeşe su alan bir adamın yanından uzaklaş, derim. Uyuşturucu kullananlar içki içmez! Ben oğlumun, çocuğumun peşinden annesini gönderirim. Çocuklarımızın olduğu mekanı, nereye takıldığını bilmek mecburiyetindeyiz. Uzaktan takip etmek gerekir, ona hissettirmeden. İlla onun çıktığı gece değil, gideceği mekanı ona hissettirmeden gidip, test ederim. Mekana güvendiğim, mekan sahibine güvendiğim anda problem yok. Aşırı ucuz mekana da dikkat edecekler tabii. n Hülya AVŞAR: Bana gece hayatının iyi olduğunu söyletmeniz için beni ikna etmeniz gerekir. Barlarda cinayetler işlendiği, kokain kullanıldığı müddetçe ben hiçbir şekilde çocuğuma gece hayatına çıkması için izin vermem. Eve arkadaşlarını çağırsın, ne yaparsa yapsın ama ben onu göndermem. O yaşlara geldiğinde tabii. n Zeki ATEŞ: Bir mekanın açılmasının maliyeti çok yüksek, kafadan 500- 600 bin dolar demek oluyor. Bir parça kokain için ben bunu tehlikeye atamam. Her meslek dalında işini kötü yapan olduğu gibi bizim aramızda da oluyor kötüleri. Ben Beyoğlu’nun kemikleşmiş mekanlarında ne cinayet, ne de darp görmedim. Gelen kitleyle alakalı. Biz müşterinin kaç içki içtiğine dikkat ederiz. Limiti aldıysa, vermeyiz içkiyi. Zaten polis yönetmeliğinde belli dozajı alan adama içki satamazsın. Benim mekanımda kendi elemanlarım var iki tane, güvenlik amaçlarıyla ellerinde içkiyle dolaşırlar arada. Benim mekanıma gelenler var, bir de giremeyenler var. 18 yaşından küçükler kesinlikle giremez. Hatta ben bu yaş sınırının 21’e çıkarılması taraftarıyım. Bir mekana üç kere 18 yaşın altında bir gencin girdiği tespit edilirse, o mekanın ruhsatının iptal edilmesi gerek. Belli bir eğlence mekanı vardır, açıldıktan bir yıl sonra kapanır. Bir sene içinde üç kez el değiştiren mekanlar var. Kalıcı olan, rüştünü ispat eden mekanlara gitmek gerekir. Yani 3 yıl geçmesi beklenmeli. n Kadir ALBAŞ: Beyoğlu, haftasonu 2,5 milyon insanın geldiği bir yer. Uyuşturucu dediğimiz sorunun sahipleri, mal satmak isteyenler de sonuçta kalabalığa geliyor. Bu çekici alanları kullanmak isteyeceklerdir. Bunlar kendilerine adresler saptamaya çalışıyorlar. Önce mekana dadanıyorlar. Sonra çalışanlara.. Sonra artık en iyi nokta onlar için hemen sokağın başında bir bağ kurmak. Torbacı tabir edilen bu tipler, bir buluşma noktası saptarlar. Onları uzak tutmak için mekan sahipleri sadece mekanla değil, sokakla da ilgilenmeli. n Hülya AVŞAR: Örnek mekanların sahiplerisiniz. Sizlerin nasıl sorumlulukları var bu dünyada? n Zeki ATEŞ: Beyoğlu Eğlence Yerleri Derneği üyelerindeniz. Başkanımız Arif Keskiner. Benim emniyetle, yasal olduğu müddetçe çözemeyeceğim problemim yok. Benim problemim meslektaşlarımla. Onlar bu işi meslek olarak kabul etmiyorlar. Birkaç ay sonra mekanı satıyorlar, kapkaç gibi! Oysa 1370 mekan var Beyoğlu’nda ve burada çalışan insan sayısı 30 bine geliyor. Bu sektör, bu istihdam, bu işin hizmet sektörünün meslek olduğunu gösteriyor. Bu kaba hesap. Yurtdışında 16 yaşındaki çocukların gittiği eğlence yerleri var ve içkisiz bu mekanlar. Bizim yasalar böyle yerleri açmaya müsait değil. Çünkü öyle bir ruhsat tanımlaması yok. Ne diyeceksiniz, bar diyemezsiniz, diskotek diyemezsiniz, kafe diyemezsiniz çünkü kafede de 18 yaş sınırlaması var. Yeni bir kimlik bulmak gerekli. Ben ilk mekanımı açtığımda ruhsatıma utançtan bakamazdım çünkü sabah dörde kadar açık bir mekan işletiyorsanız ruhsatınız da pavyon yazardı o zamanlar. Ben içkili mekana girme yaşının 21’e çıkarılması taraftarıyım zaten. Ama bazen hakikaten yakalayamıyorsunuz, içeri girmek için şeytanın aklına gelmeyecek şeyler yapıyorlar. Biz mümkün mertebe tanıdığımız insanları alıyoruz mekana. Ya da yanında tanıdığımız birisi olacak. Mesela mekanıma girmek isteyen insan, o anda çıkan bir genç kıza dönüp de bakıyorsa allameyi cihan olsa içeri almam. n Kadir ALBAŞ: Önce devlet katına bunun ahlaklı bir iş olduğunu ispat etmemiz gerekiyor. Mevcut yasalarda hala gece 24’ten sonra içki içilen bir mekanda bulunan kadına fahişe muamelesi yapılıyor. Önce bunu kırmak gerekiyor. Bu kadar kalabalık bir şehirde insanları birarada yaşatıyorsan, onlara nefes alabilecekleri, eğlenecekleri ortamlar sunmak zorundasın. Önce devlet katında mekan sahipleri olarak biz bunu anlatmakla yükümlüyüz. Zaten dernek olarak devlet katında da ciddi çalışmalar içindeyiz. Onlarla tek vücut olalımÇağımıza göre çocuklarımızı müzikten ve eğlenceden, ne kadar farklı kültürde yetiştirsek de, engellememiz zor görünüyor.Önemli olan bir tek şey var: Her zaman ailesinin nefesini ensesinde hissedebilmeli. Ve daha da önemlisi, küçük yaşta onları kendilerine emanet ederek özgüven sağlamalı ama kontrolü de hiçbir zaman elden bırakmamalı. Olaylar kıskançlık yüzünden çıkıyorn Hülya AVŞAR: Kıskançlık ve içki birlikteyken, her şeye gebe bir ortam oluşuyor. Gençler, kız- erkek, birbirlerini kıskandırmak için içkili yerlerde oyun oynamasınlar. n Kadir:Mekanlarda çıkan kavgaların %90’ı bu nedenle çıkıyor. Bizim temel normumuz içeride bir genç kızın, kadının taciz edilmesini önlemek! Kadınların grup halinde de çok rahat eğlenebilmesi gerek. Fakat bu o kadar garip bir şey ki bazen de kadınlar, genç kızlar sorunlu oldukları birini kıskandırmak amaçlı olay çıkarabiliyorlar. Kimse taciz edilmemeli. Ama bazen bunu kullananlar oluyor. Sevgilisini kıskandırmak istiyor, çocuğa iftira atabiliyor. Sonuçlar çok tehlikeli oluyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!