Çağan Irmak’ın dedesiyle tanışın

Güncelleme Tarihi:

Çağan Irmak’ın dedesiyle tanışın
Oluşturulma Tarihi: Kasım 26, 2011 01:27

Çağan Irmak’ın kendi hayatından yola çıkarak perdeye taşıdığı Dedemin İnsanları, Türkiye’de göçmenlik halini anlatıyor. 1923’te küçük bir kasabada yaşayan 10 yaşında bir çocuk ve dedesi aracılığıyla, bir ailenin ve bir ülkenin geçirdiği büyük değişimi perdeye taşıyor. Kalabalık ve sıcak Ege insanlarının hikâyesini izlerken, mübadeleye, göçmenliğe, öteki olmaya, ait olamamaya, dışlanmaya ve filmin ikinci yarısında da 12 Eylül darbesine farklı bir yerden bakıyoruz.

Haberin Devamı

DEDEMİN İNSANLARI

Yön: Çağan Irmak
Oyn: Çetin Tekindor, Hümeyra, Zafer Algöz, Yiğit Özşener
Tür: Dram

Çağan Irmak kendisinin ve dedesinin hayatından yola çıkarak çektiği, şekil itibarıyla kişisel ama bir o kadar da genele hitap eden filmi Dedemin İnsanları ile karşımızda.
Türkiye’nin bir göç ülkesi olduğunu düşünürsek Dedemin İnsanları’nın neden genele hitap ettiğini anlamamız zor olmaz aslında.
1923 yılındaki mübadele bu göçlerin en büyüğüydü.
Tam bir yıl süren bu göç sırasında yaklaşık 3 milyon insan karşılıklı olarak yer değiştirdi.
Irmak’ın dedesi de, ailesiyle birlikte, işte bu gemilerin en bilinenlerinden biri olan Gülcemal’le gelmiş Girit’ten İzmir’e.

/images/100/0x0/563d515df018fb32c8ee5ecd

Haberin Devamı

SANKİ İÇİNE ŞEYTAN KAÇMIŞ

Çağan Irmak’ın dedesinin çocukluk yıllarına denk gelen bu yolculuk, filmde güzel çekilmiş ve oynanmış bir geri dönüş sahnesiyle geliyor perdeye.
Bu geçmişten yaprak sahnesine gelmeden önce Mehmet Bey ve kalabalık ailesiyle tanışıyoruz.
Hikâye, torun Ozan’ın gözünden anlatılıyor.
Mehmet Bey’in canı ciğeri 10 yaşındaki torunu Ozan.
Yaz tatilini geçirmek üzere geldikleri yazlıklarında daha yakından tanıma imkanı bulduğumuz Ozan, özellikle filmin ilk yarısında içine şeytan kaçmış çocuk izlenimi veriyor.

“BEN GAVUR DEĞİLİM, TÜRK’ÜM TÜRK”

Her gün bir başka kötülükle gelen Ozan’ı karşısına alan Mehmet Bey “sen kötü kalplisin çocuğum” demekten alamıyor kendini.
Ve sonrasında çok iyi kurgulanmış bir hikâyeyle Ozan’ın büyüme sancılarına tanık oluyoruz.
Ozan’ın kötülüklerinin, hırçınlığının temelinde yatan şey Girit göçmeni dedesi nedeniyle arkadaşları arasında alay konusu olması. Ozan “Ben Türk’üm Türk” dedikçe, arkadaşlarından gavur damgası yiyor.
Ee, ne de olsa dedesi sık sık bir şişeye koyduğu mektupları karşı kıyıya, Yunanistan’a ulaşsın diye denize bırakıvermekte!

HALKLARIN EŞİTLİĞİNİ AŞILAMAYA ÇALIŞIYOR

Ozan, bir kimlik savaşı verirken bir kumaşçı dükkanı işleten dedesi Mehmet Bey tam bir iyilik ve erdem timsali.
Geçirdiği zor zamanlar bilgelik olarak geri dönmüş ona sanki. Ötekileştirilenin, aşağılanın, dışlananın yanında olması benzerlerini kendisi yaşamış olmasından.
Dükkanına bir Kürt çocuğunu çırak olarak alması ve ona kol kanat germesi de bundan.
Yırtıcı çoğunluğa ait olmak isteyen torunuyla mücadele edip, ona insanların kardeşliğini aşılamaya çalışan Mehmet Bey’in perdeden izleyiciye geçen sıcaklığı filmin en çekici özelliklerinden.
Mehmet Bey biraz fazla mı iyi, fazla mı mükemmel o tartışılır tabii.
En azından Çağan Irmak’ın dedesini bu kadar erdemli biri olarak hatırlıyor olması takdire şayan.
Bu arada, Çetin Tekindor’u yine yeniden tebrik etmek gerek. Bütün oyuncular iyi oynamış ama Tekindor filmin ana direği olarak sağlam duruyor.
Bu arada çocuk oyuncu seçiminin de çok başarılı olduğunu söylemem gerek. Durukan Çelikkaya rolüne oturmuş.

Haberin Devamı

ÇAĞAN IRMAK DUYGU SÖMÜRÜSÜNDEN UZAK DURMUŞ

Çağan Irmak’ın dedesiyle tanışın

Çağan Irmak, ailesinin yaşadığı o zor günlere, Egeli edasıyla gülümseyerek bakan bir filme imza atmış. Film yeri geldiğinde ağlatıyor da, ama Irmak, kanırtıp, duygu sömürüsü de yapabileceği pek çok yerde geri durmayı, frene basmayı tercih etmiş.
Bu yönden gayet ahlaklı bir filmle karşı karşıya olduğumuzu da söylemeliyim.
Çağan Irmak Ulak ya da Prensesin Uykusu gibi farklı sularda yüzen, fantastik öğeler de taşıyan filmlerinde gişede istediği başarıyı yakalayamamıştı.
Ama kendisi ne zaman ki insan hikâyelerine dönüyor, özellikle de bildiği Ege insanının hikâyesini perdeye tüm detaylarıyla taşıyor, işte o zaman izleyiciyi avucuna almayı başarıyor.
Dedemin İnsanları, Babam ve Oğlum’un sıcaklığında, tadında bir film ama ona kıyasla çok daha başarılı bir sinema örneği.
Irmak, üç neslin hikâyesini anlattığı filmini “deneme yapmadığı, ana akım sinema örneği bir çalışma” olarak tanımlıyor.
Hikâyesi sağlam, her oyuncusunun mükemmel oynadığı, iyi çekilmiş, kurgusu dinamik, sıcak, samimi ve gülümseten bir film Dedemin İnsanları. Gişesinin bol olacağını öngörmek hiç de zor değil.

Haberin Devamı

Geçmişimizin izlerini sürmeye

Çağan Irmak’ın kendi hayatından ve ailesinden yola çıkarak çektiği Dedemin İnsanları, Türkiye’de göçmenlik halini anlatıyor. 1923 mübadelesinden sonra Türkiye’ye gelen bir ailenin geçmişinin izlerini sürmesini, çoğunluğa ait olamamaktan kaynaklanan sorunları ama bir o kadar da yaşanmışlıklardan beslenen erdemleri perdeye getiriyor. Filmi izledikten sonra kim bilir kaç kişi telefona sarılıp, köklerini araştırmaya koyulacak. Kim bilir kaç kişi sırtına çantasını alıp, geçmişine doğru yola koyulacak.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!