Bu işin tabiatı nankör

Güncelleme Tarihi:

Bu işin tabiatı nankör
Oluşturulma Tarihi: Kasım 07, 2009 00:00

90’ların en beğenilen jönlerindendi, sonra sektörden el çekip Dalyan’a yerleşti. Bir yıl önce yeniden İstanbul’a dönen Tolga Savacı, önümüzdeki bahar “Dersimiz Atatürk” filmi ile sinemaseverlerin karşısına çıkacak. Sektörün nankör olduğunu, gözden uzak kalınca insanın çabuk unutulduğunu söyleyen Savacı’yı rol aldığı filmin setinde ziyaret ettik.

Haberin Devamı

DÜNDEN BUGÜNE TOLGA SAVACI (FOTO-GALERİ) 

10 senedir film setlerinden uzaksınız. Nedir sizi geri döndüren?    

- Aslında 10 sene olmadı. En son üç sene önce Hamdi Alkan ile bir projede yer almıştım. Ama gittikçe projelerin arası açılmaya başladı. Zamanın getirdikleri ve beklentilerimin karşılanmaması da beni ortamdan kopardı.
             
* İstediğiniz gibi bir proje mi gelmedi yani?    

- Bu işin başladığımdan beri en keyif aldığım yanı, gelen projeleri okurken bir yerde gözlerimi kapatıp o sahneyi hayal edebilmemdir. Uzun zamandır bana bu duyguyu veren bir iş teklifi gelmedi işte. Ama son iki yıldır bana hitap eden işler yapılıyor. Dizilerin, sinema filmlerinin hem kalitesinde hem de sayısında artış var.

* İki senedir böyle bir hareketlilik olmasına rağmen siz ortalarda yoktunuz, o halde unutuldunuz! 
 
- Arzu ettiğiniz gibi projeler pek çıkmayınca yavaş yavaş unutuluyor, yapımcıların aklına daha az geliyorsunuz. Bu işin tabiatı nankör maalesef. Bir rüzgar gelir, sonra tekrar uçarsınız ama...
 
* Peki bu piyasadan uzak kaldığınız dönemde neler yaptınız?   
     
- Muğla-Dalyan’da bir butik otelim vardı. Bir dönem de trafik ve sinyalizasyon ile ilgili bir iş yürüttüm. Ama sanatçılar ticaret yapamıyor. Siz detaylarla o kadar uğraşıyorsunuz ki, ticaret erbabı alıp yürüyor.

* Boşa geçirilmiş bir zamandan bahsediyorsunuz o zaman...

- Aslında boşa geçmiş sayılmaz. Sektör dışından çok fazla insanla tanıştım. Başka sektörlerden insanlarla konuşunca farklı tecrübeler ediniyorsunuz. Parkomat cihazları, sinyalizasyon, ileri teknoloji trafik çözümlemeleri satıyordum. Ama Türkiye’nin bunlara ihtiyacı yokmuş şimdilik... Dolayısıyla o işe devam etmemin manası yoktu.

* Yanlış proje seçimleri yaptığınızı düşünüyor musunuz?

- Düşünmüyorum, çünkü Hamdi (Alkan) ile yaptığımız iş çok eğlenceliydi. Bazen sadece sanat yapmanız değil, özel hayatınızla da var olmanız gerekiyor... Yani sürekli akılda olmanız, hatırlanmanız açısından. Ama ben bundan başından beri uzak durdum.

* Dışarıdan gözlemlediğiniz kadarıyla, sizce zaman içinde sektörde nasıl bir değişim yaşandı?

- Oyuncu sayısı çok arttı. Bunların arasından da eminim dört-beş tane çok iyi isim çıkacaktır. Türkiye’de sinema oyunculuğuna yönelik okullar yeni yeni açılmaya başlandı. Magazinciler de değişti. Eskiden birbirimizi tanırdık, şimdi yanımda ablamı görse “Evlendiniz mi?” diye soran çıkıyor. Adı Sibel Savacı ya...

* Sizin jenerasyon bilinçli olarak biraz el mi çekti piyasadan acaba?

- Bizim jenerasyonun kaçtığını düşünmü-yorum. Hoş bir proje gelse yaparlar. ınsan hakikaten özlüyor oyunculuğu. Çünkü bu işi yaparken herkes olabiliyorsunuz. Herkesi yaşayabiliyor-sunuz. Ama proje beklemek, beklerken çarkın dinamiğinden uzak durmak sizi biraz geride tutuyor. Biz 10 kişiydik o zamanlar... 200 küsur film çekiliyorsa, hepsinde de biz rol alıyorduk. O dönemlerde de ağabeylerimiz geri kalıyorlar-dı mesela... O zaman tiyatrocular bu kadar sinema ve dizilerin içinde değildi. Şimdi yeni projelerde birçok oyuncuya ihtiyaç var ama...

YAPIMCILIĞA EL ATSAM FİLMLERİ BİTİREMEZDİM

* Sektöre küsmediniz mi hiç?


- Ben bunu 90’ların başında yaşadım. Ama daha sonra küsmemeye karar verdim. Çünkü küsemiyorsunuz, iş sizi aşıyor. ılk zamanlarda teklif gelince “Yapmıyorum” diyordum, sonra “Bir gönderin bakayım” demeye başladım. Açıkçası son beş yılda “ıçinde olayım” diyeceğim bir proje de hiç çıkmadı.

* Farkındaysanız dizilerin çizgisi de değişti. Mesela ağa dizileri popüler artık...

- Ben de öyle bir dizide rol aldım ama tipimde değişiklik yaparak. Kirli sakal bıraktım... Suriye’den gelen bir ithal ağayı oynuyordum. Sanırım belli dönemlerde belli tipler ön plana çıkıyor. Bir zamanlar arabesk film furyası vardı. Ayrıca çirkin adam furyası da yaşandı.

* Yine şu piyasadan uzak kalma meselesine dönersek... Siz İstanbul’dan uzak olduğunuz için teklif gelmemiş olabilir mi acaba?

- Benim için “Bu işleri bıraktı, güneye yerleşti” deniliyordu. Oysa İstanbul trafiğinde Kadıköy’den Beşiktaş’a iki saatte gidilemezken, ben Dalyan’dan İstanbul’a 2 saatte varıyordum. Biri ortaya bir şey atıyor, diğerleri de inanıyor.

* Neden farklı işler yaptınız?

- Detaycılığımdan dolayı... Yapımcılık gibi bir işe el atsaydım, muhtemelen hiç bitmeyen projelerim olurdu. Bitiremezdim
başladığım işi..

Haberin Devamı

OĞLUMLA OYNAMAK BENİ YORMUYOR

Haberin Devamı

* Yaklaşık iki yıl önce bir oğlunuz oldu. Babalık nasıl gidiyor?

- Evet, Tuan Atilla isminde 23 aylık bir oğlum var. Tuan babamın adı, Atilla’yı da ben sevdiğim için koydum. Meğerse öz Türkçe Tuan “at binen adam”, Atilla “atları olan adam”, Savacı ise “atlı ulak” demekmiş. Bakalım ne çıkacak... Çok hareketli bir çocuk.

* Aramızda jenerasyon farkı olur mu, kuşak çatışması yaşar mıyız diye düşünmüyor musunuz?

- Çok düşünüyorum hem de... Ama sporcu olmamın avantajı var, onunla oynarken hiç yorulmuyorum.

ATATÜRK'E AHMET MEKİN KADAR BENZEYEN ÇIKMADI

* “Dersimiz Atatürk” filmi ile setlere döndünüz... Projeden biraz söz eder misiniz?

- Turgut Özakman’ın hem senaryosunu yazdığı hem de rol aldığı ilginç bir film.. Yapımcısı Mint Yapım, yönetmeni ise Hamdi Alkan. Hepimiz gönüllü olarak bu projede yer aldık. Stand-up’çısı, popçusu, türkücüsü, edebiyatçısı, herkes işin içinde... Ben de Turgut Özakman’ın damadı rolündeyim. Senaryo gereği, oğlum Atatürk ile ilgili bir ödev hazırlarken dedesi elindeki belgelerle ona yardımcı oluyor. Biz de bu sayede uzun zamandır unuttuğumuz şeyleri milletçe hatırlıyoruz.

* “Türkiye’de Atatürk’ü oynayacak birini bulamadık” diyenler var. Bu filmde ise onu Halit Ergenç canlandırıyor. Başarılı oldu mu sizce?

- Yıllarca Atatürk filmi çekildi, ama Ahmet Mekin kadar ona benzeyen biri çıkmadı. Halit Ergenç’in de rengi, tipi tutuyor. Bence başarılı...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!