Bu filmin sırrı doğallığında insanların hayatında gizli kamera var gibi

Güncelleme Tarihi:

Bu filmin sırrı doğallığında insanların hayatında gizli kamera var gibi
Oluşturulma Tarihi: Ocak 09, 2011 00:00

Geçen yıl vizyona giren ‘Eyvah Eyvah’ bir anda Türk komedi filmi kültlerinden biri haline geldi. Seyirci sayısı 2 milyonu geçti. Tabii çok geçmeden filmin devamı çekildi ve ‘Eyvah Eyvah 2’ cuma günü vizyona girdi. Yine kemik kadro karşımızdalar: Senaryo Ata Demirer, yönetmen Hakan Algül, başrollerde de Demet Akbağ ve Ata Demirer. Demet Akbağ canlandırdığı şarkıcı Firuzan karakteriyle bize bakması bile yetiyor; nevi şahsına münasır şıkırtılı kıyafetleri, tavşan dişleri ve şarkılarıyla izleyiciyi gülmekten kırıp geçiriyor

Sizin gözünüzden Firuzan nasıl bir kadın?
- Sevilesi. Ben bu karakteri seviyorum. Ayrıca bana hangi metni verirseniz Firuzan gibi okuyabildiğime göre de içimdeki kadınlardan biriymiş. Bu yüzden seyirciyle kolay buluştu.

Hangi yönleriyle içinizdeki kadınlardan biri?
- Bazı çıkışları, ani lafları, bodoslama lafa girip doğru sözü söylemesi...

Bir de seksi galiba...
- Filmi izleyip, “Demek hem komik hem de seksi olunabiliyormuş” diyenler oldu. Çünkü karakterin kostümüyle tarzıyla bakılası bir durumu var. Bir de daha önce hiç bu kadar küçük kıyafetler giymemiştim. Bu da sürpriz oldu yoksa bu beden yıllardır aynı. Bacaklarıma estetik falan yaptırmadım yani (Gülüyor).

Hiç mi makyaj hilesi yok peki?
- Bronzluk hilesi var! Firuzan tarzı kadınların bir bronzluk merakı var. O yüzden bu sefer koruyucu kullanmadan güneşlendim. Çalışmalarımın tamamını güneşte yatarak yaptım. Eda Taşpınar’ı bol bol andım. “Aman ne rahatmış” dedim, kitabımı elime aldım şezlongta uzandım. Film sırasında da esmerliğimi korumak için oto bronz kremler kullandım. Karakterin benden farklılaşması ve frapan olması için saçlarımı sarı yaptım. Yeşil lens taktım. Yanıklık, mini etek, ışıltı, makyaj derken, renkli bir kadın çıktı ortaya.
/images/100/0x0/55eb2749f018fbb8f8aec57d

Bu seksilik yakıştırmaları sizi rahatsız etti mi?
- Hayır, hiç olmadım. Her kadın için güzel bir şeydir bunu duymak. Ama abartmamak lazım. Hemen başka bir rolde sıradan olmayı da becerebilmeli.

Öndeki iki dişinizi büyütmek konusunda popstar yarışmasındaki Mehtap’tan ilham almışsınız doğru mu?
- Evet, ondan çok etkilendim ama renkli bütün dünyanın frapan kadınlarında mutlaka dişlerimizi biraz daha uzun ve önde yapalım modası var. Bu yüzden rahat kullanabileceğim ve diksiyonumu bozmayacak bir dişi doktorumuza yaptırttım. Güzel olunacaksa malzemem el verdiği sürece güzel olabilir karakter. Çirkin olunacaksa da benim kadar kolay çirkinleşebilen oyuncu azdır. Sınırım yoktur. Ben rolle arama duvar koymam. Veya Demet Akbağ şöyle böyle yapmalı demem. Aynı şekilde çok komik olmaya da çabalamam rolüm neyse odur.

ATA KENDİNE “MANTI” MI DİYOR DİYE DÜŞÜNDÜM

İlk filmde sizin eklediğiniz ve doğaçlama olan sahneler vardı. İkinci filmde de var mı?

- İçinizden bir şeyler söylemek mutlaka geliyor. Ata’nın olduğu yerlerde onunla karar veriyorduk ama bazen kendimi tutamayıp karşımdakinin laflarına da karışıyordum ve sonra mutlaka Ata’ya danışıyordum.

Ata Demirer bu müdahalelere hiç tepki göstermiyor mu?
- Kendi filmine olumlu olduğuna inandığı bir şeyi kompleks yapacak bir çocuk değil. “Yok ablacım kalsın, şahane olmuş” diyordu.

Bu filmde sizi en etkileyen sahne hangisi oldu?
- Bir düğün sahnemiz var. Çok zor bir sahneydi. Kılıktan kılığa girdiğimiz yerler de var. Hatta Ata’ya bir ara kriz geldi. Ben öyle bir koşmuşum ki “Üzerime Gandalf geliyor sandım” dedi.

Genç erkek anlamına gelen ‘manti’ kelimesini ilk kez bu filmin senaryosunu okurken duymuşsunuz doğru mu?
- Evet. Hatta ilk okuduğumda mantı zannettim. Ata tatlı tombik ya, acaba o kendine mantı mı diyor diye düşündüm (Gülüyor). Anlamını sonra öğrendim.

Oynadığınız reklamlarda da ‘tam tetimatıyla’ diye bir lafınız var. Size aitmiş. Türkçeyle nasıl bir ilişkiniz var?
- İyi Türkçe konuşan bir aileden geliyorum. Babam bir edebiyat sevdalısı. Pek çok şiiri ezbere bilir. Dedem avukat. Babamın amcası tarih profesörüydü. Geniş bir kütüphanemiz vardı. Dedelerim de hep eski Türkçe konuşurdu. Bu yedi yaşında babaanemden duyduğum bir laftı. İyi bir şey olduğunu ve kıvamında anlamına geldiğini bilirdim. Reklamlarda bir söz arıyorduk. Hakkı Devrim’i arayıp anlamını öğrendik. Sonra da kullandık.

‘Eyvah Eyvah 2’ bir devam filmi olması nedeniyle sizce beklentiyi karşılayacak mı?
- İkinci filmlerin beklentisi, ilk filmin sürprizi büyük olur. Ama şu da var ikinci filmin gişesine garanti gözüyle bakılır. Çünkü diğer filme gelenler buna da gelir. İlk filmimizi dördüncü hafta izleyenler belki bu sefer ilk hafta gelip izlerler. Bir de şuna inanıyorum, siz istediğiniz kadar röportaj verin, bilboardlar yapın, bir seyircinin o filmden çıktığında güzel sözler söylemesi kadar doğru bir tanıtım olamaz. Bu film içinde böyle oldu.

İki filmin komedi düzeyini kıyaslar mısınız?
- Bu filmin avantajı şu: İlle de bir şaka yapacağım anlayışımız yok. Filmin karakterleri doğal olarak komik. Senaryo, sayfa başına yedi şaka düşüyor derdinde değil. Bir hikaye var ve biz bu hikayenin içinde öylece duruyoruz. Aynı zamanda kulağa çok güzel gelen bir yöresel aksan var. Zorlama yok. Sanki insanların hayatında gizli kamera varmış gibi. Bu yüzden insanların şakaları yarıştıracağını düşünmüyorum.

İlk film, ‘Fasulya’ gibi müzikleriyle de konuşuldu. İkinci filmin repertuvarında neler var?
- Ata zaten müzisyen kökenli olduğu için bütün diyologları müzik olarak duyuyor kafasında. Serkan Çağrı ve Fahir Atakoğlu’yla birlikte hazırladılar müzikleri. Ben de bir dans parçası söylüyorum, ‘Gülmek İçin Yaratılmış Gözlerde Yaşlar Niye’...

Filmden sonra sahne teklifleri aldınız mı?
- Ben onu yıllar önce, 28 yaşımdayken almıştım. O zaman yapmadıysam bundan sonra hiç yapmam, artık çok geç.

Üçüncü film gelir mi?
- Gelmez. Bütün karakterlerin hikayesi bu filmde sonlanıyor. İlk film, filmin ilk yarısıydı. Bu ikinci yarısı oldu.

OĞLUM FUTBOLCU OLMAK İSTİYOR

İlk filmde Ata Demirer ve Demet Akbağ’ın dostlukları üzerine gelişiyordu. Sizin de hayatta böyle dostlarınız var mı?
- Arkadaşlarım oldu mu tam olur, akraba gibi. Gece yarısı bile başına iş gelen beni arayabilir. Ata Demirer’in canlandırdığı Hüseyin Badem gibi dostlarımdan biri Erkan Can. Olgun Şimşek de kardeşim gibidir.

Oğlunuz Ali’yle de arkadaş gibi bir ilişkiniz varmış...
- 11 yaşında. Her ne kadar arkadaşlık kurmaya çalışsak da ben anne babaların “çocuğumuz arkadaşımız gibi” demesini doğru bulmuyorum. Çocukların kendi arkadaşlıkları, sırdaşlıkları olmalı.

Anne olarak da oyunculuğunuzdaki gibi eğlenceli misiniz?
- Öyleyim. Ali’ye karşımda büyük insan varmış gibi espriler yapıyorum. Anlıyor, karşılık veriyor. Birlikte film ve televizyon izlemeye bayılıyor. Benim oyuncularla ilgili fikirlerime çok önem veriyor. Yorumlarımı almak istiyor. Eşimin de aynı şekilde espri anlayışı yüksek. Hatta bazen evin en komiği o olur.

Ali’nin oyuncu olma gibi hayalleri var mı?
- Şu anda sadece futbolcu olmayı istiyor. Masa tenisinde de çok iyi. Profesyonel sporcu olur mu bilemiyorum ama hayatında spor olmasını isterim. Oyunculuğa da yeteneği var. Bu mesleğe çok aşık olur ve isterse desteklerim ama “Annem oyuncu ben de bundan para kazanayım” derse asla istemem!

BU SEFER BALONSU BİR SÜRPRİZ YOK ESTETİK İŞİNİ İLK GALADA HALLETTİM

İlk filmin galasında estetik söylentileri patladı...

- Aman bu sefer patlatacak bir şey kalmadı (Gülüyor).

Aslında size sorsalar anlatacakmışsınız doğru mu?
- Evet. Kimse sormadı, herkes uydurdu. Botoks yaptırdı dediler. Botoksla insanın suratı öyle şişer mi?

İşin aslı neydi?
- Ben galadan yedi hafta önce kendime bir çeki düzen verdim. Gözaltı ve gözkapaklarımdan operasyon geçirdim. Beni çok yorgun gösteriyorlardı yoksa güzelleşmek gibi bir derdim yok. Oyuncu iştahım var. Yaşlı karakterleri canlandırmak için daha erken. 45’ken 50 göstermek istemiyorum. Meğer ameliyatın ödemi en zor göz çevresinde inermiş.

Sonra ne oldu?
- Her bünye ödemi farklı zamanlarda atıyormuş. Galaya kadar geçmezse stresi yaşadım, ödem iyice şişti. Kimse sormadı ben de söylemedim. Ama benden bu galada da böyle balonsu bir sürpriz beklediyseniz yoktu. (Gülüyor)

Bugüne kadar hiç operasyon yaptırmamış mıydınız?
- Hayır sadece ufak tefek botokslarım olmuştu. Öyle dolgular falan olmamıştı.

Sektör kadınlara karşı daha acımasız diyebilir miyiz?
- Evet, erkek olsam hiç düşünmem böyle şeyleri. Ama kadınsan üç günde Şaziye Moral rollerini koyarlar önüne. Bir de vücudumu yüzümle orantıladım, uyum sağladım aslında. Hem sonra öğrendim Merly Streep üç kere ameliyat olmuş. İçim rahat etti. O olmuş ben neden olmayayım diye düşündüm. (Gülüyor)

Ama ilk filmde daha ameliyat olmadığı halde zaten süper görünüyordunuz...
- Valla birinci filmde Suzan Kardeş yüzüm daha genç görünsün diye peruğun altından saçımı çekiyordu. İkinci filmde gerek kalmadı!

YILMAZ’LA YENİDEN BİRARAYA GELEBİLİRİZ

Sizin BKM’nin ortağı olduğunuz söylenir. Sizse hep “duygusal ortağım” dersiniz. İşin aslı nedir?

- Kağıt üzerinde bir ortaklığım yok. Orası Necati Akpınar ve Yılmaz Erdoğan’a ait bir bina. Ben onlarla bu yolculuğa çıkmış bir oyuncuyum. Ama o tiyatronun da kraliçesiyim.

Yılmaz Erdoğan’la sizi ikili görmeye çok alışmıştık. Şimdi ayrı işlerde yer alınca ayrıldığınız söyleniyor?
- Bana televizyondan iş teklif ettiler. Sonra Yılmaz Erdoğan’la ‘Bir Demet Tiyatro’yu yaptık. O projede kağıt üzerinde ortaktık. Sonrasında da birbirimizi hiç bırakmadık. Çok uzun süre iş yaptık. Oyunlarımız kapalı gişe oynadı. Sonra Yılmaz sinema yazdı. Tabii benim içinde olmadığım bir şeyler de yaratmak isteyebilir. Biz seyirci bizi özlesin istedik. Çok yakında da yeniden birarada olabiliriz.

AĞIZLARINDAN ÇIKANI YÜZLERİ DUYMUYOR!

Diksiyon ve yanlış Türkçe kullanımı dizilerde tavan yapmış durumda. Bunun giderilmesi nasıl olur bilemem... Bazılarının da ağzından çıkanı yüzleri duymuyor. Yani mimikleri söylediklerini onaylamıyor. Bunun yanında oyuncu olduğuna karar verdiğim ve beğendiğim popüler isimler, Demet Evgar, Özgü Namal, Büşra Pekin, Emre Karayel, İlker Aksum, Engin Altan Düzyatan, Kıvanç Tatlıtuğ ve Kenan İmirzalıoğlu.

BU BENİM EN KOMİK ROLÜM

Aslında sezgisel anlamda kendim için bir kariyer planlamam var. Kendimi ve seyirciyi şaşırtmam gerekiyor. Aynı zamanda o karakteri oynarken de keşfetmeliyim. Çok sevdiğim bazı filmlerin hikayelerinde kendime rol bulamadığım oldu. Bazen de daha önceki oynadığım karakterlerime benzettiğim için vazgeçtim ama sinemada oynadığım bütün karakterler başta ‘Vizontele’deki Siti Ana olmak üzere benim için çok özel. ‘Neredesin Firuze’deki rolüm de ayrı. Bu rolse en komiği...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!